Öyle farklı ki bu fon dinledikçe dinleniyorum...Sanki beni, bitmek bilmeyen telâşların ve koşuşturmacaların olduğu bu fâni dünyadan uzaklaştırıyor. Bu zamanlarda yine uzaklaşmaya öyle ihtiyacı varmış ki içimdeki kuş buraya konuverdi. Bir gün en güzel tevafûğumla dinleyebilmek, dinlenebilmek duasıyla 🌸🌿
Sadece üç günlük ömrü olan kelebek papatyaya aşık olur Ancak öleceğine saatler kala seni seviyorum der Papatya sadece bende diyebilir Ve kelebek ölür. Ona sevdiğimi neden zamanında söyleyemedim diye papatya üzüntüsünden hasta olur. Yapraklarını dökmeye başlar döktüğü her yaprakta seni seviyorum der Ve sonunda ölür. İşte o günden beri sevdiğini söyleyemeyen herkes papatyaya sorar Seviyor mu Sevmiyor mu diye... Sevdiğinizin elini bırakmayın ve hiç bir zaman üzmeyin...
Seviyor Sevmiyor "Ne zaman beni sevip sevmediğini papatyalara sorsam, bana hep sevdiğini söylerlerdi. Oysa ben de biliyordum aslında, beni üzmek istemedikleri için böyle söylediklerini. Ben de onları üzmek istemediğim için, hep inandım zaten.."
Dil ne bilir şekeri şerbeti Aldığın lezzeti baldan mı sandın? Ne arı,ne ağaç verir nimeti, Elmayı,narı daldan mı sandın? Baharı gönderir al gelin gibi, Bir hazinedir ki,görünmez dibi, O Cemil’dir,Cemal Onun tecellisi, Güzeli yeşilden,aldan mı sandın? Çok istesen de inadın olmaz, Taktirden öte muradın olmaz, O uçurursa senin kanadın olmaz, Uçmayı kuştan,kartaldan mı sandın? Gördüğün göremediğin göz Onun, Bildiğin,bilemediğin öz Onun, Dediğin,diyemediğin söz Onun, Kelamı dudaktan,dilden mi sandın? O dilerse azlar çok olur, O dilerse varlar yok olur, Allah dilerse açlar tok olur, Tokluğu paradan,puldan mı sandın? İbrahim duada,Nemrutun ateşinde, Ateşler gülzar olur,türlü esrar içinde, Oğul razı kurbandır babasının peşinde, Kesmeyen bıçağı İsmail’den mi sandın? O’nun sanatı,varlığın nakışında, O’nun şevkati ananın bakışında, O’nun rahmeti,suyun akışında, Suyu pınardan,gölden mi sandın? Ellerin titrer fer kesilir gözlerden, Kapılırsın pek amansız bir derde, Maraz,musibet ancak bir perde, Ey Kul eceli,Azrail’den mi sandın? Ameline bakarsın ateşi tartar, Rahmete bakarsın ümidin artar, Kurtar bizi Ya Rabbim kurtar, Gönül necatı,kurtuluşu amelden mi sandın. İbrahim SAYAR
Kimi zaman yorulur , düşersin Düştüğün yerde ağlayıp bitersin. Ağlaman sebepsiz değildir ,hayata küsersin . Her acıya rağmen, Rabbinden Ümit beklersin .
Yemin dizisi çıktığında bu müzik çalarken koltuğun arkasına saklanır aglardim:) içime dokunuyordu demek ki. Yıllar sonra şimdi denk gelince bir hoş oldum. Çok sıkıntılı zamanlar geçirdiğini biliyorum. Sen ne kadar sıkıntıda isen ben o kadar duadayim geleceğim. Rabbim yar ve yardımcın olsun. Normalde sevdiğim müzikleri paylaşmayı çok severim. Ama bunu paylasmicam kimse ile senden başka. Geldiğinde başımı omzuna koyacağım ve birlikte dinlicez. Kız sen bunu bana mı sakladın deyip gülümseyeceksin ben de öylece bakicam gulumseyen yüzüne. Güzel günlerimiz için sabret olur mu ? Sabret ve ümitli ol.
Bazı geceler bazı insanlar bazı yerlerde sahiden karşılaşırlar. Bazı insanlar bazı aşklar bazı şarkılar bu yüzden unutulmazlar. Bazı hayatlar hayal tutmazlar bu yüzden bazı bazı bazı çabuk yaşayıp ansızın kaybolmalar..
Hayatını alt üst eden birini neden hala sever insan ... her yolun sonunda,her yokuşun başında, her uçan kuşa bakınca,her gece yıldızlara bakınca mesala neden o gelirki insanın aklına....
Bugün yine sen kokuyor sokaklar Hayalinle dizilmiş tek tek kaldırımlar Sana koşmak isterken ayağımda prangalar Mühürlü kalbimden yükseliyor ayrılığa dair tüm şarkılar
Düzenleme... Bugün yine sen kokuyor sokaklar Hayalinle dizilmiş, tek tek kaldırımlar Koşarken sana, prangalar ayağımda Mühürlü kalbimden şarkılar, bu ayrılıkta --- yada Koşarken sana, ayağımda prangalar Bu ayrılıkta, mühürlü kalbimden şarkılar
Yollarını özlemeye, nefessiz bırakmaya, On sonbaharı prangalarla yaşatmaya, Sevgi şarabının tutanaklarında yokluğunu alıştırmaya, Yaşarken hasretlere tutuklu kalmaya geldiğine, Senin bana geç geldiğini anlamalıydım. Aşk baharının yıl dönümüne geç kaldın, Sevgili.. Onur Yücel
Şarkının tınısı kulaklarımda değil de sanki ciğerlerimden karnıma doğru akan zift bir sıvı gibi gibi içimde çalıyor. Pişmanlıklarım,özlemlerim,umutlarım sanki içimde imge'lere dönüşmüş birbiriyle çarpışıyorlar,her bir çarpışma içimi yakıyor boğazımda bir yumruya dönüşüyor... Biliyorum sadece siz beni anlıyorsuz Sizler... Siz bana benzeyenler...
Ben seni bir okyanusun derinliğinde buldum da sevdim Parlak bir inciydin benim için Paha biçilmez bir inci Ben seni soğuk ve yağmurlu bir günde Seni düşünürken gülüşündeki sıcaklığın içime dolup ta Beni sardığı bir anda sevdim Seni sadece selvi boyun, siyah saçların ya da kara gözlerin Güzel bir yüzün var diye değil Fikirlerinle, konuşmandaki güzelliğin ve benim o kor halde yanan yüreğimle sevdim Ben seni derinden ve hissederek sevdim Her kalp atışımda vücudumun dört bir köşesine yayıldığını Beni sardığını her nefes alışımda ciğerlerime işlediğini bilerek sevdim Seni kış gecelerinin o soğuk yatağında birlikte uyuyup beni ısıttığın Yaz sıcağında uyuyamayıp sıkıntılarım olduğun Ve rüyalarımda buluştuğumuz gecelerde sevdim Seni ellerinden tutup kanımın kaynadığı Kalbimin yerinden fırlayacağını hissettiğim anlarda O ıslak dudaklarınla beni sevdiğini söyleyeceğin anları düşünerek sevdim Ben seni o sensiz anlardaki boş ve değersiz geçen dakikalarda Kayıp zamanlarımızda, seni arayıp bulamadığım Çaresizlik içinde olduğum, içki sofralarını dost bildiğim anlarda sevdim Sen ne kadar uzak olsan da, Aramızdaki kilometreler nasıl çoksa Ben de seni o kadar yoğun ve o denli çok sevdim Seni kalbimde yanan ateşin ile Zihnimde oluşan hayallerin o ay parçası çehrenle Bana derinden bakan o gözlerindeki ışıltıyı göreceğim anları beklerken Kalbimin yanıp tutuştuğu anlarda Gelip bu ateşi alevlendirerek Bana sarılarak beni sevdiğini söyleyeceğin anları düşünerek sevdim..
Kuşlar ile anlaştım bu gece, Uçacaklar senin gökyüzünde. Arılarla konuştum yine, Yapacaklar senin en sevdiğin balları. Papatyalara fısıldadım, Solmayacaklar tüm yıl boyunca. Dikenlerle yüz göz oldum, batmayacaklar bir daha ellerine. Balıklar ile dertleştik, Kaçmayacaklar senden tutabileceksin onları. Habercilere söyledim, Vermeyecekler cinayet haberlerini. Radyo frekanslarını hep aynı yaptım, Çalacak en sevdiğin şarkılar. Takvim yapraklarını düzelttim, Ulaşabileceksin istediğin tarihe. Yıldızlarla söyledim, Sadece senin için parlayacaklar. Hazırladım kendimi, Söyleyebilirsin artık beni sevmediğini...
La ilaha illallah.... Allah çok büyük... İnsanlar çok küçük... Doğruluk sağlık huzur iman inanç ibadet maddi manevi refah yaşam Bolluğu temizliği güzelliği
Üç kez seni seviyorum diye uyandım Tuttum sonra çiçeklerin suyunu değiştirdim Bir bulut başını almış gidiyordu görüyordum. Sabahın bir yerinden düşmüş gibiydi yüzün. Sokağı balkonları yarım kalmış bir şiiri teptim Sıkıldım yemekler yaptım kendime otlar kuruttum -Taflanım! diyordu bir ses duyuyordum. Cumhuriyetin ilk günleri gibiydi yüzün. Kalktım sonra bir aşağı bir yukarı dolaştım Şiirler okudum şiirlerdeki yaşa geldim Karanfil sakız kokan soluğunu üstümde duydum. Eskitiyorum eskitiyorum kalıyor ne kadar güzel olduğun.
Bana yaşadığın şehrin kapılarını aç, Sana diyeceklerim söylemekle bitmez. Yıllardır yaşamımdan çaldığım zamanlar, Adına düğümlendi. Bana yaşadığın şehrin kapılarını aç, Başka şehirleri özleyelim orada seninle. Bu evler, bu sokaklar, bu meydanlar; İkimize yetmez #ozdemirasaf
Benim hocam Esra hocadan gelenler son anda duygulandırdınız hocam allah sizden razı olsun emeğiniz için ayrıca bu müzikle sizin sayenizde tanıştık var olun 🖤🖤🖤
Eskisi kadar düşünmüyorum seni, Ve durup durup hayallere dalmıyorum biz için, Anla işte unutmaya çalışıyorum, Seninle olan anılarımı, Ve bizim için kurduğum hayalleri mi, İnan bana unutmaya çabaladığım kadar, Belki de daha fazla korkuyorum seni kaybetmekten, Gerçekten bilmiyorum artık napam gerektiğini, Kalbim hala seni severken, Aklım unutmam gerektiğini söyler gibi, Biraz yorgunum, Biraz da kırgın, Gelmeni istemiyorum artık, Okadar alıştım ki yokluğuna, Gelsen de bir gelmesen de, Seni sevmek nasıl biliyormusun? Biraz huzur çokca acı, İyi gelmiyor seni sevmek bana, Kalbim acıyor, kalbim paramparça oluyor, Şunu asla unutma ki herşeye rağmen, Kalbim seni sevmekten vazgeçmiyor .🌼
Eylül ' dü . Dalından kopan yaprakların Sararan yanlarına yazdım adını Sahte bir gülüşten ibarettin oysa . Ve hiç bilmedin ellerimin soğuğunu. Eylül 'dü . Di 'li geçmiş bir zamandı yaşadığımız Adımlarımızın kısalığı bundandı Bundandı gözlerimin durgunluğu . Sarı sıcak cümlelerde sözün kadar yalan , Ellerin kadar ıssız , Sen kadar zamansız molalar veriyordum Ve çocuksu bir bencillikti hüznümüz . Eylül ' dü . İzlerini çizdiği zaman ansızın gidişin , Şimdi yoktu bir anlamı suskunluğun . Çırılçıplak kalakaldım sessizliğin orta yerinde . Sonra sesime yankı vermeyen uçurumlar kıyısında yürüdüm bir zaman En çok sesini aradım . Gözlerinse asılı bıraktığın yerdeydiler hala . Gözlerini sildi zaman.. Dedim ya... Eylül ' dü. Savruluşu bundandı kimsesizliğimin . Cemal Süreya
Mevsimler bile küsmüşken bu diyarlara... Yine de umutla ufka bakar gözlerim... Kış ortasında baharı özlerken yüreğim... Göçmen kuşlar misali birgün uçup gitmek isterim...
Önce üzüldüm, sonra sevindim.! * Meğer Allah hayırsızı alıp, Hayırlı olanı da bana ikram ediyormuş... * Ve Bunun adına da imtihan diyormuş... İmtihanın da bile ikramı olan Yüce Allah'a hamd olsun... * O6 01 2020
İÇİMDE BİR YERLERDE VE ŞİMDİ KELİMELER KADAR YALNIZIM BİR ODAM BİR BEN HAYATA KAPANMIŞIM BAŞLAMAK ,İSTİYORUM YA TEKRARDAN YA DA ÇEKİP GİTMEK VARMAK İSTİYORUM HAYALLERE… ALDIĞIM NEFES KADAR ÜŞÜYORUM VERDİĞİM SOLUK KADAR ACIYOR BEDENİM ŞİMDİ YALNIZIM BİR ODAM BİR BEN VE İÇİMDEKİ ACEMİ ŞAİİRİN BURUŞUK KAĞITLARDA GİZLİ SAKLI ŞİİRLERİ KARANLIĞIN BUZ GİBİ GECELERİNDE RÜZGARIN SESİNİ DİNLİYORUM PENCEREMDE SESSİZLİK ÇIĞ GİBİ ÜZERİMDE BİLİYORUM ÇIKMAZ OLAN SONU OLMAYA N BİR YERE VARIYORUM GİDİYORUM BİR HAYALLERİM BİR KAĞIDIM VE BİR BEN BİR HAYAT İŞTE ONUDA GÖTÜRÜYORUM SONSUZ KERE VE SONSUZ KERE ANLIYORUM BEN YAŞAMIYORUM ASLINDA ÖLÜM ARDIMDA SESSİZ ADIMLARDA BELKİ HİSSETTİĞİM DUYGULARIMDA YA ONA GİDİYORUM YA DA ÇÖZEMEDİĞİM VARAMADIĞIM YOLLARA…..
Gece herkes yatarken sen hep bi arayış içindesin ya hani, Rabbini. Gün gelecek kavuşacaksın biliyorsun dimi? Peki o güne kadar sabretmen gerektiğini unutmadın dimi? En önemliside kulun kul ile sınandığını? Unutma bunları yoksa zor geçer Hayat, geçmez demiyorum ama ZOR geçer ve sonunda bir sürü pişmanlık ve belkide tövbesiz ölüm...(Allah korusun). böylede biraz sıkıntılı oluyor bazen FARKINDAYIM sonuçta aynı yolun yolcusuyuz... Bu yoldan Gelip geçenlerin sözlerini hatırla onlar; bu yol dikenli Ayağını seven gelmesin’ deyip geçtiler bu yoldan ve göçtüler ahiret yoluna... Yüzyıllardır bu böyle , bizde bu yüzyılın yolcularıyız, ahir zaman en zoru bize denk geldi, Rabbim bizi uygun görmüş bize uygun görmüş elhamdulillah... Geceleri dualarına tanımadığın kardeşlerinide kat, gözyaşı yağmuruyla yüreğini yıka, ve sükut et, Çünkü Rabbim dilden ziyade yürekleri dinler... H.M.M...
7 лет назад
Canbazın ipidir bazen hayat, yürümek çok zor düşmek can acıtıcı,nefes almak kadar kolay gülümsemek.ya ağlamak istediğinde kıskanmaz mı bulutlar seni..
bin aydan hayırlı olan mübarek kadir geceniz şimdiden mübarek olsun kübra hanım bu eşsiz müziğnizde bu geceye tam uygun bir enstrümantal olur hayırlı geceler kübra hanımefendi saygılar
30 KUŞ' ŞİİRİ Ben, babamın en hüzünlü yanıyım. /Ben, babamın aslan kahramanıyım Öyle değil mi baba! /Gözlerin kıpkırmızı. /Çok mu ağladın? Baba, o geceyi birde benden dinle. /Ama her zamanki gibi dinle, Tebessümle. /Rüyamda kanat sesleri duydum, mevsim yazdı. Kanat seslerinin ardından, /Muhteşem bir koku yayıldı etrafa. Sanki biraz gül biraz leylaktı. /Sonra otuz kuş gördüm, hepsi beyazdı. Otuz kuş, gökyüzüne şehadet diye yazdı. /Bir ses duydum, sala sesiydi. “Hayırdır” dedim. /“Hayırdır” dediler. Çukur Kuyu'daki gökyüzü gibiydi uçtukları yer. Ve beni tutup gökyüzüne yükselttiler. / Kanatlarında kan vardı. “Hayırdır” dedim. /Hadi sende uç, / Bizden hızlı uçabilirsin dediler. Otuz kuş, beni boşluğa bıraktı Baba. /Birden uyandım. “Hayrolur” dedim. Meğer, gecesi vatanım için kâbus olacak bir güne uyanmışım. Gökyüzünün yıldızlarını çalıp omuzlarına takan hain yüzler gördüm o gece. Ruhları yoktu. / Korkar mı senin oğlun, korkmaz. / Korkmadım! Zekai paşamı aradım. “O makam senin namusundur Ömer. / Ben gelene kadar namusunu koru. Gerekirse o vatan hainini vur. / Vazifenin sonunda şehadette var Ömer. Hakkını bana helal et..” Paşam, şehadet der demez, / Yine kulağıma kanat sesleri geldi. Rüya değil bu kez. / Uyanıktım. / Muhteşem bir koku yayıldı odaya. Bir şey oldu o an.. / Sanki Ellerim, omuzlarım çeliktendi. Sanki tek başıma tüm dünyayla savaşabilirdim. Vatan hainine döndüm, Arkasında karanlık yüzlü adamları vardı. “Giremezsiniz!” Dedim. / Bir aslanın karşısında duran çakallar gibiydiler. Ve saldırdılar. / Silahımı çekip baş haini alnından vurdum. Yine kuşları gördüm baba. / Bana doğru uçuyordu. Otuz kuş, kanat sesleri, vücuduma dokunan.. / Ve kanatlarında kan. Sala sesi, gökleri yırtan. / Muhteşem bir koku. Gül mü? leylak mı? içime yayılan / Ve Çukur Kuyu'nun gökyüzü, Masmavi, Bulutsuz ve sessiz. / Ve sessizlik… İçimde huzur, Gökyüzündeyim. / Ama artık kuşlar beni tutmuyor baba. Uçuyorum. / Ve onlardan hızlıyım. / Meğer ben, şehit olmuşum baba. Bil ki yalnız değilim burada. / Yine ordudayım/ Şehitler ordusunda. Baba, ne oldu biliyor musun? / Peygamber alınlarımızdan öptü. Şehitlere dedi ki; “Kardeşlerinizi tebrik edin, / Bunlar benim garip şehitlerimdir. Çünkü sizler düşmanla savaşırken şehit oldunuz, Onlar kardeş bildikleri hainlerle savaştı. / Sizlerin silahları vardı, Ama bunlar silahsızdı. / Sizler tanklarla savaştınız, Bunlarsa kendi tanklarının altında ezildi. Sizler uçaklarla düşmanı bombalarken şehit oldunuz, Ama bunlar kendi uçaklarından atılan bombalara göğüslerini siper etti. Bunlar benim gariplerimdir. / Tebrik edin kardeşlerinizi.” Baba, milletime söyle; / Al bayrağın dalgalandığı her yerde biz varız. Paşama söyle; / Namusumu çiğnetmedim. Anama, çocuklarıma, eşime, kardeşlerime söyle; Deki Ömer size bir vatan bıraktı. /Çekinmeden, bu vatan bizim diyebilirsiniz. Çünkü bedelini ödedim. Baba, ben oğluma, Ertuğrul'a bu vatan için ölmeyi öğrettim. Sende bana öğrettiğin gibi, / Vatan için yaşamayı öğret. Bu vatan sizin baba! / Otuz kurşun yedim, / Bedelini ödedim. Babacığım; / Hürmetle ellerinden öperim. Ben, babamın en hüzünlü yanıyım, Ben, babamın aslan kahramanıyım Ben, vatanımın asil kahramanı
''Özlediğin, gidip göremediğindir; ama, gidip görmek istediğin Özlem, gidip görememendir; ama gidip görmek istemen Özlediğin, gidip görmek istediğin- ama gidip göremediğin Özlem, gidip görmek istemen- ama, gidememen, görememen; gene de, istemen''
Yıldızlı gecelerde parlamayan ışık misali bir keder Sabah olsa zaten güneş Aksam olsa yıldız parlamayacak İmkansızın tarifi bu Bitmeyen son bulmayan imkansızlik bu...
Öyle saf Öyle temiz ki içimde ki sen bana ayna tutsan kendinden utanırsın delice deli gibi sevmiştim çünkü ben. ( Birine ithafen değil müzikten alınan ilhamla yazılmıştır.. )
Üç kez seni seviyorum diye uyandım, Tuttum sonra çiçeklerin suyunu değiştirdim. Bir bulut başını almış gidiyordu görüyordum. Sabahın bir yerinden düşmüş gibiydi yüzün. Sokağı balkonları yarım kalmış bir şiiri teptim. Sıkıldım yemekler yaptım kendime otlar kuruttum -Taflanım! diyordu bir ses duyuyordum. Cumhuriyetin ilk günleri gibiydi yüzün.. Kalktım sonra bir aşağı bir yukarı dolaştım, Şiirler okudum şiirlerdeki yaşa geldim, Karanfil sakız kokan soluğunu üstümde duydum. Eskitiyorum eskitiyorum kalıyor ne kadar güzel olduğun, Deniz Eskisi, deniz eskisi...
Bu müziği dinlemek için açtım nasıl olduysa birden bu yazı çıktı karşıma Allah Allah dedim nasıl çıktı ki bu yazı şaşırdım.Okuduğumda bir daha şaşırdım adım kübra büyük tesadüf
sana çoğu zaman nasılsın demiyorum desem de nezaketen diyorumdur zira bilirim ben senin nasıl olduğunu kötü olsan hissederim başın ağrısa başım ağrır dişin ağrısa dişim ağrır sen iki damla yaş döksen yanaklarına ben dizlerime vura vura ağlarım bilirim sevgilim senin her halini bilirim güldüğümde senin güldüğünü daldığımda senin daldığını da bilirim üşüyünce yüzünün yandığı gibi yanar benimde sen ne yaşarsan bende onu yaşıyorum yani seni yani bizi baştan sona yaşıyorum
Herkesin bir hikayesi varmış. Benim hikayem cam kırıkları.. Çıkmazdayım , baksana her tarafımı cam kırıkları sardı yürüyemiyorum. Bir adım sonram cam parçalarının beni yaralaması.. Peki hep böyle mi olacak ? Her adım atmak istediğimde yaralanacak mıyım? Sana gelen yollar temizlenmeyecek mi hiç.. Temizleyemiyecek misin?
Böyle güzel müzikler fonlar başkaları için dinlenmemeli hele ki yara açanlar için asla eğer o kişiye degseydi gitmezdi yara açmazdı o yüzden böyle masum tertemiz fonlar tertemiz olanlara yâr olanlar için dinlenmeli 🌻🌻
Gece tayfasi burda miyiz🥺 Yine üzülüyosun dime,,üzülme diyemem çünkü biliyorum yaranamam çünkü o acilari gayet iyi tanirim💔 Ama bişey diyecem dua et şimdi Allah'a o seni duyuyo,görüyo ve emin ol ki yarin olmasa da başka bir gün olacak o istediğin çünkü Allah'a kalkan o ellerini geri çevirmez🤲🏻♥️ Umutunu kaybetme mutlaka bir gün olacak sadece sabret🥰
6 лет назад
Sesini yalnızlığıma kuşanıyorum Güzel bir anne ağlıyor ardımdan Ve lekesiz büyüyor deryadil çocukluğum Akşam aldatmıyor o bildik sokakları Bir fısıltı, bir başak, bir dilim şarkı İçimin beyazlığına uzanıyorum Mevsim iniltiyle yaşlanıyor… Bir gül İç geçiriyor sanki zamanın kıyısında Avlumuz şenleniyor dilbaz bileycilerden Dokunuyorum soğuk ve hummalı bir yağmura Ah! Bahçeler baştan başa eylül Bütün uçurtmalarımı göğe salıyorum Güvercine bulanıyor o yılgın avlular Bir çığlık, bir mektup, ıslak bir mendil -Ve aşk; herkesin ana dili, biliyorum- Yitiyor sonra alevler arasında o şiir O gemi, kiraz ağaçları, o tutkulu şarkılar İçimde bir kenti yaktılar sanıyorum. -Ali Emre
Çeyrek asırdır bıçak sırtında yaşıyorum bu hayatı. Nereye gitsem hep bir yabancılık hissi. Siz dışarıdan merhem tutmayan bir kabuk görüyorsunuz. Fakat yara içerde, en ücra yerde. En ücra noktadaki yarayı görebilmek için titizce davranılmalı. Halbuki siz yüzeysel bakıyorsunuz. Çeyrek asırdır bıçak sırtında yaşıyorum bu hayatı. Nereye gitsem bir ait olamama hissi... Belki de sahip olmam gerekenlere hasret bırakıldığım için, belki de hasret bırakıldığım şeylere sahip olamadığım için... Neyse işte... çeyrek asırdır bıçak sırtında yaşıyorum bu hayatı... ESE
Kader de olsa da ayrılık, ben senden hiç gitmedim. Gidemem de senin gibi bana güzel bakan bir daha olmayacağı için. Söz de değil, Özde de gidemem, gidemedim. Seninle yaşanılan o güzelim yıllarım bir daha gelmeyecek evet ama senden de gitmeyecek bu yürek. İsmin kadar Güzel olsun hayatın. . ( MAHMUTLAR'IN GÜLÜ) 🍃🌼
Belki bu ayrılık ve acılar bulutun gözyaşlarından Yıldızlar parlıyor bulutlar ağlıyor ay karanlık Tut ellerimi tut rüzgarlar günahından sıyrılmadan Ayrılığın vuslatını bulutun gözyaşlarında saydık
Aşk nedir bilirmisin? Eğer gözlerinin içine bakamadığın biri varsa,Aşıksın... Eğer söylemeye çalışıp ta söyleyemediğin kelimeler varsa,Aşıksın... Eğer "O"-nu gördüğünde gözlerinin içi gülüyorsa,Aşıksın... Eğer mahalle dibinde "Biri"-ni beklediğin olmadıysa,Aşık değilsin... Eğer "O"-nunla konuşurken dilin dolaşmıyorsa,Aşık değilsin... Eğer hergün düşündüğün biri yoksa,Aşık değilsin... Eğer biriyle konuşurken yutkunamıyorsan,Ona Aşıksın... Aşk budur işte.Yaşayan bilir..
tüm saygıyı sevgiyi en çok hakeden varlık olan tüm değerli güzel kadınlarımızın dünya kadınlar gününü kutlarım sizinde birlikte değerli kübra hanımefendi sağlıcakla kalasın
geri dönmeliydi gidenler. ya da sadece küçücük bir an geride bıraktığını düşünmeliydi umarsızca hayatın geleceğe esen rüzgarına kapılmadan. Kelimeler yığını günlüklere geçmişe dair pişmanlıklarını yazmak yerine sadece bir anını feda ettiğinin ferahlığını yazmalıydı ellerimiz.İnsanız ne kadar kişiliklerimizden gurur duysakta vefa söz konusu olunca maalesef insanız. hatta daha gerçeği varlığımızdan kaçamayacağımız kadar insanız. geçmişi yad ederken bile iki damla yas akıtmayıp kahvemizi alıp kanepeye kendimizi hapsedebilecek, korkacak ,çekinecek, aynadaki yansımamızla yüzleşemeyecek kadar insanız.
FİRARİ ÖMRÜM Ah benim firari ömrüm Hayat üzerine üzerine gelirken Nasıl mutluluklara yelken açılır ki Çocuksu hayallerin darma duman olmuşken Mutlu yarınlara nasıl koşulur ki Elinde kalan son umutla düşersin yollara Kaldırımların sesi yakar yüreğini Ölmek istesen de ölemezsin Hayat ölmeyi bile çok görür sana Nefes nefese kalırsın ama Nefesin bile seni terk eder Bir düğüm olur kitlenir boğazında Kurduğun tüm hayaller Ve avaz avaz çığlıklara karışır Sol yanının çaresiz sesleri Ah benim aklı başından giden aklım Kaç sevdaya harcadın ömrünü Ah benim yangınlara sarılan Aşk için yanan kalbim Bu kaçıncı yangın çoktan unuttun Sen gafil avlanırken aşkın peşinde Nice masum duygulara gafilce vuruldun Ben şimdi düşmüşüm yollara firarlar dayım Hiç bir ilaç çare olmaz yarama Kan kusmuşum yağmalanmış ömrüme Bir de sensizlik gelince üzerime Aşk’a aşık olan ömrümü Aşksızlığın girdabına sokmuşum Ah benim firari ömrüm Ne zaman gelecek aklın başına Yakma ömrünü bir vefasız uğruna Al başını çek git dağların Kır kokulu yalnızlığına...
sizinle tanışmak mutlu mesut dumanı sıcak tüten mutlu huzurlu bir hayat kurmak isterdim değerli kübra hanımefendi saygılar sunar Allahtan hep sağlıklı kalıp bizi böyle mükemmel müziklerinle tanıştırmanı dilerim allahtan
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır Kopmaz kökler salmaktır oraya Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına İnsan balıklama dalmalı içine hayatın Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara,göğe,bütün evrene karışırcasına Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana
Söyle... Hangi şiiri yazsam sana kavuşurum? Vuslat şiirini yazsam, İçine bir yuva kurup, Tek bardak çay iki nefes yazsam... Seccademizi ıslatsa şükür yağmurları gözümüzden, Sahi yazılır mısın iki cihan, tek benim helal cümleme? "Eş" diye her halime... Benim şiirlerim, duam biraz da... Sevdam çokça... Benlik kalmadı zaten. Hayatıma alabildiğim tek şey, Senin öğrettiğin Rabb'e olan yol... Söyle, şimdi yazsam Elif'i Hikmet'e, nasibi olur musun yüreğimin?
İnsan fark edilmezmiş İş gormeden, Sevilmeden, Fayda sağlamadan. Yalnizlaşirmiş meğer, Hâl boyle olunca. Kendi kovuğuna çekilirmiş Sessizce göz ardı edilerek.
bazen sadece bi gülüşne bile dalıp gittiğim oluyor. işte o zaman anlıyorum ben ben olmaktan çıkmışım seni içimde büyütürken seni daha çok severken , ben yok olmuşum aslında.........
Adımı söyle bana bir kalbim olsun Seslenince bir şarkıyı başlatsın. Sen bir ormansın bir ağacın içinde Ben çorak tarla bir başağın içinde O geminin ardından üzülme diye Kaybolmuş gökyüzünü avucuna getirsem Sen bir bulutsun bir yağmurun içinde Ben kuru bir çölüm bir kumun içinde Bana mektup yaz bir yurdum olsun Kapısından çıkıp kapına dayanayım Sen bir yuvasın bir odanın içinde Ben kocaman bir hiçim senin içinde Gamzeni kıskanıp yüzyıl öteden Ay gelip yanağına otursun Sen bir rüyasın bir gerçeğin içinde Ben bir yarayım bir bıçağın içinde Bütün kalemleri bir bir kırdım Sesinden resim yaptım kendime Sen bir hayatsın bir ölümün içinde Ben bir ölüyüm bir bedenin içinde Yaşamayı bilirdim eğer doğsaydım Bunca yıldır yaşadım,onca yıldır ölüyüm Sen bir cennetsin bir annenin içinde Ben bir babayım bir yetimin içinde Kime sorsam sonra ne yapsam diye Herkes bu dünyanın yabancısı çıkıyor Sen bir güneşsin pervanenin içinde Ben bir pervaneyim İbrahim’in içinde Kâhaneti unuttum, şişeyi kırdım. Bıçakları kestim avuç içimle. Sen bir Züleyha’sın bir Yusuf’un içinde Ben kapkara bir saray bir zindanın içinde.
Sözler hiç kurşun olur mu? Bence olur, en derinden yaralar adamı. Hiç anlamadan, yığılır kalırsın yere. O zaman anlarsın yaşamanın kıymetini. Halbuki yaşam, bir suyun avuçtan kayıp gitmesi kadar hızlı, onu içen kadar yavaştır. Sen hep avucumdan kayıp giden suymuşsun meğer sevgilim. Bense seni kana kana içmeyi hayal eden bir bedevi. Söylesene çokmu beklerim kurak çölde, bir damla suyu?
ARA) SONGTEXT Sonra dersin ki; Neden bu kadar çok sigara içersin? İçerim işte… Ben yazmayı pek bilmem dünya güzeli Sadece geceler ışığı kovalarken gelir aklıma birkaç kelime. Şafak söker ben hala oturduğum yerde sayıklarım baş harfini, Bazı bazı dem tutar kirpiklerim, Dans eder damlalarla, Bir türkünün ezgisi gibi temizlenir gözbebeklerim… Garip gelir akşamlara kadar başını beklediğim günler, Sen okulda istikbalini gözlerken, Ben dışarda hapis beklerim bulutlarla başbaşayken… Çok düşünürdüm o vakitleri. Saçların omuzlarına elbise olduğu zamanlar hani. İnadına topladığın halde, Çok da güzel gelirdin gözlerime. Öyle ya; Türkü gibiydi saçların, Türkü gibiydi gözlerin
Aşığın derdi bir gözleri hançer ela gözlü yardır Bu yar ki ahh billâh bütün cümle derde devadır Aşkına düşeli geçmişim canımdan serden Başka bir âlem oluyorum inan seni Seyrederken