İnsanın hayatının illa ki bir döneminde, belki de birçok döneminde, sapla samanı birbirine karıştırdığı zamanlar oluyor. Efendim bendeniz uzun zamandır, bir şey söylemeye muktedir hissetmediğim için kendimi, söylemedim. Daha evvel söylediklerimden de bir miktar ar ettim. İşte bunların hepsi çok okumaktan!
Evvela psikoloji disiplinine olan inancımı bir miktar kaybettim zira felsefeyle tanışmak, yeni diller öğrenmek, bu dillerde okumalar yapmak, yepyeni dünyaların bana kucak açmasına, benimse hayretimin onlar belki yüzler katlanmasına neden oldu. Ana dil dediğimiz olayın hem teoride hem de pratikte insan yaşamında tarifi mümkün olmayan mühim bir noktada durduğuna ve içinde çok derin felsefi meseleler barındırdığına bizzat şahit oldum.
Keşke dünyadaki tüm dilleri öğrenebilme şansına yahut öğrenecek zamana sahip olsak; kapasitesine demiyorum elbet çünkü beyin üzerine yapılan psiko-deneysel çalışmalara itimadım hâlâ tam! Neyse, latife bir yana benim efendim, öfkelendiğimiz insanların çocukluk fotoğraflarını gördüğümüzde beynimizdeki merhamet merkezlerinin harekete geçtiğine gönülden inandığım gibi her milletin bir nevi bebeklik vesikası da olan dilleri üzerine düşünmek bizi her alanda ve anlamda daha erişilir kılar, o zaman insan denen mahluku daha iyi anlamlandırma şansına sahip olmaz mıyız?
Dünya ekonomisi üzerine kazan kaldırıyoruz ama neden dünyada 7.000 farklı dilin türetildiği üzerine hiç düşünmez, daha doğrusu sempati beslemeyiz? Zevklerimizi, ızdıraplarımızı, meyil ve dâiyyelerimizi belli ses ve simgelerle ifade edebilme ve anlaşabilme kabiliyetinin verildiği bu insan dediğimiz varlık, nasıl ve neden bu tefekkürden kendini muhtelif saiklerle alıkoysun ki? Farsça ile Yunancayı birlikte öğrenmek, dünyanın başka bir kentinde yaşamak, farklı milletten insanlarla dost olmak ne için fenalık getirsin sırf inancın ve milletin şu ya da bu diye?
Peki ya diğer coğrafyaların müzikleri… Niçin hor görülüp ötelensin?
Sanatsal değeri üzerine tartışabiliriz belki ama reddiyeler düzmek niye? Hepimiz bir mahluk olmak itibarıyla bu dünya sahnesine bilfiil iştirak etmiş sanatkârlardan biriyiz, elversin ki gülünç ve amiyane bir rol almamak istidadına erelim. Gerisinin ötesi berisi mi var a benim canım?
‘’Ey insanlar! Biz sizi bir erkek ve bir kadından yarattık. Ve sizi milletlere ve kabilelere ayırdık.
Soyunuz sopunuzla birbirinize karşı övünesiniz, kavga edesiniz diye değil; farklı yetenek ve faziletlerinizden yararlanasınız ve birbirinizi tanıyıp kaynaşasınız diye...’’
(49;13)
7 сен 2024