#türkçeuzaybelgeseli #uzaybelgeseli #uzay #belgesel #belgeselizletürkçedublaj #yapayzeka
Melodyshepp'in Katkılarıyla Hazırlanmıştır...
Not: Türkçe Versiyon Olarak Hazırlanmıştır...
İnsan aklının şimdiye değin muvaffak olduğu her şeyin, uyanmadan evvelki bir düşten ibaret olması muhtemeldir. İnsan ırkının istikbâli Sizce neye benzeyecek? derin uzayın karanlık vadileri bizleri birgün misafir olarak ağırlayacak mı yada bu karanlık sahillerde ev sahibimi olacağız. Yıldızlara gitmek mi kaderimizde yazılan? Yoksa toprağa mı? İnsanoğlu bir kırılma noktasında. Yaşamın mazisinde daha önce hiç görülmemiş bir şekilde hızlanan bir değişimin kavşağında duruyoruz. Gelecek iki yöne de gidebilecek gibi duruyor: Ütopyaya... ...veya kıyamete. Karşı karşıya olduğumuz riskler epey iç karartıcı. Fakat geleceğimize yönelik bu yaygın karamsarlığın altında insanoğlunun gelecek asırlarda sadece sağ kalmakla kalmayıp çok başarılı bir şekilde gelişeceğine yönelik kanıtlar da bulunmakta. Gelecek neler getirecek kimse bilemez ancak istikbâlimizin izleyebileceği üç ana yol bulunuyor: SENARYO I: ÇÖKÜŞ Uygarlığın çöküşüne ve hatta insan ırkının yok oluşuna işaret eden büyük bir felaket. SENARYO II: DÜZLÜK İnsanoğlunun çöküşünün önlediği ancak ilerlemenin bir üst sınırına ulaştığı olasılık. SENARYO III: AŞKINLIK İnsanoğlunun tam potansiyelineulaştığı nüfusunun trilyonları bulduğu ya da bu yolda akıl almaz bir forma dönüştüğü olasılık. Bu gelecekleri düşünmek gezegenimiz ve kendimiz için öngörülemez yeni bir çağa adım atarken karşılaşacağımız riskleri ve sahip olduğumuz umutları aydınlığa kavuşturacaktır. BEŞERİN İSTİKBÂLİ anladığımız kadarıyla bir iyimserlik davasına dönmüş durumda... İnsanoğlu felaketlere yabancı değildir. Atalarımız asteroit çarpmalarından buzul çağlarından süper volkan patlamalarından ve ölümcül salgınlardan sağ kurtuldular ve her defasında daha da geliştiler. Fakat en büyük tehditlerimiz artık doğal yaşamdan değil doğrudan kendimizden gelmekte. Nükleer silahların ortaya çıkışından bu yana... ...kendi kendimizi yok etme tehdidi diğer tüm tehditleri gölgede bırakır hâle geldi. Bazı tahminlere göre kendi kendimizi yok etme riski doğal nedenlerle yok olma riskinden 3000 kat daha fazla. Yaşamın Geleceği Enstitüsü, kurtuluşumuza ilişkin 4 ana tehlike tanımlamakta: Nükleer savaş... ...iklim değişikliği... ...biyoteknoloji ve yapay zekâ. Bu tehlikelerin ciddiyetini anlamak için olası en kötü sonuçlarını düşünmeliyiz. Büyük ölçekli bir nükleer savaştan kaynaklanan ısı küresel sıcaklıkları yaklaşık 10 derece kadar düşürebilir ve nüfusun %63'ünü yok edebilir. Nükleer stokları azaltma konusunda büyük adımlar atmış olsak da... ...hâlâ yaklaşık 10,000 savaş başlığı mevcut. Şu anda, 2100'e kadar Dünya'yı yaklaşık 2.7 derece ısıtmaya doğru gidiyoruz ve bu, 1 milyardan fazla insanı yurdundan edebilir. ve önümüzdeki asırlarda 12 dereceye kadar varan ısınmaya neden olabiliriz. Biyoteknoloji, besin kıtlığı ve hastalıklar gibi büyük krizleri çözme gücüne sahip. Fakat küçük bir grup insana, geniş çaplı felaketlere neden olma gücünü verebilir. Teorik olarak, genetiği değiştirilmiş bir patojenin serbest bırakılması dünya çapında bir nükleer savaştan bile daha yüksek ölü sayısına neden olabilir. Ancak ölçülmesi en zor risk yapay zekâdan gelmekte. Zekâmızla alt edemeyeceğimiz ilk tehdit bu olabilir. Sağlam bir müttefiğimiz olabilir ya da en sonunda Dünya'nın kaynakları için bizi alt ederek insanoğlunu unutulmuşluğa itebilir. Bu riskli yeni ortamda yolumuzu bulmak şimdiye dek karşılaştığımız en büyük zorluk olacak gibi duruyor. Üstelik biz ilerledikçe, bilinmedik yeni tehditlerin çıkması da kaçınılmazdır. Ancak büyük ölçekli insani trajedilerin ihtimaline rağmen... ...bu risklerin çok azı tek başına bizim külli yok oluşumuza neden olabilir. Hatta biz, dünya üzerinde nesli en az tehlikede olan türlerden biri olabiliriz. Sayıca çokluğumuz ve geniş dağılımımız bize yok oluşa karşı coğrafi bir korunma sağlamıştır. Dünya'nın her köşesinde yaşamaktayız. Çöllerden tutun da tundralara ve küresel bir felaket durumunda doğal bir karantina olabilecek ufak tenha adalara kadar. İnsanların %99.9'u bir felakette yok olsa bile 8 milyonumuz kurtulur. Ki bu, tarihin çoğunda var olandan daha fazla sayıda insan demek. Ayrıca üreme konusunda yavaş olsak da artık adapte olmak için doğal seçilimin aşırı yavaş hızına bel bağlamıyoruz. Teknoloji bize, yaşamın tarihindeki diğer tüm türlerden binlerce kat daha hızlı adapte olma gücünü vermekte. Bu özellik, geçmişte olmuş kitlesel yok oluşlardan kurtulanlar için çok kritikti. En nihayetinde, çöküş tehdidi tek bir soruya bağlıdır: Uygarlık ne kadar dirençlidir? Ne kadar büyük bir darbeyi kaldırabilir ve ilerleyebiliriz? 1347'deki Kara Ölüm yani veba Avrupa nüfusunun yarısını ve dünya çapında insanların onda birini öldürdü. Ancak bu bile insanoğlunun ilerlemesini durduramadı ve bundan sadece 200 yıl sonra bilimsel devrim meydana geldi.
23 авг 2023