Soğuk bir kış gecesiydi. Saint Petersburg'dan Moskova'ya giden bir trene binmiştim. Trende Katarina adında ... Ne güzel bir filmdi ya arkada bu parça çalıyordu. Rusların aşkı uğruna neler yapabileceğini çok iyi gösteriyordu. Enthel Feriduskizm güzel filmdi...
Aslında çok güzel, bazıları Fazıl bey'den tanıdı; bazıları Porçay'dan, bazıları Entel Feridun dan, bazıları Çukur dan bazıları da Zenne filminden. Farklı insanların bir yerde ortak bir parça için toplanması çok güzel.
Maraş depremin en çok etkilediği bölgelerden olan hatayda müzik öğretmenin yıkılmış bir okul binasında çaldığı bu parçayla bu beste daha farklı bir etki yarattı bizde. Unutulmayacak parçalardan
Sonbahar da sahilde durmuşsun hava serin üzerinde hırkan var. Hafif üşüyorsun ama denizi izlemek de keyif veriyor o an. Kulağında da bu müzik. Geçiyor yıllar film şeridi gibi gözünün önünden hüzün kaplıyor içini. Ben bunu yaşadım. Tavsiye ederim arınıyor insan.🤞🏻
Orada bulunup, canlı performansı dinlemek başka bir duyguydu. Eseri binlerce kisiyle (+🐦) dinlerken, bir an için orada bulunma nedenimizi bile unutmuştuk...🎶
Hem bu eseri çok seviyorum, hem uzun depressif aşk acıları çektiğim geceleri dinlemişliğim hem de paylaşılalı 5 dakika olmuş gece 4’de Entel Feridun videosunu izleyip gülme krizine girmişliğim var, hem varoluşsal sorgulamalar içinde dinlemişliğim hem de kendimin piyanoda ifa etmişliğim de var. Çok karışık bir ilişki içerisindeyim bu eserle..
Geceler durur Sular akmaz Kuşlar ötmez Yaz gelmez Ben yaşarım Umutlarım bir, bir biter Sevdiklerim ölür Sıra bana gelir Ölmeyi beklerim , ölemem Hırçın bir at gibi dört nala Koşar , koşar hiç durmam
Kullandığı mikrofon ve ayarlar sayesinde Yamaha CFX 'ten midi sentezleyicisi gibi ses çıkmasını sağlayan tonmaister 'e burdan teşekkürlerimi gönderiyorum.
Ben de Gnossienne’yi duyduğum anda aşık oldum bu müziğe hemen öğrenmeye başladım 😸 30 yaşımdayken anladım ki piyano çalmayı öğrenme zamanı geldi 😸 Hiçbir zaman geç değildir 😃
Okulda piano dersi alıyorum ve tam anlamıyla aşığım bu enstrümana ve sesine çok güzel ve etkileyici umarım ben de bir gün Fazıl Say gibi piano çalabilirim...🎹🎼
Bu eseri çok seviyorum. Hem uzun depressif aşk acıları çektiğim geceleri dinlemişliğim, hem gece 4’de paylaşılalı 5 dakika olmuş Entel Feridun videosunu izleyip gülme krizine girmişliğim, hem varoluşsal sorgulamalar içinde hayatı anlamdırmaya çalışırken dinlemişliğim, hem de piyanoda ifa etmişliğim var. Çok karışık bir ilişki içerisindeyim bu eserle..
Bu can toprakların haram yememiş can sanatçısını saygı ve sevgi ile kucaklıyorum. İyi ki varsınız, iyi ki bizim gibisiniz, iyi ki meleksiniz... teşekkür ederiz sağolun varolun... 🧿
Erkan Oğur'dan dinledim geldim, tüme varımsal bir yolculuk oldu. Yine de kendimi şanslı hissettim, deepciler ve çukurculardan da gelen oluyormuş, tüylerim ürperdi. Bir kaç nota ile yapılmış, normalde farklı perde aralıklarıyla türk musikısinden kimi makamlara selam çakan bir eser... içinde bulunduğum coronalı günlerde yaklaşık mart'ın onyedisinden bu tarafa kaç tane sokuk gün oluyorsa hepsinin bir çırpıda özetini çıkartan bir eser. 2 Çocuk var, biri henüz 6 aylık, genel olarak huzursuz bir erkek çocuğu, diğeri kızım Ece 3 yaşında. Eşim çocuklarla ilgileniyor annemle birlikte, Gün boyu üst kattalar, evde olup yalnız olmak garip, sektöründe ağzına sıçtığı için sıçtımın virüsü haliyle moral rank hemzemin durumda. bir sürü hayaller çocukluktan bu yana, evriliyor kimisi, siliniyor, unutuluyor, unutulduğu bile unutuluyor bazı hayallerin, yenileri kurgulanıyor, şimdi ki hayalim en babası, müthişi, harikaaası, fevkaladesinin fevkindesi amk, klasik ama bak geliyor, paran olacak hacı, sürekli akacak ama mesela 30bin lira kira getirisi olan bir malın olacak kiraladın diyelim dükkanı bi bankaya aylık 30bin lira kira getirin var. müthiş. sen çalışmıcaksın. gerisinin amk ne yaparsan yap çalışma da ne bok yersen ye amk. koy şirinceden aldığın mürdüm erikli şaraptan birazcık daha aç bunu dinle sigara al ama kaçak sigara al ardarda ikitane içince öksürükten gözünden yaş gelsin. yoruldum amk 32 yaşımda. bu kadar hıza gerek varmıydı be . ne ara evlendik 2 çocuk yaptık, çocuk 3 yaşına geldi 6 ay önce ikincisi doğdu, bi durun amk arada bi mola verin, çok yakın gözlemlediğim örnekler var, göt diyorum onlara, çünkü hiç bişey yapmalarına gerek yok kazanmak için doğuştan şanslılar, ben mi ben varya hep tırmalıyorum, bir yer ulaşmak için hep maks efor harcamak zorunda kalanlardanım. üstüne üstlük sorumluluk almaktan kaçınmayan cesareti cahilliğinden değil mücadeleci hırsından olan bi savaşcıyım amk. Bazen kendimi kandırıyorum, ulahn felanca da hala evlenemedi diyorum, :) sonra bi düşünüyorum da biz de siki daşşa denk olmak derler, mükemmel hayat. şimdilerde bi hayalim de ford rangerlardan alıp amortisörleri kestirip yükseltmek ve canavar bir görünüş vermek istiyorum. onunla yıldız dan geçip karaköye ulaşmak o yoldan geçmek istiyorum, bi tak'ın üstünde hipodroma giriyor gibi hissetmek istiyorum. o esna da mesela kostak ali çalabilir herşey bitince yine gnossiennes açacağım. Gelecek 10 yıl boyunca muhtemelen hayatımda en çok değer verdiğim babannemi kaybetmiş oluruz sanırım, dedem de aynı dönemler içinde üzücü bir kedere gark eder ikisi de bizleri, o sıralarda ne yaparım bilmiyorum hep bi hayal etmek zorunda kalıyorum çünkü etrafımda ki arkadaşlarımın babaları vefat etmeye başladı, şu sıralar hergün en az iki sela duyuyorum evime en yakın camiden, yitip gidiyor bir sürü can, birgün arkadaşımla yıl olmuş 2019 biz hala pes13 oynayanlardanız, oyun sürekli donuyor felan artık cd kullanılmaz hale gelmiş derken artık hiç açılmadı oyun, arkadaşım çıkardı klasik kolonya felan sildi mildi ama artık çalışmayacak belli ki, ölüm gibi değil mi dedi. Ölüm gibi hakketen, o cd hala bi cd artık ölü bi cd, hala nötronu protonu var, bi enerjisi var, fakat artık ölü cd olarak o varlığı sürdürüyor ama içindeki oyunu artık biz oynayamıyoruz, yine de o bi cd, bu yüzden hala kendi kutusunda hala o çekmecede duruyor, tabutunun içinde toprağın altında gibi yaşadığımız her ne varsa yaşanmış ve geri kalmış oluyor, anıların bizde bıraktığı izlerin bir kısmı bizle geliyor, bi kısmı unutuluyor, evriliyor ve yok oluyor. yenilerini oluşturuyoruz, bir yerden sonra ki tam şu sıralar artık yeni bişeye yer kalmıyor, tüm zamanını çevreleyen bir sürü şey oluyor. tek ümidim çocuklarım büyüyünce onlarla gönülden eğlenmek ve gezmek, onların arkadaşları ve hem cinsleri erkek ve kız arkadaşları ve sevgilileriyle köyceğiz de yazlığımda beni ziyarete geldiklerini bahçede bira içerken damadın mangal başına geçtiğini ilk pişen külbastıdan tadına bakmak istermisin baba diye seslendiğini anımsıyorum. bunu bit tablo yapmak istersem hikayeyi anlatamazdım tüm hisleriyle, bir çok şey belki tarif edilemiyor bence yazının ilk bulunuşu da böyle olmuş, söyleyecek dostu olmayan, anlayacak arkadaşı olmayan kişi de oturmuş yazmış, kendiyle dertleşmiş, yazı en çok bu işe yarıyor. şu an benim yaptığım gibi sanırım. babannem ve dedem 10 yerine 20 yıl yaşasın, oğlanla kız olabildiğince yavaş büyüsün, eşim ve annem daha mutlu olsunlar, babamın zırt bırt bir yerlerinde sorunlar çıkıyor, şeker kolestrol kemik erimesi dil kökünde bi acı, idrar yolları, diz ve kollarda bişeylerin yırtılması veya kopması gibi bunlar ve bi bu kadar daha var. artık yenileri çıkmasın ve iyileşsin.. bana gelince ford ranger canavar tipli olanlardan hazır yapılmış olsun uğraşmıyım siyah olsun, punisher 3 çıksın ilk sezon gibi iyi olsun, sigaram hiç bitmesin, 70 den sonra yaşamayayım. tatlı ve huzurlu bi ölüm olsun böyle bu parçayı dinleyip bunları okurken öleyim. geleceğe not düşülmüş olsun.
@@menar6580 :) teşekkürler, tatlı denilebilri evet, kusra bakmayın deler dalar bir sürü yazım hatası var, önemsemedim çok. Bu yüzden tatlı olabilir. Özenildiğinde akademik bir çalışma özenilmediğinde ise tatlı bir haykırış oluyor bu tip yazılar. 12 Eylülden günümüze kadar seçimle atanan rektör yerine bu kadar hadise varken, bu kadar düzelmesi gereken şey varken, düzgün giden birşeyi bozup kayyumla mesela rektör atıyorlar. Bence bu daha tatlı biliyor musun, sandalyenin üzerine ayaklarını basıp çıkmış, birazdan düşeceğinden bihaber olan küçük bi çocuk gibi tatlı tatlı takılıyorlar,, insanların hayatlarıyla misket oynuyorlar. Benim kadar Türkçe yazım hatası olan bir adamı rektör atıyorlar. Ben bunları daha tatlı buluyorum. Onlar için yaptıkları işler çok özensiz, sadece eğlenerek yapıyorlar. Muhtemelen biri bi dosya istiyor, "bana bak, şu sıralar ne yapsak pandemi süreci olduğu için daha az kıyamet kopar, bi bul getir bakalım" cevap"efendim şu an öğrenciler tatilde, boğaziçine biz bir rektör atarsak çok gürültü çıkmaz" diyorlar... Bence çok tatlılar. yanaklarından sıkıp, alınlarının ortasından öpmek istiyorum. Kucağıma oturtup başlarını okşayarak yanaklarını sıkıştırarak ıslak ıslak öperek bu tatlı şeyleri sevmek istiyorum. O kadar tatlılar ki, o kadar tatlılar ki insanın inanası gelmiyor. Bunlarla bizi yaratan aynı olamaz, heykeltraşların bile bi tarzı oluyor, henüz yeni gördüğün bir esere baktığın zaman "a kesin felancanın eseridir" diyorsun. Bu tatlı şeyler o kadar tatlılar ki ben bunlara baktığımda ikimizi de aynı Allah yaratmış olamaz diyorum, o kadar tatlılar...
I think that there is in the head of Fazyl Say's a modern mainstream music producer that he drives him how to perform to each performance. Maybe this performance is lighter than a 'serious' - hardcore listener of classic music likes but I think its friendlier and more brighter than others and creates new listeners for this genre of music
Ben istemedim böyle olmayı istemedim gözlerimdeki o karamsarlığı ait değilmiş gibi hiçbir yere, olamadım da zaten hep çabaladım çabaladım olmadı, demek ki yokmuş yerim öyle iğreti duracakmışım bu dünya denen kodesin içinde. Halbuki nasıl da isterdim şen kahkalarım çınlatsın her yeri , tebessümüm sevdiğime şifa olsun. Olmadı başaramadım alamadım bu dünyadan istediğimi, pes ettim
çok severim bana derin duygular veriyor bu beste VE, Fazıl SAY bey Türk olduğu için değil gerçekten öyle olduğu için diyorum ki, bu parçayı en güzel çalan Fazıl Bey.
Kazdağları 💙 hepimiz için direnişti bir zamanlar. Bu kadar güzel olabilir Fazıl Say'la birlikte.
6 месяцев назад
Metronom koyup öyle çalsaymış! Bu eser ölçüsüzdür. Esneyen ve tekrar kendini yakalayan bir zamana sahiptir. Dünyanın en basit müziklerinden biri gibi gözükse de yorumu oldukça kişisel bir zamanı anlatmayı gerektirir. Her tekrarın üzerinde Fransızca bir farkındalık yer alır. Gidin Fransızlardan dinleyin :) "Bu arada mevzuya değil sadece müzikal yoruma laf ettim"