Bu topraklara işte böyle hizmet edilir, bu topraklar işte böyle sevilir. Kuru milliyetçilik laflariyla olmuyor bu memleketi sevmek değer vermek, yaşatmak. Yaşa Fazıl Say.
Acıklı bir Anadolu hikayesini anlatıyor gibi… Bu eser beni Cumhuriyet’in ilk yıllarına götürüyor. Çok büyük bir savaştan yeni çıkmış yorgun, yaralı ama kararlı, çalışkan bir halk her notada bir tuğla daha koyuyor, bir çivi daha çakıyor ve yeni bir ülke inşaa ediyor… Sen bir dehasın Fazıl Say ❤️
Önce bir Anka kuşunu sonra sonsuzluğa kanat açan bir kartal gib!. Tıpkı Yunus gibi, Mevlana gibi Aşık Mahsuni gibi ama her şeyden daha büyüğü Veysel gibi!.. Veysel'in Kara Toprağı gibi!.. Gibi değil ta kendisi!. Muhteşemsin Fazıl Say!..
Bir insanın yaşam döngüsünü anlatır gibi;ilk doğumu sonra çocukluk gençlik toyluk,ardından en hareketli zamanlar gelir yerinde duramazsın coşku ,ardından evlilik çocuk olgunlaştığını anlarsın sonra torunu alırsın kucağına yorgunsundur artık,gerçekler vurur artık yüzüne kabul edersin ve kapanır gözlerin sonsuzlukta.bu eser bunu anlatır.
sanat öyle bir şeydir ki bir zamanlar Anadolu nun bir köyünde görmeden bağlama çalan birinin eserini bir gün bütün dünya ayakta alkışlayabiliyor...mekandan,zamandan,ülkelerden bağımsız. Bize bu gururu yaşatan sanatçılarımıza sevgi ve saygılarımı sunarım.
O görmeden bağlama çalanın dünya çapındaki eserini bir de dünyaya onun anladığı formda sunacak biri lazımdı. Bunu Türk Beşleri de yapmıştı. Daha önce yabancı besteciler var, kendi folklorik eserlerini klasik müzik formatında düzenleyip sunan. Türkiye'de bu iş 1950'lerden sonra durdu neredeyse. Fazıl Say'ın yaptığı bu nedenle çok büyük bir hizmet. Daha önce de Anadolu'da küçük yerlere gidip piyano çalarak çocuklara klasik müziği ilk kez dinletmişti. Kıymeti bilinmiyor ne yazık ki.
Fazil Say'in Kara Toprak bestesinin Asik Veysel'in Kara Toprak'i ile alakasi yoktur nota dizilimi acisindan. Ama Fazil Say bestesine Kara Toprak adi koyarak Asik Veysel'e atifta bulunuyor.
The word 'Black Earth' is commonly used to describe the grave and death itself and very unlikely a friend. Aşık Veysel who wrote the song Black Earth was a blind Turkic bard. His agnomen 'Aşık' means 'Lover'. He had married with a woman from his hometown and lived in a small village. After a while his wife fell in love with another man, and then she decides to run away. Because Aşık Veysel was blind, she chooses to sneak out in the late night, she grabs her stuff and starts to run to her lover. After long hours of running, she feels something different in her shoes, she takes them off and finds all of Aşık Veysel's money with a pinned note. Note had been written by Veysel and says; ''I give you the money without hesitation, where ever you are heading right now, do not let anyone to oppress you... And don't forget that your beauty is worthless without my love.'' Aşık Veysel sees the 'Black Earth' as if it is the only true friend of him. Also, in Turkish believes, people come from the earth and they will go back to the earth again. If you listen this song carefully, you will figure out that it resembles this phenomenon. First parts represent his loneliness, our birth (0:23) and the energetic parts (2:15) stand for 'life' itself, then everything goes back to the earth as it always do (4:05). With all my hearth, may he is rest in peace. (1894-1973
There was Mozart 250 years ago.. There is Fazil Say in our lifetime. Absolute genius and one of the greatest pianists. Love & Respect to Turkey and Mr Say from Seoul South Korea 💕👋
J'ai eu l'immense chance de découvrir ce génie de pianiste hier soir. Ce fut un émerveillement des sens, une révélation...il n'y a pas de mot pour définir son art. Merci pour ce cadeau du ciel
Bir konser adabıdır o kadar alkıştan sonra Fazıl Say'ın defalarca sahneye yeniden gelip selam vermesi..Dinleyici çok beğenirse yorulana kadar alkışlar ve sanatçı, dinleyiciler alkışlamayı bırakana kadar onlara teveccüh gösterir. Gurur duydum..
kendi ülkesi hariç tüm ülkede saygı duyulan sanatçıdır Fazıl say... Kendi ülkesinde sorguya çekilip başka ülkede ayakta alkışlanan adamdır Fazıl Say... Saygılarımı sunarım
I saw him live today 2024 January 16 Carnegie Hall, courtesy of my Dear Mother. What spirit, what intensity this man has is only achieved by a select few. A thousand words ran through my mind during the performance, but I think I can encapsulate it in a single sentence: The fire of his soul is a terror to behold.
The artist behind this song was Ashik Veysel who went blind at a very young age. His songs are full of emotions played on saz a Turkish musical instrument.
Tam 3 kez, 3 kez alkışlar kesilmeyince kulisten geri döndü dinleyiciyi selamlamak için, gözlerindeki ışıltı bizim de kalbimize dokundu. Sanatına olan saygın için sonsuz teşekkürler. Gururumuzsun Fazıl Say
@@jkofte vatanseverlik ne zamandan beri ucuz oldu vatansız olanlar anlayamaz kitaplarda yazmıyor vatanseverlik ne demek diye ben buradayım çünkü vatansızlara vatan ne demek birinin öğretmesi gerek ünlü olup müzik çalmakla vatansever olunmuyor sen gibilerde hemen kanıyor bu tiplere yazık
@@baronbrn1189 bak işte daha neden bahsettiğimi bile idrak edememişsin. Vatanseverlik çok çalışarak olur, vatan millet sakarya edebiyatı ile boş konuşarak değil. Bu sebeple sanatına kendini adamaktan kamburu çıkmış, kendini ayakta alkışlatan Fazıl Say, senden benden 100 kat daha vatanseverdir.
fazıl say'ın başyapıtı. bu eseriyle fazıl say büyük ozan aşık veysel'e gönül borcunu ödemiş, ustanın ezgileriyle felsefesini başarıyla batı müziğine taşımıştır. girişte ana rahminden başlayıp, son bölümde tekrar toprağa dönüşü anlatır.arada çocukluk, olgunluk, yaşlılık gibi bölümlerde insan hayatı gizlidir. zaten temponun yavaş başlayıp, sonra hızlanıp, en sonda yavaşlamasından bunu anlayabiliriz. bu eserde özel olarak kullanılmış olan teknikle adeta bağlama tonlarına yaklaşmış, tabiri caizse piyanoyla bozlak havalandırmıştır. Fazil Say's masterpiece. With this piece, Fazıl Say paid his heartfelt debt to the great poet Asik Veysel and successfully transferred his philosophy to western music with the master's melodies. In the introduction, it starts from the mother's womb, and in the last chapter, it tells about returning to the soil. In the meantime, human life is hidden in sections such as childhood, maturity and old age. We can understand this from the fact that the tempo starts slowly, then accelerates and finally slows down. With the technique specially used in this work, he almost approached the tones of baglama, so to speak, he fanned the bass with the piano.
Artık bu parçayı ülkemin kara topraklarında meydana gelen depremden ;Erol abim anısına ,yıkılan psikolojilerimiz ,üzülen korkan çocuklar anısına ,annesinin üzerine sarılmış ölü bulunan çocuklar anısına, oğluna 1gün aç kalıp bulduğu bisküviyi saklayan enkazdan çıkarılan dedenin oğlunun kurtarılamayışı anısına , kendi iç dünyam ve depremde vefat herkes anısına... HİSSEDİYOR OLACAĞM..! ruhumuz sağolsun...
Sol elini piyanonun içine uzattığında piyanonun kalbine ciğerine dokunuyor sanki. Çıkan ses tıpkı aşık Veysel’in sazından çıkan ses gibi. Veysel de sazın yüreğinden çıkarıyor aynı sesi. Sanki o kısmı biraz daha çalmaya devam etse piyanonun tuşlarından kan damlayacak gibi.
hocam orada piyanoda çıkmayan sib2 notası basıyor bağlama gibi ensturmanlarında bulunan bir nota.Aslında çıkmaz piyanoda ama Fazıl SAY gerçek bir dahi bulmuş o notayı batı ensturmanla...
NegativeEffect bizim diyerek parasına da ortak olmaya çalışmadı merak etme. Senin için o kendi için müzisyen oldu kimseyle alakası yok. Ama gerçek sanatçılar için bu böyle değil. Popçuya topçuya sahip çıkılır geri kalan ağlar hep bi kenarda bizim ülkemizde. O sanatçılar kendilerine sahip çıkılsın isterler değer verilsin isterler ama verilmez. Futbol basketbol hariç sporcularımızda da aynı şeyler geçerli.
NegativeEffect bunlar sadece kendi düşüncelerin biliyosun dimi kalabalığın topluluğun milletin bi anlamı yok bilmemne. Kusura bakmada o adamı almanyadan 5 milyon kişi dinliyorsa senin ülkenden 5 bin kişi dinlemiyorsa bu senin ezikliğini gösterir Türkler sanattan anlamıyo derler sende bunların içinde oluyorsun kabul etsende etmesende bu toplumun içindesin çünkü. Herkes birbirini temsil ediyo. Şuan bi İskandinav ülkesine gitsen ikinci sınıf insan muamelesi göreceğin gibi tıpkı. Ne yazık ki milletinin ne yaptığı seni ilgilendiriyor dolaylı yoldan seni iyi yada kötü gösterebiliyorlar. Türk'üm dediğinde sana ne gözle bakacaklarını belirliyorlar. Kendimi anlatabilmişimdir umarım
NegativeEffect Dediklerine ne kadar katılsamda ön yargı hala insan ırkından tam olarak silinmiş bir özellik değil.Geri kalmış ülkelerden bahsetmiyorum Norveç’e de Finlandiya’ya da gitsen yine de Türk olduğunu söyleyince insanların bakışı değişebilir çünkü ülkenin hali ortada.Yani demek istediğim sen nasıl birisi olursan ol azda olsa insanların gözünde geldiğin ülkeyi temsil ediyorsun.
NegativeEffect beni tanımadan hakkımda bu şekilde yorum yapmandan kalitenin ne seviyede olduğunu zaten belli ediyorsun. Bana ve Türk halkına ezik dememelisin bence boş kibriyle bu yorumları yazan kişi kendisi eziktir saygılar.
Buse Ax en önemliside onu bize yani dinleyicilere yansıtıyor gerçekten piyano bir tür uyuşturucudur. Sanattan anlayan bir insanın bu piyanodan etkilenmemesi mümkün değil..
It is based on a Turkish folk (Kara Toprak) song composed by a bard who was blind. His wife left him for another guy. And he mentions that, his loyal love is the earth, who feeds him and who embraces him after his death.
Here are the lyrics to the original folk song by Aşık Veysel (1894-1973), Turkish minstrel. I embraced many, thinking they were friends Black earth (is), my faithful beloved I wandered in vain, tired for nothing Black Earth (is), my faithful beloved I devoted myself to many beautiful ones I neither saw faithfulness (in them) nor found any use I took everything I wished for from the Earth Black Earth (is), my faithful beloved She gave me sheep, gave me lamb, gave milk Gave food, gave bread, gave meat When I didn't beat her up with pickaxe, she gave short Black Earth (is), my faithful beloved She sheltered me since Adam She fed me all sorts of fruits She carried me on her surface everyday Black Earth (is), my faithful beloved I ripped her belly with pickaxe I tore her face with my hands and nails Yet, she greeted me with rose of hers Black Earth (is), my faithful beloved She laughed at me as I tortured her There's no lie in this, everyone saw it I gave her a single seed, she gave me four orchards Black Earth (is), my faithful beloved If I look up in the air, I take air if I look down to the Earth, I take prayer Where would i stay if I leave the Earth Black Earth (is), my faithful beloved If you have a wish, ask it to the God To collect it, go no farther away from the Earth The Earth has been blessed with generousity by the God Black Earth (is), my faithful beloved If you seek truth, here's a clear point: The God is close to man, and man to the God God's secret treasure is within the Earth Black Earth (is), my faithful beloved The Earth covers all of our faults It recovers me, salving my wounds It is waiting for my arrival with arms open wide Black Earth (is), my faithful beloved Whoever is honored with this secret She (or he) leaves an unfading legacy to this world One day, she takes Veysel to her bosom Black Earth (is), my faithful beloved
Ne diyor ya çok uzun yazmış, şöyle kısaca özetlesin birisi lütfen, merak ettim ya
Год назад
Adam piyano çalmıyor. Notalar ile dans ediyor. Havada tutuyor , uçuruyor , bir yerden alıp bir yere koyuyor. Kesinlikle eşi benzeri olmayan bir dahi. Böyle bir adamın Türk olmasından dolayı gurur duyuyorum.
Fazıl Say yaşayan bir piyano dahisi! Tuşlar arasında geçen zamanlaması muhteşem. Duygusu, tuşlardaki vurgusu, tuşlar arası geçişlerdeki zamanlaması muhteşem. 50 yılını piyanoya adamış bir Türk piyanisti ve bestecisi. Bu eser de ona ait...Gurur duyuyoruz!!!
Dün canlı izledim ve gerçekten muhteşemdi. Ağlayanlar vardı, Gül atanlar vardı. Çıkışta insanların yüzünde kocaman bir gülümseme, herkes müthiş mutluydu. Hatta birbirini daha önceden bir kez bile görmeyen insanlar birbiriyle konuşup sohbet ediyorlardı. Aradan geçen günden sonra bunları düşündüğümde sanatın birleştirici gücünün neye karşılık olduğunu anladım. Dün akşamki muhteşem hatıradan uzaklaştıkça içime dolan kederi anlatamam bile... iyi ki varsın Fazıl Say.
*Eğer ilk seferinde alkış kesilirse sanatçı kulisten gelmez bu beğendik demektir. Alkış ikinci sefer gelişe sebep oluyorsa sanatçu kulisinden çıkar tekrar eğilir bu çok beğendik demektir. Sanatçu kulise gidip tekrar gelip eğiliyorsa bu "parçaya bayıldık ruhumuza işledi muhteşemdi" demektir.*
Let's make music and art can't be related to any country and consider not the countries should know or show the value to the artist, people of the earth should be the one who responsible from this. As you said, music penetrates to soul... Not to countries...
The more we grow up the more difficult it becomes for life to excite us and release new sensations and emotions but this magician has shocked me and brought me back to believe that there are really special humans in this black earth just like there was Chopin and Beethoven and Bach
@@_yerdem Merak ettim türk deme nedenin türkleri yetenekli gösterme çabandan olabilir mi?Biz buna eziklik psikolojisi diyoruz:) adama türk demen bu yabancının umrunda değil daha çok bu performansı sergileyenin ismine odaklılar çünkü...
@@shortsmediahd2219 Adamın ima etmeye çalıştığı şeyin türkler ile bir alakası yok orjinal yorumu yazan kişi "snapenin bu kadar iyi piyano çaldığını bilmiyordum" tarzı bir şey diyor çünkü snape yabancı bir filim karakteri senin yorumunu cevapladığın kişi ise "haha o türk snape" anlamına gelen bir şeyler diyor aradaki diyalog tamamen şaka üzerine kurulu seni rahatsız eden şeyin ne olduğunu kavrayamadım adam sadece öylesine ona komik gelen bir yorum yazmış bir anda kendi kendine triplere girip tesiptler falan yapmışssın ne yaşıyorsun hiç anlayamadım ek olarak "türk deme nedenin türkleri yetenekli gösterme çabandan olabilir mi?" demen baya yanlış olmuş türkler zaten müzik alanında oldukça yetenekli diğer ülkelerin bizden daha iyi olduğu aşıkar ama kendi ülkeni bu kadar ezik görmen anlamsız
@@cavensky8900 Dünyada dolu olan bir şey söyle, lütfen. Hiçbir şeyin anlamını bilmediğimiz için boş şeylere anlam yükleyip dolu gibi konuşamayız. Bu bence kendimizi kandırmaktır. Bu yüzden anlamını bilmediğimiz bu yüzden de aslında anlamsız olan bu dünya zaten boştur. Bunu doldurursak bile bu aslında sadece vakit geçirmekten öteye gidemez. Bu yüzden bunu kabullenmek gereklidir. Dünyada bir amaç yoktur. İnsan sadece merak, eğlence ve hayatta kalma içgüdüleri ile yaşar. Bunun da 60 yıllık insan yaşamında, hayatımızı doldurabileceğini sanmıyorum.
quite common in jazz for example, it has an amazing sound to it imo, some people even put things onto the strings, watch this for example ru-vid.com/video/%D0%B2%D0%B8%D0%B4%D0%B5%D0%BE--XSYQBBVcQ4.html
@@simonh1349 she is nice but they not doing same things. Black Earth (kara toprak) turkish folk song written by Aşık Veysel which played by mostly bağlama. in here he trying to mimic bağlama with piano
A piano is a stringed instrument, all stringed instrument tricks apply to it, AND, more because of its different structure. There was music played with tiny bells attached to various strings up, tiny fish weights, steel balls allowed to roll around between strings etc. The world is your oyster if you understand where you can bend the rules.
@@bugrakaynar1356 Arkadaşlar başlık Türkçe olmadığı için bilememiş ya da farketmemiş olabilirler. Sormakla klavye aşınmaz, konuşmakla dil.. Yeter ki öğrenme merakı olsun; lütfen kardeşlerimizin merak duygusunu kırma kardeşim ;)
Memleketimizin en güzel ve paha biçilemez değerlerinden birisi parmakları ile müziğe hayat verdi dinleyenlerine sözleri olmayan bir hikayeyi anlattı, yaşattı. müziği ile dile gelmemiş ağıtları hissettirdi. Anadolumun bir gariban aşığının duygularını kendi yorumlarıyla milyonlara ulaştırdı. Yüreğine eline sağlık büyük üstat sizi tanımak aynı dönemde yaşamak bile büyük bir gurur.
Listen it in this way, First part is the time when you were born. Second part is your youth and your first kiss, friends, family vacations, your wife, your kids as your best moments in your life. And the third part is your last years before you arrive to the Black Earth. Mr Say inspired by Veysel about this composition. Asik Veysel is the man of honor and art in Turkish history. He was a blind musician. Once upon a time, he was married. His wife run away from him with another man. That night, when she left the place, she was walking outside and she was disturbed by something in her shoe. She took off her shoe and she found some money and a note. It says; you embarrassed because I’m blind and poor. But without my love, you are nothing. Nobody will love you like me. Keep this money for your future, wish you wonderful life my love. by Veysel After this difficult situation, he created his legendary composition called I am on a long and slim road. (black earth) He says ; My loyal partner is the black earth. I do many things in my life and I’m tired. But my loyal partner is the Black Earth.
@@ViolaRrecaj-ie5gc The earth you lay beneath when you die. We use this a lot in our culture. We came from the ground and one day we'll belong there again.
O kadar tanıdık geliyor ki çaldığı eser. Anadoluda yaşamayan bir izleyici kitlesinin bu eserdeki derinliği anlamasının mümkün olabileceğini sanmıyorum. Yaşadığım toprakları tek seferde bu kadar içten gösteren başka bir parça dinlememiştim.
olağanüstü ifade gücü...müthiş bir besteci...ne kadar da derin duygulu..ağlamak geliyor içimden....gurur duyuyorum Fazıl Say ile alkışlıyorum sonsuzca...kendisini çok takdir edip hayranlıkla dinleyeceğimi biliyorum daha uzun yıllarca
Adam o notaların verdiği huzuru ta ruhunda hissediyor.Böylesine güzel bir sanatçı bulmak bu zamanlar çok zor lakin bizim milletimiz Fazil Say`in değerini bilmiyor ne yazık ki..
@@onlyerdem670 sen nasıl bir embesilsin ki sorduğum soruyu es geçip bozuk plak gibi aynı yorumu tekrar yapıyorsun. Ben 48 yaşındayım ergen ve Almanyada doğdum okudum. Yani bana sakın klasik müzikten operadan bahsetme o yeni yetme aklınla. Baştan sona kadar garip garip spastik hareketler yaparak dahi bir müzisyen olunmaz. Eğer her hangi bir enstrüman icra etmiş olsaydın zaten müziği hissetmeden onun hakını veremeyeceğini bilirdin. Burda millete ezelden gazel okumayı bırak git sivilcelerinle uğraş çakma entellektüel ergen!
@Irem Öznur teşekkür ederim kendisi 48 yaşına gelmiş lakin müzikten anladığını pek göremiyorum, dostum bu hareketleri yapmak tamam belki çalmak değildir ama bu hareketleri bu adamın yapış şekline bakacak olursak müzikten ufacık anlayan biri bile "bu adam müziği çalmıyor yaşıyor" diyebilir bu arada entellektüel değil entelektüel ve bir insana yaşı dolayısıyla hakaret etmek... Yazık! Büyüğüm olduğun için daha fazla şey söyleyemiyorum
@Irem Öznur sen ve senin gibiler özentiden başka birşey değilsiniz. Kişiye gereğinden fazla değer yüklemek kendi seviyenizi yükseltmez. Hani görende sanacak ki yeryüzünde kimse Fazıl Say gibi Piyano çalamıyor. Fazıl Say portakal da vitamin olarak bile yokken Richard Clayderman sahnelerin tozunu atıyordu. Arkadaşım siz alışmışsınız karşıt görüşlü olanları yaftalamaya ama bunlar hep o küçük dünyanızda takılıp kaldığınız için. Kafanızı bir çıkartıp etrafa bakın kimler neler yapıyor. Ha konu milliyetçi olmaksa benden fazla milliyetçi olamazsın. Bu ülkede ki sanat dünyasının en büyük problemi çok fazla Megastar, Süperstar, İmparator Vs vs olmaları ama kendileri hariç kimsenin tanımaması. Niye? Çünkü senin gibileri her önüne gelene olduğundan fazla değer yüklemeye çalışıyorda ondan. Nuri Bilge Ceylan her seferinde ödül alır ama gişede her seferinde batar çünkü bir akıllı zevk sahibi sizsiniz anasını satayım.
@@onlyerdem670 sen önce büyü hayatı yaşa ,acıyı kederi mutluluğu tat ,dünyanın bir kısımını gez başka kültürleri insanları gör sonra kendini ifade etmeyi öğren belki ondan sonra söylediğinin bir değeri ve anlamı olur çünkü müzikten anlamak diye birşey yoktur. Ya sana hitap eder ya da etmez zeka seviyesi ortalamanın altında olan ergen.
@Irem Öznur Ya sen cidden kafayı yemişsin kızım. Ben Beethoven ve Bach gibi dahilerin yetiştiği ülkede doğdum büyüdüm ve hala yılın yarısını orda geçiriyorum iş sebebiyle. Kimse senin Fazıl Say salağını orda tanımıyor o sizin hüsnü kuruntunuz. Kendi kendinize gelin güvey olmayı ne çok seviyorsunuz anlamadım gitti. Alışmışsınız Megastar Süperstarlara geri duramıyorsunuz. Ezikliğin bu kadarı da fazla. Kime göre neye göre 21 Yüzyılın en büyük klasik müzik sanatçısı? Senin asparagas haber yapan medyana göre mi? Yoksa sizin gibi üç beş eğitimsiz marjinal kafaya göre mi? Cahil şey seni! O iddaa ettiğin santçı olabilmesi için Johann Sebastian Bach gibi Ludwig Von Beethoven gibi Dünyaca tanınmış Konçerto bestelemesi gerekir ki sadece onların yazdıklarını çalıyor. Sizin bu Fazıl Say o kadar ezik ki kendi İnstagram hesabında WORL FAMOUS -DÜNYACA ÜNLÜ diye kendi kendine yazabiliyor. Daha fazla söze gerek yok seni ve senin gibleri cehaletinizle baş başa bırakıyorum. Şunu da unutma ''insanlar başarıya ulaşmak istiyorsa kendilerine karşı dürüst olmalılar''.!
Ataturk cumhuriyetinin meyvesi dahi Fazil Say la gurur duyuyoruz. Deha, ruh , alınteri , çok çalışmanın sonucu hayatlarımızın zenginleşmesi.Teşekkürler Fazıl Say.
Bütün ıstıraplar, biçimlenme lütfuna erince anlam kazanır. Çünkü yalnızca paramparça olmuş biri, mükemmele özlemi bilir. Yalnız sürgüne uğrayan adam sonsuzluğa ulaşır..... gözlerinizi kapatıp dinlediğinizde duygulandıran, açıp izlediğinizde ise ağlatan müthiş bir performans...👏🏻👏🏻 Seninle gurur duyuyoruz💐🙏👏🏻
Fazıl Say Bey gençken bu şarkıyı biraz daha enerjik çalardı. Şimdi anlamını bulmuşa benziyor. Acıklı, hüzün dolu ve kızgın bir şarkıyı tamamıyla hissettiriyor bizlere. Keşke daha çok dinleyebilseydik. Çalarken ki duygusunu çok güzel bir şekilde belirtiyor. O hüzün dolu, acıklı ve kızgın olduğu hikayesini. Çalarken bambaşka bir dünyaya göçüyor kendisi. O değeri bilinmediği için olan hüznü, laf atan insanlara olan kızgınlığı, âdeta o ânı yaşıyor gibi. Tanışmayı gerçekten çok isterim. Bende kaç yıldır piyano çalıyorum ama siz bambaşkasınız. Seviyorum sizi. Sevgiler ve Saygılarımla, Fazıl Say Bey'e
Aristokrat? Ne alaka arkadaşım nerden anladın adamların aristokrat olduğunu, alınlarında mı yazıyor :DD Gayet normal insanlar işte. Sarışın ve mavi gözlü yaşlıları aristokrat olarak görmeyi bırakın artık :DD
@Göktuğ YILMAZ Nasil normal insanlar degiller yahu nereden biliyorsun hepsinin zengin oldugunu. Ben de gittim Avusturya'da konserine. Bahsettigin mesleklere mensup degilim. Su yabancilari dusman edinmekten, onlarin hep ust kademe ve ustesinden gelmemiz gereken kisiler oldugu algisindan vazgecmelisiniz.
Very uniquely elegant . I got exposed to his music at the Tanglewood Summer 2022. I pray for his safety and look forward to many works. Thanks for this video.
Allah, her bir basılan tuşla sanırsam benimde belağımı virdi. Önden önden gitme ya, beni bekle bende geliyorum ağlamaya. Az yana kaçıl bakayım. Uzat bir peçete. Ağlayalım salya sümük. 😀😆 Şaka bir yana efsane bir performans.
Bütün "Neden alkış devam ediyor?/Fazıl Say 3 kez gidip geldi" diye soran arkadaşlar için açıklamasını ayrı yorum olarak koymuş olayım. Klasik batı müziğinde bir sanatçı ya da orkestra çok beğenildiğinde sahneden inse bile(orkestra da sadece şef gidip gelir) alkış devam eder. Eğer sanatçı ya da orkestra şefi 3 kez gelip selam verip giderse (ki genelde 3. keze kadar alkış devam eder) son gelişinde iki seçenek vardır; önceden hazırlandıysa bir eser daha çalınır çünkü dinleyicinin alkışa devam etme sebeplerinden biri de bu ekstra eseri duymaktır, program akışı devam etmek zorunda olduğu için veya sanatçı/orkestra devam etmeyi reddettiği için son selam verilir ve sahneden inilir. İlk seçenek için "Neden bu parça duyulmak istenir?" diye sorarsanız: genelde bu eserin çok özel veya farklı bir anlamı vardır. Unutmadan, ekstra eser çalındıktan sonra direk selam verilip sahneden inilir alkış ne kadar devam etse de geri gelinmez.
Bu guzel bilgileriniz icin sizi kutluyorum gercekten hic farketmedim sizin yorumunuzu okuduktan sonra tekrar izledim gercektende gidip geliyor. Bugune kadar hic dikkat edip arastirmamak buyuk eksiklik.
Klasik batı edebiyatı ilgisi yok o dediğin normal konserlerde de oluyor. En son Pink Floyd un konserinde olmuştu buda sanatmi be,🎸🎷shine on you crazy diamond
Conheci o Sr. Fazil e seu trabalho hoje... me lembra bastante Heitor Villa Lobos... também senti uns toques de Debussy... Lindo demais, amei... 🥰 Saudações do Brasil!
@@RichardGhafouri o zamanlarda “Reis-i Cumhur” bugünkü anlamıyla Cumhurbaşkanı demek. “Mebus”, bakan demek. Sözün orijinali şu şekilde “Me’bus, hatta Reisicumhur olabilirsiniz fakat sanatkâr olamazsınız.” Sene 1931
I do the same. Bad times happens and the opportunities smoothly appears! You catch it, it’s hard yeah, but you fight and get there ! His eyes closed! Going through the life of a man who lived blind (aşık Veysel ) and felt the events happened around him. What a masterpiece!
emir demir Ha bunu dinleyerek hayal kurmuşsun ha başka türlü ikisinde ki amaçta aynı adam hayalinin ne ile ilgili olduğunu belirtmemiş ki sen bir varsayım da bulunuyorsun.
Sonda seyircinin önüne tekrar geldiğinde yüzündeki o burukluk o yapay gülümseme. Çok şey anlatıyor aslında, içten içe bu şarkıyı Türk seyircisi önünde Türk sahnelerinde çalmayı istiyormuşçasına bir bakış...
Medeniyet afri ülkelerini sömürerek lüks hayat yaşamak mı Avrupa medeniyeti böyle işte hırsız ve katiller sömürgeci pislikler kendi kan emici vampirler
It should not matter in which country the artist was born.. Bravo Fazıl Say.. You are one of the most important artists of this century. With my love and respect..
Göz yaşları içerisinde dinleyip izledim. Çaldığı şeyin derununu anlayarak mı çaldı bilmem ama ben herkesten biraz daha farklı baktım. Çünkü eser Veysel'in eseri. Veysel benim gibi... Soğuk kerpiç evde, pencereden sızan ışığın bile ısı açısından kıymet ifade ettiği, genellikle tek çeşit yiyeceğin bulunduğu kahvaltı sofralarında karnını doyurmaya çalışan derin sevgi muhabbet ve teslimiyet insanlarının müziği. Kardeşini, kuzenini ya da muhakkak bir akrabasını tedavisizlikten, bakımsızlıktan, cehaletten kaybetmiş, bugün mevcut aklım ve imkanlarımla çok kolay çaresi olduğu halde, o çareye yüzbinlerce ışık yılı uzaklıkta kıvranarak hayatını tamamlayan insanların eseri... Bu şaheseri ışıklı salonlarda muhtemelen kalburüstü insanlara dinletti. Fazıl Say'a çok teşekkür ederim.
Yorumunuz yüreğiniz kadar güzel ve sıcak,iyi ki sizin gibi insnalar hala var.Fazıl Say'ı dinlerken okudum yorumunuzu harikaydı o ses ve yorumunu,ikisi eşliğinde anılat, hatırlar gözümde canlandı.🙏
34 yaşındayım hayatım boyunca klasik müzik dinlemeye çalıştım nedense hiç beğenememiştim, bana hitap etmemişti. ne zaman ki bu eseri dinledim farkettim ki batı kültürünün klasik müziği bana hitap etmiyormuş. kendi toprağımın melodisi ve verdiği duyguları olmadan anlamsız geliyormuş. tebrikler fazıl say. umarım ülkemiz yaptığı işe hayatını adamış insanların kıymetini geç olmadan anlar.
Belki her eser size uymuyordur, nasış her pop şarkısını beğerniyorsak klasik müzik de öyledir. Beethoven sevmezsiniz da Pachelbel'in canon in d'sini seversiniz Mozart sevmezsiniz de onun sadece bir eseri hoşunuza gider. Vivaldinin dört mevsiminden yalnızca kışı seversiniz, sizi alır başka başka duygulara görürür.Bu her müzik için böyledir.
Fazil Say est un immense artiste! Sa technique pianistique montre une technique totalement accomplie, un main gauche extraordinaire, un touché superbe et un jeu qui n'ai jamais en tension et qui développe une sonorité riche et ronde. Ses compositions marquent un compositeur aux multiples facettes.
Gözlerim doldu çok duygulandım arkadaki orkestrada ki gözlüklü olan adamın Fazıl saya bakışları herşeyi özetliyor müzik evrensel işte böyle dünyaca ünlü bi müzisyenin Türk olması çok gurur verici
Bugünlerde ne kadar da anlamlı sadece bunu dinlemek istiyorum elimizi uzatamadığımız enkazları, ulaşamadığımız derinlikleri, duyamadığımız sesleri, dokunamadığım yaralaru düşüne düşüne ama asla unutmadan aylar yıllar geçse de tekrar hatırlaya hatırlaya anacağız