Felsefe Nedir? 

Ders Notları • Düşünmek bir merkezin etrafında daireler çizmektir. • Felsefe düşünülmüş olanı yeniden, bıkmadan düşünmek demektir. • Felsefe yapmak sorduğumuz her soruyu -çözmeden önce- parçalara ayırmak demektir. • “Soru” istemek, talep etmek demektir. (سأل) • Felsefede “nedir” sorusu, hakkında yanıt aranan şeyden daha değerlidir çünkü bu soru mahiyeti (zâtı) talep eder, görünüş ya da sıfatı değil. • Bir şey ya zatından dolayı ya da gayrından dolayı istenir. • İstediğimiz şeyin nedenini zikredemiyorsak, o şeyi kendinden dolayı istiyoruz demektir. (Aşk) • Bir şeyin hakikatini talep etmek “nedir” sorusuyla olur. • Mahiyet; nedir sorusuna verilen özün bilgisidir. (efrâdını câmi, ağyarını mâni) • Hakikat; dış dünyadaki gerçeklik, efrâd-ı hariciyye. • Hüviyet; hakikate bireylere özgü unsurların eklenmesidir. (şahsiyetle hakikatin bir araya gelmesi hüviyeti meydana getirir.) Hüviyetlerde aynı ve eşit olunmaz. • Kavramsal düşünce özsel ayrımlar üzerinden gerçekleşir. • Tanımda iki özellik aranır. Tanımlanan şeyin bütün özellikleri tanımın içinde olmalı ve fakat tanımlanan şeyin ögesi olmayan her şey dışarda bırakılmalıdır. • “Felsefe nedir?” sorusuna “adam gibi” yanıt vermeye çalıştığınızda felsefe yapıyorsunuz demektir. O nedenle bu soruya klişelerle yanıt verilmez. • Hiçbir araştırmayla “felsefe nedir?” sorusuna yanıt bulamazsınız. • Felsefe yapmak çıkmazların/çelişkilerin/çatışkıların bizatihi kendisi üzerine katlanmak demektir, başka bir amacın peşinden koşmaksızın. • Felsefe nedir sorusunun yanıtına zamansal/kişisel belirlenimlerin/arazların ötesine geçilerek ulaşılır. • Siyaset ve ticaret önemli olanı talep eder. Hakikat talibi önemli olanı umursamaz, değerli olanı talep eder. (zat-sıfat) • Önem verme, öne alma/önceleme demektir fakat öne alınan şey değerli olmayabilir. • Gözlerini kapatmazsan göremezsin. Sadece bilmek istediğin şeye odaklanmalısın ama bunun bir bedeli var, görmek istediğin şey dışında hiçbir şey göremezsin. • Ortaçağda eski ustalar felsefe tanımlarını 6 maddede özetlerlerdi. (Hudud-u Sitte) Bunlar birbirini nefyeden tanımlar değil, tamamlayan tanımlar olarak kullanılırdı. • Hudud-u Sitte 1- Felsefenin Dilsel (lugavî) Tanımı; Philosophia, Bilgeliği arayan ve seven adam. (Filozof bilgeliği seven adamsa, henüz dokunamadığı bir şeyi isteyen adamdır. Hegel bu tanıma karşı çıkar.) 2- Bizatihi Bilme Biçimi Olarak Felsefe; Sanatların sanatı, ilimlerin ilmi, bilimlerin bilimi, bilgeliklerin bilgeliği.(Bilmeyi bilmek, düşünmeyi düşünmek anlamında) -3. ve 4. tanımlar felsefeyi konusu itibariyle tanımlar- 3- İnsanın gücü nispetinde varolan her şeyi ne ise o şekilde bilmeye felsefe denir. 4-Felsefe tanrısal ve insanî olan şeylerin bilgisidir.(Stoacılara atfedilir.) Tanrısal olan aklî olandır, insanî olan hissi/duyusal olandır. Stoacılara göre üç ana bilim dalı vardır; doğa bilgisi (fizika) ahlak (etika) mantık (logika/dialektik). -5. ve 6. Tanımlar felsefenin amacına yöneliktir. Bir bilme biçimi olarak değil, bir yaşama biçimi olarak felsefeden bahsedilir.- 5- Felsefe tanrıya benzemeye çalışmak demektir. -Teellüh ve Teşebbüh- (Platon’un Theaetetus diyalogunda tartışılır.) Tanrıya benzemek öfke ve arzu gücünden kurtulmak demektir. 6-Felsefe ölümü düşünmek demektir ya da felsefe yapmak ölmeyi istemek demektir. Ölüm ikiye ayrılır. Doğal ölüm/mevt-i tabiî, iradenin ölmesi/mevt-i iradî (öfke ve arzu güçlerinin öldürülmesi/nefsin öldürülmesi) Nefsi öldürmek tasavvufî terminolojide “şeytanımızı müslüman yapmak” olarak adlandırılır. • Bu tanımların hiçbiri özsel değildir. • Hudud-u Sitte, İsagoci mantığında ele alınır. • Dostluk bile hazdan, yarardan ve zatından dolayı diye üçe ayrılır. Felsefeye olan dostluğumuz zatından dolayı olmalı. • Bir şeyi tanımlamak o şeyi yararına, amacına ve konusuna göre tanımlamaktır. • Filozoflar dünyayı anlamaya ve yorumlamaya çalıştılar fakat asıl yapılması gereken onu değiştirmektir. (Marx) Anlamadan, yorumlamadan bir şeyi değiştirebilir misiniz? • Sokrates’in felsefeye katkısı tanımlardan ve siyaset felsefesinden söz etmesidir. • Doğa tanrının, toplum insanın eylemlerinin sahnesidir. • Yunan düşüncesinde tanrıya benzemek, tanrının ne’liğine dair bilgiyle olanaklı olabilir. Yunan felsefi bilinci (Platon-Aristoteles) tanrıyı saf akıl olarak tasavvur eder. Bu nedenle Yunan tanrısı konuşmaz, İsrail’in tanrısı konuşur. • Kehanet tanrının insan içine girmesiyle, insan ağzıyla konuşması demektir. • Felsefenin tanrısı ustan ibarettir. Öneri Eser • Aristoteles - Nikomakhos'a Etik

Canlı yayınlarınızı genellikle bir gün sonra, durdurup, geri dönüp, ince ince süzerek izlemeye özen gösteriyorum. Hem, bir gün demlenince, aklımdaki soru ve sorgulama güzergahı da demleniyor bu sürede. Değerli hocam, anlatım şekliniz ve anlattıklarınızın zarif ve anlamlı detayları, her zamanki gibi, zihin izleğime latif kilometre taşları yerleştirmeme yol açtı. Sizinle, sizin rehberliğinizde yolda olmak kutsal. Birikiminize, ışığınıza ve nefesinize bin bereket. Saygılar...

Çok teşekkürler, bu topluma yaptığınız katkılar için..İyi ki varsınız, iyiyki bilginizi paylaşıyorsunuz. Ne mutlu paylaşanlara.

Tr gibi okuma bilgilenme oranı çok düşük ülkelerde aklı başında bir bilgi paylaşımının önemi yadsınamaz..özellikle tarihe kayıt düşme bakımından da bu çok önemlidir..zaten internet ortamında insicamı bozacak unsurlar rahatlıkla devre dışı bırakılabilir.. ayrıca gönüllü olanlarında katılımı sağlanabildiği için düşünmeye ve konuşmacıya dikkatleri vermek yeterli olacaktır..özetle okuduğum yorumlara cevap mahiyetinde yapılan işi doğru ve takdire şayan bulduğumu belirtmek istiyorum..üstat teşekkür ederiz..

Gerçek muhataplar , anlayış geliştirmek isteyenlerin sayısı her zaman az olmuştur ve olacaktır.

cok ilginc ve zihni zorlayici konular. bu kadar kolay ulasabiliyor olmak mukemmel. zamaninizi ayirdiginiz ocin tesekkur ederim.

Cok kaliteli ve degerli dusunceler edindim. Tesekkurler.

Nöktəni gözəl qoyduz! Təşəkkürlər hocam! Sağlıqla qalın!

Eminim gözlük yansımanız için gelen uyarılardan veya tekliflerden sıkılmışsınızdır. Ancak videolarınızın çok çok ileriye yönelik hazırladığınızı düşünürsek sorunu çözmek bence çok önemli. Naçizane teklifim: Bilgisayar yansıması olduğunu düşünerek yazıyorum. Bir videonuzda EKRAN IŞIĞINI KISMANIN YETMEDİĞİNİ söylediğinizi hatırlar gibiyim. İlave bir kamera satın alıp kablosuyla uzatıp karşınıza koyup, ekranı solunuza, kadraj dışında kalacak şekilde konumlandırabilirsiniz. İstediğiniz zaman da kafanızı hafif çevirerek ekranınıza bakabilirsiniz. Yani normal kamera olsa ve KAYIT ışığı yansa, hani şu küçük led lambalardan, kırmızı. Onu bile bantla kapatarak yansımasını engellemek gerekir. 'Ben sadece kameraya konuşamıyorum!' diyorsanız da.. Kamerayı gene kablo ile karşıya koyun, ekranızın da ışığını tamamen kısarak önünüze masanıza yatırın derim. Bir süre sonra karşınızdaki kameraya alışırsınız diye düşünüyorum. Bir de oda ışığınızın rengini ve voltunu yükseltmek, çekim kalitenizi yükseltebilir. Bir de.. SES SEVİYESİ için tavsiyem olsun. Biraz evvel izlediğim bir videoda sesiniz kısıktı, sonuna kadar açtım. Bu sefer de, reklamlarda PATLAMALAR gerçekleşip durdu. Bu sorun için, Bilgisayarınızda kendi ses seviyenizin DESİBEL ayarı vardır. Normal bir video izlerken ki desibeli ölçüp, kendi sesinizi o desibele sabitleyecek şekilde mikrofon uzaklığını ayarlamanız gerekir. Bunlar bir kaç deneme ile hızla kontrol edilebilir hale gelir. Ama şu bilgisayarı yanınıza koymayı lütfen deneyin. Bilgisayarınıza bağlanacak harici bir kamera alın olsun bitsin. Aman kendinden ışıklılardan almayın, bir de onun yansımasıyla uğraşmaıyın.

'Tümel'i tanımlamak,Tikel'i tanımlamak kadar kolay olmadığı için tümellerin bilgisi olan felsefeyi tanımlamak da kolay değildir.

Hocam sığırların yorumlarından gittikçe öküze anlatır moduna geçti malesef. Ama bu haliyle bile çok şey öğretti bana. demek ki ben öküzüm

Hocam nefesiniz boşa gitmiyor emin olabilirsiniz.

Gözlerini kapamazsan göremezsin. Evet hocam o halde Allah'ı "görmeyi" uman ve bekleyenler haklılar mı, siz görme eylemini 'optik bir kavrayış' olarak kastetmiyorsunuz, görmek var görmek var. Malum elbette ama ben görmekten ziyade anlamayı, anlamlandırmayı kastediyorum benzeri şeyler söyleyeceksiniz. Sevgi kadar güzel bir eylem ve terim var mıdır hocam, neden kaba düşsün, dostluk bile sevgiden türer, sevmediğinle dost olabilir misin? Allah sevilmez diyen hocalar geldi aklıma, ondan korkacaksın, Gai ben hinnom gehennem falan filan, kardeşim neden sevmiyorsun? Korku, sevmeyenler içindir, önce korkarsan asla sevemezsin, zira o korku güdüsü her zaman sevgini gölgeler. Sevgi dostluktan öncedir. :) İnsan dışında hiçbir canlı gözlerine bu kadar güvenmiyor, benim kedim mesela gördüğüne güvenmez veya yeterli malumatı aldığını düşünmez, gördükten sonra koklamaya başlıyor, bu safhadan sonra aldığı veriyle ulaştığı seviye onun artık söz konusu cisme dokunması gerektiğine karar kıldırıyor ve patisiyle dokunuyor, sıcak mı soğuk mu, sert mi yumuşak mı, canlı mı cansız mı? Anlıyor ve son olarak yenecek bir şey mi diyerek tadına bakıyor kerata, felsefe de bu şekilde insan zihnine yerleştirilmeli kanımca, her duyulan, görülen, okunan malumat ve anlatımlar hemen alınıp tüketilmeye çalışılmamalı. İnsanın en zayıf tarafı duyularına olan mesnetsiz güvenidir bence, bunun sebebi de (sürü) sosyal bir canlı olması, başkalarının deneyimleri elbette önemlidir fakat kişisel varoluş ve idrak sürü bilincinin üzerine çıkmazsa insanlaşma süreci kesintiye uğrar; maalesef anlamak ve anlamlandırmak konusunda da bu şekilde aceleci ve ihmalkar olabiliyoruz.

Gerçek aydın gerçeği arayandır...

Bu kıza aşık oldum çünkü gözleri çok güzel. Neden olmasın ki? Heheheh.

Felsefe, Akıllı deliliktir..

1:09:45

LÜTFEN VAZGEÇMEYİN LÜTFEN MERAKLA VE KEYİFLE DİNLENİYORSUNUZ...EKSİK KALIRIZ...

,👍

Aşka düşmek

WARUM SIND DIE BANAS KRUM?

Şu Felsefe nedir, benim anlayacağım dilde anlatacak bir Allahın kulu yok mu? Bunun bi cevabı yok mu arkadaş? Düşünmek midir, anlamaya çalışmak mıdır nedir abi. Tanımı olmayan bir şey ne işe yarıyor abi.

“Tanım”ı, “şeyleri diğer şeylerden ayıran sözel ifade biçimi” olarak tanımlarsak; bu sözel ifade içinde kullanılan şeyleri de tanımlamak gerekecektir, sonra o tanımlarda kullanılan şeyleri de… Böylece sonsuz döngüye giriyoruz. Bundan kaçınmanın (tek ?) yolu; bir yerde tanımsız olarak kabul edilen bir şeylerin varlığını kabul etmektir. Huzeyfe BAYINDIR; bu tanımsızlık sınırının geçirileceği yerin saptanmasının önemi ve değerini tartışıyor yorumunda. Bense işin bir sonraki aşamasına vurgu yapacağım. “Tanımlamanın amacı; tanımlanan şeyin varedilmesini ve üzerinde işlem yapılabilmesini sağlamaktır.” diyerek başlayacağım. Mümkün olduğunca kesinlikle (tanımsız kabul edilen şeyleri en aza ve en açık hallerine indirerek) tanımları yaptık, diyelim. Takibeden işlem, bu tanımlar üzerinde işlem yapabilmek için kullanacağımız kuralları da tanımlamak olmalıdır. Böylece bir aksiyomatik sisteme / biçimsel dizgeye ulaşırız. Bir aksiyomatik sistem iki ana öğeden meydana gelir. Birincisi tanımlar, ikincisi çıkarım kuralları. Bir anayasa / bir ticari sözleşme, bir aksiyomatik sistem oluşturur. Bu aksiyomatik sistemlerde tanımlar anlam taşır, dolayısı ile nesnel dünyada bir karşılığı vardır. Bir aksiyomatik sistemi; tanımları anlam taşımayan imlerden oluşacak şekilde tasarlamak mümkündür. Bütün kağıt oyunları böyle bir altyapı taşır. Satranç oyununu düşünürsek; oyun alanı, taşları ve oyunun kuralları eksiksiz tanımlanmıştır. Ancak bu tanımlar keyfidir, dış dünyada bir şeylere karşılık gelmezler, tamamıyla soyut / biçimseldirler. Bir aksiyomatik sistem, kendi tanımları ve çıkarım kurallarına dayanarak yeni bildirimler / pozisyonlar / önermeler üretme kapasitesindedir. Bir ticari sözleşmenin gelecekte ortaya çıkması muhtemel çok sayıdaki gerçek pozisyonlarda; kimin ne kadar hak talep edebileceğini söyleyebilmesi veya bir satranç oyununun çok sayıda farklı pozisyonu oluşturabilme yeterliliğini potansiyel olarak içinde barındırması gibi. Bu yapı üzerinde teoremler kurulabilir, bunların doğruluğu/yanlışlığı kanıtlanabilir. Böylece en temel tanımlardan hareketle yeni doğrulara ulaşmak mümkünleşir. Bir aksiyomatik sistemin yukarıdaki paragrafta belirtilen üretkenliğinin mevcudiyeti iki temel özelliği taşımasına bağlıdır. Tutarlılık ve tamlık! Tutarlılık; bir aksiyomatik sistemde tanımlar ve çıkarım kurallarından hareketle, bir aksiyomatik sistem bildirisinin / önermesinin, hem kendisinin hem de değilinin çıkarılamamasıdır. Ticari sözleşme aksiyomatik sistemine bakarsak; bir ticari sözleşmeden hem “Teslim edilen ürünler içinde %2 den fazla bozuk ürün çıkması durumunda satıcı taraf satış bedelinin %20 sini alıcı tarafa ceza olarak öder.” hem de “Teslim edilen ürünler içinde %2 den fazla bozuk ürün çıkması durumunda satıcı taraf satış bedelinin %20 sini alıcı tarafa ceza olarak öder değildir / ödemez.” sonucu çıkamaz. Bir satranç pozisyonu ya mümkündür ya mümkün değildir. Tanımlar ve çıkarım kurallarını kullanarak üretebildiğimiz önermeleri “doğru”, bunların değillerini “yanlış” olarak nitelememiz , aksiyomatik sistemin tanım ve çıkarım kurallarını kullanarak ulaşılabilir / ulaşılamaz, anlamındadır. “Doğruluk” ve “yanlışlık” biçimsel dizgenin tanımlarından değildir. Bir yorumlamadır ve meta-aksiyomatik sistem kavramıdır. Aksiyomatik sistemdeki tutarlılık meta-aksiyomatik sistemde doğruluk ve yanlışlığı mümkün kılar. Dizge; içsel tutarlılığını dış dünyadan almadığı gibi, bundan tamamıyla bağımsızdır! Doğa bilimlerinde oluşturulacak aksiyomatik sistemlerde ise “doğruluk testi” tamamen doğadan gelir. Bu durumda biçimsel dizgenin tanım ve çıkarım kurallarının doğanın incelenen parçasındaki öğelerle eşbiçimlileşmesi söz konusudur. Biçimsel dizgenin öngörüleri / önermeleri de doğanın incelenen parçasının davranışı ile eşbiçimlileşiyor ise (bir başka deyişle biçimsel dizgenin doğru önermeleri doğanın davranışını simüle ediyorsa) üzerinde çalışılan konuda doğruya ulaştığımız söylenebilir. Doğanın hepten aksiyomatik bir sistem olduğu düşüncesi peşinden gidecek olursak bu, bizi Platon’cu bir dünya görüşüne götürür. Tamlık ise, doğru olan her önermenin aksiyomatik sistemden çıkartılabilmesidir. Aksiyomatik yöntemin babası Eukleides’tir (MÖ 300). Öklit geometrisi, az sayıda aksiyomla (5 tane) yola çıkılarak, biçimsel olarak / doğaya başvurmaksızın tanımlanmış oluşum ve dönüşüm kuralları ile dizgeden türetilebilen geometrik teoremleri kanıtlama olanağı sunar. Önermelerin mantıksal olarak kanıtlanabiliyor olması, ayrıca gözlemlerle de uyumlu gözükmesi aksiyomatik sistemin kesin bilgi sağlayan yöntem olduğunu düşündürdü, 2000 yılı aşkın süre ilgililerine. Akılcılık yanlısı filozoflar geometri örneğine dayanarak insan aklının, evren hakkında kesin bilgiler edinebildiğinin ya da böyle bilgilere doğuştan (a priori) sahip olduğunun kanıtı olarak gördüler. 19. yy.’ın başında Öklit-dışı geometrilerin ortaya çıkması (eliptik geometri, hiperbolik geometri gibi) matematik tarihinde olduğu kadar düşünce tarihinde de bir dönüm noktası oldu. Öklit-dışı geometriler sezgilere aykırı gelse de, matematiksel açıdan Öklit geometrisi kadar geçerliydi yani biçimsel olarak kanıtlanabiliyorlardı. Daha sonraları Newtoncu olmayan fizikte olgularla uyumlu olarak kullanılabildiklerine tanık olundu. Genel Görelilik Kuramı (1915) Öklit-dışı Riemann geometrisi ile ifade edilebilmiştir. Ana konuyu kaçırmamak için birkaç aşama atlayarak Gödel’e geliyoruz (1931). Gödel, bir soyut aksiyomatik dizgenin tutarlıysa tam olamayacağını ispatlamıştır. Böylece aksiyomatik sistemdeki tutarlığın, doğruluk olarak tanımlanmasının ancak bir meta-aksiyomatik sistemin varlığı ile mümkün olduğu ortaya çıkmıştır. Bu sonuç, nihai doğruya ulaşmak için meta-meta-aksiyomatik sisteme ihtiyaç duyar ve yine sonsuz döngüler. Böylece sonsuz döngü ikinci kez karşımıza çıkmaktadır. Başa dönecek olursak, tanımın tamamlanması kendi üzerine katlanan sonsuz döngülerin aşılması ile mümkündür. SONSUZ DÖNGÜLERİN DOĞASI ÜZERİNE KISACA Kendi üzerine katlanan sonsuz döngü, doğruluk ve yanlışlık meta değerlendirmelerini ayıran ince belirsizlik nehrini temsil eder ve hareketi kaotiktir. 1980’lerde Mandelbrot kaosu matematiksel olarak modellenmiştir. Modelin öngörüsü deterministik değil, “gevşek deterministik” bir yapıyı belirler. Sebep; mutlak bir sonucu değil, kaotik çekicilerin davranışı ile belirlenen ve ölçek küçüldükçe sonsuza kadar gitmeye devam eden istatistik bir sonucu doğurur. Gevşek determinizm ilk kez 1850’lerde gazların davranışını modellemekte istatistik metotların kullanılması ile karşımıza çıkmış bir olgudur. O tarihten bu yana doğada sebeplerin sonuçlara mutlak olarak değil de, istatistik olarak bağlı olduğunu kanıtlayan çok sayıda doğal sistem ortaya çıkartılmıştır. Daha doğrusu mutlak olarak belirlenen doğa davranışının mutlaklığını çevreleyen kaotik bir zarf her doğal olguda gözlenmektedir. Kaotik teori bu sistemlerin tümünü tek bir çatı altında birleştirerek ifade edebilme gücüne sahiptir. Kaotik teori; doğruluk / yanlışlık sınırını temsil eden ve uygulanan her ölçekte sonsuzca derinleşmeye devam eden büyüleyici güzellikte bir soyut yapı öngörür (Bir örnek için ru-vid.com/video/%D0%B2%D0%B8%D0%B4%D0%B5%D0%BE-pD7_n5gCUPI.html ).

Şahsım adına; ne üslubunuz ne de konuşma tarzınız zerre kadar rahatsız etmiyor, hatta seviyorum. Sevdiğim için olsa gerek ki sizi anladığımı düşünüyorum. Kendi kendinizi onarma durumunuzu da çok iyi anlıyorum. Lütfen, hadsiz ve edep yoksunu yorumları ciddiye almayın. Dünyada sizinle aynı dönemi paylaşıyor olmanın bahtiyarlığı ile kendini mesut hisseden bir can var. Şahsınıza gerçekten müteşekkirim. Hürmet ve muhabbetle.

Hocam çok öğreticiydi. Nacizane tavsiyem nasıl istiyorsanız öyle konuşunuz.. Zira insanların istekleri de eleştirileri de bitmez. Saygılar

Felsefe kayan bir yildizin ardindan bakip gitmek ama nereye dustugunu hic bilmemek gibi birseydir. Agziniza saglik Ustadim, tesekkurler..

Kutsal’dan Ussal’a yaptığımız Yolculukta Kılavuz Kaptanlığı bırakamazsınız... Bizim için sabredin Lütfen!

Hocam, lütfen bu sohbetlere devam edin, felsefeye ihtiyacımız var. Bu topluma yapılacak en büyük katkı sizin gibi değerli felsefecilerin birikimlerini aktarmaları. İple çekiyoruz paylaşımlarınızı... İyi ki varsınız, sağ olun, var olun!

Merhaba Dücane Bey. Yapay zeka ve us arasındaki ilişki hakkında düşüncelerinizi merak ediyorum. Sizin de ifade ettiğiniz gibi usun açlığının kendini hükümsüz kılacak bir yapay usa/zekaya evrilmesi hakkında fikirleriniz nelerdir? Ben bir yazılım mühendisiyim ve eskiden bu konuda bizim sınırımız bir go oyununda bilgisayarın iyi bir go oyuncusunu yenebilmesiydi. Yakın zamanda yapay zeka dünyanın en iyi go oyuncularını yenmeye başladı ve bir çığ hızıyla yapay zekanın ilerlediğini düşünüyorum (tarihsel süreç ölçeğinde). Sizden bu konuyu irdeleyen bir yayın yapmanızı rica ediyorum. Paylaşımlarınız için de ayrıca teşekkürler. Çoğu programınızı eşimle beraber dinliyoruz ve ufkumuzu açıyorlar, oldukça faydalanıyoruz.

Biz de sizi dinlerken ilham alıyoruz. Yeni bilgi ve kavramalara ulaşmanın bir yolu da düşünce tekrarlarından geçmektedir.

Tesekkur ederim... Kasim ayindan beri ruh & sinir de yatiyorum... Birseyleri anlanaya calismanin zevkini size borcluyum... "Özgürlük" un ne oldugunu veya ne olmadigini anlamak cok onemliydi benim icin... Ben basina buyruk yasamayi ozgurluk sanmisim, halbuki us umu kimyasallara esir etmisim senelerdir... (Kimyasallar ve Ideolojiler birbirine cok benzer) Iyilesme surecinde kapali alanda bulunmak artik umurumda degil... Sinirsiz merak etmek, sinirsiz dusunebilmek, sinirsiz ogrenmek, yanlis ogrenmek, tekrar ogrenmek, tekrar merak etmek... Gercek ozgurluk benim icin bu... Sagolun, Varolun...

Söyleşilerinizin seyri ve davamı konusundaki kimi ifadelerinizden sanki her an, konjonktüre bağlı olarak benim gibi pek çok takipçinizin hevesle beklediği, adeta haftayı iple çektiği zihin açan konuşmalarınızı sonlandıra bileceğiniz intibaını çıkardım. Umarım sizin bu ifadelerinizi yanlış anlamışımdır. Aksi takdirde Söyleşilerinizin değerini bilmeyenler sebebi ile değerini bilen bizleri onlardan istifade etmekten mahrum bırakmış olursunuz.

felsefenin nelik üzerine zihnimde daha netlik kazandı ve felsefeyi bana sevdirdiniz daha önce dediğim gibi felsefeyle sizinle tanıştım çok teşekkür ederim felsefeyle yolda aramaya devam...🙂🌷💐

Felsefe nedir? Cevabını değil, sorunun ta kendisidir. Her türlü sorundur. Tşk

Felsefe; İlahi ve insani olan şeylerin bilgisidir, dediğimizde, gözümün önüne ilk gelen Michelangelo’nun Tanrı’nın Adem’e hayat üflemesi freski oldu, hocam... yani o anda ne anlıyorsunuz dediğinizde bunu söylerdim. Müthişsiniz siz❤️🧿

"Felsefe aramak demektir, bulmak degil" ne güzel öz bir bitiriş hocam :) . Zira aradığımız ya da bulmayı, tam olarak anlamayı murad ettiğimiz, aklımızın sınırlarını aştığından, O'nu sınırlı aklımızla bulmaya çalışmak yerine akıl ile çıktığımız bu yolda acziyetimizi kabullenmek. Yol'un bittiği noktayı zaten, defaten siz, kadim bilgiler ve Kur'an bize söylüyor, Ölmeden ölmek... Bizler için asıl yol Ölmeden ölmeyi göze alabilmek, o sarp yokuşu çıkabilmek. Hayatlarımızı nefsimize köle etmiş hakikat arayışı ne ironik. Yapmamız gerekenleri, yolun istikametini bilmiyor değiliz ki. O yolu yürümeyi göze alamiyoruz...

1:47:15 Üç tür ruh var Platon'a göre : Bitkisel Ruh (Arzu), Hayvani Ruh(Öfke), İnsani Ruh (Düşünme).

Öze dair yolumu aydınlattığınız için çok teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız. Umarım eşref saatiniz devamına hep müsait olur.

Dücane Bey'in sadece din üzerine görüşlerini ve dönüşüm hikayesini anlattığı bir içerik var mı acaba bilen var mıdır?

Aman hocam sakın bırakmayın bu sunumları dersleri, öyle huzur ve mutluluk vericisiniz ki🙏🏻binlerce teşekkürler, hürmet ve muhabbetle selamlar❤️ hiçççç bitmesin!!!

İlk yarım saatin sonunda hocanın anlatmaya çalıştığı şeyi biraz anlayınca yine '' oha ! '' dedim ...'oha' nın içeriğini dolduramam , bilmiyorum :)

Aristoteles, metafizik kitabının ilk iki bölümünde felsefenin neden değerli olduğunu, nedenleri temaşa etmenin, kullanım (fayda) amacıyla olandan kesinlikle daha değerli olduğunu ve özgür insanın nasıl ki başkası için değil kendi içinse, nedenlerin bilgisinin(temaşa/felsefî) de kendisi için olduğunu anlatıyor.

"değerli olan yürüdüğün yol değil yürüme olgusunun kendisidir."

Tanımlamak; özellikleri, nitelikleri içinde kalacak şekilde sadeleştirmek, arıtmak diyebilir miyiz..?

Edebiliğe laf eden felsefi olsa..! Oyunla ilgili bir yazımda oyunu anlamak için "oynamama oyunu" demiştim. Oynamama oyunu mu oynamaya çalışıyoruz? "Felsefe nedir"e edebileşmeden cevap arayabilir misiniz? Herkes sorsun bakalım kendine; "felsefe nedir"e, kendi içinde, felsefe kadar boş geri dönüş veren başka bir şey olacak mı!? İçimizi dışımıza, içimizi içimize, dışımızı içimize çıkaracak değil ya felsefe... Dünya edebiyken onun renklerini kafeste nefessiz tutup renk kodu biçme de başa takılan don oldu. Felsefeymiş... Analizciler... "Felsefenin tanrısı ustan ibaret" olsa da felsefeciler niyeyse puta-tapar olmuşlar. Us çarpsın onları! Kimseye değil sözlerim kendimden başka. Sözler de zaten kendinden başka. Böyle söyleniyormuş demek, söyleniyor olsa dinlemezdim.

Felsefe bence , kozmoza insanın düşünce yetisiyle ve söz söyleme gücüyle cevap arayışıdır.

Hocayı dinlerken ara verip Leonard Cohen dinliyorum, dance me to the end of love şarkısını Dücane Cundioğlu söylüyor sandım bir ara.

Hocam emeğiniz ve ayırdığınız zaman için teşekkürler😊

Abi alemden aleme ucuyoruz ) Sagolasin

Hocam felsefe tanrıya benzemektir der. Peki felsefe tanrıyı çözmüş mü ki tanrıya benzemeyi söylemektedir? Bir de felsefeye yeni başlayanlar için kitap listesi oluşturur musunuz?

Felsefe, yavaşlamak, durmak ve o güne kadar düşünülen her şeyi yeniden düşünmektir. Yani raftakileri önüne indirip atılcakları atıp, kalacakların da zihin bezi ile tozlarını alıp yeniden rafa dizmektir.

Bu ülkede felsefeyi, bilimi dine ve inançlara, dolayısıyla dindar ve inançlı insanlara saldırı olarak kullanan sözde aydınlanmış felsefe tarihçilerine ve pozitif bilimle uğraşan yüzlerce kişiye "felsefe nedir ve nasıl yapılır?" Dersi verdiğiniz için sizlere minnettarım üstadım.

Hoca tam konunun bam teline dokunacak zırt görüntü yansıyor bırt gözlüğü eğilmiş bırakın bu tür şeyleri sayın dinleyenler

Hocam felsefe konuşurken çok rasyonel gözüken argümanların yazarken bir türlü yerine oturmadığını görmektir

Ne olursunuz vazgeçmeyin, anlatmaktan, gidip gelişleriniz eşref saatiniz olsada, bizlerden kendinizi mahrum bırakmayın, İzmirden sevgiler saygılar selamlar 🙋‍♀️

Sizinle aynı çağda yaşamak onur verici 😊

Felsefe bütün bilimleri kapsayan fakat hiç bir bilim tarafından kapsanamayan çok kapsamlı bir kavramdır.

Hocam yılmadan devam edin. Felsefe ye ihtiyacımız var.

Hocanın anlatımından felsefe nedir cikarimim : Felsefe yapmak gorungulerden uzak salt us ile yaşamaktır. Fakat halen duyularina dolayısıyla doğaya bağlı olan bizler icin bunu tam olarak yapmak mümkün olmamakla birlikte buna olan tüm oykunmelerimize felsefe deriz.

"Hiç bir yere götürmeyen yolların yoludur'

Felsefe tanımı için, akla ve deneye dayalı analitik düşünme biçimi denilebilir mi ?

Sohbet kültürünün mayası bozulmamış bir numunesini sunduğunuz için yürekten teşekkürler.

Felsefe sizi dinledikçe bağımlılık yapmasıdır.

Harika anlatıyorsunuz özellikle örnekler verdiğinizde böylesi bir derinliği sanırım anlıyorum

Ducane abi dunyanin obur ucundan Australia dan selam olsun . Platonun solen kitabindan da bahsedebilirmisiniz.saygilar tesekkurler.

İnsan aklının salt düşünme yoluyla, açıklamalarla anlamları bütünleştirmesi desek, doğru bir tanım olur mu?

Sizin hem kendinize öyle söylediniz diye yazıyorum hemde bize hizmeti çok büyük var olun ne diyeceğimi bilemiyorum saygılar sevgiler

en azından ne olmadıgıni azıcik anlayabilirsek o kardır.

Acaba yıllarca delegeden niye bu kadar uzaklaştırıldı belki korkutulduk şimdi tüm bunları sorguluyorum

Sadece yorumları okumak bile gelişimine katkı verdi

Gayet kapsamli bir yayin. Dil veya dil felsefesi uzerine de bir program yapabilir misiniz?

Lütfen yayın kalitesi biraz daha iyi olsun

hızı 1.5 yapınca Aykut Kocaman oluyor...

1.5x hız gayet güzel oldu.

Sohbetiniz benim icin degerli

Bu kadar reklama gerek var mıydı gerçekten:/

Hocam emeğinize sağlık çok teşekkür ederim.

Soru sormayı bilmek felsefeye baslamaktir

FESLEFE, HER KAVRAM ÜZERİNDE DÜŞÜNEREK ÖLMEK, O KAVRAMLA DİRİLMEK EYLEMİDİR.

İyiki varSınız, öz’e dair olanlar beni çok düşündürdü...

Dokuz yıl öncekinden(şeytanın müslüman edilişi) vazgeçip bugüne döndüm ve ne ilginç ki felsefe nedir konusu döndü dolaştı, şeytanı müslüman etti! Felsefe bulmak değil, aramaktırla noktalandı///kitap okuyamaz oldum. Evin içinde tamir edilmemiş şey kalmayıncaya kadar. Şikayetçi değilim, saygılarımla.

Bir yaratıcı varsa, kendisini din ve peygamber ile bildirmek zorunda kaldığı bir insanı mı, yoksa kendi aklı ile bulan insanı mı daha çok severdi? Madem ki Muhammed son peygamberdir, madem ki son kitapta Rum 30 ve Ali İmran 191 gibi ayetler var, bence yaratanın muradı odur ki, "Bırakın dinleri, din adamlarını, beni kendi aklınızla kendiniz bulun, Felsefe yapın"

hiç bir disiplinde olmayan şekilde kinci düzey bir etkinlik olarak FELSEFE, FELSEFENİN neliğine dair soruya cevap arıyor.

Pek çok şeyi ifade ettikten sonra, 90. dakika golü tadında, tümünü tasavvufa bağlamanıza hayranım.

Peki hocam herkesin tanrısı kendi aklı mıdır yoksa ortak akıl diye bir tanrı mı vardır ya da mesela Allah bir tanrıysa tanrıda akılsa Allah salt akıldan mı oluşur. Hakikat, düşünmekse; düşünmekte, bir arayışsa ama hakikatte bir buluşsa o zaman paradoksal ya da absürt bir durum oluşmaz mı absürt bir durum olurşursa da asla bir saadet ve sukunet hali oluşamayacağından hakikat yolculuğu aslında güzel bir şey değildir. Vita contemplativada vita activada kötüdür acı vericidir. Bu yüzden Gautama Budha ne hayvansal yaşamı ne de tanrısal yaşamı tercih etmiş onun yerine kendisini ne tanrısal ne hayvansal salt insansal olan meditasyona adamıştır. Bana göre hakikat düşünmektir ve üçe ayrılır:Metafizik üzerine düşünmek, Doğa üzerine düşünmek ve İnsanlık üzerine düşünmek. Sizin söylediğiniz gibi hakikati yani düşünceyi hayatla Aristotelesin dört neden ilkesine uyarlarsak eğer: Hayatı açıklayan: Doğa Hayatı oluşturan:Metafizik Hayatı anlamlandıran:İnsanlık İnsan tanrıyla hayvanın çiftleşmiş halidir onu hayvansal ve tanrısal özellikler oluşturur. İnsanda kendine has olan tek özellik meditasyondur. Dünyanın en mutlu insanınıda araştırırsanız eğer günde on saat meditasyon yapan bir adam olduğunu göreceksiniz. Sizin dediğiniz gibi iyi olan doğru değildir doğru olan iyi değildir hakikat doğrudur lakin kötüdür o halde neden kötü ve çirkin olan hakikatin yolunda ilerleyelim. Biz bu dünyaya kendi isteğimizle gelmedik. Siz nasıl insanlar Kuranı işlerini geldiği gibi yorumluyor diyorsanız bende insanlar hayatı işlerine geldiği gibi yorumluyor diyorum. Hayat ve hakikat özü itibariyle kötü ve çirkindir. Hakikatin bu kadar yüceltilmesi bana bu sebeplerden mantıksız geliyor. Komple hayvansal yaşam tarzına da geçelim demiyorum sadece kendimiz olalım. Ölüm konusundaki düşüncem ise bence ölüm diye bir şey yoktur. Yaşayanlar doğal olarak ölümü ölmedikleri için bilemezler ölenlerde yok oldukları için ölümü gözlemleyemezler. Epikürün dediği gibi "ben varken ölüm yok ölüm varken ben yokum" benim olmadığım kısım beni ilgilendirmiyor. Ben varken de zaten ölüm yok o halde ölüm diye bir şey yoktur. Felsefenin amacı tanrıya benzemek değil insan olmaktır

Sayın Cündioğlu, bu videonuzda bize ödev verdiniz. Bizden felsefey’i tanımlamamızı istiyorsunuz. Bir çocuk bize örneğin “sevgi nedir” dediğinde vereceğimiz cevap ne kadar eksikse “felsefe nedir” sorusuna vereceğimiz cevapta o denli eksik olacaktır. Bana göre sevgi bir çocuğa en iyi yaşatılarak anlatılır. Felsefede hayatımız boyunca yaşadıklarımızı şahıslardan, mekandan ve zamandan bağımsız olarak saf akılla (ulaşılabildiği ölçüde) hakikatleri aramak için yapılan herşey olarak tanımlayabiliriz. Kendimizi arındırarak hakikate ulaşmaya çalışmakta diyebilirim. Burada hakikatten kastım tanrıya ulaşmak değildir. Tanrıyı ayrı tutuyorum. Tanrı ayrı bir konudur. İnanmakla ilgilidir. Düşünce işin içine girince bazı açmazlar çıkmaktadır. Felsefeye geri dönecek olursak, bu olguyu tanımlayabilmek için hayatın manasını ve hakikatleri kavramak gerektiğini düşünüyorum. Bu durum öyle kolay birşey değildir. Bir mesajımda öğrenmeyi öğrenmeye başladığımı söylemiştim. Öğrenmeninde bir sonu yok. Ancak hayatımızın bir sonu var tabiki. Sizin felsefe için yapmış olduğunuz 6. tanımda olduğu gibi idrakimizi öldürebilirsek daha sonra gelecek olan ruhun bedeni terk etmesi ulaşabileceğimiz son hakikattir diye düşünüyorum. Bu arada belirtmek isterimki ben aklı ile imanını birbirine karıştırmayan insanlardanım. Bugünde zevkle bir videonuzu daha dinledim ve seyrettim. Öğrenmeye devam. Saygılarımla

Bence çoook tadında bi yavaşlıkta konuşuyosunuz 🙂 Sizi hızlandırıp dinlemek hiç keyifli olmaz. Sizin aralarda durmalarımız düşünmeleriniz çok güzel, ben de o aralarda düşünüyor, kafamda düşünceleri döndürüyorum, sizi öylesine dinlemiyor iyice sindiyorum. Hızlı konuşsaydınız bunu yapamazdım. Sonuç olarak konuşma hızınızdan çok memnunum 😊

"Sorunumuz şu: Filozof nedir? Birinci karşılık etimolojik olarak verilebilir: Filozof bilge-sever'dir. Fakat bilgi-sever'le aynı değildir. Meraklı bir kişinin de bilgiyi sevdiği söylenebilir. Kaba bir bilgi filozof yapmaz adamı. Filozof doğruluk görüsünü seven adamdır. Nedir bu görü? Yeni tiyatro oyunlarını, yeni filmleri izlemeye, yeni müzik parçalarını dinlemeye can atan, güzellik düşkünü bir adam düşünelim öyle bir adam filozof değildir. Çünkü o sadece güzel şeyleri, filozofsa, güzelliğin kendini sever. Güzel şeyleri seven düş görmektedir. Mutlak güzelliği sevense uyanıktır. Birincisi sadece kanı sahiptir İkincisi ise bilgi." Batı Felsefesi Tarihi - I Bernard Russel

Buğday mı, himmet mi? Yunus'un derdi ve devası bir arada, bir derdim var bin dermana değişmem. "Allah nedir?" Cübbeliye sormak lazım. Dücane üstadın üslubu ve bahsettiği yöntemle. İsim ve sıfatlarından bahsedecektir; ve muhtemelen bir süre sonra sinirlenip sizi tekfir edecektir, niyet okumak ve kahinlik gibi olmasın... Tanrı, kendidini düşünen düşüncedir, Aristoteles'in varlıkı daeklediği tanrı tanımının islam filozoflarınca daha geliştirilmiş hali... Hakikat Nedir? Nesnel gerçeğin düşüncedeki yansısı... Gerçek ile hakikat aynı şeyler değildir. Gerçek nesnel gerçekliği, hakikat ise bu nesnel gerçekliğin zihnimizdeki öznel yansısını dile getirir. Örneğin elimizde tuttuğumuz bir kalem gerçek, onun zihnimizdeki yansısı hakikattir. Hakikat, gerçeğin kendisi değil, yansısıdır ve düşünce ile nesnesi arasındaki uygunluğu dile getirir. Hakikat ile doğruluk ise birbirine bağımlı fakat aynı şeyler değildir. Doğruluk mantık kurallarına hakikat ise nesnel gerçekliği dile getirir. Hakikat, nesnel gerçekliğe uygunluğu gerektirdiği gibi nesnel gerçekliğin belli ilişkilerine de uygunluğu, eş değişle mantıksal uygunluğu dile getirir. Hakikat kavramı, felsefe alanında çok önemlidir ve materyalizm ile idealizm arasındaki kavganın baş konusudur. Özellikle idealist öğretiler ona akla aykırı çeşitli anlamlar vermişlerdir. Hakikat kavramını en iyi şekilde açıklayan diyalektik materyalist felsefedir. Bahçemizde bir ağaç görürüz, bu nesnel gerçekliktir; bu ağaç bilincimizde yansır, bahçemizdeki ağaca uygun olarak doğru yansıdığı ölçüde hakikattir. Ne var ki bu yansı tıpa tıp uygun olmaz. Yaklaşıktır, bundan ötürü de görelidir. Ama bu ağacı zihnimizde keyfimize göre biçimlendiremeyiz ve onu, tıpa tıp aslına uygun olmasa da, az çok doğadaki biçimiyle yansıtırız, demek ki öznel olan hakikatimizle nesnel olan bir yanda vardır. Hakikatimiz aslında nesnel olan bir şeyden yansıdığı için öznel deriz. Hakikatler görelidir, her göreli hakikat saltık hakikatin bir parçasıdır. Diyelim 0 uzaktan bir ağaca baktığımızda onu ilk başta uzun bir çubuk gibi görürüz, yaklaştıkça onun dalları, meyveleri ortaya çıkar, daha derin bilgiye ulaşmak için ağacı keser içine bakar, nasıl kök saldığına bakarız. İşte bilgi sürecinde saltık hakikate bu göreli hakikatlerimizle adım adım yaklaşırız. Saltık hakikat, göreli hakikatlerin toplamıdır. Hakikatlerimiz görelidir ama saltık bir hakikat vardır. Saltık hakikat daima geliştirilecek, yeni bilgilerle güçlendirilecek, ama daima doğru kalacak bir bilgi demektir. dspace.marmara.edu.tr/handle/11424/11320

Aramak🌿

bir şeyi neden sevdiğimizi sorduğumuzda çok güzel diyosak onun güzelliğini sevdiğimizi söylediniz fakat güzelliği seviyorsak o zaman her güzeli sevmemiz gerekmez mi ?

Hocam siz isterseniz sırtınız dönük konuşun, biraz konuşup biraz düşünün bizim için hiç önemli değil. yeter ki konuşun biz sizi her durum ve şartta dinleriz. Lütfen sesin kalitesini konuşma şeklini veya ışığı kafanıza takmayın. Aksi halde biz sizi dinlerken mahcup oluyoruz.

"Yakın cinsi, uzak cinsi." Farklılıkların hayatı var etmesi midir? Dünyada, hiç bir potansiyelin olmadığını var sayarsak, nasıl anlatır? Anlamlandırılırdı? Mukayese imkanı olmadığı zaman ne yapılabilirdi? Her şey birbirini mi tamamlıyor?

Hz. Google'ın cevabı hocam: felsefe ad 1. var olanların varlığı, kaynağı, anlamı ve nedeni üzerine düşünme ve bilginin bilimsel olarak araştırılması. h Benzer: düşünbilim 2. bir bilgi alanının ya da bilimin temelini oluşturan ilkeler bütünü. "Sanat felsefesi, bütün sanatlarla ilgilenir" 3. bir filozofun, bir felsefe okulunun ya da bir çağın öğretisi. "Klasik Yunan felsefesi" 4. kişisel yaşantının ve yaşamın derinliklerinden çıkan değerler ve bu değerler düzenine varma, dünyayı anlayış, algılayış vb. biçimi, dünya görüşü. "Bu iş benim felsefeme sığmaz" 5. bir konuda soyut düşünüş, düşünce üretimi. "Seninki felsefe yapmak, bu da çözüm getirmiyor" Bir de kavram yaratma sanatı ve theoria yapmak var; bir çok cevabı var, ben daha iyisini biliyorum demek soruyu anlamamak veya soramamak anlamına geliyor kanımca. Tek bir cevabı yok, olmamalı da zaten, her devir zamanda derinleşerek, gelişerek değişiyor, felsefe statik bir düşünce sistemi değil ve her düşünce felsefe değildir. Örneğin İslam felsefesi olmaz... Felsefe aslen veya çıkış kaynağı olarak diyalogtur. Felsefe hızlı okunmaz, bilakis yavaş ve anlayarak, anlaşılarak yapılmalı. Roman ve hikaye kitapları gibi oku geç şeklinde metinler değildir.

Öncelikle herhangi bir şeyi niçinsiz isteyemeyiz. elbette bu niçin sorusuna cevap veremediğimiz durumları "zatından" dolayı sanıyorsak bu ağır bir yanılgıdır. dolayısıyla böyle bir aşk tarifi yeniden düşünmeye muhtaçtır. İkinci olarak herhangi bir "neden" sorusuna verilebilecek cevap aslında onun "ne" olmadığına dair yaklaşımlar sunar. hiçbir şeyin sizinde dediğiniz gibi "ne olduğuna" hakiki bir cevap verme lüksümüz yoktur. fakat şeylerin ne olmadığını genişleten açıklamalar oluşturabiliriz. elbette böyle bir yaklaşım şeylerin ne olmadığına dair fikirlerin yeniden düşünülerek genişlemesini sağlar. böylece herhangi bir şey onun ne olduğuna dair yeniden düşünülmeye muhtaç hale gelir. bu aslında insan gibi bir organizma için çok mantıklıdır. çünkü amaç şeylerin ne olduğuna dair kanıların sürekli gelişim halinde olmasıdır zaten. Büyük bir hocayı dinliyorum şu anda yeniden düşünmeye uygun kalıplar yaratan bir hocayı bir düşünce anarşistini dinliyorum. böylece eleştirme kuvvetini elinde bulunduran bir hocayı dinlemiş oluyorum. Stirner'in dediği gibi "zamanın doruğunda eleştiri sadece eleştiri durur". işte bu söz'ü şiar edinmiş bir hocayı dinliyorum böylelikle dinamik kalabileceğini düşünülmüşe karşı düşünmeyi savunarak ilerleyen hocayı dinliyorum. fakat yavaşça hiçleşmeye başladığında her şey en büyük düşman ufukta görünecektir. ve o dogma'ya sarılana kadar ne kadar dönüşürsen dönüş o dogma seni'de saracaktır. Hocam dindarların özellikle belirli bir yaşa gelmiş olanlarının ikiyüzlülüğünü yüzlerine vururken onların dogmasını paramparça eden eleştiri gücünüzü kullanıyorsunuz ya. işte "aşk" tarifiniz de size karşı kullanılabilecek bir eleştiri gücü sunar. teolojik dogmalar yerine edebi dogmalar yaratmanız bu alanda eleştirinin baltalı savaşçılarının yokluğundan yararlanmak olur sadece.

Bir şeyi neden istediğimizi söyleyemiyorsak o şeyi kendinden (zatından) ötürü istiyoruzdur, dediniz. Peki ama bir şeyi neden istediğini bilmemek, o şeyi istememizin bir nedeni olmadığı anlamına mı gelir? Örneğin bir kızı isteyebilirim ve neden istediğimi de bilemem, sorarlarsa mantıklı bir sebep söyleyemem ama diyelim ki aslında gerçekte çok yalnızımdır ve o yüzden onu istiyorumdur. Bu örnekte neden istediğimi bilmesem de istemem için bir neden var. Bu nedenler bilinçaltı nedenler de olabilir. Sonra mutluluğu kendisi için mi istiyoruz ondan da emin değilim. Neden mutlu olmak istiyorsun? -Çünkü mutlu olduğumda iyi hissediyorum, diyebilirim. O halde son durak mutluluk olmuyor. Yine neden kendini iyi hissetmek istiyorsun diye sorarlarsa belki de ''güvende olmak için'' diyebilirim. Görüldüğü gibi verilen cevaplar uzayıp gidebiliyor aslında.

Dersi kaçırmam.

Hocam derslerinizin günü gelsin diye diğer günleri hızlı geçmek istiyoruz. Bizi düşünmekten mahrum bırakmayın

Galiba bende hakikati yada felsefe mi yada düşünmeyi mi zarından dolayı öğrenmek istiyorum.Ama nereden başlamalıyım onunda bilmiyorum. Yardımınızı istiyorum

Hocam selamlar, peki tekil varlıkların mahiyeti ve hakikati var mıdır? Yani x kişisinin y kişinin tekil olarak - cins olarak değil - mahiyet ve hakikati bulunmakta mıdır? Ayrıca, hüviyet niteliksel bir sübjektiflik katıyorsa hakikate , hakikat her daim değişmeyen ve nesnel olan mıdır?