Yapay zekanın bu konu da görüşü şu ; Riba ve faiz kavramları genellikle birbirinin yerine kullanılsa da, İslam hukuku açısından farklı anlamlara sahiptirler. Riba, İslam hukukunda "artış, çoğaltma" anlamına gelir ve bir malın belirli bir süre sonra ödenmek üzere verilmesi karşılığında, ödeme tarihinde aynı malın daha fazlasının geri istenmesidir. Riba, faizli işlemler arasında yasaklanmış olan türüdür ve İslam hukukunda büyük bir günah olarak kabul edilir. Faiz ise, bir borç verenin, borç alanın geri ödemesi karşılığında aldığı ek ücrettir. Faiz, ticari işlemlerde genellikle kabul edilir, ancak İslam hukukunda faizli işlemler, riba olarak yasaklanmıştır. İslam hukukunda, faizli işlemler, her türlü riba içeren işlemler gibi haksız kazançlar olarak kabul edilir. Özetle, riba, ödeme tarihinde daha fazla miktarda malın geri talep edilmesidir, faiz ise bir borç verenin borç alanın geri ödemesi karşılığında aldığı ek ücrettir. İslam hukukuna göre, riba yasaklanmıştır ve faizli işlemler, her türlü riba içeren işlemler gibi haksız kazançlar olarak kabul edilir. Örneğin yağmurlu bir günde taksicinin daha fazla ücret istemesi ribadır. Yahut bir işi 100 bin liraya yaparım dediniz işin ortasında fiyat 150 dediniz bu da ribadır. Deprem sonrası ekmeğe zam yapmak ribadır haramdır.
İtham etmeden yazmak isterim. Zira itham edersem faizi (riba) yı alışveriş gibi görmeyi kolay gördüğünüz için bile bile tevil ve hatta tahrif ettiğinizi söyleyebilirim. Lakin bir kaç videonuzu izlediğim için samimi olacağınızı düşünerek konuyu bilmediğiniz için kendinizce yorumladığınızı düşündüğümü söyleyebilirim. Zira riba bugün faiz olarak bildiğimiz her şeyi kapsar ve RİBANIN HER TÜRÜ İSTİNASİZ HARAMDIR. Haram olanlar için de zorunluluk dışında bir mazeret yoktur. Kaldı ki RİBANIN her türü, (buna bugün faiz olarak adlandırdığımız haksız kazanç da dahil) ile ticaret arasında çok büyük bir fark vardır. Emtia bir değer sahibi değildir. Emtiaya değer kazandıran şey emtianın kendisi değil emtiaya harcanan emektir. Emeğe ihtiyacın ölçüsünde biçtiğin değerdir. Ve emeğe ödenen meblağın tamamı KATMA DEĞERDİR. Buna bir örnek verecek olursak ; Demir cevheri toprağın altında kaldığı sürece hiç bir değere sahip değildir. Şu kadar maden cevherimiz var bunun şu kadar ekonomik değeri var ifadesi tamamen hayal ürünü olan bir değerdir. Eğer yeryüzündeki demirin tamamı doğada insanların her an kullanacağı, her türlü ihtiyacını karşılayacak formda hazır olarak bulunmuş olsaydı kimse bu cevher için bir para ödemezdi. Aynen içilebilir bir ırmağın kenarında yaşayan birinin içtiği suya para ödemediği gibi. İşte toprağın altında hiç bir maddi değeri olmayan bu cevhere birisi işçi tutup, çalıştırarak ulaşıp bunu çıkarırsa işçilere ödeyeceği meblağ ile kendi karını ekleyerek verdiği ilk değer onun fiyatını belirler. Ve tamamı katma değerdir. Bu örnek üzerinden rakamları misal olarak veriyorum, toprak altından çıkarılan bu cevherin kg maliyeti 1 TL olsun. İşçi ve işveren tamamı emeğinin ve aldığı riskin karı olarak kazanırlar. Bu cevheri fabrikaya nakleden kazanır, nakliyesi için kamyon üreten kazanır, kamyon için lastik, cıvata, elektronik aksam vs. üreten bir çok sektörde patronlar ve emekçiler kazanır, fabrikaya gelene kadar katma değer elde edenler sayesinde cevherin değere yine misal 2 TL olur, sonra cevherin geldiği fabrikatör, orada çalışan işçiler, mühendisler, işçilere yemek getiren lokanta vs. kazanır. Fabrikadan toptanciya götüren nakliyeci kazanır, toptancı kazanır, toptancidan alan ve son kullanıcıya satan perakendeci kazanır. Bu durumda yine misal aynı cevherin fiyatı 5 TL olur. Son kullanıcı bu cevheri kullanır, eskiyince atar. Bunu alan hurdacı kazanır, yine fabrikaya gelir bu süreç böyle devam eder. Arada birbirleriyle ilişkili binlerce sektörden binlerce, on binlerce, belki yuzbinlerce insan için katma değer oluşur. Piyasa değeri 5 TL olan bir cevherin sayısını hesaplayamacagimiz kadar çok kişi vasıtası ile değerinin kat ve kat üzerinde bir değer oluşturduğunu görürüz. 5 TL = 5 TL değildir. 5 TL milyondan bile daha büyük bir katma değer oluşturmuştur. Buna BEREKET deriz. Lakin riba veya sizin meşru ve helal gördüğünüz faiz ise piyasada oluşan bu bereketi elinde nakit olan KÜÇÜK BIR ZÜMRENIN toplaması ve somurmesidir. Hiç bir bereketi olmadığı gibi, oluşmuş bereketi sömürür. Sizi faizin helal olduğuna inandıran kişinin önce bereketin ne olduğunu anlaması gerekir. Sizin de ticareti öğrenmeniz için yine bereketi öğrenmeniz gerekir ki böylece riba ile alış veriş arasındaki farkı anlayabilesiniz.
Hocam Cevher hikayenizin başına ortasına sonuna nereye isterseniz oraya fabrika açmak için adam bankadan kredi çeker dendiği anda bereket savunmaniz çöker..
Ben okuyunca faiz ile Riba nın nasıl aynı şey olduğunu anlayacağımı sandım. Ama siz “sömürü” demişsiniz. Nasıl sömürü olduğunu anlatmamışsınız. Sömürü deyip geçmişsiniz. Bir de duygusal şeyler yazmışsınız. Bir şeyi savunuyorsanız kanıtlarıyla birlikte anlatmalısınız. Tıpkı Allah ın yaptığı gibi.
Fatih evet size katılıyorum. O cevheri işlemek için fabrikaya ihtiyaç var. Kişi bu parayı nereden bulacak? Parası yoksa iş de kurmasın iş de yapmasın demek mantıklı mı??
Yanlış düşünüyorsun kardeşim, (riba, faiz veya rüşvet) birinin sömürülmesi ile biri kar elde ediyor ise haksız kazançtır, Faiz'de (riba)haksız kazançtır, rüşvet 'de (riba)haksız kazançtır, para satmak ticaret değildir, ''Kuran ihtiyacından artanı infak et derken'' ihtiyacından artanı faiz karşılığı vermek kuran'a aykırıdır, ''2:280 Eğer borçlu dardaysa ona ödemede kolaylık sağlayın'' diyen kuran'a karşı devlet ve ticaret erbapları, yüksek faiz ile icra yoluyla gaspediyor, bu haksız kazançtır... Büyük karlar elde eden bankalar ve Factoringler, çağımızın resmi tefecileri insanları faiz ile sömürerek haksız kazanç elde ediyorlar, bu ticaret değildir, kuran böyle bir ticarete asla onay vermez.
ev almak için para biriktirip enflasyondan dolayı paranın hiç olması ve ev fiyatlarının sürekli artması aynı zamanda bu süreçte, para sahibi olan kişinin aldığı gayrimenküle (eve) kira ödemek sizce sömürü/adaletizlik değil mi? bence bu şekilde daha fazla haksız kazanç oluyor
@@gokturkiltercihan7756 o meal değil ayet riba haram diyor meal yazarları bunu çevirmiyor onun yerine arapca kelime olan faizi koyuyor bu, ingilizcede hello yazan yeri hi diye cevirmek gibi anlamsız ve hatalı
@@abdestliliberal875 mealde enflasyondan yuksek faiz dememesine ragmen bunlar kafalarina gore oyla yorumluyorlar. Niye diyorsun cevap yok. Gurkan abiyi cok severim ama burda katilmiyorum
Sizinle ben aynı işde çalışıyorum. Asgeri ücret 3000 TL iken sizden 100 tl borc aldım ve asgarı ücret 7000 tl iken size 100 tl geri oduyorum. Bu adaletlimi ? Size (atıyorum) 30 ekmek parası verip 8 ekmeğin parasını aliyorum. Siz bana hala 22 ekmek borclu olmuyormusunuz?
Gürkan bey selam. Sizin tüm videolarınızı izlemiş ve kuranın tek kaynak oldgunu savunan birisi olarak yazıyorum. Diğer videolarınız da ben böyle düşünüyorum yanlıs olabılırım derken ,sonucu allaha savas ilanı olan bu konuda bu kadar ıddalı olmanız benı sasırttı ve uzdu. Müslümanların cogu ekonomı bılmez demıssınız , katılıyorum( siz dahil çoğunluk). Çoğunluğun kuranı bilmediğini gördükçe, çoğunluklara şaşırmayı bıraktım. Diğer videolarınızda, bir konuda konusmadan tüm ayetleri değerlendrmek lazm diyen gürkan gitmiş hevasına ve ticaretine göre konusan gürkan gelmiş( üzgünüm) . Bakara 275-283 ayetleri ribadan borctan ana paradan bahseder. Nakit alış verişte senet yazmayın vs. Tüm detayı yazmıs borçlu, alacaklı, ana para ,riba ,senet yazımı vs. Her video da baglam baglam dıosunuz ya keske baglama baksaydnz. Detay gorurdunuz. Bu ayetlerde çok açık borclu ve alacaklı ve vade farkı konu alınmıs. Bırakırsanız ana parası sizin demıs. Yolsuzluktan veya rüşvetten bahsettıgı yok. Ayrıca Kuranda riba ( faiz, kabarma, artan, fazlalık ne dersek) dan detaylı bir şekilde hiç bahsetmeseydi bile bunun yasak olmasını savunurdum. Nasıl mı ? Allah ınsanların parasını haksız yere yemeyin diyor. Bankacılık sistemini bilen ( ama bilen) herkes haksız yere insanların paralarının çalındıgına şahittir. O kadar yanlıssınız kı , yanlısları duzeltmek için makale yazmalıyım. Faizsiz ticaret imkansız demıssınız. Allah böle imkansız bişey istemez. Tüm dünya da faiz kalkmaz ise bizde de kalkmazmış.net ifade etmesenizde delil olarak kalabalıklara sıgınmıssınız. İnsanlar deneme yanılma yontemı ile bunu bulmus bir nevi akıl birliği yapmıs demişsiniz ( sapiens kitabından alıntı yapmıssınız) . 10 tane yahudinin dünya ya uygulattıgı sistem akıl birliği değil ahmaklık ve kölelik birliğidir. Konu kuranın tek kaynak olmasında ,Dünyanın kabullerini kabul saymıyorsunuz ancak konu ekonomıye gelınce cogunluga ıman edıyorsunuz. Size zeitgeist belgeselini ve mete gündoganı tavsiye ediyorum. Bankalarda verilen krediler karsılıksız piyasaya para basmadır. İki riba birden var aynı kuranda kı gibi kat ve kat riba. Tc bankalarında 2 trilyon mevduat var ama 150 mılyar nakıt var . 1 ) banka kendi parasını değil müşterisinin parasını verir 2) banka para vermez vermıs gibi yapar para yaratarak hesabına eleltronık Sayı girer 3) ayrıca faiz alır Bir örnek link atıyorum banka verdiğinden daha az parayı geri istiyor. Hemde 10 yıl sonra .neden mi çünkü karsılıksız para basarken fazlasını alıyor faize ayrıca ihtiyacı yok . Habere tıklayın www.google.dk/amp/s/www.ntv.com.tr/amp/ekonomi/danimarkada-eksi-faizli-konut-kredisi,PxUDOxTIT0mVztvMpcFzmw Durumu kötü olana faizli para verılmez demıssınız tam fiyasko. Sorsan herkes ıhtıyaclı ve herkesın durumu kötü . Kaldı kı helal olan bısey durumu ıyıyse de kötuysede farketmez helaldır. Zengıne helal fakıre haram:) nie çünkü fakir sömürülmüş olur ee durumu iyi olan sömürülmüş olmuyor mu ? Sistemin kendisi sömürü. Orada alan memnun veren memnun ise sorun yokmu diyecegiz. Ee kım vercek o zaman fakıre borc faızsız? Siz soruyorsunuz ya kardesım kim kime araba alsın diye 100 bın borc verır. Ee cevap verin o zaman bu fakıre kım faızsız borc verecek. Hem faizsiz kimse kimseye borç vermez diyorsunuz, hemde fakire faizle borç vermek yanlıs dıyorsunuz ve çözümde önermiyorsunuz. Çözüm öneriyorum. O fakire devlet faizsiz borç verecek durumunu duzeltmesi için . Dünyada örneği yok bu yuzden olmaz :) Sen bddk nın yapısını değiştirince bal gibi olur. Ama karsılıksız para basarak deıl . Devlet bankalarında yandasa verilen krediler varya onlar faizsiz verilcek. Para hesapta bos oturmayacak dolasıma surulecek. Kan kalpte toplandıgında nasıl kriz olursa , banka da toplanan dolaşıma sunulmayan nakit krize yol açar . Gelelim diğer girişimcilere Onlarada devlet projesıne göre faizsiz kredi verecek gerekırse devlet ortak olacak. Veya özel banka projeye ortak olacak. Bu yuzden bankalar bunyelerınde projelerı ve dunyayı okuyabılen bilim insanlarını tutacak. Bunun dısında para istiyorsa dışarıdan ortak bulacak. Bu arada hakkınızı teslim edeyim. Video daki dogru yorumunuz katılım bankalarıyla diğer bankalar arasnda fark yoktur. Tüm dünyaya deli gömleği giydirildi diye bu gömleği giymek zorunda degılız. Babalarımızı bu yolda bulduk ,biz bu yola uyarız da diyemeyiz. Kalın saglıcakla
Gerçekten ticarette faizi meşru yorumlarla açıklamaya çalışan Gürkan bey e hayret ettim. Belliki bu konuda eksikleri var ve yeterince incelememiş. Bu hataya nasıl düştü aklım almıyor.
Sizinle tamamen aynı fikirdeyim, kurana göre emek harcanmadan edinilmiş bütün kazançlar haramdır bunların en başındada Riba yani faiz gelir. Dünya geneline yerleşmiş bugünkü yıkım ekonomisi ,hem beşeri bilim hemde sosyal bilim eğitimi almış ve ahiret konusunda şüphesi kalmamış insanlar tarafından yıkmak yerine yapmak amacına dönecektir. Selam ve sevgiler.
Ömer bey ağzınıza sağlık. Dediğiniz gibi genelde akli araştırmalar yapan gürkan bey bu konu da gerçekten çok tutarsız tezler sunarak çoğunluğa uyuyor ve hiç derinliğe inmeden akıl almaz şeyler söylüyor. Ayrıca Gürkan Bey, maddi kaygılara dayalı bir yaşamda Allah'a inandığınızı fakat güvenmediğinizi dile getirmiş olursunuz. (Faizsiz bir şey sahibi olamaz mıyız endişesinde miyiz? Şeytan bizi neyle korkutacaktı? Allah bizi nelerle sınayacaktı Kuran okuyan herkes iyi bilir!) Üzülerek (ciddiyim) söylüyorum ki çok yanılıyorsunuz. Verdiğiniz hiçbir örnekte sizi haklı gösterecek bir delil bulamadım. Tamamen yoruma dayalı konuştunuz ki onlar da tutarsızdı.
Güzel insan yorumuna bir soru sorarak katkıda bulunmak istiyorum. Devlet eliyle verilen faizsiz kredinin garibana verildiğinde büyük bir kısmı ödenmeyecek ve gecikmeli bir tahsilat dönemi başlayacak(faiz dememek için kelime arıyorum) bu durumda ana parasını dahi tahsil edemeyen devletin bu zararını kim çekecek. BU borcunu ödemeyen vatandaş parasını 1 yıl sonra ödeyecek duruma geldiğinde ne ödeyecek. Emin ol yorumun hoşuma gitti ancak sanada bunları sormak istedim. Gürkan beyin tüm yorumlarına sizin gibi toptan hayır diyemiyorum, bence de mantıklı yaklaştığı yer faiz ve riba ayrımı. Bu arada zeitgeist belgeselini izledim, ekonomik verilerin bilerek karmaşık hale getirilmesine dair yorumları çok güzeldi. Sevgiler sunarım güzel kardeşim
peki gürkan bey görüşlerinize deger veriyorum gerçekten güzel bir noktaya değinmişsiniz lakin kafamda şöyle bir sorun cikmiyormu zengin adam faiz yoluyla toplumda hiç bir şey üretmeden çalışmadan hayatı boyunca zenginliğine zenginlik katıp rahatca yaşayabilir buda ciddi bir sorun çıkarır bana kalirsa
Peki Gürkan bey ticaret amacı ile kişi durumu iyiyken faiz alıp sonra durumu kötüye giderse ne olacak kötü duruma düştüğü için ondan faydalanmak için faiz de mi düşer
Borsaya yatırım yapmak konusunda düşünceleriniz nedir, geleneksel yaklaşanlar genelde yatırım yapılmaması yönünde görüş belirtiyorlar, sizin fikrinizi merak ediyorum Gürkan bey
Bir de şöyle düşünün lütfen: üretim emek ve sermaye ile olur. kapitalist düzende sermaye emeği hep ezer. neyle? faizle. faiz sermayenin sistemdeki hilesidir. faiz yoluyla sermaye emeğin ulaşamayacağı kadar hızlı koşar. bu sistemde sermaye sahipleri ile emek sahipleri arasındaki fark hep sermaye lehine açılır. zekat, infak ve sadaka kurumları bu sistemde emekçinin ağzına sürülecek bir parmak baldan öteye geçmez. 1 milyon tl kapitali olan biri hiç yorulmadan senede vergi sonrası 110000 tl kazanırken karı koca çalışan iki asgari ücretli emekci senede ancak 50000 tl kazanabilirler. ve sermayedar risk olmadan kazanç sağladığı bir düzende yatırım yapmak istemediği için emeğe talep sermayeden hep daha az artacak ve emek demografik etkenler dışında değerlenemeyecektir. paranın zaman değeri elbette vardır ancak bu düzende para araç olmaktan çıkıp amaç olduğu için paranın zaman değeri yani faiz paradan para kazanmaya endekslenmiştir. yani çözüm paranın bir değiştokuş aracı olduğunu hatırlayıp paranın zaman değerini endeksleme yöntemine ve ortaklık saikiyle (risk yaklaşımı) ile belirlemektir. mesela bir buğday çiftçisine verilecek borcun miktarı verme anında 3 ton buğday fiyatıysa borcun kapatılma anında da 3 ton buğday karşılığı para olmalıdır. böylece sermayedar da emek sahibine ortak olmuş ve ortak olunan işin cinsinden parasını endekslemiş olur. bu da benim ekonomiye hediyem olsun Allah rızası için;)
Paranın merkez bankaları tarafından arz edildiği yerde paranın faizini merkez bankası belirler.. bu parayı sen kullanıyorsan, istersen alma faizi ama o faiz o paranın içindedir. Bir şeyin faiz olarak haram olması için altın vs verip onu fazlalaştırman lazım
4 года назад
Üstat söylediklerine büyük ölçüde katılıyorum. Bir noktada yanlış düşünüyorsun bence. Ben sana borç veriyorsam, enflasyondan korunmak için faiz uygularım. Çünkü o parayı ben çalıştım, kazandım ve sana vermek beni sıkıntıya sokabilir, risklidir falan. Ama merkez bankasının 100 lira verip 120 lira istemesi bunun gibi değildir. 100 lira verip geri 100 lira almalıdır. Bu da bedava demek değildir. Sen bir iş yapar ve 120 kazanırsan geri verirsin 100 lirayı. Bedava değil yani. Bir de faizi sıfırlarlardı falan dedin. Zaten sıfırlayan, hatta eksi faiz uygulayan ülke yok mu? Ayrıca evet faiz enflasyona etki eder.
Banka sahipleri ne mümin ne güzel insanlar ya onlar olmasa ne ev ne araba alabilriiz cennetlikler valla kendine Müslüman diyenlerden daha faydalılar insanlığa
Teşekkürler kardeşim ben tüm dersini dinledim. Gerçekten benim için çok güzel bir faydalı bir ders oldu. Allah razı olsun. İnşallah Bunun devamı da gelir sabırsızlıkla bekliyorum. Benim arkadaşım şöyle söylüyor. Bu günleri bizim şu anda olduğumuz durumda Tüm Müslüman ülkeler bir ara toplanmaları "block change" ile de yeni bir para üretmeleri dir. bu para ile tüm faizi de ortadan kalkmış olacak faiz olmadan da gelir olacaktır. Bu bana çok fantazi bir şey geliyor. Bu imkansıza benzer bir şeydir. Nedeni de Müslümanlar asla bir araya toplanmak istemiyorlar. Her ne kadar dilde bu söylense de Daimi olarak aralarında bir ihtilaf vardır. Bunun en basit örneği de insanlar birbirlerinin dinlemek istemiyorlar. Hepsi de kendileri kendileri gibi düşünen insanlarla oturup kalkmak istiyorlar.
Müslüman tanımınız nedir bilmiyorum. Ama biz "Müslümanlar bir araya gelmiyor" ise bir araya gelmeyenler Müslüman değildirler" sonucuna vardık. Kemal de, Meral de, Ekrem de... Allah'ın düşmanlarıyla masaya oturan Temel'de ... "Ben Müslümanım, hacca gittim, umre yaptım, hatim indirdim.... vs" diyor. İnanıyor musunuz? Biz inanmıyoruz. Bunların Müslümanlıklarına Kuran'dan delil bulamıyoruz. Bilakis sizin "birine Müslüman değilsin demek insanı dinden çıkarır...." gibi argümanlar üreten müşrik tasavvufçuların söylemidir. Oysa alemlerin rabbi olan Allah bize kimin kim olduğunu söylediği kitabında ne diyor; "Onlar için ister bağışlanma dile, ister dileme. Onlar için yetmiş kez bağışlanma dilesen de, Allah onları asla affetmeyecektir. Bu, onların Allah ve Resûlünü inkâr etmiş olmaları sebebiyledir. Allah, fasık topluluğu doğru yola iletmez." Tevbe s. 80 "Onlardan ölen hiçbirine asla namaz kılma ve kabrinin başında durma. Çünkü onlar Allah’ı ve Resûlünü inkâr ettiler ve fasık olarak öldüler." Tevbe s. 84 "Cehennem ehli oldukları açıkça kendilerine belli olduktan sonra, yakınları da olsalar Allah’a ortak koşanlar için af dilemek ne Peygambere yaraşır, ne de mü’minlere." Tevbe s. 113 Daha da detaylandırmak mümkün. Şimdi bir daha düşünün lütfen... Kuran ı siz okuyup anlamıyorsanız size başkaları efendilik yapacaktır. Bunu da unutmayınız..
Aşağıdaki ayet gayet açık ve net, Riba ayrıdır, haksız kazanç vs ayrıdır, bu konuda Kuranın tersine gitmişsiniz Gürkan bey... Nisa 161. ayet : Ve nehyedildikleri halde riba almaları ve halkın emvalini haksızlıkla yemeleri sebebleriledir ki evvelce onlara halâl kılınmış bir çok pâk ve hoş ni'metleri kendilerine haram ettik ve kâfir kalanlarına elîm bir azab hazırladık
Videonun tamamini izlemedim kafa karisikligi net bir anlatim net bir sonuc yok, ama yorumlarin tamamini okudum. Şu ana kadar 48 yorum yazilmiş ve 44 yorum sizin fikir ve tezinize katilmiyor vede gerekceli yorumlarinida yazmişlar. Ben nacizane şöyle bir sanoryo üretsem; mesela tüm dünyada butun devletler faiz oranlarini sifira indirse, tüm devletler, sirketler, bankalar, şahislar vs. Her türlü faiz alacagindan ve vereceginden vaz gecse sadece anaparayla işlem yapilsa sistem ne kadar güzel olurdu yani her türlü ticaret tikir tikir işlerdi zannimca. Bir örnekte şöyle vereyim. Mesela Birlesmis Millettler şöyle bir karar çikarsa ve tüm devletlerde istinasiz uygulayacagina dair altina imza atsalar. Deselerki yer küredeki bütun deniz, göl ve akarsularda her türlü balik avinin bir yilligina yasaklansa ve uygulansa siz düşünün denizlerdeki cesitliligi bollugu vede bereketi. Kalin saglicakla.
Kişinin zor durumundan yararlanma, Türk Borçlar Kanunu'nda "aşırı yararlanma" olarak da düzenlenmiştir(TBK 28/1). Buna göre; bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından (...) yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir.
Mesela zengin bir adam bankaya para yatırıyor ve faiz alıyor. Bu aldığı faizi ev almak yada ihtiyaç kredisi almak isteyen mecburen almış kişiler ödemiş olmuyor mu
evet ama o faizi alan kişide kar sağlıyor örneğin 5 yıl vade ile alıyor diyelim 500 bin tl ye ev alıyor 5 yıl kira ödemiyor 5 yılın sonunda yaptığı yatırım ciddi değer kazanıyor( örneğin istanbulda 5 yılda %80 e yakın değer artışı var) faizi aslında bu kazancın bir kısmını paylaşarak ödüyor alan kişide gayet memnun ki durumdan kendi biriktirmek yerine faiz alıyor
böyle bir yaklaşım beklemiyordum sizden. Faizi alanın ve verenin memnuniyetini gözeterek ticaret hükmüne sokmanız tam anlamıyla felakettir. Aynı şeyi zina içinde yapabilirsiniz aynı mantıkla. Zanilerin rızası varsa, ve korunuyorlarsa zina haram olmaz, en temel ihtiyaçtır diyebilirsiniz. Faizin haram olmasındaki asıl sebep sermayenin emeğin sömürmesine imkan tanımasıdır. Bu sömürge münferit olaylarda menfaat gibi görünebilir ancak uzun vadede sermayenin emeği sömürerek haksız kazanç elde etmesine imkan tanır.
Faiz başka tefecilik başkadır. Tefecilik hem dinen haram hem de yasal olarak suçtur . Kur'an'a göre faiz helaldir. Faiz kelimesinin kullanıldığı ayetlerden haberin olmadığı kesin. Siz kurandaki ribayi meallerdeki faiz olarak tercüme edildigi için faiz ile rubayi aynı zannediyorsun .gazi Özdemir hocayı dinleyin faiz hangi ayetlerde helal olarak geciyo öğrenin. Enflasyonun olmadığı bir ülkede bankalar paranı korudukları için emeklerinin karşılığı olarak ücret alırlar yani faiz vermez faiz alırlar.
Bir hikaye vardır. Tam hatırlamıyorum ama aşağı yukarı şöyleydi; Adamın biri başka birinden borç almış. O borç para ile koyun almış. O koyunlar yıllar içinde zamanla çoğalmış vs. Sonunda adam borcunu istemeye gelince adam şu sürüyü görüyor musun hepsi senin sana borcumu Ödemiş olurum demiş. Şimdi adamın o koyunları alması haram mı?
Borcu veren tekrar başkasına versin emek harcayarak koyunlara bakan ihtiyacı dışındakileri eskiden kendi olduğu durumdakilere versin. Mümkünse karşılıksız olarak. Bu mutluluk zincirinin bereketi yayılacak ve herkes memnun olacak. Cömert olanlara allah sonsuz cömertliğini sunacak. Borcu ilk veren tüm bu hayırlı işlerde sevaptan kazanacak. Kendisine yapılan iyilikleri unutan sonrasında aynılarını başkalarına yapmayanlar türlü şartlarda yitip gidecek en sonunda ahirette kaybedecek. Selamlar.
videoyu izlemedim ama finanstan anlayan biri olarak, bunun eğitimini almış biri olarak günümüzdeki faizin haram olduğunu çok rahat söyleyebilirim. gavura bile sorsan yanlış bir sistem diyor eğer vicdanı varsa.
Gürkan Bey selamlar. Şuan hala aynı fikirdemisiniz bilemem ama ticari amaçla kredi alan kişinin bankadan aldığı para nereden geliyor? İşte o zor durumda olan kişilerin de verdiği para değil mi? Ticaret. Faiz karşılaştırmanızsa bence yanlış. Ticaret farklı 2 tür mal değişimi, faiz aynı tür malın değişimi değil midir? Selamlar
Siz bankaya para veriyorsunuz, banka da onu ihtiyaç kredisi olarak adı üstünde ihtiyaç sahibi birine veriyor ve eğer bu ihtiyaç sahibi oldu ki işsiz kaldı ve krediyi faiziyle geri ödeyemezse bu sefer evine haciz geliyor ya da adam hapse atılıyor. Bu durumda faiz ribadır ve işin özü bankaya yatırdığımız paranın kime nasıl verildiğini bilemeyiz. Faiz eğer rant derecesine geliyorsa o zaman riba olur. Yani birisi sırf atadan dededen 10 milyon lira miras kaldı diye bankaya gidip bu parayı onlara vererek bana her sene 1 milyon lira ver de nasıl yaparsan yap derse banka da gider fakir ihtiyaç sahiplerine bunu dağıtıp sonra onlara haksız faiz işletirler ve ekonomiye bir faydası olmaz. Eğer banka topladığı mevduatı üretim yapacaklara dağıtırsa o zaman ekonomi büyür. Malesef Türkiye'nin en büyük sorunu üretim yerine tüketim odaklı olmamız.
Peki borcu olan adam borcunu ödemek için, yatırım amaçlı para kaynağı olan bankalardan faizle borçlanırsa bu adamın ödediği faiz, bankacı için riba olur mu?
Şimdiki faiz anlayışına göre emek harcamadan gelir elde etmek eğer faiz tanımına giriyorsa , sahip olunan gayrimenkul den kira getirisi elde etmek de faiz tanımına girer. Sonuçta bir emek harcamadan belli süreler sonunda gelir elde edebilirsiniz. Nasıl paranızı bankaya kullanılması için yatırınca faiz elde ediyorsanız , evinizi yada tarlanızı da birine kullanması için kiralayınca da faiz (emeksiz kazanç) elde edersiniz ki o zaman kira getirisi de haram dır
Ev sahibi evini kiraya verir, kiracı evde yer, içer, uyur, yaşar, az da olsa bir tahrip söz konusudur, ayniyle iade edemeyecektir kiracı ev sahibine. Ev alacak parası olmayan kişiye yer teminidir, bu teminin bedeli kira ücretidir. Bilemiyorum yanlış mı düşünüyorum?
Sizi çok beğenip neredeyse tüm videolarınızı izlemiş biriyim ama bu konuda tamamen ayrılıyoruz, açıkçası hayretle izledim sonunu getirmeden de kapattım, yakıştıramadım ne yalan söyleyeyim
Banka faiziyle ilgili; "bankanın paramızı bir süre kullanması ve bunun karşılığını bize ödemesidir neden haram olsun?" demişsiniz ancak bunun sağlam bir argüman olmadığı kanaatindeyim.Birincisi paranın kaynağı belli değil, ikincisi kimsenin sömürüldüğü yok demişsiniz ancak günümüzdeki sistemde zaten dünya dolar üzerinden dönüyor, dolar artmıyor insanların emeği çalınıyor, bu çalınan emek de bu şekilde bize ulaşıyor olabilir diye düşünüyorum, umarım yorumumu görürsünüz, teşekkürler video için
53:16 geç de olsa videoyu izleyenleri bilgilendireyim: Gelişmekte olan ülkeler ekonomiyi döndürebilmek için gelişmiş ülkelerden gelecek sermaye akışına ihtiyaç duyarlar. Gelişmiş ülkelerde yerleşikler de istikrar gösteren ve/veya göstereceğine inandıkları ülkelere yatırım yaparak sermayelerini katlamak isterler. (Kendi ülkerinde bunun mümkün olup olmaması şu yorumda mevzu bahis değil.) Dolayısıyla gelişmekte olan ülkeler faiz oranlarını arttırarak bu yatırımcıları çekerler. Bu yüzden İsveç'te 100 dolara 1 dolar faiz geliri elde edilirken, ki belki o kadar bile değil (sermaye zengin ülke), Türkiye'de çok daha fazla elde edilir (emek zengin ülke). Kısa tuttum, umarım anlaşılmıştır. Hülasa durum salak bir ülke olmakla ilgili değil. Ancak salaklıklarla ilgili ayrı bir video serisi yapılabilir :D
şu an birçok sektörde ticaret adı altında riba yeniyor. kar/maliyet oranları 4 ü 5 i buluyor. mesela bir dairenin maaliyeti 2x ise dairenin etiket fiyatı 5x ,6x. Bir çayın maaliyeti x ise etiket fiyatı 6x,7x. En ufak ticarette bile şuan günümüzde riba yeniyor. İnsanların Allah ı para olmuş.
Tefsirul menardaki faiz bölümünü okumanızı ve son olarak Mustafa öztürk'ün habertürk teki açıklamasını (29 dk dinlerseniz söylediğiniz şeylerin yeni bir şey olmadığını görürsünüz. Şimdiden teşekkürler.
Faiz: bazı özelliklere sahip malların sayıca çoğaltılması karşılığında ödünç verilmesidir. Bu özellikler: 1-) Mal bozulma özelliğine sahip olmamalıdır 2-) Mal özdeş olarak piyasada bulunmalıdır
Ben sunu anlamadim riba haksiz kazanc yani tefeci oluyor faizde aynisi degil mi yani,ben tefeciyle anlasiyorum 10 lira alicam 15 vericem,bankadan riba olmayan faizi de 10 alinca 15 oduyorum,yani bu isi mesrulastiran adi mi,faiz ile riba arasindaki temel fark nedir.sizin konustugunuz konulara onem veriyorum inancim kismen ayni sizinle diye dusunuyorum tam olarak sizi tanimasamda,edip yuksele de size de cok mail attim yogunluktan sanirim geri donmediniz
Bir kişi yatırım veya zaruri olmayan ihtiyacı için 10.000 TL para istiyor. Bir başkası da kendi 10.000 TL'sini bu kişiye verip 1 yıl bekliyor. Bu kişi 10.000 TL'yi başkasına vermeyip kendi kullınabilirdi; yatırım yapabilirdi, en basitinden altın veya döviz alabilirdi. Ama bunların hiçbirini yapmayıp parayı başkasına kullandırdı. Bunun karşılığında bir kazanç edinmesinin nesi haksız? Aksine, bir insanın parasını kullanıp, o para üzerinden para kazanmak veya zaruri olmayan ihtiyaçlarınızı karşılamak ve parasını kullandığınız insana bir şey vermemek haksız kazançtır.
@@gurkan-engin Bereket ile yazdığım yorumu okuyun sonra bir cevap yazın. Orada riba ile alışverişin farkını net olarak anlattım. Bu videoyu belki kaldirmana sebep olur. Yoksa dine savaş açanların pozisyonunda, üstelik bu videoda anlattıklarına inanıp ribayı helal görecek olanların veballeri ve küfrün elebaşı olarak ebedi azabı hatırlatarak uyarmak isterim. Belli ki sen faiz (riba) yiyen biri olarak kendine meşru bir yol arıyorsun. Lakin aradığın meşru yol ribayı helal ilan etmek değil, ribadan vaz geçmektir.
saban buyukkal Arapça da riba ve faiz olarak ayrı iki kelime var. Eğer Allah kelime eksikliği çekmiyor ise, bundan münezzeh ise, bize düşen ikisi arasındaki farkı anlamaktır. Kuran’ı anlamada şeytanın metodu anlamları kaydırmak ve gerçeği bu şekilde gizlemek. Kuran yolculuğunda hangi noktadasın bilmiyorum ama bunun onlarca örneği bugün pek çok insana aşikar vaziyette. Bu konuda onlardan biri. Riba kat kat artırılan ve haksız olan kazancın bir türü. Birileri bunu faize indirgediği için bugün katılım bankasından kar payı alıp 1 tl’ye mal ettiği bir malı 5 tl’ye satarken ya da köşe başlarında ihale bilgisi kovalayarak haksız kazanç sağlayanlar, bal tutup parmağını yalayanlar kendi nefislerini temize çıkarıyorlar. Bugün sence içinde bulunduğumuz topluma, camilerinde, bu şekilde elde edilen haksız kazanç Allah’a karşı savaş açmaktır diye anlatılsaydı daha ahlaklı bir toplumda olmaz mıydık? Sence bugün malına mal katanlar faizden mi katıyor yoksa ribadan mı?
Gürkan selam. Konuyla ilgili olabileceğini düşündüğüm bir ayet düştü aklıma... 4:85 Kim güzel bir (işte) aracılık ederse, ona o işin sevabından bir pay vardır. Kim de kötü bir (işte) aracılık ederse, ona da o kötülükten bir pay vardır. Allah'ın her şeye gücü yeter. Soru şu; Bankalar bizim faiz karşılığında kendilerine teslim ettiğimiz parayı hangi işlerde kullanıyorlar ? Bu kullanım alanları içinde , ihtiyaçı olan insanlara, bizim paralarımız faiz karşılığında verilmiyor mu? veriliyorsa ihtiyaçı olan insanların bu ihtiyaçları üzerinden kuranın yasakladığı riba yasağı ihlal edilmiş olmuyor mu?
Devlet kamu bankaları ile faizi 0.99 yaptysa bu parası olanların lehine bir durum. Amma gerçek yıl sonu değer artış dedikleri % 22.5 vergiler olduğunu düşünürsek devlet kasasından inşaatları desteklemek için %10.62 fark hazineden sübvanse ediyor. Buda vatandaşa dolaylı vergi olarak yansıyor. Fakir daha da fakirleşiyor. Bunu düşünmek lazım. Sübvanseden dolayı yapılan vergilerle bazıları fakirleşiyor bazıları gerçek reel enflasyonun çok çok altında kredi ile ev alarak haksız kazanç sahibi olmuyormu?
Gürkan bey bu konuda çok güzel konuştu. Ayrıca bu konuda sorusu olan bana da sorabilir. Ancak yinede hatırlatmalıyım gürkan Engin in dediği gibi bu konuya hakim olabilmek için ekonomi para piyasası enflasyon vb konularını bilmek gerekir. Ben kısaca şunları da söylemek istiyorum. 1-Kesinlikle Riba faiz değildir. Ancak bu faizin helal olduğu ya da olmadığı anlamına gelmez. 2-Diyelim faiz=riba o halde faiz alan da veren de ona ortaklık eden de aynı ise (Müslim, Musakaat, 19 (106/1598). Şuan yeryüzünde yaşayan herkes allah ve resülüne savaş açmış demektir. 3-Günümüz katılım bankaları faiz ile işlem yapan bankalarla iş yapmaktadır. 4-Bazı ev alma yöntemleri insanları faiz algısı ile sömürüp onlardan adı faiz olmayacak şekilde daha fazla para almaktadır.5-Her helal sevap değil her haram da günah değildir örnek: Eşin helal ama oruçlu iken onunla olursa bırak sevabı üstüne günah alırsın ya da bazı hayvanlar ı yemek haram ancak sor durumda yersen günah almazsın. Ya da bir eşyayı satmak caiz ama sen 100 TL lik bişeyi 200 TL satarsan ya da zor durumda olan birinin malını ederi 100 TL iken sen 25 TL ye alırsan bu da seni kul hakkının içine sokar. Sorusu olanın sorusunu ve eleştirisini alabilirim.
Ekonomi diyelim 700 milyar lira büyüklüğünde. Öncelikle piyasada 700 milyar liralık banknot olmaz. Farklı seviyelerde tedavülde para dolaşır. ATM den çektiğiniz nakit ilk seviyedir. Internet bankacılığında oradan oraya gönderdiğiniz veya hesapta gördüğünüz para ayrı bir seviyedir. Bankalar arası aktarım başka bir seviyedir. Yurt dışından buraya para gelmesi başka bir seviyedir. Bundan sonra diyelim ekonomi bu sene %10 büyüyecek ve seneye her şeyden %10 daha fazla üretilmiş olacak. Yani %10 daha fazla ekmek %10 daha fazla otomobil telefon vs her şeyden %10 daha fazla üretilecek diyelim basitleştirmek için. Bu durumda eğer 700 milyarlık büyüklüğü korursanız her şeyin değeri %10 düşer arz talep dengesine göre. Çünkü para aynıdır ama alabildiği şeylerin miktarı %10 artmıştır. Dolayısıyla paranın alım gücü artmıştır. Paranın değerinin düşmemesi için 70 milyar daha piyasaya sokulur ve yine bir ekmek 1,5 lira olarak kalır %10 düşmez. 70 milyar lira yerine 140 milyar lira piyasaya sokulursa bu sefer de her şeyin değeri %10 artar yani enflasyon olur. Şimdi Gürkan Bey'in dediği gibi ekonomiyi büyütmek için önceden para basılması gerekmez. Sonradan da basılabilir. Bugün merkez bankalarının kontrolündeki faiz sistemindeki durum bu değil. Merkez bankası önceden para basıyor ve insanlara dağıtıyor ve diyor ki al sana para bununla daha fazla şey al daha fazla şey üret. Bu sistem ancak insanlar daha fazla üretebilirse yürür. Yani 700 milyarken ekonomi 70 milyarı basıp dağıtıp hadi %10 daha fazla alın üretin dediniz ama üretemedilerse bu sefer para çok mal az enflasyon olur.
Bence Gürkan bey faiz alın yiyin demiyor. Bunun haram olamayacağını savunuyor. Bunuda zorunluluk haline dayandırıyor. Yani kimse ev almak veya parasını enflasyona karşı korumak için faize vermek zorunda değil. Herkes aynı standartta yaşayacak diye bir kanun yok. Bu durum Allahın DİLEDİĞİNİ zengin veya fakir yapması ile doğru orantıda ilerliyor.
Söylediklerine sonuna kadar katılıyorum, bankacıyım, iktisat okudum, kuranı iyi bildiğimi düşünüyorum, faiz haram değildir, haksız kazanç haramdır. Selam.
Türkiye'de zorunlu karşılık oranı yüzde 5. Yani banka her 50 TL nakidi için 1000 TL kredi verebiliyor. 50 TL için 950 TL kredi yaratıyor ve olmayan bu paranın faizini alıyor. Buna senyoraj denir. Bunu bir araştırın. Böyle bir kazanç haksız değil midir?
ben senin yerinde olsam değineceğim en son konu faiz konusu olurdu. veya ihsan eliaçık gibi dini ele alabileceğim daha anlamlı bir konu bulamazdım.. sömürü düzeninde haksız kazançmı değilmi tartışması yapıyorsunuz allah iyiliğinizi versin :) kendi kafanıza göre senaryolar türetip riba mı faiz mi tartışıyorsunuz. önce hak nedir onu tartışmak lazım.diğer türlü karşına bin bir türlü senaryo koyup bin bir türlü haksızlık öne sürebilirim. kendini parayı veren yerine koydun da parayı alan kişinin yerine niye koymuyorsun? mesela ben parayı alan kişiysem yürürken yoldaki logara düşer gibi neden yoksulluğa düşdüm? oysa daha düne kadar aynı işten aile geçindiren biriydim. daha az çalışmadım. daha az şükretmedim. peki beni yoksulluğa düşüren ne? ben söyleyeyim. tabiki üzerinden örnekler verdiğin "kansız" sistem. birileri zenginleşiyorsa mutlaka birileri fakirleşir. istersen amerika gibi zengin ol yine de binlerce evsizin olur.sömürülmemenin tek çaresi vardır o da birbaşkasını sömürmek. ha bu yarışa girdiysen allahmış kitapmış gibi manevi değerlerle hareket edemezsin. hah işte bu saatten sonra ilahın para ibadetin bin bir türlü günah olur ama yapacak bişey yoktur. günümüzün ticaretinin ne kadar kirli olduğunu sanırım anlatmaya lüzum yoktur. bankalar felan zaten sistemin birer parçası.bu sistemde ticaret yapıyorsan elbette faizsiz ticaret olmaz.herşeyi geçtim enflasyon gibi bir kavram var ve para çoktan icat edilmiş hatta günümüzde elektronikleşmiş... ekonomik anlamda ihsan eliaçıkın fikirlerini daha islami buluyorum. bu sistemin islami açıdan oluru olduğu düşünmüyorum. bugün ben bile bi köşede para biriktirmek zorundayım. çünkü hepimiz gibi yarınımızın ne olacağını bilmiyorum. islam ihtiyaçtan fazlasını ver diyor ama ihtiyacımın fazlasına karar veremiyorum. sistem önce kendi kendine yeten yaşam modelini ortadan kaldırdı.yani köy düzenini bitirildi.insanlar şehirlere göç etti. sistem sonra korkuyu yarattı. aç kalma korkusu. kimisi hırsız oldu bir başkasının malına göz dikti. biz de malımızı korumak için bankaları yarattık. bankalar paranı korumak için faizi yarattı. kabataslak üstünkörü bişeyler anlatmaya çalıştım. elbette yığınla değinmediğim bir çok konu var ve zaten hepsiyle haşır neşir olacak bir tahsilatım da yok. eğer tüm bunlar kaderin bir parçası değilse ve bundan hesap sorulacak olup adalet sağlanacak olursa zenginlerin çok ağır bedel ödeyeceğini düşünüyorum. zaten incildeki bir ayet akıllara zarar. " İsa öğrencilerine, “Size doğrusunu söyleyeyim” dedi, “Zengin kişi Göklerin Egemenliği’ne zor girecek. Yine şunu söyleyeyim ki, devenin iğne deliğinden geçmesi, zenginin Tanrı Egemenliği’ne girmesinden daha kolaydır.” yine para ve mal biriktirmekle ilgili ve ihtiyaçtan fazlasını vermekle ilgili kuranda da ayetler geçmekte...
Fetva vermişsiniz..halbuki siz ben fetva vermem diyen biriydiniz ancak liberalliğiniz müslümanlığınızın önüne geçmiş. Sizi dinleyip kafası karışık olan biri faizin helal olduğunu düşünebilecek artık. Sanırım sorumluluğunuzu unutmuşsunuz. Ticaretinizin devam etmesi için faize güzel kulp bulmuşsunuz ancak unutmayın ki bu dünyaya gelme amacınız ticaretinizi ilerletmek, insanlığı ilerletmek değil. Size göre ise insanlık ilerlemek zorunda ve bu da ancak faizle olur. Peki neden faiz ödeyen kişiler ilerleyemiyor da sadece faizli para satanlar ilerleyebiliyor! Eğer faizi bu şekilde açıklıyorsanız sizin ticaret anlayışınızda da bir problem olmalı. Ya ticareti bırakın bence ya da faizi. Kalın sağlıcakla
Sözcük "kabaran şey" anlamına geliyor. "Kabargı" diye Türkçeleştirilebilir. 41:39 ayetinde bu anlam açıktır. Günümüz ekonomi jargonundaki karşılıkları faiz ve ranttır. İkisi de ribadır. Buna göre durduğu yerde, emek olmadan kabaran değer ribadır. Alçağı, yükseği diye bir şey yok. Emek karşılığı olmayan şeyin azı çoğu olmaz. Bu konuda sapasağlam bir yargıda bulunmak isteyenler şunlara dikkat etsinler: 1) Küresel para sistemini inceleyip anlamadan faiz ve rant konusunda sağlıklı yargı verilemez. Para sistemini anlamaya çalışmadan Kuran metni üzerinde çalışarak yargı vermeye çalışmak boş çabadır. 2) İktisat, iktisatçılara bırakılamayacak kadar önemli ve pis bir şeydir. İktisatçıların yarattıkları sıradan insanların ekonomiyi anlayamayacakları izlenimine kanmamak gerekir. Herkesin anlayacağı kadar basittir. Daha baştan "ekonomiyi anlayamam" derseniz Kuran'ı da anlayamazsınız, hiç uğraşmayın. Din adamları da dinin zor ve karmaşık olduğuna bizi inandırmak isterler aynı şekilde. Gürkan Engin bu ikincisinin farkında ama her nasıl oluyorsa birincisinin farkında değil gibi konuşuyor. İslam alanında kurulan komplonun gayet farkında ama başka konulardaki komplolardan söz edince nedense ciddiye almıyor. Günümüzün "din adamları", üniversite hocaları, basın-yayın ve politikacılardır. Dikkat edin, üçü de "sizin kafanız basmaz, biz size anlatırız" imasında bulunurlar hep. "Siz Kuran'ı anlamazsınız, biz size anlatalım" diyenlerden ne farkları var, bir düşünün. 3) Günümüz insanı basın-yayın, televizyon, internet ve reklamlar üzerinden bir aşılama bombardımanı altındadır. Bunların hepsi de parayı ve gücü elinde bulunduran azınlıkça yönetilir. Bu yüzden yığınların gerçeklik algısı bu azınlığın yönlendirmesine göre, azınlığın çıkarına göre biçimlenir. Tartışma konusu ne olursa olsun başlangıç noktamız bu olgu olmalıdır. Tartışma konumuza özel dikkat çekeceğim konu şu, bu bombardıman yüzünden girdiğimiz hipnoz durumu bizi faizsiz bir düzen düşleyemez hale getiriyor. Oysa bize bunu düşündüren şey baştan aşağı yanılgılarla, yalanlarla örülen bir tarih algısıdır. En basitinden paranın icadı, bize okulda ve üniversitede iktisat kitaplarında öğretildiği gibi değildir. Bunların farkında olmadan işe başlarsanız öncülleriniz yanlış olur ve mantığın değişmez kuralıdır: Öncüller yanlış olursa çıkarımlar kesinlikle yanlış olur. Bu maddeler ışığında vardığım ve bütünüyle Kuran'la ve olgularla kanıtladığım yargılara ulaşmak için gerceginkitabi.wordpress.com adresinde konuyla ilgili yazıları inceleyebilirsiniz.
Selam 278.ayete git Ey inanca çağırılanlar! Allah'a yönelik sorumluluk bilinci taşıyın. Ve faizden kalanı bırakın; eğer inanıyorsanız? 2:280 Güç durumdaysa, ona yeterli bir süre verin. Karşılıksız yardım olarak bağışlamanız, sizin için daha iyidir; keşke bilseydiniz! 280. ayette borç verdiğimiz kişi eğer güç durumdaysa paranızı bağışlamak daha iyidir diyor ama güç durumda degilsede ondan yinede fazla para almak ribaya girmez mi bu ayetlere göre Videonun bir kısmında tersini söylemiştiniz galiba
Bana kalırsa haksız olduğunuz nokta, paranın nasıl işlediği konusunu kavrayamamamız. Paranın bir değeri yoktur dediniz ki çok haklısınız, altının da çakıl taşından bir farkı yoktur, fakat ''fiat'' denilen kağıt paralardan bir farkı vardır. ''Karşılıksız'' basılamaz. Altının bir sınırı vardır, üretilen mallara göre değeri değişir, azalır veya artar. Kağıt para basımı ise devletlerin elindedir, üzerine birtakım hayali rakamlar yazarlar ve değiş tokuş ettiğimiz ürünlerin değerini taklit ederler. Karşılıksız olmamasındaki espri, tahmin edilemez olmasıdır. Her devlet ne yazık ki tahmin edilemez şekilde para basar ve bu yüzden enflasyona ve batmaya mahkumdur. Enflasyon yükseldikçe, tarih kendini tekrar eder ve ekonomik sistemler sürekli batar, borçlular üretir. Dünyada matematik gibi tartışılamaz bir sistemle korunan ve üretilen sınırlı bir para sistemi olsaydı durumun böyle olacağını düşünmüyorum. Bitcoini tasarlayan kişinin para kavramını çok iyi anladığını düşünüyorum. Paranın karşılığı, merkezi olmaması ve tahmin edebilebilir olmasındandır. Borca dayalı basılmaz*, piyasa kendini o birime göre şekillendirir. Siz yeni bir iş kurmak istediğiniz zaman, işinizin katma değeri yüksekse, altının değerini mikro düzeyde düşürecek, size de alan sağlayacaktır. Fakat devletler kafalarına göre para basmaya devam ettiği sürece ''kolay para'' üretilmiş olacak ve değeri basılmaya devam ettiği sürece düşecek. Zor para sınırlı paradır. Faiz konusunda haklı olsanız bile, devletlerin para basıp, bunu halka bankalar yoluyla faiz alarak vermesi sorunludur. Çünkü devlet merkez bankaları yoluyla X miktarda para basarken, halktan X+Y miktarda para istiyor, Y miktarı asla basılmadığı için ödenemeyecek bir borç üretiliyor, bu borç kişilerin katma değeri oluyor, devlet riba alarak para basıyor, sanal bir para, değeri ve karşılığı yok. Kişilerin ''faiz'' alması ile, parayı basan kurumun faiz ile para basması arasında büyük bir fark olduğunu düşünüyorum. Binlerce yıldır para sisteminin böyle işlemesi de bu durumun doğru olduğunu kanıtlamaz. Dünyada hiç sınırsız basılabilen para sistemi kalıcı olamadı, altın ise sürekli kalıcı idi, üretilemediği ve kaybolması zor olduğu için. Ama sizin eleştirdiğiniz gibi hiç bir zaman siz iş kursanız bile yeni altın basmak zorunda kalmadık, eğer büyük bir iş kurarsanız doğal olarak değeri düşecektir. Bitcoin örneği, aşırı yeni bir örnek ama ilginç ve dikkate değer bir örnek olduğunu düşünüyorum. Selam.
Gürkan seni severim ama maalesef bu video olmamış. (Okuyacak diğer arkadaşlar için söylüyorum, burada yazdıklarım tamamen kendi fikirlerimdir, inanmak zorunda değilsiniz, hatta inanmayın! Kendi aklınızı kullanın, kendi kararlarınızı kendiniz verin) PARA nedir? Parayı kim basıyor? Neden para basılıyor? Ne zaman para basılır? Para basılınca ne oluyor? Basılmazsa ne olur? Öncelikle bunları özümsemen gerekiyor. Bunları bilmeden 06:25 "Faiz ticarette olmazsa olmaz bir enstrümandır. Yaşamak istiyorum ama nefes almayacağım ne kadar saçma ise ticaretle uğraşıp faiz almamak da uygulanamaz bir kuraldır" diye girişmişsin ama maalesef YANLIŞ! Özetle, paranın kiraya verilmesi riba'dır. HARAMDIR. NOKTA! Bankadan kredi aldığını düşün, aldığın şey para, karşılığında taksitle verdiğin şey gene para! Yani bu bir alışveriş değildir, borç para alıyorsun, aldığın borcu (ana para) ödüyorsun bir de üstüne aldığın ana paranın kirasını (bankalar buna faiz diyor, kitapta buna riba denir) ödüyorsun. İşte bu kadar basit: Borç para verip bu verilen borç paradan (ana para) fazlasını tahsil etmek ribadır. Zaten bu yüzden kitapta insanlara riba almaması (paranın kirası) emredilir ve "ana paranız gene sizindir"(2/279) denir. Zaten bu yüzden insanlar "alışveriş de riba gibidir" diyor, oysa değil! Alışveriş, bir mal alıp karşılığını bir mübadele vasıtası ile (altın, gümüş vs) ödemektir. Araba kiralarsın, aldığın şey araba ama kullanma bedelini para ile ödersin. Bu alışveriştir. Oysa para alıp kullanıp bunun karşılığında parayı da verip üstüne bir de kullanma bedeli vermek ribadır! Çünkü araba kiralarsan arabayı eskitirsin, eskitme bedelini ve adamın kârını ödersin, bu alışveriş olur. Ama paranın eskitme bedeli yoktur! Çünkü para eskimez, ama değer kaybeder, işte insanların kafasını karıştırdıkları yer burasıdır. Şimdi şu ayeti tekrar oku: "Ribâ¹ yiyenler, ancak şeytanın dokunuşuyla çarptığı kimselerin kalktığı gibi kalkarlar. Bu, onların, “Alışveriş de ribâ gibidir.” demelerindendir".2/275. Bir insanın aldığı bir malı üstüne kâr payını koyarak para karşılığında satması tabii ki helaldir. Buna da kitapta faiz(kazanç) denir. Şu an bankaların "faiz" olarak kullandığı kelimenin kitaptaki karşılığı "riba" oluyor. Yani Arapça konuşsak faiz helal, riba ise haramdır. KAZIN AYAĞI ÖĞLE DEĞİL! Bütün bu açıklamalara rağmen, günümüzde enflasyon diye bir meret olduğu için bir banka 0 faiz ile kredi verirse zararlı çıkar! Çünkü kredi verdiği zaman o para ile 100 bin ekmek alınıyordu, ancak taksitlerin ödendikleri gün gidip tüm parayla ekmek alsan, toplamda 90 bin ekmek ancak alabilirsin!!! İşte insanların kafasını karıştıran nokta burasıdır. Sorun, PARAdadır, çünkü kağıttandır ve devlet (merkez bankası) istediği zaman para basabilir, değerini arttırabilir, azaltabilir... Hem de karşılıksız! Zaten kredi ile aldığın para da bankanın değildir, tam tersi senindir, ilgili bankanın merkez bankasından aldığı ve senden aldığı faizin bir kısmıyla tekrar merkez bankasına ödeyeceği bir paradır. İşin ilginç tarafı sana kredi olarak verilen paranın aslında karşılığı yoktur, karşılıksız basılmış bir paradır. Hatta ve hatta o para daha basılmamıştır, basılmadığı halde basılmış gibi banka sistemleri bunu dijital olarak hesabına aktarır. Yani aslında bankalardan çekilen krediler diğer müşterilerin parası bile değildir (eskiden böyleydi ama artık dolandırıcılık o seviyeyi bile geçti). Peki o zaman kitaba göre davranmak isteyen bir banka insanlara nasıl kredi vermeli? Faizsiz mi? Ribasız mı? Öncelikle eğer bankanın borç verdiği şey PARA ise -ki günümüzde öyle- o banka sadece enflasyon farkını alabilir. Onun ötesi ribadır. Ancak gene günümüzdeki bu çepreşik, karışık, insanların kafasını ve midesini bulandıran ekonomi ve finans terimleri sayesinde bir bankanın verdiği kredinin geri ödemesinin ne kadarının enflasyon farkı, ne kadarının kredi olduğunu hesaplamak mümkün değildir. Çünkü paranın arkasında olması gereken karşılık (genelde altın rezervi) YOKTUR! Yani kullandığımız para karşılıksız basılmaktadır. Bu da tüm denklemleri altüst eder! Bankalar, kredi olarak borç verdikleri paranın kirasını "faiz" adı altında alır, oysa bu Arapça ribadır. Neden? Çünkü bankalar buna riba demek istemediler. Deseler düpedüz haram olacaktı. Faiz dediler. Nasıl ki katılım bankaları ribaya şu an "kâr payı" diyorsa, diğer bankalar da ribaya "faiz" deyip geçiyorlar. 2si de yanlıştır (Bankaların buna neden faiz dediği ve insanların da neden faiz için haram dediği çok uzun bir mesele, buraya yazmaya değmez). Bu iş sadece PARA ile de bitmiyor, devlet tahvili ve bono'lar da gene devletin aracılık ettiği "resmi dolandırıcılık" yöntemleridir. Bunların hepsi Allah tarafından şiddetle yasaklanmıştır. Ancak ekonomi ve paranın ne demek olduğunu bilmeden büyüyen cahil vatandaşlar olarak bunları karıştırmamız gayet doğaldır. Şeytan bu konuda amacına ulaşmıştır. Bakman gereken başlıklar: Fractional Rereserve Banking, Currency vs Money, Debt Based Financing
@@gurkan-engin siz konuyu bir kişiye olan faydasından degerlendirdiniz o açıdan konu anlaşılmıyor olabilir oysa faizin arkasındaki destekleyen ve sömüren güçle alakalı değerlendirmeniz gerekir bence edip yukselle yunuseksi bir program yapmışlardı orda anlatılanlara bahsediyorum bi bakin isterseniz. Birde yıllarca borca dayalı bir sistemin 2 sene faizi baskılara ile toparlanması beklenemez uzun zamanda sonuç alınması gerekiyor diye düşünüyorum vesselam
yanmışın paranı degerini korumak ıstıyorsan altına gumuş e vb mallara yarırabilirsiniz Allah a ve rasulune savaş halınde bulunmak cok kotu birşeydir eger uyarıldıgın halde devam edersen mahf olursun
sizin "ticaret yapmak için borç almak karşılığı faiz ile borç vermek normal" dir demişsiniz ya asıl bu çok riskli.Zira borç alan adam borcunu ödeyemezse var olan mal varlığını kaybetmesi bir yana hem kendi özgürlüğü dahil aile fertlerininde özgürlüğünü kaybedebiliyordu 7. asırda. Bu yasaklanınca kapital sahibi kapital zaman içinde kullanılarak eriyeceği için bunu korumak için güvenilir bir genç bulup ona birkaç deve yükü sermeye hazırlayıp bir kervana dahil edip kervanla beraber Şam veya Lübnana yollayıp orada daha önce çalıştığı adamlara onun gidip şu meblağdan ürünü stamasını sonrasında başka birine gidip belirlediği malzemeden alıp aynı kervanla geri dönmesini, bu satıldıktan sonra kalacak olan karın %20 si kervana katılan gence kalan %80 kapital sahibine veriliyordu. eee kervana çapulcular saldırıp malı yağmalarsa ne olacak. derseniz genç sadece emeğini yitirecek. yanında kervandaki minimum 20/30 kervancı şahit olacağı için kendine karşı güven yitirimi toplumda olmayacaktı. ve sermayedar da sermayesini kaybedecek, bu şekilde ortaklaşa kayıp olacaktı... ama yaşlılığından dolayı hayatı riske girmeyecek sadece sermayesini kat edecekti. bu sistem çok yaygın kullanılarak Araplar çöldeki şehir devletlerinden birleşip tek bir devlete tüm çölde güvenliği tek elden sağlamaya Hint okyanusundan Akdeniz sahillerine (sonra Afrika'nın kuzey sahillerine) tek bir vergiyle mal taşınımına kadar oluşan bir sistemi 80 senede kurdular... bu tarihi kayıtlarda mevcut.
Güzel kardeşim, Ayetler arasındaki farklılıkları riba x faiz farkı ile açıkladın. Ama neden euzu besmele ile sakin sakin okumadın; Hemen hemen doğrudan faizi/ribayı anlatan ayetleri sırasıyla alıntıladım. Orada sürekli faiz/riba almanın haram olduğundan söz ediliyor. Oysa faiz vermek konusunda hiçbir şey buyurulmamış. Buradan çıkan sonuç(benim anladığım) "Asla faiz alan olmayın. Ama değişik nedenlerle meta kullanıp bunu sahibine artırarak vermek mümkün" olduğudur. Faiz *yiyenler,* kıyâmet günü kabirlerinden, başka türlü değil, ancak şeytan çarpmış kimselerin cinnet nöbetinden kalktığı gibi kalkacaklardır. Bunun sebebi, “Alış-veriş de tıpkı faiz gibidir” demeleridir. Halbuki Allah, alış-verişi helâl, faizi haram kılmıştır. Her kime Rabbinden bir öğüt gelir de faizcilikten vazgeçerse, önceden *aldıkları* kendisine aittir. Artık onun hakkındaki kararı Allah verecektir. Kim de yeniden faizciliğe dönerse, işte onlar cehennemin yoldaşlarıdır ve orada ebedî kalacaklardır. 2.275 "Allah, malı *artırdığı* sanılan faize bereket vermez ve onu eksilte eksilte sonunda mahveder. Buna karşılık malı eksilttiği sanılan zekât ve sadakaları bereketlendirir. Allah, nankörlükte ve günahta ısrarlı olanların hiçbirini sevmez. 2.276 "Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının. Eğer Allah’a gerçekten inanıyorsanız, faizden doğan, ancak henüz *tahsil etmediğiniz* kazançları almaktan vazgeçin." 2.278 "Ey iman edenler! Kat kat faiz *yemeyin*. Allah’a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz." 3.130 "Ey iman edenler! Karşılıklı rızaya dayalı bir ticaret olması dışında, aranızda mallarınızı *batıl yolla yemeyin*. Kendinizi öldürmeyin. Şüphesiz ki Allah, size karşı merhametlidir. 4.29 "Yasaklandıkları hâlde faiz ve insanların mallarını *batıl yollarla yemeleri* nedeniyle... Onlardan kâfir olanlar için can yakıcı bir azap hazırladık." 4.161 " İnsanların *malları artsın diye* alıp verdiğiniz faizler, Allah katında artmaz. Allah’ın rızasını umarak verdiğiniz zekâtlar ise, işte kat kat arttırılacak olanlar bunlardır." 30.39
Bir konu daha var. Siz ben ticaret ile uğraşan biri olarak faizden kaçamıyorum demişsiniz. Şu örneği vermişsiniz " param olmadığı için VERGİMİ ödeyemiyor ve devlet gecikmeden dolayı benden faizi alıyor, bende ödemek zorunda kalıyorum" dk ka 04.30 BAKIN burada önemli konu Siz faizi alan değil ödeyensiniz. Allah faizi ALANA " ANA PARAN SENİNDİR KALANINI BIRAK " DİYOR. Bakara Bakara 278, "Faiz ALAN Allah'a karşı savaş açmıştır " Bakara 279 da diyor... "FAİZ YİYENLER ancak şeytanın..." diyerek FAİZ ALANLARA UYARIDA bulunuyor Bakara 275... Dikkat ederseniz Faiz ödeyenlere yönelik hiçbir uyarı yok ayetlerde Allahu Alem... Zaten bir insan ihtiyacı olmasa neden gidip faiz ödeme karşılığı birinden/kurumdan borç alsın ki!? Zaten Mümin biri bir müminden borç alıp ödeyemiyorsa, ona süre tanıyın yine ödeyemiyorsa helal edin diyor ayette.
Valla bu kadar ayet varken net iken yüzlerce yıldır uygulanır bilinir iken bi anda yüzlerce yıldır yanlış anlaşılmış diyosun..söyliycek söz bulamıyorum...tevratta ortada incilde .boşver şimdi kuranı düşünme.. Onlardamı yanşış anlamışlar..kelimelr şöyleymiş böyleymişmi tevratttada..
Aydınlatıcı, düşünmeye sevk eden güzel bir video fakat faiz kavramı, şöyle bir örnekle biraz olsun netleştirilip videonun gayesi bakımından kayda değer bir verim sağlanabilirdi diye düşünüyorum. Diyelim ki bir arkadaşınıza yıl sonunda ödemesi şartıyla yılbaşında %0 faizle (yani faizsiz) 100 TL borç verdiğini farz edelim. Yıl sonunda yıllık enflasyonun %15 olarak açıklandığını düşünün. Arkadaşınız borcunu kaç TL olarak ödemelidir? Eğer bahsedilen nominal faiz ise 100TL. reel faizden bahsediyorsak en az 115 TL ödemelidir. Yani faiz derken reel faizden mi nominal faizden mi bahsediyoruz.
Merhaba Gurkan bey, arastirmalariniz icin tesekkur ederiz. Bu konuyu anlatirken bazi bahisleri bos birakiyorsunuz ve bu bosluklar argumanlarin altini oyabiliyor. Mesela “uretimi artirmak zorundayiz, uretim artinca karsiliginda para basilir ve bu da paranin degerini dusurur ve faizi dogurur” diyorsunuz ama bizden cok daha fazla uretim yapan bir cok ulkenin para degeri dusmuyor, faiz yillarca sabit ve dusuk, bazilarinda eksi faiz bile var. Hal boyleyken bahsettiginiz argumaniniz bosa cikiyor. Emeklerinizi takdir ediyorum ve izliyorum ama bu konudaki argumanlarinizin alti biraz bos kalmis. Aslinda Alman hukukundaki tefeciligin taniminin ribayla tam ortusmesi islami kaidelerin musluman olmayan gelismis ulkelerde cok daha fazla uygulandigini, ayni ulkelerde faizinde olmadigini, bu sekilde refah icinde yasadiklarini goruyoruz. Bence buradaki asil mesele, uretim artisini paranin degerini dusurmeden karsilayabilmekte, yani faizi doguran sebep, vatandasin uygulamasinda degil, musluman ulkelerin para, uretim, yatirim politikalarinda yatiyor ve hemen hic biri de islama uymuyor. Her zamanki gibi vatandasta geriye gittigini farketmeden faiz riba tartismalari ile birbirlerini bosuna sucluyor.
Öyle demedim. Yatırım için olmayan parayı yatırımcıya devlet karşılıksız verirse fiyatlar artar dedim. Bahsettiğiniz ülkelerde faiz olduğu için dediğiniz olmuyor, yani o ülkeler tezimi destekliyor.
Faizin normalde hak olduğunu ama sadece zor durumdaki kişilere karşı haram olduğunu söylüyorsunuz. Bu hüküm aynı zamanda zor durumdakilere yardım etmemenin de haram olduğunu söylüyor bize. Yani mesela ben bir ilaç üretip satıyorum. Hasta birisine bunu satarsam haram işlemiş oluyorum bu mantığa göre. Zor durumdakilere faiz uygulamamanın bir iyilik olduğu bir gerçek ama zor durumdakilere(bu tanım da açıklanmaya çok muhtaç, hangi ihtiyaçlar "zor duruma" örnek?) hak olan faizi uygulamak her zaman haram diyemeyiz diye düşünüyorum. Yoksa zor durumdakiler üzerinden para kazanmak haramdır dersek komple ticaret sistemi de çöker.
ENFLASYON FARKI KADAR FAİZCİLİK !! "Enflasyon farkı kadar faiz almak helal olur mu !?" sorularıyla çok karşılaşmaktayım. Çok defalar bunu izah ettim. Ama bazı ilahiyatçı ve akademisyen arkadaşlar için tekrar izah etme ihtiyacı hasıl olmuştur. Mevcut ekonomik sistem üç tane enstrümanla hareket eder. - Enflasyon - Kur (buna devalüasyonda diyebiliriz) - Faiz Bir matematik denklemi çözerken o denklemdeki enstrumanların, hepsinin aynı zaman diliminde olduğunu varsayarak çözeriz. Mesela X ve Y oluşan bir matematik formülü düşünün. Önümüzde de Y=(X2)+(3×)+5 gibi bir paravol olsun. Bu formülü biz aynı zaman dilimi içinde olduğunu varsayarak çözeriz. Ama enflasyon devalüasyon(kur) ve faiz olmak üzere ekonomik sistemin üç tane enstrümanı değişik zamanda birbirlerinden farklı oldukları için aynı zaman dilimi denklemi içinde çözemezsiniz. Şimdi bu üç enstrümanın zaman içerisindeki durumlarına bakalım. - Enflasyon; geçmişi ifade eder. Yani geçmiştir geçmişte yaşanmıştır - Fevalüasyon; anlıktır şu anda kur kaçsa devalüasyonda odur. - Faiz; ise geleceği ifade eder. Bu durumda geçmişte olmuş bitmiş bir şey ile gelecekte olan bir şey nasıl karşılanabilir !? Geçmişte olmuş bitmiş ve hükmü verilmiştir. Mesela geçmişte kıtlık veya yokluk yaşanmış, olmuş ve bitmiştir. Diyelim ki bugün yenibir fiyatlandırma yapacaksanız. Fiyatlandırmayı yaparken geçmişte yaşanan kıtlığı veya yokluğu fiyatlara yansıtıyorum diyemezsiniz. Böyle bir durumda almaya gelince de; "Enflasyon farkı kadar faiz helaldir..." diyemezsiniz. Demeye devam ederseniz, Enflasyon Farkı kadar faizci olursunuz. Bunları bilseniz iyi olur !! ... Vesselam Prof. Dr. Mete GÜNDOĞAN
Saçmalık. Hangi banka teminatsız kredi veriyor. Ödeyemezseniz ne oluyor o teminat. Hem faizi ödüyorsunuz hem teminatınız çöp oluyor. Bereket mi kalır orda. Zaten kurduğunuz iş yeni üç kuruş kazanacaksınız o da faize gidecek. Doğrusu şudur. Banka sizin işinize yatırım yapmak istiyorsa işi inceler kar ederseniz ortak olur. Zarar ederseniz bir noktada işi durdurur. Malı satar, karınıza ortak olduğu gibi zararınıza da ortak olur. İşte bu ticarettir. Gerisi ribadır.
İktisat ve işletme den pek bilgi sahibi değilsiniz... Kimse hatta hiç kimse zor durumda kalmadıkça kimseden borç istemez. Riba ve faiz aynıdır. Meşrulaştırmayalım. Yanlış bilgi vermeyelim. Görüşlerimiz şimdiye kadar aynıydı lakin bu videonuz ve Dünya küredir diye geçen bir videonuz var buralarda aynı görüşte değilim...
Siz iktisat ve işletme konusunda bilgi sahibi misiniz? Günümüzde devasa şirketler bile faizle borç alıyorlar. Kişiler/kurumlar sadece zor durumda oldukları zaman borç aramaz ki, zor durumda olan kişiye kimse ticari olarak borç vermek istemez zaten Çoğu zaman, daha iyi duruma gelmek için borç arar. Evet, bazen insanlar zor durumda oldukları için de borç isterler. Ama her zaman değil, mesela şu örnekleri düşünün: Adamın zaten işletmesi vardır, 100 kazanıyordur, 200 kazanmayı planlayarak işini büyütmek için borç alır. Adamın zaten bir arabası vardır ama daha iyi araba istiyordur, bunun için de borç alabilir. . . Örnekler arttırılabilir ama gerek yok.
