Kadının intiharindan sonra Halit Ziya hiç digerlerinin ruh hali hakkında bir şey yazmamıştı bu konuda kırgınım ona, Anna Karenina da da Anna'nin ölümü kimsenin umrunda değildi ama en azından kont vronski üzülmüştu. Elinize sağlık güzel inceleme olmuş
Güzel bir inceleme olmuş, teşekkürler. Ben Bihter'in intiharının biraz da toplum korkusundan ileri geldiğini düşünüyorum, hatta intihardan hemen öncesinde Bihter'in "bu kapıdan çıkınca nasıl karşılanacağım, nasıl muamele göreceğim" tarzı bir sorgulamaya girdiğini hatırlıyorum. Sadece aşk buhranı değildi bence sebebi. Ben de Selim İleri'nin "Aşk-ı Memnu ya da Uzun Bir Kışın Siyah Günleri" adlı incelemesini okumuştum. Gerçekten çok değerli, derinlikli bir roman. Dizi romanın önemini biraz gölgeliyor gibi, incelemeniz çok yararlı olmuş bu yüzden. 😌
Bu romandaki karakterlerin birbirlerine yakınlaşmalarını ve birbirlerinden uzaklaşmalarını da tutkuyla yapılan bir valse benzetmişti adını hatırlamadığım bir eleştirmen. Bihter; Adnan, Nihal ikilisine yakınlaşır ve onlardan uzaklaşıp kendini Behlül'ün rüzgarına kaptırır. Romanın kurgusunda önemli yere sahip olan bu ilişkileriyse ateşli bir vals gösterisini izler gibi okuruz. Aşk-ı Memnu romanını doğru değerlendirmek için Uşaklıgil'in etkilendiği yazarları ve onların eserleriyle birlikte realizm, naturalizm gibi akımlara da hakim olmak lazım. Derin bir araştırma yapılmadan bu roman değerlendirilirse zina yapan Bihter'in recm edilmesini savunanlar ortaya çıkar ya da toplum yapısını bozan ahlaksız sıfatı yazara yapıştırılır ve ona küfredilir. Sizin de bu roman hakkındaki görüşüne katılmadığınız eleştirmen de bence bunu yapmış.
@@ozansezer1093 Teşekkür ederim bilgi için. Üniversitede incelemiştik Aşk-ı Memnu romanını, roman hakkında okuduğum eleştirilerden vals benzetmesi kalmış aklımda. Sanırım romanı yıllar sonra tekrar okuma zamanım geldi:))