Videoyu sonuna kadar can kulağıyla sonuna kadar büyük zevkle dinleyip ama hıc bır şey anlayamayan kac kişiyiz. 2 saatte sürse gene hıc bir şey anlamayıp sonuna kadar dinleyecek kac kişiyiz
bir fizik mühendisi olarak beğendiğim bir video oldu...aferim genç baya güzel toplamissin ve ortaya kaliteli ve kalibresi en azından bu platform için yüksek kabul edilebilecek bir video çıkmış...
Biz aslında yokuz.. Ego bu yüzden var.. Geçmişi sürekli hatırlamamız.. Kendi kafamızda kurguladığımız Kişiliğimize uygun seçimlerimiz.. Kendimizi Varlığımıza inandırmamız..
Nasil anlamadiniz hocam, Maddesel fizik le quantum fizigini birlikte aciklayacak bir teorinin pesinden kosanlari anlatiyo arkadas. Aslinda anlamamanizda normal zaten cozebilen nobel alicak 😅
Engin bilgilerle dolu bir evrende bilgisiz kalmak en büyük korkumdur. Bu korkuyu yenebilmek için güzel bir kanal keşfettim. Frekansını bozmadan, gerçek bilimi bizlere anlatman dileğiyle. Zira sözdebilimi herkes anlatıyor!
Türkçe RU-vid'da izlediğim en iyi Kuantum Alan Teorisi dolayısıyla Kuantum Kütleçekim Teorisi içeriğiydi diyebilirim. Çok doyurucu ve aydınlatıcıydı. Emeğine, aklına, zekana sağlık Doğal Frekans. Fizikçi olmadığımı ama konularla çok hemhal olan biri olduğumu belirteyim. Videoyla ilgili tek eleştirim, LQG'yi detaylandırmaya almadan sadece adını anarak geçiştirmen. En az diğer alternatifler kadar süreyi hak ettiğini düşünüyorum. Neyse varsın o kadarda olsun. Çok iyiydi içerik çok. Arvin Ash'in koltuğuna geçeceksin bu gidişle kardeşim 👍🏻 👏🏻 🙋🏻♂️
Beğendiysen ne güzel hocam. Eleştirine cevap verim. Bir iki ay içerisinde arkaplan bağımsızlığı üzerine video yapmayı planlıyorum. Orada LQG üzerinden örnek vererek gideceğim için burada girmek istemedim. Burada girip yakın zamanda orada da değinseydim insanları sıkar diye düşündüm ama bilemiyorum. Belki de bu videoda değinmek daha güzel olabilirdi. Teşekkürler.
Yuzlerce belki binlerce video bigbang ve Quantum fizik seyrettim. Arkadaşın videolarini sblayabiliyorum ama hizli gittiği icin biraz ipin ucunu kacirabiliyorum. Ama tekrar dönüyorum. Tabiiki fizik ve kimya matematik bilmeden anlamak mümkün değil. Arkadasin videolarin çoğunu seyrettim. Bana göre kendisi bir bilgi küpü. Tebrik ederim.
Bebar bilimin eski kalitesi yok bu arada. Gpt çıktığından beri videolarının içi çok boş cümlelerle dolu sanki bişey anlatıyor ama videonun sonunda ne anladık şimdi oluyor eski tadı yok
Videolarınız çok güzel, konuların birbiriyle ilgili olduğunu göstermeniz de öyle. Konu hakkında geniş bilgi sahibi olanların da, hiç bilgisi olmayanların da bir şeyler anlayacağı bir tarz geliştirmeniz bu konularda daha fazla kişinin bilinçlenmesine vesile olabilir. Her şeyin teorisine doğru: 1. Zaman aslında üç boyutludur. Zaman maddi bir varlık, onu ölçebiliyoruz. Ayrıca görelilik teorisine göre zaman bir bütün olarak mevcut. Gerek görülürse zamanın üç boyutlu olmasını çok basit şekilde anlatabilirim. 2. Evrenin sürekli büyüdüğünü ölçüyorsak ona karşın küçülen bir varlığı da ölçebilmeliyiz. Bu küçülme yok olmayla sonuçlanmaz, sonsuza kadar da sürebilir. 3. Her ne oluyorsa şimdi oluyor. Bir şeyin geçmişte olduğunu düşünmemiz veya gelecekte olduğunu hayal etmemiz geliştirdiğimiz bir simülasyondan ibarettir. Geçmişi gözlemleyen izafiyet teorisinden, geleceği gözetleyen kuantum teorisinden her şeyin teorisini tamamlamasını bekleyemeyiz. Şunu soralım, her şeyin teorisine sahip olmamız ne ifade ederdi? Şu an sahip olduğumuz var olma bilincinden daha üstün bir şey elde etme ihtimalimiz yoktu. Oysaki sizin her şeyin teorisine dair açıklamalarınız bizim bilincimizle ilgili hiçbir ifade içermiyor. Yaşamak, anlamak, bilmek. Bilmek, anlamak, yaşamak.
Hocam yakın zamanda gelmez muhtemelen ama nötrino kütlesi hakkında bir video yapmayı planlıyorum. Belki onun içine standart modelin ötesi konusu hakkında da bir şeyler eklerim.
Bence kanalın gidişat harika, anlatım seviyesi yüksek, konular zor. Doğa bilimleri araştıranlar için bu seviyede bir kanala da ihtiyaç var. Diğerleri çoğunlukla temel seviyeye daha çok hitap ettiğinden araştıran ve kafa yoranlar için biraz vakit kaybına yol açabiliyor. Teşekkür ederim, başarılar dilerim.
Benim size tavsiyem( nacizane)...bazı terimleri özellikle uzay zaman dokusu, maddenin ve enerjinin uzay zamandaki bükülmeyi nasıl yaptığı, kuantum salınımları, eğri uzay zaman ne anlama geliyor v.s....gibi açarak anlatırsanız daha çok kişiye ulaştırmış olursunuz. Bu terimleri çok merak edenler belki araştırıp anlayabilir. Ama video içinde akışa eklense daha aydınlatıcı olur. Teşekkürler.
Ah be yeğenim!.. 30 sene önce ( 1990 öncesi) rastlaşsaydık ilginç olgular oluşabilirdi. Fakültedeki Komplex Analiz dersindeki; İki nokta arasındaki en kısa mesafenin 0 ( Sıfır) olduğu denklem analizinden sonraki başıma gelenler epey matrak bir sohbet konusu olabilirdi mesela. Ben bu konudan yola çıkarak '' Oktadron Etkisi'' adını verdiğim bir hipoteze daldım. Yani; 3 Boyutlu bir Evrenin görülmeyen bir boyutunun varlığını ispatlamak bir hoş hatıra şu anlık halimde. Hocalarımın tavsiyesi ile bir kitap dahi yazdım. ( Tanrıların Zor Oyunu/ Adımlar yayın evi). Ha!.. Şu her şeyin denklemi. Maalesef o denli yetkin bir matematikçi değilmişim. Zaten bir Teorisyenim. ama konu fizik olunca Teorisyenler bile tartaklanıyor bu devirde.Hemen bir toparlar isek; Big Bang ile oluşan Tek Boyutlu ve kütlesiz varlık parçacığın, vektörel hareketi ile evreni bükmesinin sonucu oluşabildiği vektörel birleşimler sayeyesinde Sicime de 12 adet olan kuark çeşidine de bir açıklama getirmştim o zamanlar. Yarım kaldı elbette. Neyse. Selam olsun. :))) Ha!.. Şu simplex var ya! Oktadron olan Evrenimizim yapısının özüdür. Neredeyse varlığımızın statik evreni sadece burada vardır ve kendini algılatır. Titretişimlerin de Bu tek boyutlu ve kütlesiz vektörel varlıkların brleşmeleri ( Uzay baskısı) ve bu birleşmiş hallerin uzadaki bükülme ile oluşan dinamiğin sonucu oluştuğu kanatndeydim.
Sn Cengiz D. Tanrıların zor oyunu ' kitabınızı çok seneler önce okumuştum. O zamanlar sicim teorisi fikri yeniydi.bir kimyacı olarak maddenin özüne ulaşma amacına ilham verdiniz
Yine de evrenin içinde insanın var olup, evreni anlama çabası yani evrenin kendini tanıma çabasını izlemenin verdiği bir gurur ve birden çok daha fazla duyguyu kırpıştırıyor insanın içinde. Bu arada kuantüm köpüklerinin paketlerine yok demenin mümkünatı yok fakat çift yarık deneyi gibi birleşip pürüzsüz bir yüzey olanı oluşturması aslında gayet anlaşılmaz olsada anlaşılır oluyor. Bence çok başarılı bir içerik olmuş çaba ve emek için çok teşekkürler hocam mükemmelsiniz. ❤❤❤🎉🎉🎉
@@istanbuldanyilmaz evet sadece cepten girince çıkıyor. Ben normalde bilgisayar kullanıyorum. Hype tuşuna tıklamak için özellikle cepten açıyorum bazı videoları.
@@istanbuldanyilmaz bir şey daha ekleyeyim. Cepten önce beğen tuşuna basarsanız otomatik olarak çıkıyor Hype tuşu.Ben bulana kadar canım çıkmıştı. Siz de benim gibi zorluk yaşamayın.
@@belginruzgar6130 yorumların orada ki noktaları görünce şüphelendim.kaydırınca hype kısmı çıkıyor.resmen saklamışlar :) haftada 3 kullanma hakkımız var. portakalı soydum oynayacağım artık ::))
Ölçebildiğimiz en uzun dalga boyu diye bir sınır var mıdır? Ya örneğin, 1 ışık yılı uzunluğunda dalga boyu olan fenomenler de varsa? Bunu biliyor olabilir miydik? Nereye kadar ölçebiliyoruz ki?
Ölçüm söz konusuysa teknolojimize bağlı olarak şu an bir limit var diyebiliriz sanırım. Direkt maksimum dalga boyu için bir limit var mı mevzusundan emin değilim. Teorik açıdan aklıma limitleyen bir şey gelmiyor şu an. Ama evren sonsuz olmadığı sürece o dalga boyunun da sonu olmalı.
Elektromanyetik spektrümde bir dalganın boyu uzadıkça, o dalganın frekansı azalır. Denizaltılarında komünikasyon için çok düşük frekanslı, çok uzun dalga boylu dalga bandı kullanırlar denizin en derinlerde irtibat kurabilmek için. Yüksek frekanslı sinyaller tuzlu deniz suyundan dolayı bozuluyor. Rus donanmasının denizaltıları 3 - 30 Hertzlik yani 100.000 kilometre - 10.000 kilometrelik dalga bandı ile komünikasyon kuruyor. Bu dalga bantlarında çok büyük verici ve antenler gerekiyor. 3 Hertzin altında başka hiç bir yerde donanma haricinde frekanslarla çalışılmıyor. 3 Hertzin dalga boyu 100.000 kilometre. Bir dalga boyunun bir ışık yılı olan bir sinyal ölçmek için ne bir anten var nede öyle bir verici var.
@@mikailcandan644 anlatımınız doğru ancak tüm dalgalar elektromanyetik spektrumda olmak zorunda değil, gravitasyonel dalgalar gibi, 2015 te keşfedilen dünyadan yaklaşık 1.3 milyar ışık yılı uzaklıktaki iki kara deliğin çarpışmasıyla uzay-zaman dokusunda oluşan gravitasyonel dalgaların boyu milyonlarca km ye kadar çıkıyor. bu dalgaların varlığını biliyoruz, bu bilgi, soruyu soran arkadaşın cevabını yine olumsuz olarak yanıtlıyor, çünkü bir ışık yılı dalga boyu 9 küsür trilyon km demek, biz henüz milyon km lerdeyiz. bu tip dalgaları tespit etmek için LIGO, Virgo ve LISA isimleri verilmiş interferometreler kullanılıyor, lazer interferometri teknolojisi. İlk olarak, yüksek doğruluk ve kararlılıkla bir lazer ışını üretilir. Lazer ışını, ışını iki ayrı yola bölen bir ışın ayırıcı kullanılarak iki kola ayrılır. Her bir kol farklı bir yöne yönlendirilir ve belirli bir mesafeye kadar uzanır. Her iki kolda da lazer ışınları aynalarla geri yansıtılır. Yansıyan ışınlar, geri dönerek tekrar birleşme noktasına (ışın ayırıcıya) yönlendirilir. İki yoldan gelen ışınlar birleştiğinde, ışık dalgaları üst üste gelir ve bir girişim deseni oluşturur. Bu desen, ışınların aldığı yol uzunluğundaki farklara bağlı olarak değişir. Eğer iki koldaki yol uzunluğu tam olarak aynıysa, dalgalar yapıcı girişim yapar ve birleşen ışık daha parlak olur. Ancak, kolların uzunluklarında küçük bir fark varsa, dalgalar yıkıcı girişim yapar ve ışık yoğunluğu azalır. Bu faz farkı, çok küçük mesafe değişikliklerini tespit etmek için kullanılır. Eğer kütleçekimsel bir dalga interferometre kollarından birini biraz uzatır veya kısaltırsa, bu değişiklik girişim deseninde fark edilir ve tespit edilir. saygılar. @bberkok281 @mikailcandan644
@@mikailcandan644 Açıklamanız doğru ancak tüm dalga türleri elektromanyetik olmak zorunda değil. 2015 te dünyadan 1.3 milyar ışık yılı ötede çarpışan iki kara deliğin uzay-zaman dokusunda oluşturduğu gravitasyonel dalgalar tespit edildi, bu gravitasyonel dalgaların dalga boyları milyonlarca km ye kadar çıkıyor, soruyu soran arkadaşa olan yanıtımız yine olumsuz çünkü bir ışık yılı dalga boyuna sahip olmak demek yaklaşık 9.5 trilyon km demek, biz şimdilik henüz milyonlarca km dalga boylarındayız. Lazer interferometri teknolojisi ile yapılıyor bu tespitler. Kabaca şöyle çalışıyor: İlk olarak, yüksek doğruluk ve kararlılıkla bir lazer ışını üretilir. Bu lazer ışını daha sonra iki (veya daha fazla kola) ayrılır. Lazer ışını, ışını iki ayrı yola bölen bir ışın ayırıcı kullanılarak iki kola ayrılır. Her bir kol farklı bir yöne yönlendirilir ve belirli bir mesafeye kadar uzanır. Her iki kolda da lazer ışınları aynalarla geri yansıtılır. Yansıyan ışınlar, geri dönerek tekrar birleşme noktasına (ışın ayırıcıya) yönlendirilir. İki yoldan gelen ışınlar birleştiğinde, ışık dalgaları üst üste gelir ve bir girişim deseni oluşturur. Bu desen, ışınların aldığı yol uzunluğundaki farklara bağlı olarak değişir. Eğer iki koldaki yol uzunluğu tam olarak aynıysa, dalgalar yapıcı girişim yapar ve birleşen ışık daha parlak olur. Ancak, kolların uzunluklarında küçük bir fark varsa, dalgalar yıkıcı girişim yapar ve ışık yoğunluğu azalır. Bu faz farkı, çok küçük mesafe değişikliklerini tespit etmek için kullanılır. Eğer gravitasyonel bir dalga interferometre kollarından birini biraz uzatır veya kısaltırsa, bu değişiklik girişim deseninde fark edilir ve tespit edilir. Saygılar. @bberkok281
Yok ben anlamıyorum. Karadeliğin merkezindeki malzeme plank boyutuna yani kuantum ölçeğine inmiş olsa bile hala makro büyüklüktür çünkü bir atom altı parçacık, mesela bir elektron değil, onun sonsuz büyüklüğünde bir malzemedir. Ona kuantum kuralları işlememeli. Sadece küçüktür o kadar. Belki onun için üçüncü bir fenomen tanımı bulunmalı.
Aslında tekiliğin bir sonu yok bu yüzden kuantum ölçeğini dahi geçmiş olması gerek yıldızlar ya da yeniden fenomen olan doğrudan çöküş teorisine göre eğer yeterli bir kuvvet yoksa kuantum seviyesinde kalır kuantum fiziği işlemiyor zaten orada çünkü kuantum alanları orada çökmüştür normalde evren kuantum alanları ile doludur lakin orada bir alan yok kuantum alan teorisi bize şöyle der yeterli bir enerjiye ulasabilirsen quark filed vb.. alanlara aktarılabilirsin lakin kuantum alanı olmayan bir yerde quark vb maddelerin alanları oluşmaz yani bildiğimiz madde ve enerji işe yaramaz
negatif ve pozitif enerjinin birbirine üstün gelmesi durumunda yeni bir enerji ürer. Bu enerji karanlık enerjü dediğiniz aslında özünde stabil olan nötrleşmedir. boşluklar oluşur. sonrasında bir oluşum çelime döbüşür. döngüsel bir madde oluşur.
Birden fazla zaman türünden kastınızı tam anlamadım ama Itzhak Bars'ın iki boyutlu zaman üzerine çalışmaları var. Biz daha önce videosunu yapmıştık. Gerçi sonra sildik :D Sesleri çok kötüydü. Siz isterseniz kendiniz bir bakın. Bazı popüler bilim sitelerinde anlatılıyordu. Bir iki ay içerisinde biz de videoyu tekrar çekeriz belki.
Evren bir kuantum alandan oluşuyorsa evrensel bir frekans olması gerekir. bu frekans uzayın sanal bir mutlak zamanda salınım yapmasını gerektirir. bu salınım evrensel frekans ise izafi zamanı oluşturuyor olmalı. zaman iki boyutlu olmasa da çift katmanlı olmalıdır. Yani evren yekpare bir kuantum dalğa fonksiyonuna sahip olmalı. Evrenin sabitleri bu frekansa göre ortaya çıkıyor. Bu evrensel frekans, evrenin başlangıcında madde ve anti-madde 180 faz açısı farkına sahip oldugu için anti maddeyi karadeliklere dönüştürürken maddeyi saçtı.Bu saçılmaya BIGBANG diyoruz. Kayıp anti maddenin karadeliklerde oldugu varsayımı karadeliklerin neden hızlı büyüdügü sorusuna da cevap vermektedir. Evren ve kuantum alan sadece bir arka plan değil aynı zamanda aktördür. Evren, zamanın var olmasını sağlayan yekpare tek bir evrensel frekansa sahip. Bu frekans ile kütleçekimi etkileşince izafi zaman oluşuyor. Aslında izafi zamanda evrensel frekans ve kütleçekiminin etkileşiminin bir sonucu olarak vücuda geliyor. Evrensel frekans sanal bir mutlak zamanda meydana geliyor ki bu sebple manyetik alanın şidetini tespit edebilirz ama frekansını ölçemeyiz. Çönkü manyetik alan mutlak zamanda salınım yapan evrensel frekans ile ortaya çıkıyor. Bu sebeple izafi zamanda yani saniye cinsinden manyetik alanın frekansın zaman bileşeni yok, yani manyetik alanın frekansını ölçümlenemiyor. Bu konuda kendimce bir makalem var olayı etraflıca anlatıyorum. değerlendirmek isteyen olursa paylaşırım.
Hawking-Hartle'a bir yerde değinmiştik ama nerede hatırlamıyorum :D Galiba Sean Carrol videosundaydı. Ama maalesef yakın zamanda bu konular hakkında bir video gelmez. Şu an başka konulara çalışıyorum ve sanırım önce onları videolaştırırım.
Neredeyse yeni yayımlanan kütlesiz kütle çekimi ile ilgili bir video gelirse sevinirim yanlış hatırlamıyorsam ilk tanımlamalarda poisson denklemi kullanılıyor oradaki çok katlı oklid uzayını anlayamıyorum tam olarak , yaparsanız sevinirim
Hocam hemen gelmez muhtemelen, ama bir bakacağım. Eğer yapabilirsem yaparım konu güzelmiş. Önümüzdeki birkaç videonun konusu belli. Bir arkadaş elementlerin kökeni hakkında uzun video üretmemizi önermişti. Şu sıralar ona çalışıyorum. Ondan sonra bu konuda da video yapmaya çalışırım. Ama anlamazsam çıkmaz :D
@@doğalfrekans aslında kendim yapmayı planlıyordum Hocam yine de sizin abone sayınızı göz önünde bulundurarak size önerdim teşekkür ederim cevap verdiğiniz ve bilimi mümkün olduğu kadar yazdığınız için 🙏🏻
@@Non_kuantize Lütfen yapın. Burdanda bilgi verin. Ben makaleyi bulup biraz okudum ve Sabine Hossenfelder 'ın anlatımını buldum onla biraz daha iyi anladım. Bu konu çok ilgi çekici, mutlaka türkçe videosuda olmalı.
Ben bu adamın anlattıklarının milyonda birini anlamıyorum. Kasetten okuyor , çok hızlı okuyor, eminim kendide anlattıklarından birsey anlamıyor. Çok biliyormuş gibi , sırf ne kadar biliyorum görsünler diye anlatmış, karşısındakiler birşey anlasın diye Bir derdi yok, ve bence bomboş çok hızlı bir şekilde ekrandaki yazıyı okuyor sadece. Bu çok net. Çok önemli karmaşık bir konuyu, çok basitleştirmeye , önemsizleştirmeye yönelik bir girişim olarak izledim videoyu. Dedim ya okuduklarından anladığı bir şey yok aslında. 😁😀😂
Fırsat bulamıyorum evren bilim fizik düşünmeyede arada yinede çıkıyor bişiler,simulasyonla ilgili bişey farkettim Önemli bişey farkındayımda gerisini getiremedim ilgilenip kafa yoranlar bişiler bulabilir bi derya olabilir açılan kapı arkası. Farkındalığım şu simulasyon ve bilinç A: simulasyon neye kime göre yapıldı amacı ne? B: bu sezgilediğimiz evren simulasyonsa belirli bir zeka seviyesi üstünde simulasyon olduğunu o bilinç kavrayabilir Şöyle diyeyim simulasyon gerçekse bu ultra pürüzsüz gerçekçi simulasyon yerine pacman mine craft tarzı bir simulasyonda olabilirdi buna karşın zeka seviyesi düşük olabilirdi,düşük tutulabilirdi o mine craft tarzı evrende ultra gerçekçi algılanırdı Buradan fazla sorular türetilebilirde işte baba yorgun meşgul benim olsun tüm başarılar demeyip pası ilgilenenlere atıyorum
"Simülasyon neye, kime göre yapıldı? Amacı ne?" ve "Eğer evren bir simülasyon ise, belirli bir zeka seviyesi üzerindeki bir bilinç bunu kavrayabilir mi?" gibi sorular, zaten felsefi tartışmalarda sıklıkla ele alınmış, kökleri de platon dan başlar descartes ve geçen yüzyıla kadar uzanır gelir. okuyabilirsiniz, en modern hali nick bostrom tarafından ortya atılmıştır. bilinen konular arasında yer alır. Bu tür sorular, simülasyon teorisiyle ilgili temel meseleleri kapsar, tonlarca soru sorulmuştur böyle, hepsi aşağı yukarı belirli sorulara yönelir. "Daha düşük kaliteli bir simülasyon olamaz mıydı?" sorusu ise maalesef biraz sorunlu, aslında teorinin doğrulanabilirliğiyle ilgili temel bir sorunu göz ardı etmişsiniz. Simülasyon teorisi, kesin bir gerçeklik olarak kabul edilmediğinden, bu tür bir soru, doğruluğu kanıtlanmamış bir teorinin üzerine varsayımsal bir katman eklemekten öteye gitmez, yani "daha düşük kaliteli bir simülasyon" tamamen bir varsayımdır, aslında temelsiz bir tartışmadır, çünkü biri de der ki "bizim daha düşük kaliteli bir simülasyonda olmadığımızı nereden biliyorsun?", çünkü zaten simülasyon olduğu kabul edilirse yüzlerce hiyerarşik veya farklı simülasyon tanımlayabilir insan beyni belirli özellikleri baz alarak. Bu videolar yüzeydeki bilgilerdir, fark ettirebilir belki okul denen sistemde görmediğiniz birkaç bilgiyi ama derinleşmesi de çaba ister. videonun işlevi biter orada, ben de bir kuzenim rica ettiği için izledim. bir buluşa gitmek başarıya ulaşmak video kanalları üzerinde olmaz, naçizane görüşüm. saygılar.
@@Riemannian sorulmuşsa güzel no problem hem vakit hem imkan olmadığından bir çok şeyi okumamış eğitimini almamış olabilirim biraz vakit kaybı gibi oluyor fakat sorun etmiyorum daha önce bulunmuş şeyleri bulduğum oldu keyiflidide mesela bi tanesi pauli dışlama ilkesi bunu buldum araştırdım hemen bulunmuş ama olsun sonradanda olsa ben keşfettim iyicede kavramış oldum.
@@gokalpx1386 düşünmeniz çok güzel bu tip kavramlara, bu tip durumlar olur katılıyorum, çok küçükken (sanırım 7-8 yaşındaydım), ben de karesi alınan sayıları sıfırdan itibaren yazmaya başladım ve arada şunu gördüm, 0, 1, 4, 9, 16, 25,..., dikkat ederseniz aradaki farklar sırayla tek sayıları takip ediyor, bunun sebebini bir sene sonra sanırım ilkokul 2. sınıfa giderken buldum, binom açılımını öğrenmiştim matematik kitaplarımdan yan apartmandaki abiler vermişti ne yapacaksın olm bunları sen deyip:) ve aradaki farkın 2n+1 şeklinde oldugunu bulmuştum, sonra matematik sevgisi lisede olimpiyatlara kadar uzandı. Kolmogorov da bunu daha 4 yaşında fark etmiş, şaşırmıştım ve sevinmiştim bunu öğrendiğimde. benim Riemann ile birlikte favori matematikçimdir eskilerden:) bir arkadaşım da gümüş oran demiş bir problemle uğraşırken tanımladığı niceliğe meğer varmış:) aslında yani bazen bir soruyu birisi yıllar önce sormuş ve cevaplamıştır, sizin literatürle ilgili bir bilginiz yoksa bunu bilemezsiniz, bu her açıdan insanı tatmin edebilir. matematik ve fizik gibi alanlar çok yoğun derin teorik bilgiler saklar hatta görünenden fazlası, keşfedilenden çok daha fazlası. bunları zor problemlerde kullanılması ve ortaya bir kanıt veya çözüm çıkarılması önemli fakat daha önemlisi bulduğunuzun geçerli olabildiğini anlayabilecek bilimsel kanıtı yapabilmek, o yetkinliğe ulaşabilmek ve bunun doğru olduğuna kendinizi ikna edebilmek mevcut bilgilerin ışığında, kandırmaksızın. bu anlamda matematik ve fizik bilginin derinliğine döner yüzünü, her şeye rağmen büyük beyinler de hata yapar, evet ancak o hataya gelene kadar tonlarca yazar çizerler. teorik bilimlerde düşünceler kağıtlar harcamadıkça çok fazla ileri gitmez. deney yeriniz aslında beyniniz ve beyninizden kağıda dökülenler. siz pauli prensibini matematiksel olarak kanıtladınız mı? benim aslında söylediğim okul üniversite değil, sorun şu, bir konuda bir kavramı öğrendiğinizde onu gerçekten anlamış olmak özellikle fiziğin bu konularında matematik ile olur, matematiğin de temel konularından ziyade oldukça soyut konularıdır. Quantum mekaniğini bırakın, günlük hayatta bazen karmakarışık fenomenler olur fiziksel ve bunları bile açıklarken emin olma noktasına kadar düşündürürüm mesela kendimden küçükleri. soruları sormak da önemlidir buna katılıyorum, asıl olay, bir fenomen hangi genel koşullar altında böyle gerçekleşiyor, ben özel bir hal mi buldum genele özgü mü? bulmak derken matematiksel ve teorik kanıttan bahsediyorum. pauli dışlama (ve dışarlama da derler hatta matematikte inclusion-exclusin teoremine içerleme-dışarlama diye çeviri de yapılmış) prensi dedikleri aslında çok önemli bir olgu makro skalada bile, maddelerin birbiri içinden neden geçemediğini açıklama konusunda ve aslında, bu quantum mekaniği gibi disiplinlerin bir sonucu eğer o kadar küçük dünyalara inmeseydik muhtemelen bu sorunun tatmin edici derecelerde cevaplanması pek mümkün olmayacaktı. aslında atomistler antik yunanda zaten atom teorisinin temelini bşr şekilde atmayı başarmışlar (maalesef aristo-vari düşüncenin sonraki neredeyse 2000 etkisine rağmen), ben pauli den başka bunu merak eden var mı diye araştırdığımda 1700 lerde yaşamış dubrovnikli ruđer josip bošković i bulmuştum, aslında oldukça önemli derecede ilerlemelere yaparak yaklaşmış belli problemlerin anlaşılması için, tabii yaşadığı dönem açısından bakıldığında maalesef daha hipotetik ifadeler olarak kalmış, yine de çok önemliler, geçirimsizlik adında bir kavram geliştirmiş, mesela şöyle ifadeleri var: Geçirimsizlik, Kartezyen anlamda, birden fazla noktanın aynı anda aynı konumu işgal edemeyeceği anlamını taşır.Vaktiniz oldugunda bakarsınız, çok daha başka yönleri de var, zaten eski düşünürlerde bir yönde ilerleyen çok az sayıdadır, sıklıkla birkaç farklı disiplin ile ilgilenirlermiş. dünyada bu videolarla ilgili olan durum maalesef iyi değil (bu kanalı kastetmiyorum), insanların okulda görmediği bilgilere ulaşması anlamında iyi olsa da, bunu yapma şekilleri okuldan farklı değil, bunu bugüne kadar bulunmuş bilgilerin özetiyle veriyorlar, aslında sürekli üst tabakadalar, bir kişi bu konuları fark etti ve kendi başına üstüne düşünmeye başladı ve derinleşti, o zaman işler farklılaşıyor. düşünme işini doğru yaptıgını anlamak için, aslında çoktan duvar çarptığı bir noktada hala oyalanmaması için bilginin katmanlaşması gerekiyor o bilgiler de bu videolarda maalesef yok, kişinin kendi macerasından geliyor, evrim ağacı gibi kanallarda bile yok, video içinde anlatılabilecek bir detay kolay sindirilebilir noktalar seçiliyor. bildiğiniz gibi gelir kapısı artık youtube ve herkes yeni video bekliyor:) izlemek de sıkıntı yok, kimseye zarar gelmiyor gibi dense de, bu videolar insanı her zaman sanıldığı gibi maalesef derinleştirmiyor, bir seminer için bir uzman çıkıp konuşur onunla tartışırsınız, sorulara cevap da gelir kendi tecrübelerimden bunu gördüm, zaten izleyenler de az olur, ancak zaten sürekli döngüdeki videolardan yapılan içerikler ile durum artık konuyu aktarmaktan çok kan dolaşımını hızlandıran bir video yapabildim mi durumuna dönüşmüş. şöyle yanlış algılar da oluşturabiliyor: sürekli gizem ve mistik bir kafada, fiziğin temellerinden bahsetmek yerine filozofların fizikçilerin matematikçilerin yıllarca kafa patlatıp artık ilerleyemedikleri noktaları anlattığında çoğu kez temeli olmayan insanlarda hem bir motivasyonsuzluk yaratıyorlar videoları sevseler bile hem de her şey bundan ibaret gibi bir bilinç oluşuyor. videolarda söylense bile "uzun araştırmalar" gibi sürekli sözel popüler bilgiler konuşuldugu için altta yatanın ne olduğunu asla bilmiyorlar, bu şu an internet üzerinde çalışan sosyologların araştırdığı bir olgu. bilim insanı diyebileceğim (akademisyen demiyorum kendileri akademisyen olsalar da çünkü tonlarca akademisyen var ülkede ve dünyada ama düşünme refleksinden mahrum, bunların iyi olanlarına ben bilim insanı diyorum) güvendiğim kişiler arkadaşlarım bu yönden oldukça sıkıntılı bakıyorlar mevzuya. en önemlisi saf merak, videoda bir şey mi fark ettin, üstüne okumalar yapıp yazıp çizip düşünmek, işte o zaman beynin kıvrımları açılıyor, elinde bilgi olmadıgı halde bilgisi var gibi düşünen birçok kişi olayları kendi çerçevesinde anladığını zannediyor. sonra sordugumuzda çok yanlış cevaplar alıyoruz. okul zaten bir travma yaratıyor bunu biliyorsunuz, bu kez o travmadan özellikle bilgi açlığı ile çıkan kişiler kendilerini tamamen bu videolara teslim edebiliyorlar. naçizane görüşüm insanların bir bilgiyi her yönüyle anlama hususunda kendilerini ikna edebilecek duruma gelmiş olmalarının bile düşünen birey olmayı gerçekleştirme yolunda önemli ve çok değerli bir adım olduğunu düşünüyorum. yine sosyologların çok güzel bir analojisi vardır toplumlarla ilgili, tıpkı deniz gibi geç ısınır ve geç soğurlar. buradan hareketle şunu düşünürüm bazen, youtube da özellikle bilimsel olguların hemen her alandan videolaşması neredeyse son 10 yıldır artarak ilerledi ve sanırım hala ilerliyor, yani güçlü bir şekilde ısınıyoruz bu konuda hala, toplumu nasıl dönüştüreceğine dair belirli işaretler gördük, hala görüyoruz, bunların bazılarını yukarıda anlattım size, daha net sonuçları ise umarım zihinlerde bilime ve düşünceye karşı daha kötü olaylar yaşatmadan tespit edebiliriz, kişisel fikrim soğumanın başlayacağı zamana doğru yaklaşıyoruz. iyi ve verimli düşünmeler dilerim size. saygılar.
zaman iki katmanlı olmak zorununda. maddeye ait izafi zaman ve arka plana ait mutlak zaman. biz maddeden müteşekil oldugumuz için üst katmandaki izafi zamanda yaşıyoruz.
Bizim oluşturduğumuz vakum Ile mutlak sıfırın oluşturduğu vakum'u aynı sayarak hata yapıyor olabiliriz. Madde (adı üstünde) mutlak sıfır ile temas edemez. Madde'ye ivmesine göre önünü açıyor ve (geçiçi) boşluğun enerjisi ile madde hareket ediyor olabilir. Bizde bunula ilgili deneyler yapacak böyle bir güç yok.
Çok üst seviye anlatarak hata yapıyorsun. İzleyicilerinin seviyesine düşmeyi dene. Daha acemi seviyede anlatmalısın ki daha fazla beğeni alabilesin. İzleyici kitlen geliştikden sonra, bu seviyeye tekrar çıkarsın.
kutle cekiminin birlestirilememsi acaba oyle bir kuvvet olmadigi anlamina gerelebilir mi ? Kutle cekim dedidigimiz mesela topun yere dusmesi ama yogunlugu havadan buyuk olmasaydi dusmeyecekti. yani yogunluk farki kutlecekimi yanilsamasina sebep olabilir mi ?
Simetri yerine , (karadelik merkezli evren modeli) nde uzaydaki karadelikleri bağlı kabul edip , genel ve yerel olarak oluşturacağı fraktallar modelini düşünmek nasıl olurdu?
Maxwell cini deneyini kendime Göre yorumlamayı unuttum 😊. Yarı ömrü olmayan yada bilinmeyen kararlı hidrojen kullanıyorum ve 2 bölüm de izole olacak, enerji gecişi olmayacak. 2 'sinde 50 ye 50 hidrojen var etkilesim sıfır. A bölümünde 50 B de 49 var, A-B'ye baskı yapar dengeye gelene kadar B'nin uzayda oluşturduğu zaman alanını sıkıştırır, sıcaklık hesabı yapılırsa aynı olur, atomların ivme hesabı ile diğerine göre yüksek tir. 2 sinde atom sayısı 50 ye 50 ancak A bölümündekilerin ivmesi yüksek, yine A ,,B'ye baskı yapar (ivme ,sıcaklık vs...)dengeye gelene kadar sıkıştırma devam eder.
Bir şey daha var bilgi asla koybolmaz diyoruz eee süper pozizyondaki olasılık bilgisi koyboluyor tek bir yere cukuyor diğer olasılık bilgileri ne oldu kaybolmadimi gozleyince evren çok güzel ya
Spekülatif hipotezler var. Diğer olasılıkların kaybolmadığını aynı anda çoklu dünyalarda hepsinin yaşandığını söyleyen !!! Senin, benim yaşadığımız sadece olasılıklardan bir tanesine çökmemiz onu yaşamamız yada algılamamız (herneyse?) Evet ana akım fizik için çok spekülatif hatta fizik bile değil !!! Ama ciddi ciddi baba fizikçiler böyle olduğunu varsayıyor, hala bunun üzerine çalışıyor... Bu arada konuyla ilintili olduğu için söylüyorum dalga fonksiyonunun çökmesi fenomeni bile bazı dev fizikçiler için yeterli bir açıklama değil !!! Nedeni, nasılı problemli öyle düşünenlerde var !! Bu kadar genel kabul gören yaklaşık 100 yıldır sınanan bir fizik olayını(kavramını) bile eksik yada yanlış bulanlar var. Fizik tezleri, hipotezleri, teorileri çok derin meseleler böyle böyle gerçeğe hep bir adım daha yaklaşacağız. Cevaplar buldukça yeni sorular doğacak, daha büyük cevaplar aranacak. Bitmeyen bir süreç olacak gibi...
Karanlık enerji gözlemleyemeyiz, çünkü uzay dedigimiz kavramın dışında, Uzay' ida dışarıdan gözlemleyemeyiz çünkü madde içinde. Ozaman uzay'i küre şeklinde değil, amip gibi ,ahtapot, kalamar,deniz anasına benzeyen bir sekle benzetilebilir. Kaplumbağa hızı gibi, bize göre çok hızlı hayal edilebilir.
Karanlık enerji olgusunun kısmi bir görüşü içten şiştiğini söyler tıpkı bir balon gibi bu yüzdendir ki negatif basınç denir uzayın topolojik yapısı çok geniş bir konu o konu burada bahsedilemiyecek kadar uzun
@@Non_kuantize uzayın dışında Derken, madde _Karanlık madde etkilesim inin dışında demek istemiştim. Elbetteki dışarıdan etkisi illaki vardır, oda sonuçta evren kavramına dahil. Kara - deniz ayrımı gibi , madde 'de kara parcasinda var olur gibi bir benzetme yaptım 🙂
Sanırım temel problem fiziğin bulunulan ortama göre değişiklik göstermesi, ortamın da etraftaki madde antimadde karanlık madde ve karanlık enerji miktarına göre değişiklik göstermesidir. Yine bence hiçbir zaman her şeyin teorisini bulamayacağız.
bunun için gravitasyonları bulmak yeterli gibi tek engel de kolay bulunamayan bir şey olması yoksa gravitasyonların varlığını ispatlarsan geriye sadece genel görelilikle kuantum fiziğini birleştirmek kalıyor asıl sorun o gravitasyonları bulmak için nereye bakmamız gerektiğidir cevap aslında kuantum fiziğinde ama neresinde saklanıyor bilmiyoruz
Kuran ı kerimde Allah şöyle bir laf söyler. '' Ben yarattıklarımdan hiç birisine benzemem.'' --- Arapların bir atasözü vardır. ''Allahı nasıl hayal ediyorsan, bil ki öyle değil.'' -- Evreni ve yaratılıştaki düzeni anlamak için uğraş verebilirsiniz. Bu çok güzel bir şey. --- Ayetel kürsi ayetinde bir cümle vardır. '' Allahın izin verdiklerinin ötesinde bir bilgiye ulaşamazsınız. '' --- Yani her şeyin bir tıkanma noktası vardır. Ondan ötesine gidemezsiniz. İnsanlık ve bilim elbette yüz yıllar içinde daha nice buluşlara imza atacak. Fakat tıkandığı bir yer mutlaka gelecek. Emeğinize sağlık efendim. Saygı ve sevgilerimle...
Yarattıklarına benzer duygular içinde oluyor ama ? Yeri geliyor kızıyor ? Cezalandırıyor. Objektif olması gerekirken sadece kendine inananları destekliyor biz insanlar gibi ? Sevdiği kişilere ayrıcalık tanıyor ya da. Verebilirim düşünsem daha da fazla örnek. ? Buna güzel bir cevap verirseniz sevinirim
@@ugurkarakas1421 Allah ''Ben yarattıklarımdan hiç birisine benzemem'' derken fiziki olarak düşünün. Fiziki olarak yarattıklarına benzemez. Fakat Kuran ı kerimde ''biz size duygular verdik'' diyerek bir kaç ayette söyler. Duygu denilen olgu Adem ve insan yaratılmadan öncede vardı. İblis Ademe haset ve kibir ederek kendini kovdurdu. İnsandan başka yaratıklarda da duygu var. Kuran ı kerimde meleklerin Allahtan korktuğundan ve saygılarından bahsedilir. Yani meleklerde de duygular var. Haliyle Allahda da duygular var. Allahın 99 ismi diyerek bir ritüel var. Burada Allahın sıfatları, duyguları sayılır. 99 ismin içinde ''kindar'' diye bir sıfat da var. Allah robot değilki. Ayetel kürsi ayetinde ''Ben diriyim'' diye söyler. Allah her ne kadar tanrı olsada, yaratıcı olsa da : Allah da bir varlıktır. Yaratılmış bir mahluk değildir fakat diri bir varlıktır. Haliyle Allah duygulara sahiptir. Kızar, hoş görür, merhamet eder, cezalandırır...vs vs... Kulun günahlarına veya sevaplarına göre tutum takınır. İşte bütün mesele ; Allahın güzel duygularını harekete geçirecek davranışlarla Allahın karşısına çıkabilmekte.
@@ugurkarakas1421 Anlattım... İyi okumamışsın benim yazımı. Allahda da duygular var. Haliyle Allah da duygularıyla hareket eden birisi. Allah kuran ı kerimin bir çok ayetinde ''ben bir zat'ım'' diye söyler. Allah bir zat'dır. Yani kişidir. Fakat insan gibi bir kişi olarak düşünmeyin bunu.Üstün bir varlık, üstün bir kişi olarak algılamaya çalışın. Haliyle her zat'ın ve kişinin duyguları vardır. Allahın da duyguları vardır. İşte bu yüzde Allahın öfkesine maruz kalmamak için iyi bir şeyler yapmaya çalışmalıyız.
Allah'ın güzel duyguları mı??? Canlıların canlılığını sürdürmek için bir canlının diğer canlıyı parçalayıp mide asidine boğması nedir hafız , bir de o parçalanıp yok edilenin yavruları varsa durum daha da acı Allah'ın merhameti nerede hafız...
Kuantum parçacıklar uzayı bukemiyor ama zamandada gezebiliyor belkide kuantum dünyası uzay ve zamanla hiç etkilesmiyor keza ışıkta öyle degilmi onun İçin zaman anlık diyoruz ama bilmiyoruz ki belki zaman onun için yok
uykudan uyanmış olarak dinledim ve bi bok anlamadım. yarın daha odaklandığım bi günde dinleyeceğim yine bi bok anlamıycam. ama olsun dinlemek oldukça keyifli
Youtub açtım doğal frekansa önemli katkı sağladınız diye yazıyo hypelemişim ondan neyse ne zaman çorba atarsın bana fizikde bedavaya bişi yok biliyon 😊
Tarih boyunca farklı eter tanımları yapıldı. Eter bir zamanlar göksel nesnelerin dönmesiyle alakalıydı, bir zamanlar ışığın iletimiyle. Ama kütleçekimsel etkiyle eteri bağdaştıran bügüne kadar hiç kise oldu mu bilmiyorum. Karanlık maddeyse kütleçekimsel bir etkiye sahip. Bügün eterin var olduğu düşünülmüyor. İkisi arasından beklenti açısından herhangi bir benzerlik yok diyebilirim yani.
@@doğalfrekans ether var olduğu düşünülen uzayı kaplayan bir şey.Tesla nin iddiası bu eter var diyor . Evet Einstein olmadığı kanıtladı deniyor ama görünen o ki uzay zaman dokusu hala nasıl bir şey net bilinemiyor. . uzay zaman dokusunun tıpki bir deniz gibi hareket ettiğini düşünüyorum ve yani dolu olduğunu düşünüyorum daha çok kuantum alan ile ilgili olabilir . Karanlık madde dememdeki sebep de bir şeyler var olduğu düşünüluyor ama bir kanıt yok . Eter kesin yok bu bana biraz net değil gibi geliyor.
@@doğalfrekans bu video ile bilimsel olarak kara maddenin olmadığını uzay zaman dokusunun Kara madde gibi davrandığını ve galaksilerin kendi merkezlerine cokmemesinin kanıtı gibi geldi bana . Sence
Kuantum dolanıklılığı, ışık hızıyla limitlendirilmiş bir uzay-zaman sistemi, karanlık enerji, karanlık madde ve hatta uzaylı(melek,cin,peri) zannettiklerimiz, hepsi bir similasyonun içinde yaşadığımızı kanıtlıyor bence. Sonuçta bu similasyonun da bir yaratıcısı var ve varlığımızı O'na borçluyuz. Ayetlerde bile bu dünyanın bir oyun olduğu, ne yaparsak yapalım O'nu tam anlayamıycağımızı söylüyor zaten. Yine de O'nu anlamaya çalışmak ve bu similasyonun gelişmesine katkı sağlamak O'na yapılacak en büyük ibadettir. Burada kendinizi köle gibi hissetmenize gerek yok, sonuçta kendi haytınızda iyiliği, mutluluğu,huzuru seçmenizi size bıraktı. Kötülük de olmasaydı hiçbirşey gerçekçi olmazdı. Sonuç olarak, aylarca inzivaya çekildikten sonra Yunus Emre'nin dediği gibi "Mal da yalan, mülk de yalan, gel biraz sen de oyalan"
