How green is GREEN ENERGY? and WHY do we want to FOOL OURSELVES? 

Çöpleri atmamak diye bir şey yok şirketler daha az zararlı ambalajlar kullansalar mesele kalmayacak.

Temiz Enerji diye bir şey aslında var. Ama doğaya sıfır zararlı bir enerji elde etme yöntemi şimdilik yok. İkisi arasında ciddi fark var. Kâr Zarar yönünden ele alınması gereken bir konu. Yani terazinin iki kefesi gibi hangisi ağır basıyor ona bakarak hareket edilmeli. Şuanda bu videoda bahsedilenin aksine yenilenebilir enerji(Güneş, Rüzgar, Dalga, Hidroelektrik vb) hâlâ daha fosil yakıtlardan daha temiz. Rüzgar enerjisi için Pervane üretirken ve taşınırken sera gazı ortaya çıkıyormuş. Bu söylem çok komik oluyor. Dünya'da her şey üretilirken ve taşınırken yani evdeki mobilyan da dahil, üzerine giydiğin giysi de dahil, yediğin yiyecek de dahil enerji kullanılıyor bu entropinin temel ilkesi olan bir fizik kuralı. Yani bunu söyleyen kişinin argümanı şu: Bunlar üretilirlen ve taşınırken enerji harcanıyor ve enerji şuanda çoğunlukla sera gazı üreten doğalgaz çevrim santrallerinden ve benzinli-dizel araçlar için petrolden elde edildiğine göre bu Rüzgar Türbininin parçslarını üretmek dığaya zararlı(!!!!) Deniyor. Yani Rüzgar Türbüni üretmeden nasıl elektrikte fosil yakıttan kurtulabiliriz tabiki önce bu üretimler sırasında sera gazı oluşacak ama bu Rüzgar Türbüninin bize kazandırdığı verdiği zarardan kat kat fazla yararlı. Yani bilmem saçma noktaya takılınıyor anlatabildim mi??? Sadece iki yenilenenilir enerji diye geçen yöntemde sıkıntı var. 1.Biyo yakıt üretim yöntemi. Hem üretimde sera gazı saldığı için hem de tarım alanlarını kullandığı için hem yağmur ormanlarını tahrip edebildiği için hem de etanolle çalışan verimli motor olmadığı için fosil yakıtlardan farklı değil. Biyoyakıtı yenilenebilir enerji gibi saymamak lazım. 2. Hayvan atığından Biyogaz ve Şehir Çöpünü yakarak enerji gibi yöntemler ise fosil yakıttan biraz daha çevreci olsa da çok temiz yöntemler değil. Bundaki mantık bu atıklar zaten kendi kendine bozulmaya uğrasaydı bakteriler tarafından metan oluşturulacak ve atmosfere salınacaktı ve sera gazı oluşturacaktı. Metan karbondioksitten daha çok ısı tutar. Biz bunları yakarsak metandan daha zararsız olan karbondioksit oluşturmuş oluruz mantığında. Totalde kısmi bir fayda var ama daha temiz yöntemler var. Yenilenebilir enerji yok, temiz enerji yok ne yaparsak zaten doğaya zarar veriyoruz söylemleri küresel petrol ve gaz şirketletinin fosil yakıtları yenilenebilir enerjiyle eşitleme girişimleridir uyanık olalım

Aga eve gelen enerjiyi ılık suda ovalayarak yıkayıp kullanıyorum gayet temiz oluyor

vay canina demekki akli basinda baska insanlarda varmis 😀

Bu güzel ve teknik katkılarınız için ben teşekkür ederim..

peki bu hidrojen enerjisi içme suyunun azalmasına neden olmuyormu sudaki hidrojenin yakılması sonucu enerji açığa çıkmıyormu sudaki hidrojen yakılımca içme suyu kalitesi bozulmuyormu bu konudada bilgilendirme yaparsanız sevinirim temiz enerji elde edecez derken vücudumuzun en temel ihtiyaç maddesini bozup insan sağlığını başka bir açıdan tehlikeye maruz bırakmıyormu bu hidrojen işi açıkçası merak ediyorum.

@@durmusumut7947 dünyadaki suyun çok az bir kısmı içilebilir su. İçilebilir sudan kastımız içinde gerekli minerallerin olduğu su oluyor aslında. Hidrojen üretimi için kullanılan su içinde herhangi bir başka elementin bulunmadığı varsa da eser miktarda yani ihmal edilebilir düzeyde olduğu durumda kullanılabilir. Elektroliz yöntemiyle sudan hidrojen üretimi neğer kullanılan su için H2O dışında bir element yada bileşik varsa sistemin verimi düşer ve erken bozulmaya sebep olur. Bu durum da teknik ve ekonomik olarak uygun değil. Bununla birlikte yakıt pilinde Hidrojen oksijen ile yakıldığında açığa çıkan su ise tam bir H2O'dur. Yani aslında teknik anlamda saf su dediğimiz olgudur. İlk cümlemde ifade ettiğim sebeple saf suyu bu şekilde tüketmek insan bedenine zararlıdır. Ancak içinde belirli mineraller koyup tüketilebilir. Şu an da işlenmiş şişe sular var. Nasıl ki bu sular belirli bir işleme tabi tutulduktan sonra paketlenip bize sunuluyorsa aynı durum yakıt pilinden çıkan su için de var.

@@anilcanturkmen5170 peki bu içile bilen suyun dışındaki bu ahsettiğin su diğer canlılar ve doğa dengesi için gerekli değilmi örneğin okyanuslardaki suyu kullansalar bu okyanuslardaki dengeyi ve doğadaki dengeyi bozmazmı bütün dünyaya 10 gün yetecek kadar suyu elektroliz için biryerde depolayıp işleme aldıklarında su seviyesindeki düşüş yada elektroliz esnasında buharlaşan su yada elektroliz esnasında çıkan ısı veya enerji birşeylere zarar vermezmi sonuçta biliyoruz ki elektrikli arabayı ve pilini üretirken oluşan karbondioksit salınımı bir içten yanmalı motorlu aracın ömrü boyunca doğaya bıraktığı karbondioksitten az değil artı olarak elektrikli araçların pilleride tıpkı nükleer santrallerin atıkları gibi doğa için bir sorun teşkil ediyor ömrü bitmiş pil hücrelerinin imhası çok ciddi bir sorun ülkemizde mevcut sanayi atıkları ve atıl sanayi yağlarını imha etmek bile sorunken mevcut tesisler yetersiz ve bu atıkları yakarak imha ederken bile doğaya zarar verir iken üzerine yeni bir sorun inşaa ediliyormuş gibi geliyor bana sanki bu daha temizini değilde daha işimize geleni kullanıyor gibiyiz bu kısır bi döngü gibi elektirikli yaha hidrojen yakıtlı sonuç olarak daha fazla enerji ihtiyacı daha fazla sorun ve doğa katliyamı gibi .bu yorumu işi birazda bilen biri ile fikir alışverişi olsun diye yaptım bazı konularda eksik bilgilerim olabilir size karşı tez sunmak değil amacım umarım yanlış anlaşılmamışımdır.internette bilgisi ve saygısı olan birine rastlamak okadar zorki o yüzden bu son satırları yazma ihtiyacı hissettim.

@@durmusumut7947 sordugunuz soruyla ilgili olarak "su dongusu" seklinde bir aratma yaparsaniz oldukca genis bilgiler elde edebilirsiniz. Ben kisaca soyle ifade edeyim. Bizim ictigimiz su toprakta suzulerek gecerek toprakta var olan cesitli element ve bilesiklerin (mineral diyoruz) icerisinde cozunmesi yoluyla saf su dan ayriliyor. Yani aslinda yagan yagmurlar nasil ki topraktan geciyor ve icme su havzalarini dolduruyor bu da tamamen ayni sekilde. Bir anda fazla elektroliz yapmakla alakali olarak da sunu soyleyebilirim. 3 L/d hidrojen urettiginizi varsayalim (200 W guc uretmek icin yeterli bir debidir). Bu durumda 0.134 mol/d hidrojen uretmis olursuniz standart basincta. Bu degeri uretebilmek icin dakika da 0.134 mol H2O kullanmalisiniz. Bu deger de 18 g/d degerine esit. Yani dakika da 18 gram su tuketerek 200 W guc uretebilecek bir yakit pili icin hidrojen saglayabiliyorsunuz. Diger teknolojiler icin bu degerlere ulasip karsilastirma yapabilirsiniz. Ancak sunu soylemek isterim ki ekosistemi bozacak kadar su kullanip hidrojen uretecek bir sistem ekonomik olarak pek uygun olmayacaktir.

☝️Aynı şekilde

Ben de

Bilgili bir abiye benziyor kendisi ben de yeni keşfettim

Bende isviçre videosuyla buldum nasıl olduysada açtım. isviçreylede hiç ilgilenmem zengin mal züğürt çene ilişkisinden dolayı.demek bu kanalı bulmam gerekiyormuş.adam isviçre videosuna kadar 53 tane video yayınlamış çizgisini bozmamış.ne gerek var böyle uyarılara anlamıyorum.

selamunaleyküm, gel krdeşim

Temiz Enerji diye bir şey aslında var. Ama doğaya sıfır zararlı bir enerji elde etme yöntemi şimdilik yok. İkisi arasında ciddi fark var. Kâr Zarar yönünden ele alınması gereken bir konu. Yani terazinin iki kefesi gibi hangisi ağır basıyor ona bakarak hareket edilmeli. Şuanda bu videoda bahsedilenin aksine yenilenebilir enerji(Güneş, Rüzgar, Dalga, Hidroelektrik vb) hâlâ daha fosil yakıtlardan daha temiz. Rüzgar enerjisi için Pervane üretirken ve taşınırken sera gazı ortaya çıkıyormuş. Bu söylem çok komik oluyor. Dünya'da her şey üretilirken ve taşınırken yani evdeki mobilyan da dahil, üzerine giydiğin giysi de dahil, yediğin yiyecek de dahil enerji kullanılıyor bu entropinin temel ilkesi olan bir fizik kuralı. Yani bunu söyleyen kişinin argümanı şu: Bunlar üretilirlen ve taşınırken enerji harcanıyor ve enerji şuanda çoğunlukla sera gazı üreten doğalgaz çevrim santrallerinden ve benzinli-dizel araçlar için petrolden elde edildiğine göre bu Rüzgar Türbininin parçslarını üretmek dığaya zararlı(!!!!) Deniyor. Yani Rüzgar Türbüni üretmeden nasıl elektrikte fosil yakıttan kurtulabiliriz tabiki önce bu üretimler sırasında sera gazı oluşacak ama bu Rüzgar Türbüninin bize kazandırdığı verdiği zarardan kat kat fazla yararlı. Yani bilmem saçma noktaya takılınıyor anlatabildim mi??? Sadece iki yenilenenilir enerji diye geçen yöntemde sıkıntı var. 1.Biyo yakıt üretim yöntemi. Hem üretimde sera gazı saldığı için hem de tarım alanlarını kullandığı için hem yağmur ormanlarını tahrip edebildiği için hem de etanolle çalışan verimli motor olmadığı için fosil yakıtlardan farklı değil. Biyoyakıtı yenilenebilir enerji gibi saymamak lazım. 2. Hayvan atığından Biyogaz ve Şehir Çöpünü yakarak enerji gibi yöntemler ise fosil yakıttan biraz daha çevreci olsa da çok temiz yöntemler değil. Bundaki mantık bu atıklar zaten kendi kendine bozulmaya uğrasaydı bakteriler tarafından metan oluşturulacak ve atmosfere salınacaktı ve sera gazı oluşturacaktı. Metan karbondioksitten daha çok ısı tutar. Biz bunları yakarsak metandan daha zararsız olan karbondioksit oluşturmuş oluruz mantığında. Totalde kısmi bir fayda var ama daha temiz yöntemler var. Yenilenebilir enerji yok, temiz enerji yok ne yaparsak zaten doğaya zarar veriyoruz söylemleri küresel petrol ve gaz şirketletinin fosil yakıtları yenilenebilir enerjiyle eşitleme girişimleridir uyanık olalım

Ve bu bilgileri paylaşmak.. desteğiniz gerekli :)

@ şüpheniz olmasın:)

@ selamın aleyküm kardeşim araştırman mükemmel Senin bu anlattıklarını uluslararası toplantıda dile getirecegim inşallah bilgin olsun

Eyv. 🧡

Temiz Enerji diye bir şey aslında var. Ama doğaya sıfır zararlı bir enerji elde etme yöntemi şimdilik yok. İkisi arasında ciddi fark var. Kâr Zarar yönünden ele alınması gereken bir konu. Yani terazinin iki kefesi gibi hangisi ağır basıyor ona bakarak hareket edilmeli. Şuanda bu videoda bahsedilenin aksine yenilenebilir enerji(Güneş, Rüzgar, Dalga, Hidroelektrik vb) hâlâ daha fosil yakıtlardan daha temiz. Rüzgar enerjisi için Pervane üretirken ve taşınırken sera gazı ortaya çıkıyormuş. Bu söylem çok komik oluyor. Dünya'da her şey üretilirken ve taşınırken yani evdeki mobilyan da dahil, üzerine giydiğin giysi de dahil, yediğin yiyecek de dahil enerji kullanılıyor bu entropinin temel ilkesi olan bir fizik kuralı. Yani bunu söyleyen kişinin argümanı şu: Bunlar üretilirlen ve taşınırken enerji harcanıyor ve enerji şuanda çoğunlukla sera gazı üreten doğalgaz çevrim santrallerinden ve benzinli-dizel araçlar için petrolden elde edildiğine göre bu Rüzgar Türbininin parçslarını üretmek dığaya zararlı(!!!!) Deniyor. Yani Rüzgar Türbüni üretmeden nasıl elektrikte fosil yakıttan kurtulabiliriz tabiki önce bu üretimler sırasında sera gazı oluşacak ama bu Rüzgar Türbüninin bize kazandırdığı verdiği zarardan kat kat fazla yararlı. Yani bilmem saçma noktaya takılınıyor anlatabildim mi??? Sadece iki yenilenenilir enerji diye geçen yöntemde sıkıntı var. 1.Biyo yakıt üretim yöntemi. Hem üretimde sera gazı saldığı için hem de tarım alanlarını kullandığı için hem yağmur ormanlarını tahrip edebildiği için hem de etanolle çalışan verimli motor olmadığı için fosil yakıtlardan farklı değil. Biyoyakıtı yenilenebilir enerji gibi saymamak lazım. 2. Hayvan atığından Biyogaz ve Şehir Çöpünü yakarak enerji gibi yöntemler ise fosil yakıttan biraz daha çevreci olsa da çok temiz yöntemler değil. Bundaki mantık bu atıklar zaten kendi kendine bozulmaya uğrasaydı bakteriler tarafından metan oluşturulacak ve atmosfere salınacaktı ve sera gazı oluşturacaktı. Metan karbondioksitten daha çok ısı tutar. Biz bunları yakarsak metandan daha zararsız olan karbondioksit oluşturmuş oluruz mantığında. Totalde kısmi bir fayda var ama daha temiz yöntemler var. Yenilenebilir enerji yok, temiz enerji yok ne yaparsak zaten doğaya zarar veriyoruz söylemleri küresel petrol ve gaz şirketletinin fosil yakıtları yenilenebilir enerjiyle eşitleme girişimleridir uyanık olalım

Motivasyon verdiniz teşekkür ederim

Artık birlikte süperiz :) bilgiyi paylaşmak sizin elinizde

@ o is bizde.

Çok teşekkürler :)

Yorumunuz ve katkınız için teşekkürler. Birim hatalı yazılmış olabilir evet. Hergün kullandığımız terimler birimler değil tabi.. hidroelektrik konusunda katılmıyorum. Her yapay şey o bölgenin doğal ekosistemine bir zarar verir veya bozar.. politik olduğu kadar çevresel ve kültürel sonuçları var. Bakımlarının da düşük maliyetli olmadığını farklı kaynaklarda gördüm.. yine eleştirileriniz için teşekkürler

@ HES'lerin hiç bir sorunu yoktur demediğime dikkatinizi çekerim. Diğer tesisler yanında en az sorun çıkaran tesislerdir. Şimdi bunların yüksek işletme bakım giderleri olmadığını 45 yıl bu sektörde çalışmış emekli bir mühendis olarak söylüyorum. Elbette Internette sorun aramaya yönelik bir araştırma yaparsanız ne kadar da çok sorun çıkarttığına dair pek çok kaynak bulursunuz. Buna iman edilmiş tarz araştırma deniyor. Burayı HES tartışmasına çevirmek istemiyorum ama, insanların HES'ler hakkında bilgi eksikliğini giderecek bir şeyler söyleme ihtiyacı hissediyorum. Tecrübelerimle sabit ki bu çabamın pek bir etkisi olmuyor. Yine de bir forumda yazılmış yazımdan bir bölümü aşağıya kopyalıyorum. "Elektrik talebi, güç talebi olarak ortaya çıkar. Yük olarak da adlandırılır. Bu talebi karşılamak üzere yapılan üretime güç üretimi denir. Yani güç ve yük, aynı büyüklüğün farklı görünümlerini ifade eder. Birimi kW veya MW olarak ifade edilir (1 MW = 1000 kW). Eğer bir saat boyunca şebekeden 1 KW güç çekmişseniz tükettiğiniz enerji 1 kWh olarak adlandırılır. Şebekedeki yük yani güç talebi sürekli olarak değişkenlik gösterir. Yani gün içinde azalır, çoğalır. Bu talebin en az olduğu yük, baz yük olarak adlandırılır; dolayısıyla daima şebekeye en az o kadar güç arz etmek gerekir. Talebin çok arttığı saatler vardır. Örneğin akşamın ilk saatleri. Buradaki talep de karşılanmak zorundadır bu talebe pik yük denir. Özetle şebekeye arz edilen güç talebe uyum gösterebilecek şekilde olmalıdır. Elektrik üretiminde gerçek bir havuz sistemi yoktur. Yani ben üreteyim havuza vereyim, ihtiyaç sahibi havuzdan çeksin şeklinde bir sistem yoktur. Çünkü elektrik talebinin, talebin oluştuğu anda karşılanması zorunludur. Bir başka deyişle üretilen elektrik üretildiği an tüketilmek zorundadır ve tüketimi bir saniye sonrasına bile bırakılamaz. Bu kısmın anlaşılması önemli, çünkü HES lerin rolü bu gerçekler nedeniyle çok önemli hale geliyor." EN ÖNEMLİ KISIM BURASI "Depolamalı HES ler en kıymetli elektrik üretim tesisleridir. Çünkü yakıtları olan su, baraj gölünde beklemektedir. İstedikleri zaman kullanırlar. Ayrıca pik talepleri karşılamak söz konusu olduğunda rölantiden bir dakika içinde tam güce çıkabilirler. Nükleer ve kömürlü termiklerde bu süre saatler sürer. Depolamalı HES lerin bir diğer üstünlüğü şebeke frekansını düzenleyebilmeleridir. (Bilindiği gibi alternatif akıma sahip elektrik kullanmaktayız. Onun frekansı ise saniyede 50 dir. Bu frekans daima belli bir sınır içinde tutulmak zorundadır) Yani şebekede bir yük artışı veya azalışı olduğunda saniyeler içinde o yük artışını veya azalışını karşılayabilmek üzere güç üretim seviyelerini değiştirebilirler. Diğer hiç bir tesiste bu kabiliyet yoktur. Yani depolamalı HES ler kaliteli elektrik üretimini imkan dahiline koyarlar. Ayrıca pik saatlerde şebekede oluşan ilave yükü karşılamak üzere çalıştırılabilirler. Pik yükü karşılayabilmek o kadar önemli bir kabiliyettir ki, bu imkana sahip olmayan bir çok ülke bunu yaratabilmek adına pompajı HES inşa etmiştir. Yani alt seviyelerdeki bir gölün suyunu şebekedeki yükün az olduğu saatlerde nükleer santrallerinden gelen enerjiyle daha üst seviyelerdeki bir göle pompalamakta ve talep arttığında yukarıdan aşağıya salarak ürettiği enerjiyi şebekeye vermektedir. Böylesi bir tesis ülkemizde yoktur. Biz tüm depolamalı HES lerimizi yapsak bile, ileride bizim de böylesi ilave tesislere ihtiyacımız olacaktır." Lütfen şuna da bir göz atın. www.swissinfo.ch/eng/inside-switzerland-s-giant-water-battery/46915530

Sen telefon pillerini 10 yol mı kullanıyorsun? Bravo.

@@electroumit otomobillerdeki pillerde lityum ion ya!esas büyük miktarda kullanım bu sektörde olacak ya!cep telefonundan kafayı kaldırıp biraz etrafa 360 derece ile bakmak lazım