Sinan Canan ile birlikte akıl-inanç arasındaki diyalektiği, fideistik çerçeveden konuştuk. Farklı fikirlerde olsak da, pek çok konuda uzlaştık da. Keyifli seyirler.
İnanamiyorum. Videoyu durdurdum yazıyorum . Benim gibi düşünen biri varmış su dünyada. Herkes ya inanıyor ya inanmıyor yolunu tutmus gidiyor. Beni tam olarak tanımlayan yer inanma yeteneğim olmadığı için kendimi eksik görmek kısmı. Akıl konusunda da düsman değilim ama mantık ile saglam bir zeminde olduğumu hissetmiyorum. Çok mutlu oldum yanlız olmadığıma.
Sinan hocanin söylediği her cümleyi sanki ben de kurabilirim diye düşünüyorum ama kuramıyorum. Beni bana anlatıyor, Müslümanlığı(islami)akıllıca , aklın zayıflığı ile çok güzel anlatmış.
İkisi temelde çok farklı düşünüyor ama ikisi de haklı gibi bir şey oldu, kafalar karışık ama olsun arayış güzel imam güzel akıl güzel, Hamza hocam zihninin izleğini iyice döktü, inanmak istediğini ama bunun içinde olmadığını samimiyetle ifade etti. Kesin bir şey varsa o da şu bildiğin abi kardeş gibi yayın oldu ayrıca ikisi de Allah bilir ama iyi insanlar... İyi olduğu sürece nonteist ve teistler güzelce hatta kardeşçe anlaşabilir. Tebrik ediyorum. Ben Beşiktaşlı'yım hocam 😄
Hamza beyin 49:45 civarında söylediği, "benim jenerasyonumda Galatasaray kazanıyordu, onlar rasyonel olduğu için Galatasaraylı oldu ama benim Fenerbahçe'li olmam rasyonel değildi o yüzden bu gerçek tutkudur" argümanını biraz problematik buluyorum. Çünkü sen çeşitli biyolojik ya da yetişme nedenlerinden dolayı kaybedenlere karşı daha büyük bir sempati geliştirmiş olabilirsin ve büyürken herkes Galatasaray'lı olurken senin Fenerbahçe'yi tutma nedenin küçükken geliştirdiğin bu davranış şeklidir. Böyle bakıldığında bu durum da kendi içinde yine rasyonel olur. Ya da Galatasaray'lı olanların davranış şekli yine tutku (veya Kierkegaard terminolojisi ile İman/İnanç Şovalyesi) temelli bir davranış olur. Genel olarak sohbet çok keyifliydi, Hamza bey ve Sinan bey ikinize de sevgiler, teşekkürler.
Bourdieu Sosyoloji ile ilgili "neden böyle yaptığımı aciklayamayacaksa bir dakika bile uğraşmaya değmez" der. Ben bunu buraya şu şekilde donusturebilirim. Felsefe neden Fenerbahçeli olduğumu aciklayamiyorsa bir dakika dahi uğraşmaya değmez. Demekki soyut alanda dolaşmak yeterli olmuyor. Felsefe ve sosyal bilimleri bu denli ayirirsaniz ortaya çıkan şey de budur. Keza hoca hemen yetişip birçok cevabı verdi. Genel bağlamda ise güzel bir yayın. Teşekkürler.
Sinan Hoca gibi sürekli konuşan ve şekilde de bilgi birikimini aktaran bir değeri konuk edip ardından açış konuşmasında “ben çok konuşmayacağım çünkü sessizliğin bir erdem olduğuna, çok konuşmanın ise erdemsizlik olduğuna inanıyorum “ demek, ne büyük bir saygısızlık, ne yaman bir çelişki..daha baştan erdemsizce davranmak..
Hamza bunu sürekli söyler çünkü sessizligin erdemine inaniyor, sinan fazla konusuyor demek ki diyaloğun erdemine inaniyor. Ikisi de inandigi sekilde sürdürmüş programı kimsenin kimseye saygisizligi söz konusu değil
Müthiş bir sohbet olmuş.. Böyle sorgulayıcı hoş sohbetlerin artması dileğiyle... Ağzınıza sözcüklerinize sağlık.... Konuşma, anlaşma sorgulama için, akıl süzgecinden geçirilen, insana verilen harika bir nimet... Elhamdülillah Rabbil alemin 🙏
Akıl işi kadar karışık bi iş yok, inanç ve bilmek işi gibi. Sinan hocanın şöyle bi varsayımı var, inanç aslında bilmektir. O da şurdan geliyo, şeyler deterministik değil karmaşık, fakat karmaşık diye ve kaotik gözüküyo diye tutarsız değil sadece biz ayıkamıyoruz bunu. Bunu zaten fraktal geometriye, örüntülere falan dayanarak düşünüyo. Fakat şöyle bir problem var, bi şey ne kadar bilindiği iddia edilirse o kadar radikalleşip faşistleşiyo, katılaşınca. Akılın böyle bir yanı var, tarihsel olarak bakınca bunu görmek zor değil. Yalnız makulü bulmak ile ideali bulmak/aramak arasında da fark var akılcılık olarak bakılırsa ikisine de. Aklı dışlamakla bu 2 şeyi de dışlamış olunuyo fakat bu 2 durum birbirini değilleyen durumlar. Yani bi yandan, evet akıl lanet gibi bişey ve çok da başka bi şansımız yok, veya "akılla" bu hastalıklı durumu devamlı eleştiren postmodernist bi tutum oluşturup devamlı şeyleri dekonsturikte edicez sanki bi yere varıyomuş veya bişeye halt oluyomuş gibi. Tabi çok da bi şansımız yok akıldan başka, dolayısıyla akılı yüceltelim de gene tehlikeli. Herşeyi yıkıcı bir tutumla ele almak da. Orta yol olsun diye söylemiyorum da aklın belki daha irrasyonel gözüken daha karmaşık ve duygularla bütünleşmiş bir formu falan fark edilir.
Hamza Bey herkese aynı soruları soruyor ama soruyu sorma şekli hiç hoşuma gitmiyor. Tabi kendi tarzı öyle. Soru sorma tarzı öğretici değil çok karışık hatta ne soracağını tam olarak kendisi de çözemiyor belki bu da bir teknik. Ama Hamza cellaeddin de bu ışığı görüyorum çok farklı yerlerden yakaladığı şeyler var. Bence kendi payına dusenden ziyade izleyicileri de düşünen bir bakış açısı geliştirmeli
Allah cc bütün varlığı var edip varlıkta tutan, varlığın SIRRI... İnsan iman ettiğinde yücelen İnkar ettiğinde ezilen irade. İnkar, hırçınlık İman, halimlik sağlar
Felsefe bana gore degil. Zorlamaya gerek yok. Bence insan hayatinda birkac sicrama yapmali. Hamza bey, ben, kimse artik, felsefe veya her neyse, acmiyorsa artik, baska alanlarda sil bastan baslamali, sicramali. Hic arkaya bakmadan...
herkes kendi inancını hakikat zanneder ama uyanana kadar gördüğümüz rüyayı gerçek sandığımız bir dünyada ölüm deneyimini yaşamadan hakikatı bulmak çok zor ...
@@HaticeA. Öfke nerde ki? büyük kelime. Bu yargıya muslim özgüveniyle mi vardınız? Karşımda irrasyoneliteyi dibine kadar yaşayan birine karşı öfkelenip kendimi yıpratamam akıl sağlığımı korumak için sarkastik takılıyorum diyelim.
Hamza kendi deneyimleri üzerinden yaşamı çözmede karar kılmış ve kendi bilincini denek almış görünüyor. Oysa evrendeki her bilinç ve beraberinde barındırdıgı katman katman bilinçaltı sadece bir tane. Yani tek bir denklemi ifade ediyor... Oysa sonsuz denklem olsa gerek. Tek bir denklem üzerinden kati bir yargı oluşturulmuş olması zaten sonucun güvenilir olmadığını işaret ediyor. Yine de anlattıklarından istifade ettim.
2:43 "Konuşma bir erdemsizlik" (!) Nasıl ve kimin konuşması? Sinan Hoca ve Sinan Hoca gibi insana, hayata dair yapıcı misyonları olan kişiler konuşunca insanın yaradılışında var olan erdemler yoğruluyor ve açığa çıkan ürün hem lezzetli hem de şifalı oluyorsa bu genellemeniz biraz sığ kalıyor ve erdemli olma hali ile çelişiyor...
Bir Azerbaycanli xanimin din elm ve felsefe tipli meseleler ile elaqeli oldugunu gormek meni sevindirdi . Allah sayinizi artirsin ne deyim :) Azerbaycandaki xanimlarin ekseriyetinin mesgul oldugu seyler ya seriallar yada qeybet :)
@@Panda0anda Teşekkür edirem. Çox şükür tv seyretmirem, sosyal şebeqelere girmirem. Böyle gözel verilişler bize besdi. Menim yoldaşım Azerbaycan'lıdı, men Türkiyeli'yem 🇹🇷🇦🇿
İtperestliği ve 'takıntılı köpek bağımlılığı' nı da anlamlamdıramadık. Onca ölüm ve uzuv kayıplarına neden olurken şımarıkça "sokakta olacak köpekler" saplantısını da asla çözemedik
Aradaki reklamlarda Doping Hafıza reklamlarındaki gençler niçin kelimeleri aşırı yuvarlayarak, sanki Türkçe değil de farklı dil konuşurmuşçasına tuhaf aksanla konuşuyor? Moda sanırım gençler arasında ama çok çok itici be😢
Sinan Hoca'nın en sevmediğim yanı en sonunda sürekli referans olarak tanrıyı ele almasi Bu durum güzel bir balık yerken istemediğin anda ağzına kılçık gelmesi gibi
Sinan Canan Bir Pergel gibi. Bir merkeze bağlı fakat diğer kolunu o merkezden olabildiğince uzakta konumlandırmaya çalışıyor. Bir süre sonra Pergel düm düz olacak. Bağ kopacak gibi görünüyor..
Tanrıya inanmıyorum Fenerbahçe ye inanıyorum gibi bir felsefeyi de ilk kez duydum. Küçümsemek olmasın ama Hamza arkadaşın daha çok yoğrulması ve yorulması lazım.
Aklı ve bilinci anomali görmek ölüm bilgisine isyan gibi duruyor : ) sinan hocanın da demek istediği gibi alternatif sunmamak salt beden bilgeliğinden yürümek biraz işin kolayına kaçmak oluyor..fakat şu da var agah aydın hoca beden zihinden önce gelir diyerek bir öncelik sırası da söylemiştir : )
Sinan hoca Senin Allah dediĝinin diĝer 2999 tanridan hariç deĝil ,seninde daha önce itiraf ettiĝin üzere:bu cografyaya dogdun,Buna yatirim yaptin okudun yazxin,e zor tabii!
felsefeyi felsefeciler yüzünden bir türlü sevemedim..abi ne dedikleri belli degil...abi insan anlasilmamak icin mi konuşur?yada felsefe denilen sey anlasilmasin diyemi yapılır anlamadim..bos is bu felsefe isleri.
Sohbetin en önemli kısmına Sinan bey değindi. İstek ve arzuların sınırsız oluşu. İnsanı esir edip hayatını zehir eden istek ve arzular dır. İnsanın özgürlüğü istek ve arzular dan kurtulmak la mümkündür. Hayatı istek ve arzularla tanıyan hayvani bilinç te kalmışlar için hayat, istek ve arzular dır. Bunlar olmadan yaşanmaz, yaşamın amacı olmaz. İşin en acı tarafı da sözde hoca, alim gözükenler bile isteklerinin tutsağı durumundadır. Ölümlü bu alemde Hergün ahirete doğru seyahat eden bir şöför misaliyiz. Şöför dikkatini yoldan başka yerlere verirse kaza yapar. İstek ve arzular ahirete doğru gidişimizi unutturup helak ettiren temel sebeplerdir. Kişinin istekleri mutluluk arayışından, teselli olamamasındadır. İnsan madde üstü varlıktır. Madde onu tatmin ve teselli edemez. Madde insana değer katmaz. İnsan insan olduğu için zaten değerlidir. Bilmesi gereken sade budur. Bunu anlarsa arayışları biter, istekleri biter, özgürleşir. Uzun konu zaten yazsamda anlayacak kişi zor çıkar. İsteklerinin, arzularının köleleri olmuşlar için bu sözlerin hiçbir manası yoktur. Kafese alışmış kuş için gökyüzü, özgürlük anlamsız dır, onu bir avuç yem teselli eder. Yemi bol olanlar mutlu, yemi bol olmayanlar mutsuz. Yaşayın köleler.
Hamza bey istenç dediğin canlının hayatını sürdürmesi için savunma sistemi refleksten bahsediyorsun. Biz buna iç güdü diyoruz. İç güdü akıldan üstün olamaz. Çünkü içgüdünün işlevi kısıtlı ve sınırlıdır. İçgüdü canlının beslenme, barınma, savunma ve üremesine yöneliktir sade. Bu dört esasta hayatın devamlılığı için kritik işleve sahiptir. Ancak bu hayvani bilinç tir ve hayvanlarda da aynı işlevi görür. Bunda gelişim olmaz. Üstelik yaratılış, varoluş için de böyle gaye olamaz. Akıl sonsuz bilgi alanına açılan alemi, kendimizi, yaratıcıyı tanımak için bir araçtır. Hayvani bilinci aşanlar için gelişim demektir. İnsanı hayvanlardan üstün kılan da akıldır. Dikkat et hayatının gayesi, amacı beslenme, barınma, savunma ve üreme olan insanlar hayvan seviyesindedir. Çünkü refleksif içgüdü ile sade bu doğrultuda yaşarlar. Bu amaçları için toplumsal kuralları aşarak egoist, bencil, adaletsiz, duyarsız yaşarlar. İçgüdüyü akıldan masum ve iyi görmen doğru değil. Aklını içgüdüsünün doğrultusunda kullanıp, şeytaniyeti gelişenlere bakıpta akılı suçlama. İçgüdünün etkisinde hayvani bilinç te kalanlar aklını beslenme, barınma, savunma, üreme doğrultusunda kullandılar. Bu alanda ihtisas yaptıkları için, her kötülükte ileri seviyeye erişir ler. Sen bunların bu durumundan yola çıkarak akıl kötüdür kanaatine varıyorsun gibi.