hocam geniş anlam değil, gerçekte bir anlam olmadığı doğru yanlışı geçtim düşünce kurulumayışı çok kaygılı değil mi yan rasyonellik için bile gerekçe yok bu durum delirtmez mi insanı nasıl başa çıkar
Ben intihar etmiyorum çünkü ben ölümden değil de ölüm anında duyacağım acıdan ve ölümden sonraki olası yaşamdan cehennemden korktuğum için intihar etmiyorum.
İntihar aslında zayıflıktan değil çaresizlikten ve umutsuzluktan yapılan bir tercihtir bence. Zayıflık değil diyorum çünkü cesaret isteyen bir iş. Cesaret isteyen bir iş de güç isteyen bir iştir. Dolayısıyla zayıflık olduğuna ben karşı duruyorum intiharın.
13:06 insan başkaları beni nasıl görüyor diye baktığında tahammül edebiliyor yahut gurur ile pişmanlık arasında bir skalada çeşitli hislere bürünüyor. ancak kendisine kendi gözüyle bakabilmek zorlu bir deneyim. benim için de öyle, bir durum hariç. kendi yazılarımı okurken hiç böyle bir duyguya kapılmıyorum hatta hoşuma gidiyor yahut yazdığımı benim bile unuttuğum bir şeye denk geldiğimde sonunda kadar zevkle okuyorum. enteresan... sizde durum nasıl?
Tek bir gayem var tek başıma yaşamayı kendimle başbaşa kalmayı deneyimlemek. Benliğime tahammül edebilmek için topluma ait olmamak gerektiğini düşünüyorum. Edebileceğime dair kesin konuşamam fakat deneyimlemek isterim. Sözde doğamıza aykırı olan ve kendilik pornografimizi keşfetmeyi.
Keşke uzaylilar falan gelse, belli iq ve eq altini puff diye yok etse de, "ne anlatiyon la"yazan yorumları görmesek. Ayrica dünyaya da bir güzellik gelir. Daha çok oksijen 😄 Sevgiler (Banu)
RU-vid'a ağırlık verseniz çok iyi olur. Takipçi sayınız fena değil. RU-vid, emek isteyen bir mecra. Yeteri kadar emek verip zaman ayırdığınızda uzun vadede mutlaka takipçi sayısı artar. Bununla birlikte hem siz ek bir gelir elde etmiş olursunuz. Hem de biz takipçiler bilgilerinizden faydalanmış oluruz. Başarılar.
Beşeri aşkta yalan dolan vardır ve beşeri aşk yoktur. Dünya'da sadece yoldaşlık vardir elbette sadakat, dürüstlük saflık varsa.. Bunlardan biri eksikse, orda ki yoldaşlık seni cehenneme götüren, Allah'tan uzaklastiran bir cehenneme götüren kapıdır.
Kendi kendine kalmayı oyleyse bir tek küçük çocuklar yapabiliyor. Onlar saf bilinç olduğu için. Onlarda büyünce kimlikler ve tanımlamalar sahip oldukların da bırakıyorlar saf bilinç omayi.Aslında kendi kendine kalmak dediğimiz şeyde kendilik degil ki o zamana kadar ne yaşamış ve benimsemişse o onun kendiligi olur. Ne zaman farkinda varır o kendililleri bırakır. O zaman saf bilinçle olur. Amann neyse ışte giyimde kendime çay koyayım 😊
Özetle kendımızle hıc karşılaşamıyoruz bunu İhmal edıyoruz bu güce sahip olmalıyız toplumsallasma buna engel oluyormuş (KENDI HALLERINDEN İĞRENME ERGENLİKTEN CIKAMADIGINI GOSTERIYOR) zaman israfı olllldu seni dinlemek ..
Uykuya yattığımızda yani bilinçsiz insanın ölüm ü düşünmeyişinde varolan varlık bilincinin uyuklamayan varlığın varlık bilinci nin zamansal sıçraması korkunç bir bilinç kaybına yol açar. Tatmin edici bilgi aslında sizin uyanıkken zırvalamalarınızın tamamen dışında saf bir şekilde uyukladığınız zamanda varolduğu düşünülebilir .Şöyle rahatça bir uzan bakayım çocukluğuna inelim.
Kabuslarımızı da işin içine kattığımızda bu kendiliğimiz porno suna yaklaştığımız hissiyatını az çok hissettirir.Yine de kendiliğimiz bilinci korkunçtur her zaman ve bilinçli sorgulayışımız pornoculuğun iğrençliğinde ahlak ve erdem bataklığında çırpınışımızın bilincinden başka bok değildir.
Hamza bey ben ve et beden görünür dünya'da birarada olsada sonuçta et beden sonlu.Ben'i bilmiyoruz. Yani insan kendisine soruyor , beden bu dünyaya aitse ben nereye aitim ? yada bir yere aitmiyim ? Yada ben kimim ?
Sevgilim naçizane fikrim o dur ki, çekirdek aileden başlayıp tüm toplumsal oluşumlarımız içinde gerçekleşen "kendimize" ait veya "diğerlerinden" etkilenimle oluşturduğumuz kavramların içi boşalınca insan kendine tahammül edememeye ve bu süreçten yineden doğan kendisine tahammül edemiyor. Neyi neden yaptım (eylemler-sözler) sorusunu kendimize yönelttiğimizde hep haklı çıkmak isteriz oysa nedeni bildiğimiz halde kulaklarımız duymak istemez. Evet insanın kendisiyle yüzleşmesi bakabilmesi zor fakat ses ile dile döküldüğünde bence kaçmak imkansız... Ve dediğin gibi sevgilim önemli olan da o sesi duyduğumuzda kendimizi kabul edebilmek olayın kendisi zaten.. O sebeple bende şu an her ne kadar "kendi kendime ait hissetmiyorum" desem de bana göre durumu şu; bir başkasına atfettiğim ve dahi yaşadıklarım ile içi boşalmış şeylerin bir olduğunu hem var ettiğim hem de yok olan her şeyin bana ait olduğunu bilmek kendimize baktığımızda boşluğa bakıyor gibi oluyoruz. Ya da boşlukta salınıyoruz. Benim yöntemim sevgilim sesli bir şekilde bildiğim halde kendime bakamadığım her ne ise sesli bir şekilde kendime söylemek..
Evrimsel süreçle zihinlerimizin karanlık odalarına taşınmış trilyonlarca ton arketipe ev sahipliği yapıyoruz. Bunlarla yüzleşmek (gayet tabii) iğrenç olabilir ama aynadaki sıfatın dahil her şeye nesnel yaklaşmaya başlarsan tiksinmeyi bırakıp kişisel bütünlüğe bir kapı aralamış olursun. Bu yolun sonunda "Kendim oldum" demende de bir sakınca yok. Ya da "kendim" deme başka bir şey de. Zaten bir önemi kalmayacak.
İnsan, toplumsal varlık olduğu için aslında kendilik doğası gereği yoktur. Kendilik, toplumsal ve biyolojik dışsallığın toplamıdır. Kendilik bu toplam hakkında bize ait olan titrek ve muğlak öz görü ve bakış açısıdır ve çok çelişkili ve değişkendir. Kendi, bu anlamda aslında bir somutluktan yoksun bilişsel bir inşaadır.
Insanın kendisine dolayısıyla yaşama tahammül edebilmesinin tek ve yegane koşulu sevgi kaynaklı merhamettir. Sevgi ve merhamet salt rasyonel bir zihinsel faaliyet olarak analitik bilmenin konusu ve nesnesi değildir. O, insan aklının en yüksek kavrama yetisi olarak sezgisel düşünmenin ve en yüksek duygusal yetisi olarak içedoğuşun amacı ve zirvesidir. Insan için daha yüksek değerde bir idea düşünülemez. Bu sayede karıncayı bile incitemeyecek derecede üstün ahlak benliği doldurabilir. Bu sayede tevazuyla yaşama sevinci benliği doldurabilir. Insan kendisini içinde bulduğu yaşamla sahici bir bütünlüğe başka türlü erişemez. Sevgi ve merhamet aynı zamanda insana mücadele etmenin anlamlı olacağı yegane ideaları verir. Bu sayede kendiliğin keskin sınırları bütün içinde belirsizleşerek önemini yitirebilir.