Bence intihar edebilen biri çok cesurdur, Bende hergün sabah kalktıgımda bu lanet düzene uyandığımda pişman oluyorum, var olmanın da bi anlamı yok ,yaşamında bir değeri yok. Çok isterdim bu pislik Dünyadan yok olup gitmeyi ama yapamıyorum. Korktuğum için sanırım ölümden sonraki belirsizlikten ve ölurken acı çekmekten korkuyorum çünkü .
Aristoteles, Schopenhauer, Camus, Nietzsche ve diğerleri tam tersini söylüyor aslında. Cesaret ya da korkaklık üzerinden değil ama, başkaldırı ya da boyun eğiş üzerinden okursak, intihar çoğunlukla bir boyun eğiş olarak ortaya çıkıyor. Zweig'ın hikâyesi bir örnek teşkil etmeli bana göre.
Yaşamında değerli olan sensin; ve yine varolmanın anlamını yaşayarak bulacak ya da hayattaki amacını yazıp oynayacak olan da sensin aslında. Her şey bakış açınla alakalı.
intihar etmek tam tersine korkaklıktır. kalıp savaşmak yerine kaçıp hayatı terk etmektir, pes etmektir canına kıymak. asıl cesaret isteyen şey yaşamak ve ne olursa olsun pes etmemek. yaşamını sürdürebilenler asıl cesurlar
Bir kaç ay önce izlediğim bu videoya yeni gelen yorumları okurken belki dört yıldır üzerinde defalarca düşündüğüm ölüm tercihi ve ölme isteğim konusunda bir şeyi apaçık anladım veya fark ettim: Ben hemen ölmeyi arzulamıyorum, hatta yaşamak istiyorum. İntihardan, yaşama istekleri olmadığından, cesaretleri olmadığı için kendilerini öldüremediklerinden söz eden yorumları okudukça bu kişilerle aynı duyguları taşımadığımı biraz da hüzünle hissettim. Bunu ölmeyi istediğimi sanırken bile zaten içten içe bildiğimi de fark ediyorum şimdi. Oğlumun kendi canına kıymasından sonra onu anlamak, hissedebilmek, hatta özdeşleşebilmek için “intihar”ın peşine düşmüştüm. Ama aslında peşine düştüğüm intihar kavramıydı. İncelediğim onlarca ülkenin özkıyım istatistikleri, izlediğim felsefi veya psikolojik inceleme videoları, okuduğum intihar felsefesi üzerine yazılar, kitaplar, itiraflar, öyküler hepsi sadece intiharı entelektüelleştirme çabasından ibaretti. Dört yıldır “ölmek te bir tercih, yaşamak şart değil” dahil geliştirdiğim pek çok söylem veya düşüncem, videonun altında bazı yorumcuların yazdığı yaşama dair hissedilen o derin hoşnutsuzluğun, endişenin ve *gerçek vaz geçme isteğinin* yanında kavramsallaştırılmış bir entelektüel anlama çabasından ileriye gidemiyordu ve bu *içten* yorumlara nazaran sığ hatta sahte kalıyordu. İntiharı gerçek bir seçim olarak görenlere ve hatta bunu gerçekleştiren oğlum gibi insanlara duyduğum kederli saygı ve hissetmeye çalıştığım empati samimiydi ama ben kendi içimde onlar gibi hissetmiyordum. Ölmeyi değil yaşamayı istiyordum. Ölüm seçimine en yakın olduğum, atılacak sadece bir adımın kaldığı o uçurumun tepesindeki anda ölmeye “gerçekten” ne kadar niyetli olduğumu hep sordum kendime. O son adımı atmamıştım ve pek çok gerekçe söylüyordum kendime. Ancak İğneada’nın rüzgarlı bir tepesinde öylece durup yeterince yüksek bulmayıp vaz geçtiğim anda aslında atlamayacağımı bildiğimi biliyorum şimdi. Çünkü yaşamdan vazgeçip ölmeyi istemekle, kendini suçlu ilan ederek öldürmeyi istemek birbirinden oldukça farklı duygular. Biri suçlunun isteği dışında idamı diğeri hayatın tüm hatalarını kendi üzerine alıp vazgeçiş. Oğlumu kurtaramamış olmaktan duyduğum suçluluk ve kendime karşı öfkem o kadar büyüktü ve o gün kalan tek evladımın, kızımın hayatında çok önemli bir günü tam olarak mahvetmiş olmaktan dolayı hissettiğim utanç o kadar fazlaydı ki, yaşamayı hak etmeyen bu adamı öldürmek için uçurumun başına sürükleyip son adımı atmasını istedim. Ama tüm bu suçluluk ve utanca karşın yaşama isteği ağır bastı, çünkü aslında tüm yaşadığım trajediye karşın yaşamak, devam etmek istiyordum. Kendimi ölüme mahkum etsem bile ben ölme tercihini yapamıyordum. Şimdi baktığımda anlıyorum ki hayat bir biçimde devam ediyor ve hatalar, yanlış seçimler hep olacak. Yaşamayı istemek, bu hataların korkunç sonuçları dahil yaşamı karşılamayı kabul etmek ve sorumlulukla devam etmek, düşe kalka hayatı öğrenmeyi istemek bir açıdan da. Şimdi yeniden kurmaya çalıştığım hayatımda umarım yapabilirim, malum en azından şimdilik burada, hayattayım :)
Çok etkileyici bir duygu geçişi yaşadım, şu yazdıklarınızdan. Oğlunuz için başsağlığı diliyorum . " kendimi ölüme mahkum etsem bile ben ölme tercihini yapamıyordum " cümlesi hayatımızın özeti gibi . Lütfen mutlu olun .
Hamza merhaba . Cioran ve nilgün marmara 'dan bahsetmeden intihar olgusu uzerine konuşmak, biraz zaman darlığından olsa gerek . Hatta yedinci sanat olarak sinemada da bu konu fevkalade yapıtlarla irdelenmiş ( Örn; kirazın tadı) ve biraz buralara da dokunmak izleyicilerin ufkunu açabilirdi diye düşünüyorum . Sevgiler .
Selamlar Hamza ağabey, bende Schopenhauer ve Nietzsche tarafından bakıyorum olaya (sanki) Tam oturtamadım kafamda. Üzerine düşünmedim pek, düşüneceğim.
Vazgeçişten öte bir yakalanış eylemi, birkaç kimyasal dengesizlik hayatı manasız hale getiriyor nitekim bu manasızlıklar irasyonel bir akıl tutulmasından öte gayet anlaşılabilir bir motivasyon.
Neo klasik ekonomi düşüncesinden, epistemolojik bir kopuşu temsil eden heteredoks yaklaşım, günümüzde giderek ön plana çıkan; davranışsal ekonomi ve nöroekonomiyle daha fazla önem kazanmaktadır.
Kendi canına kıyanların hikayelerinden başlayarak etraflıca konuyu incelediğiniz ve aktardığınız için teşekkür ederim. Schopenhauer ve Camus örneklerindeki gibi intiharı olumlamasak bile bu seçeneğin hayatın içinde yer aldığını teslim etmek gerekmez mi? Hume ve belki Stoic düşüncede de ele alındığı üzere kalmak kadar bu hayattan gitmeyi de tercih etmenin aynı derecede saygıyı ve kabulü hak ettiğini teslim etmemiz gerekmez mi? En nihayetinde çizgiyi nereden çekeceğimiz kişisel (bireysel) bir karar ve özgürlük.
Videonuzu yaklaşık bir saat önce izledim evet bu video intiharı engellemek üzerine bir video değil fakat tamamen kendi fikrimi bu videonun altında belirtmek istiyorum. Filozof ve düşünürlerin bu konu hakkında dediği çoğu şeyi absürt buldum, yaşam acı dolu ise ve bu bedende bu refah seviyesinde yaşayamıyor isek ve ölüm her an elimizde ise bunu kullanmak akıllıca olacaktır. İllede yaşam diyip sonra ne olacak merakı ile yaşamak ayrı bir komiklik çünkü yine yaşamın ileride ne getireceğini bilmiyoruz belki yalnızca saf acı getirecek bu kumar ile yaşamak stresli ve diken üzerinde olacaktır. İntiharın toplumu etkiler yanı olduğunu düşünüyorum ve intihardan korkan insanın intihar etmesini sıkça gözden geçirmesini isterim onların intihardan çok başka bir sorunu olduğu kanaatindeyim kendilerine bu anlamsız dünyanın boşluğunda bir anlam bulup yaşamlarını idame ettirebileceklerini sanıyorum. Yakında öleceğim ve buna bir zamanım var belli, bu benim küçüklüğümden beri içimde büyüyen bir duygu bu videoyu izleyip karardan vazgeçmek değil kattiyyen amacım çünkü Nietzsche nasıl ille de yaşam diyor ise ben de ille de ölüm diyorum.
İntihar her daim garip karşıladığım bir konu olmuştur aslında. Yaşımın küçüklüğünden veyahut felsefe okumaktan pek haz etmediğimden, intihar konusunda görüşlerim oldukça kısıtlı. Kişisel olarak ergenlik konusunda herkesin "İntihar edeceğim ben ya!" dediği dönemi çok kaprisli şekilde yaşadım. Birkaç kere denedim ancak beni geri çeken şey korkuydu. Bu korkuma bir sürü bahane aradım. Hâlâ tam olarak emin değilim cevabından. Ancak ölürsem ve bu ölüm benim elimden çıkarsa, kendime saygısızlık edecekmişim gibi hissediyorum. Ayrıca ben öldükten sonra hayatın devam edeceğini bilmek garip geliyor. Benimle ölsünler istemiyorum, beni öldürsünler istemiyorum. Ama sorun şu ki, ben yaşamayı da sevmiyorum. Herhangi bir zevkim yok, uğruna yaşadığım bir şey yok. Ama hayatta kalmak istiyormuşum gibi geliyor. Bilemiyorum, belki de acıdan ve yok olmaktan çok korkuyorumdur. Bahanelerim henüz beni tatmin edemiyor.
@@sudedemirel5963 Öncelikle evet, hayat ben doğmadan önce de öldükten sonra da vardı, devam ediyordu ve edecek. Bu konuda bir şüphem yok zaten. Bana garip gelen benim bir noktalık yer kapladığım bu romanda benden sonra gelecek sayfaların olduğunu bilmek. Son nokta olmadığımı, olmaya yakınlaşamayacağımı. O yüzden garip bir konu. Yaşım öyle büyük değil. Muhtemelen senden çok daha küçüğümdür. İntihar konusunda yok olmak istiyorum ama aynı zamanda ben öldükten sonra verdikleri tepkilere de şahit olmak istiyorum. Mümkün mü öylesi :D?
Şimdi bu dönemde intihardan bahsediyoruz ve günah olduğunu söylüyorsunuz. Mecburen askerlik yapmak zorunda olanlar neden intihar sayılmıyor? Neden belli ideolojiler için ölmek zorundalar? Onların cennete gideceğine kim karar veriyor? Araç kullananların egzosundan çıkan dumanı koklayanlar intihar etmiş sayılmıyor mu?
Ben aileme ve arkadaslarima her zaman dedigim tek şey vardır, lutfen öldüğümü duydugunuz an mutlu olun sözüdür. Cok kere bir kişinin ölümcül bir hastalığını duydugumda ya da aniden öldüğünü duyduğum an o kişiyi hep kıskanmışımdır. Ölmek benim için kurtuluş gibi. Nankörlük yapıyorum belki çünkü son 6 aydır hayatımda hiçbir sıkıntı da yok. Ama yaşamak için bir isteğim yok maalesef.
Üstat ben 17li yaşlarımda bir kere intihara teşebbüs ettim. Fakat başarılı olamadım. Şu an çok mutluyum iyi ki ölmemişim. Hayat her ne yaşıyorsan yaşamaya değer...
Tüm ömrün boyunca amelelik eden adam napsın şimdi 12 saat çalışıyor yemek yiyor uyuyor tekrar aynısı haftanın 6 bazen 7 günü aynı dongu, bu adam intihar nasıl etmesin yani para kazansada harcayamadiktan sonra anlamı nedir ki
İntihar üzerine, dindar biri video yapmış, 400 kusur bin kişi izlemiş, 16 bin kişi beğenmiş ,sizin takipçi sayısından izleyen sayısından daha fazla,. İşte hep bunlar ..! Fatih Yağcı adlı Kanal
kant, haideger, nitche, aristotales, platon okumak güzel ve değerli ama okuyanların konuşmaları nedense iğrenç geliyor bana. sizi ilk defa görüyorum youtube de. konu ilgimi çekti, intahar ı açığa çıkaran faktör/sebepler ve mümkünse bu sebeplerin alt kırılımlarına dair yeni çözümlemeler beklerken kant onu dedi, camus bunu dedi, nitche şunu dedi abi bu ne ya. felsefe yapmak filozofların sözlerini aktarmak ise gerçekten çok iğrenç bir şey yapıyoruz. dindarların yaptıkları ile ne farkı var bunun. onlar da papağan gibi şu hoca şöyle bu hoca böyle dedi diye yorumluyor tüm merak edilenleri. yapıcı olduğunu varsaydığım bir eleştiri yapıyorum kimsenin tarzı ile bir derdim yok. okuyanların böyle yapması garip geliyor bana. daha fazlası yapılabilir kanısındayım. başarılar dilerim.
Biraz cesaret istiyor. Bilinçli olarak intiharı seçmek beni hep korkutmuştur. Okuldan bir arkadaşım bir mektup bırakıp 6. Kattan atlamıştı nerdeyse tüm kemikleri kırıldı bir hafta komada kalıp öldü. Yöntemlerde önemli isviçrede ötenazi turizmi yapılıyor mesela, genelde yaşlı hasta insanlar için ölüm kurtuluş olabiliyor. Genç biri için her zaman trajik sonuçları oluyor özellikle geride kalanlar için travmatik sonuçları bir ömür geçmiyor. En yakın arkadaşım ölmeye pek meraklıydı ama intiharı göze alamıyordu, ölümünün kazara sürpriz şekilde olmasını isterdi. Öyle de oldu. Trafik kazası gibi düşünün ama acısız olanını istiyordu. Veterinerdi, anestezik ilaçlara ve uyuşturuculara zaafı vardı eline ne geçerse kullanırdı ketamin, diazepam, tramadol, profofol, meth ve arasıra eroin ayrıca iflah olmaz alkolikti. Ben klasik eroinmandım just eyç şimdi iki yıldır temizim kurtuldum gibi enjektöre geçiş yaptıktan sonra iki kez hastanelik oldum birinde 1.5gün yoğunbakımda kaldım sayısız kez overdoze oldum benziklikler ya da cami tuvaletinde ya da eşim evin tuvaletinde yığılmış bulurdu genelde dışarda olurdum şanslıysam ambulans gelmeden tüyüyordum ağır bir uyku olduğunu insanlar anlamıyor ve acilde gözünü açtığında tepende polislerin olması hiç hoş olmayacaktır birde içicililikten birkaç dosyan varsa sıkıntılı. Ayılıp bayılmalarım dışardan intihar gibi gözükse de alakası yok kazayla olan birşey. H i zevk için içersin ölmek için değil ama ölüm çok olur. Arkadasım overdose dan öldüğünde herkes intihar sandı ve öldüğü akşam intihardan bahsetmişti şu fakirlikten üç kardeşini siyanürle öldüren kardeş vakası vardı o çok etkilemişti. 32 yaşında acısız tam istediği gibi öldü fakat ailesinin hayatını kararttı diyebilirim. Düşününce onun yerinde bende olabilirdim esasında benim ölümüm bekleniyordu biraz sürpriz oldu diyebilirim sadece şans işte bana ibret oldu ölümünden sonra hiç overdose olmadım ailesini o halde gördükten sonra akıllandım bir nevi korktum annem aynısını yaşamasın istedim bu yıkımı kimse haketmiyor yaşamak boktan olsada idare ediyorsun belki yaşlılılığımda çok acı çekersem bir seçenek olarak düşünebilirim bunu kesinlikle acısız yöntemlerle yapardım şu an için asla sizde yapmayın
Kuş Koysunlar Yoluna Bir karga bir kediyi öldüresiye bir oyuna davet ediyordu. Hep böyle mi bu? Bir şeyden kaçıyorum bir şeyden, kendimi bulamıyorum dönüp gelip kendime yerleşemiyorum, kendimi bir yer edinemiyorum, kendime bir yer... Kafatasımın içini, bir küçük huzur adına aynalarla kaplattım, ölü ben'im kendini izlesin her yandan, o tuhaf sır içinden! Paniğini kukla yapmış hasta bir çocuğum ben. Oyuncağı panik olan sayın yalnızlık kendi kendine nasıl da eğlenir. Niye izin vermiyorsun yoluna kuş konmasına niye izin vermiyorum yoluma kuş konmasına niye kimseler izin vermez yollarıma kuş konmasına? "Öyle güzelsin ki kuş koysunlar yoluna" bir çocuk demiş.
Onları bırakıyor olmanın getirdiği suçlulukla içini o an rahatlatmak için olabilir, ya da ölünce onların mektubu okuduklarındaki tepkilerini görebileceğini düşündüğü için olabilir (yine o an bunun düşüncesiyle rahatlama sağlar), genel bir tepki belirtmek için olabilir(yine o an için tatmin sağlar). Kısacası her türlü o an tatmin olacağı için yazıyor. İnanmayanlar, önemsemeyenler genelde yazmıyor zaten. Ya da yazarlarsa aynı şekilde o anın tatmini için.
Aslında intiharın her şeyin sonu olduğunu ve bu sonu sadece kendi isteğinle yaptığın bir eylem bende çok uzun zamandır da düşünmekteyim sadece o kadar cesur olamadım ama her an aklımda sanki aklımın içinde kaşıyamadığım bir dürtü gibi ki burada intihar hakkında konuşanların yaşı ufak(benim 40) şey deniliyor bir amaç yada tutku bulursan yada bulduğunda vazgeçersin hayatı seversin falan filan deniliyor ama hiç bir zaman onu bulamadım (Mehmet pişkin gibi )dinsiz biri de değilim psikolog ve psikiyatristte de gittim ve ilaç da kullanmama rağmen hala dürtü duruyor ve her an daha fazla ağır basıyor aslında buraya yazmamın nedeni (bir ilgi çekme safsatası değil) intiharın normal karşılanmalı çünkü hayatı yaşamayı sevmeyen bir bireyin bu iğrençlikle (ki öldüğünde cesedimin bile bu dünyada kalması midemi bulandırıyor bundan dolayı yakılmak istiyorum ki o da yasal değilmiş) yaşamaktansa yaşamayı sonlandırabilmeli ötenazinin yasallaşmasıdır.
yazdıklarınıza birebir katılıyorum. Kafamın aklımın bir köşesinde intihar fikri var mehmet pişkinden cesaret alıyorum hergün videosunu izliyorum ama olmuyor cesaretimi toplayamıyorum öldükten sonra bedenimin fazlalık olacağını bile hissediyorum keşke tamamen yok olup gitsem falezlerden atlasam ama o zamanda ya ölmezsem diye düşünüyorum
İki tane isim var intihar üzerine çalışan. Bu kişileri incele bulentbekirbingul . Isyanbuldan mardinli hulya neco adıyla intihar konusunu ticarete cevirmis bir sistemi var cuhaci handan . Diyeri rusyadan berwketullah . Cemaatlere uzanan bir yapısı var .