RU-vid algoritması bir videonuzu bir hafta önce önüme çıkardı. O gündendir içeriklerinizi yüksek bir keyifle dinliyorum. Tabii bu keyfe yüksek bir kıskançlık duygusu da eşlik ediyor. Sizin kadar güzel çıkarımlar ve sohbetler yapabilmeyi çok isterim. Eminim ki sizi dinleyen birçok arkadaş da aynı şeyi düşünüyordur. Her şeyi sorgulayan ve mantıksal çıkarımlara dayanan bakış açısını kazandıracak aşamalı bir okuma listesi önerebilirseniz çok minnettar olurum.
@@omerhattapoglu1158 Abonelikler açıktı ancak google adsense hesabı adres dogrulama istedi, o zamana kadar herhangi bir destek kanalı kapalı. En güzel destek, videolarımızı paylaşmanız olacaktır. Sevgilerimle
“Söz dünyanın bütün acısını barındırır Ama dünya tek bir söz barındırmaz.” 🚬 🚬 🚬 O zaman Orhan Baba’dan gelsin, “Batsın bu dünya…” Emekleriniz için teşekkürler 🙏
Emeğinize sağlık, yine cok güzel bir iş olmuş. Sorum şu: Farklı iki dili konuşan kişilerin, aynı dilin farklı ağızlarını konuşan kişilerin, farklı meslek jargonlarına hâkim kişilerin bazen birbirini anlayamaması da birer çarşı-pazar putu örneği sayılabilir mi?
Anlayamaması sayılmaz ama aynı kelimeyi farklı anlamlarda kullanıp anlaşamıyorlarsa çarşı-pazar putudur. Bana iftira atma diyen birine, bir hukukçu, iftira atmış sayılmam için hakkında bir soruşturmaya neden olmuş olmam lazım derse bu çarşı-pazar putudur. Ama farklı dilleri kullanıp anlaşamamak,put değildir, gerçek bir tanrıdır.
Harbiden dinde farz değil, vacip değil, biz niye mısırdan yahudilere oradan da bize geçen bir uygulamayı sanki dini bir emirmiş gibi devam ettiriyoruz? Bana fikrim sorulmadan, benim onayım olmadan, benim bedenime dokunulması ve özetle "çükümün" kesilmesi hakkını kim hangi sıfatla veriyor???
@@Maksim-d9u bence buhariye hiç girme kardeş. Hadislerin doğruluğu tartışılır. Farz emir olsaydı açıkça, namaz, oruç gibi Kur'anda belirtildi. Ayrıca o dönemlerde sünnet olup herhangi bir olumsuzluk ( enfeksiyon) yaşanmış mı, ya da sünnetle ilgili yapılan herhangi bir merasim, tören gibi, bunlarla ilgili bize ulaşan bir bilgi var mı? Olsaydı illa ki ulaşırdı. Mısırdan yahudilere oradan da bize geçmiş işte. Ha olmak isteyen olsun elbette ama küçük yaşta yapılmasına karşıyım. Ben 10 yaşında sünnet oldum ve kimse fikrimi sormadı zaten sorsa da o yaşta doğru karar veremezdim.
Cesaret hakkında konuştuğumuzu iddia ederken aslında ne yaptığımıza bakalım. Taha, cesaret tsunamide yüzmeye çalışmaktır diyerek, hiçbir tehlikeden çekinmeden onun üstüne gitme hareketine veya bu harekete neden olan duygulanıma cesaret demiş olsun; Emre de bu cesaret değildir, akılsızlıktır, cesaret mezarlıkta uyumaktır diyerek, hayatımıza büyük bir tehdit oluşturmayan bir korkunun üzerine gitme hareketine veya buna neden olan duygulanıma cesaret demiş olsun. Bu iki kişinin tartışması anlamsızdır. Çünkü birbirlerinden başka şeylerden bahsediyorlar ve sadece cesaret ismini tekelinde bulundurmak istiyorlar. Buradaki uzlaşmazlık ismi nerede kullanacağımızla ilgilidir. Her iki kişi iki hareketin de doğada yer alabileceğini bilir. O halde neden tartışıyorlar? Çünkü cesaret burada sadece bir işaret. Cesaret, adalet, iyi gibi çeşitli işaretlerin hepsi istediğimiz veya istenmesi gerektiğine inandığımız bir durumu işaretler. Yani Taha hayatını tehlikeye atan her türlü tehlikeye atılmanın, bize zarar verme olasılığı düşük bir korkuya meydan okumaktan daha istenir olması gerektiğini işaret ederken, Emre de diğer türlüsünü işaret ediyor. Peki neden Emre'nin dediğinin daha fazla istenmesi gereksin? Bunun bir temeli bulunmuyor. Emre kişinin yaşamasını daha çok istiyordur. Neden kişinin yaşamasını daha çok istiyordur sorusu ise havada kalır. Peki bu iki kişi neden tartışır? Bunun bir sebebi ortak isteklere sahip olma ihtimalimizdir. İki kişiden biri ortak isteklerine aykırı bir şey söylediğinde kişiyi bu ortak isteğe çekip, bak söylediğin şey buna aykırı diyerek, onu istemediği bir şeye cesaret demek zorunda bırakabiliriz, bu durumda kişi evet bu cesaret değildir diyecektir, yani bunun meali de şudur: Evet bu o kadar da istenmesi gereken bir hareket değilmiş, bunu bana gösterdin, artık istenir bir şey için kullandığm cesaret sözcüğünü burada kullanmayı bıraktım. İkinci bir sebepte, işaret ettiğimiz olgu aynı olabilir. Yani ikimiz de cesaret derken, tsunamiye karşı yüzmekten bahsediyor olalım. Burada tartışılan şeylerden birisi kişi hangi psikolojik veya toplumsal koşullarda bu cesarete sahip olabilir sorusu olabilir. Kısacası Kavramla kastettiğimiz işlev aynı ise konu başka açılardan tartışılabilir. Özetle, bu konularda konuşmak mümkündür. Ama kavramların neliğine ilişkin tartışmalar anlamsızdır. Kavramların neliği tartışılıyormuş gibi yapılıp bazı şeylerin istenir olmadığı gösterilerek, istenir şeyler için kullanmaya alışık olduğunuz kavramların bazı yerlerde kullanılmasının önüne geçilebilir. Son olarak kavramın içlemi tam olarak belirlenirse, bu kavramın altına düşen davranışlara yol açan psikolojik ve sosyal süreçlerin kendileri de tartışmaya açılabilir. Tüm söylediklerim dışında bu konuları tartışmanın başka boyutları da olabilir.