Selamunaleyküm. Allah razı olsun hocam. Sayende gerçek islamı öğrendim. Kitapların sayesinde aydınlandım. Rabbim ayağına taş deydirmesin. Yolu açık dinleyenini çok etsin İnşallah...
Meri Toska ...Bazı hocaları, bir takım aşırılıkları bulunan içlerinde şirk ve bid’atlerin olduğu grupları anlatırken kendilerinin tam bir müslüman o anlattıkları fırkalara mensup kişilerin ise müşrik olduğunu söylerler. Fakat unuttukları bir nokta vardır ki akıllarını ilah edinip kendileri şirke düşmüşlerdir. Sekülarizm, rasyonalizm gibi vahyin karşısında yer alan ideolojileri benimseyip içselleştirerek İslâm’dan tamamen uzaklaşmışlardır. Onlara göre kabirlerdeki ölülerden yardım isteme şirk olurken, aklı ilah edinip vahye karşı olan ideolojileri benimsemek, Allah’ın insan hayatını düzenlemek için indirdiği hükümleri kabul etmeyip kendi hevalarına ve rasyonel akıllarına göre oluşturdukları kanunları kabullenmek şirk değildir. (!) 17. Onların sürekli olarak Kur’an ve akıl ile çelişen hadislerin olduğunu ifade etmeleri ve bu yüzden hadislerin bir kısmını kabul etmediklerini söylemeleri kendilerini savunmak için söyledikleri sözlerdir. Kur’an ve Sünnet ile akıl çelişmez. Bunların çelişkinin olduğunu zannetmelerinin nedeni, akıllarının rasyonalizm vb. ideolojilerden kirlenmiş olmasından dolayıdır. 18. Yıllardır müslümanların topraklarını işgal etmiş olan, onları bombalayan, işkencenin her türlüsünü yapan, onları hapislere dolduran batı medeniyeti onlara göre takip edilip peşinden gidilmesi gereken, onların benimsemiş oldukları ideolojilerin de benimsenerek çağdaşlaşmak gerektiğini düşündükleri, takip edilmesi gereken bir medeniyettir. Onlara göre ilerleme, gelişme bu şekilde olmalıdır. Onlardan bazılarının batı emperyalizmine karşı olduklarını ifade etmeleri, onlarla mücadele edilmesi gerektiğini söylemeleri insanların bu şahıslara bakışında onları bazen yanılgıya düşürebilmektedir. Onların batı medeniyetine karşı olduklarını ifade etmeleri gülünçtür (!) Çünkü düşünce yapıları genelde batı’nın fikir akımları ile çelişmemekte hatta birçok noktada örtüşmektedir. Böyleyken onların bu söylemleri samimi olmadıklarını göstermektedir. Diğer yandan tarih boyunca modernist, hadis inkârcısı herhangi bir şahıs veya grup emperyalist haçlılarla fiilen mücadele etmiş değildir. 19. Vahdet söylemini dile getirirler. Ümmetin birleşmesi gerektiğini ifade ederler. Şia’ya büyük bir sempatileri vardır. Birçok noktada aynı çizgide giderler. Onlara göre şia-sünni ihtilafı yapay, basit bir kavgadır. Genelde Ehl-i Sünneti de, Şiayı da vahdet oluşturmadıkları için tenkit ettikleri zannedilir. Halbu ki öyle değildir. Ehl-i Sünnete karşı acımasız bir şekilde saldırırken, şia’nın sapıklıkları hakkında konuşmaz, nadir bazı durumlar haricinde şia’yı tenkit etmezler.
Sevilay Açık ...Bazı hocaları, bir takım aşırılıkları bulunan içlerinde şirk ve bid’atlerin olduğu grupları anlatırken kendilerinin tam bir müslüman o anlattıkları fırkalara mensup kişilerin ise müşrik olduğunu söylerler. Fakat unuttukları bir nokta vardır ki akıllarını ilah edinip kendileri şirke düşmüşlerdir. Sekülarizm, rasyonalizm gibi vahyin karşısında yer alan ideolojileri benimseyip içselleştirerek İslâm’dan tamamen uzaklaşmışlardır. Onlara göre kabirlerdeki ölülerden yardım isteme şirk olurken, aklı ilah edinip vahye karşı olan ideolojileri benimsemek, Allah’ın insan hayatını düzenlemek için indirdiği hükümleri kabul etmeyip kendi hevalarına ve rasyonel akıllarına göre oluşturdukları kanunları kabullenmek şirk değildir. (!) 17. Onların sürekli olarak Kur’an ve akıl ile çelişen hadislerin olduğunu ifade etmeleri ve bu yüzden hadislerin bir kısmını kabul etmediklerini söylemeleri kendilerini savunmak için söyledikleri sözlerdir. Kur’an ve Sünnet ile akıl çelişmez. Bunların çelişkinin olduğunu zannetmelerinin nedeni, akıllarının rasyonalizm vb. ideolojilerden kirlenmiş olmasından dolayıdır. 18. Yıllardır müslümanların topraklarını işgal etmiş olan, onları bombalayan, işkencenin her türlüsünü yapan, onları hapislere dolduran batı medeniyeti onlara göre takip edilip peşinden gidilmesi gereken, onların benimsemiş oldukları ideolojilerin de benimsenerek çağdaşlaşmak gerektiğini düşündükleri, takip edilmesi gereken bir medeniyettir. Onlara göre ilerleme, gelişme bu şekilde olmalıdır. Onlardan bazılarının batı emperyalizmine karşı olduklarını ifade etmeleri, onlarla mücadele edilmesi gerektiğini söylemeleri insanların bu şahıslara bakışında onları bazen yanılgıya düşürebilmektedir. Onların batı medeniyetine karşı olduklarını ifade etmeleri gülünçtür (!) Çünkü düşünce yapıları genelde batı’nın fikir akımları ile çelişmemekte hatta birçok noktada örtüşmektedir. Böyleyken onların bu söylemleri samimi olmadıklarını göstermektedir. Diğer yandan tarih boyunca modernist, hadis inkârcısı herhangi bir şahıs veya grup emperyalist haçlılarla fiilen mücadele etmiş değildir. 19. Vahdet söylemini dile getirirler. Ümmetin birleşmesi gerektiğini ifade ederler. Şia’ya büyük bir sempatileri vardır. Birçok noktada aynı çizgide giderler. Onlara göre şia-sünni ihtilafı yapay, basit bir kavgadır. Genelde Ehl-i Sünneti de, Şiayı da vahdet oluşturmadıkları için tenkit ettikleri zannedilir. Halbu ki öyle değildir. Ehl-i Sünnete karşı acımasız bir şekilde saldırırken, şia’nın sapıklıkları hakkında konuşmaz, nadir bazı durumlar haricinde şia’yı tenkit etmezler.
Hocamız Ahzab suresi 63-68. Âyetleri açıklarken kendisine cephe almış ya da kendi fikirlerine ters düşen kişilere bu ayetlerle karşı çıkıyor fakat burada ki cehennemliklerin kâfirler oldugu 65.ayette söyleniyor. Kimin kafir olacagına biz karar veremeyeceğimiz için hocanın bu tutumu insanları yanlış tutuma sevk edebilir ( ben hocayla aynı görüşleri benimsememe rağmen bunu söylemeliyim)