Öcalan, “Sanat ve Edebiyatta Kürt Aydınlanması” isimli kitabının 153. sayfasında şunları söylüyor: “Yukarıda Tanrı olsaydı, beni yine yanlış yola sevk edecekti. Allah da Kürtler için değildir, Kürtleri şaşırtıyor. Kürtlerin Allah`ı da onları yanlış yola sevk ediyor. Bunun için ben kendi kendimin tanrısıyım.” Bir başka kitabında ise kendini yarı tanrı ilan ediyor! “Özgür Yaşamla Diyaloglar” isimli kitabının 257. sayfasında ise şöyle anlatıyor: “Lise dönemlerinde büyük felsefik bunalımı yaşadım. Tanrı ile savaş verdim, bu savaştan başarı ile çıktıktan sonra yarı Tanrı oldum.” “Sümer Rahip Devletinden Demokratik Uygarlığa” kitabının 1. cildinin 204. sayfasında da PKK elebaşı Öcalan, “Tek tanrılı din ideolojileri, baştan sona siyaset ideolojileridir. Dini söylem, Allah, peygamber ve melek gibi kavramlar dönemin siyasi literatürüdür” diyor. NAMAZA "TİYATRO" DİYOR! Abdullah Öcalan, söz konusu kitabın 313. sayfasında da şunları söylüyor: “Allah bir nevi ortaçağın feodal manifestosudur, temel yasası ve bildirgesidir.” Öcalan, kitabın 354. sayfasında ise “Namazın kendisi de genel anlamda bir tiyatrodur” ifadelerini kullanıyor. ALLAH`A VE PEYGAMBERİMİZE HAKARET! “Benim de bazı saplantılarım oldu. Tanrı saplantısından tutalım, başka saplantılara kadar, bir çok saplantı... Bak doğru, bazı arkadaşlar tutkulardan, saplantılardan bahsediyorlar. Benimkini anlatsam dehşete kapılırsınız... Tanrıyı aşabilir miyim, aşamaz mıyım? Benim bir özelliğim de süreçleri zayıf yaşamam. Bu tanrıdan kopuş, aslında nedir? Tanrıdan, ideolojiden kopulmalıdır. Ben Allah`ımla yıllarca uğraşmış adamım. Allah`ımla delicesine pençeleştim.” Kaynak, “Parti önderliğinin kasım-1991 çözümlemeleri” isimli PKK yayını. “DİN, KADINI KISITLAR, BİZİM DİN İLE İLİŞKİMİZ YOKTUR” Öcalan, 13 Eylül 1998 günü Şam`da 60-65 kadar kişiye hitaben yaptığı konuşmasında, dini kökenli aile yapısının kadın özgürlüğünü kısıtladığını, kadınların din yüzünden hareket edemez duruma geldiğini, halkın emperyalist yapısı olan İslam`ı terk ettiği gün mücadelelerinin daha da güçleneceğini belirtir. Öcalan, sosyalist ahlakın topluma egemen olmasını istediği konuşmasına şunları da söyler: "Kızlarımız, kadınlarımız, annelerimiz çocukça ve ahmakça hareket ediyor. Onlar, Kürdistan`ın çağdışı toplum etkilerini taşıyor. Düşmanın toplumumuza empoze etmiş olduğu karanlık toplumsal özellikleri değer yargısı olarak anlıyor. Kadınlarımız, açıkça söylüyorum dinin etkisinde kalarak pasifleşmiştir. Bu nedenle de kadın militanlarımız gittikçe azalmaktadır. Sadece kızlarımızı değil erkeklerimizi de engellemek istemektedirler. PKK`ya katılırsan hakkımı helal etmem demektedir. Ne hakkı var, aptal kadın! Bırak oğlunu, bırak kızını gelsin. Kadınlarımız, analarımız Kürdistan davasına ihanet etmiştir! Bizim din ile ilişkimiz yok. Halkımız tanrıdan, ideolojiden kopmalıdır! Ben çok uğraştım sonunda tanrıdan koptum. Tanrıyı aştım! Böylece Abdullah Öcalan olabildim. İslam kadınımıza bir şey vermemiştir. Bunun yerine sosyalist ahlakı koyacağız!" “BİZ OLMAZSAK GÜNEYDOĞU`YA ŞERİAT GELİR” Avukatları ile yaptığı bir görüşmede o günlerde yapılan operasyonlarda örgütün çok can kaybı verdiği bilgisi kendisine verilir. Öcalan`ın cevabı çok ilginçtir: “TSK neden bu kadar sert davranıyor, anlamak zor, zira biz olmasak Güneydoğu`ya şeriat gelirdi. Ölümü bir türlü kabul etmeyen insanın Cennet ve öbür dünya tasarımı da mutluluk içgüdüsünün hayal âleminde tatmin olmasıdır...” “DİN ADAMLARI KÜRTLERİ UYUŞTURUYOR” “Din adamlarının ve imamların temel görevi İslamiyetin yüceliğini, Allah`ın yolu olduğunu her gün tekrarlasalar da, sosyal gerçekliğe ve milli gerçekliğe muazzam bir şovenist dayatmadır. Tarih bunun engin çabalarıyla doludur. Kürtlerdeki Din Adamlarının da görevi bundan öteye değildir...” “Hatice olmadan Muhammed"in peygamberleşmesi mümkün görülmemektedir. Bu yönüyle Hatice üstü örtülü de olsa Meryem`in çok üstünde bir etkiye sahip ve tanrıça kadın kültürünü temsil etmek durumundadır. Muhammed`i Mekke toplumunda ilk destekleyenin Hatice olduğu açıktır. Yaşça da Muhammed"den büyük ve ticaret kervanına sahip olacak kadar zengin ve güçlüdür. Hatice kendi başına bu azgın toplumda baş edemeyeceğine göre, Muhammed"le ilişkileri ve evliliği çok anlamlı olmaktadır. Muhammed, Hira dağında ‘ideolojik ve devrimci yoğunlaşmayı yaşadı!” “Muhammed"e daha sonra ilk inanacak olan, amcaoğlu çocuk Ali ile kölesi durumundaki Zeyd"dir. Ali`nin grubun devrimci niteliğini açıkça göstermektedir. Ali`nin şahsında da köleliği bağışlamakta ve devrimle ortadan kaldırılmaktadır. Aslında bu ilk üçlüde olsa gerçekleştirilmektedir. Hatice ile ilk kişi ile kadın devrimi, Ali ile kabile devrimi ve Zeyd ile köleliğe karşı devrim yapılmaktadır. Ortak bir komin yaşamı oluşturdukları içinde yaşamlarına devrimci bir tarz hâkim olmaktadır. Grubun bu temelde büyümesi ideolojik manifestoyu kaçınılmaz kılacaktır. Muhammed`in Peygamber olmadan önce uzun süre Hira dağına çekilmesi, ideolojik yoğunlaşma sürecidir.” “İSLAM, KÜRTLÜĞE İHANET EDİYOR!” İslam"ın tüm ırkları birleştiriciliğinin ve sağladığı huzurun güzelliğini Öcalan bakın nasıl yorumluyor: “Tarihin önemli kesitlerinden İslamiyet`in gerçeğimizle teması, devrimci özü ve adaleti temsil etme temelinde değil, tam tersine gerçeğimizin imhası, eşitsizliğe ve adaletsizliğe yol açması temelinde olmuştur. Daha doğrusu İslamiyet`in Kürdistan koşullarına girişi, devrimci yandan ziyade emperyalist yanı ağır basan biçimde olmuştur. İdeolojik ve hem de ekonomik, sosyal ve siyasal düzeylerdeki İslami yayılma, Kürt milli ve sosyal gerçekliğine çok az yer verir. Bu öğelerin önemli bir bölümünü silip süpürmüştür. Bunun da en başta gelen sorumlusu, Kürt egemen işbirlikçi tabakasıdır. Hala da günümüzdeki o işbirlikçi tabakaya baktığımızda kraldan daha çok kralcı, İslamcı, Türkçü veya bilmem neci kesimleri bu tarihi nedenden dolayıdır.”
{ يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ لَا تَتَّخِذُواْ بِطَانَةٗ مِّن دُونِكُمۡ لَا يَأۡلُونَكُمۡ خَبَالٗا وَدُّواْ مَا عَنِتُّمۡ قَدۡ بَدَتِ ٱلۡبَغۡضَآءُ مِنۡ أَفۡوَٰهِهِمۡ وَمَا تُخۡفِي صُدُورُهُمۡ أَكۡبَرُۚ قَدۡ بَيَّنَّا لَكُمُ ٱلۡأٓيَٰتِۖ إِن كُنتُمۡ تَعۡقِلُونَ } [Sure Âl-i İmrân: 118] Elmall Hamdi Yazr: Ey iman edenler! Kendi dışınızdakilerden ( İslam dışında başka davalar , ve ideolojiler için mucadele edenleri ) sırdaş edinmeyin. Çünkü onlar size fenalık etmekten asla geri kalmazlar, hep sıkıntıya düşmenizi isterler. Kin ve düşmanlıkları ağızlarından taşmaktadır. Kalplerinde gizledikleri ise daha büyüktür. Düşünürseniz, biz size âyetleri açıkladık. Mele olupta Alim olamamak bu işte. Belam bin baura misali...
Rebere gele kurd seroke kurda em bite ser bilindin te ser ne rakiriba liber dewleta tirko kurd vega lilaskirbu e em heviya azadiya tene go ti azad buyi kurd wek gule ciyan we dûjwarbin wek agir we dijwaerbin Em li benda tene OCALAN em li benda tene serkeftin♥️♥️💚💚💛💛✌✌✌
Öcalan, “Sanat ve Edebiyatta Kürt Aydınlanması” isimli kitabının 153. sayfasında şunları söylüyor: “Yukarıda Tanrı olsaydı, beni yine yanlış yola sevk edecekti. Allah da Kürtler için değildir, Kürtleri şaşırtıyor. Kürtlerin Allah`ı da onları yanlış yola sevk ediyor. Bunun için ben kendi kendimin tanrısıyım.” Bir başka kitabında ise kendini yarı tanrı ilan ediyor! “Özgür Yaşamla Diyaloglar” isimli kitabının 257. sayfasında ise şöyle anlatıyor: “Lise dönemlerinde büyük felsefik bunalımı yaşadım. Tanrı ile savaş verdim, bu savaştan başarı ile çıktıktan sonra yarı Tanrı oldum.” “Sümer Rahip Devletinden Demokratik Uygarlığa” kitabının 1. cildinin 204. sayfasında da PKK elebaşı Öcalan, “Tek tanrılı din ideolojileri, baştan sona siyaset ideolojileridir. Dini söylem, Allah, peygamber ve melek gibi kavramlar dönemin siyasi literatürüdür” diyor. NAMAZA "TİYATRO" DİYOR! Abdullah Öcalan, söz konusu kitabın 313. sayfasında da şunları söylüyor: “Allah bir nevi ortaçağın feodal manifestosudur, temel yasası ve bildirgesidir.” Öcalan, kitabın 354. sayfasında ise “Namazın kendisi de genel anlamda bir tiyatrodur” ifadelerini kullanıyor. ALLAH`A VE PEYGAMBERİMİZE HAKARET! “Benim de bazı saplantılarım oldu. Tanrı saplantısından tutalım, başka saplantılara kadar, bir çok saplantı... Bak doğru, bazı arkadaşlar tutkulardan, saplantılardan bahsediyorlar. Benimkini anlatsam dehşete kapılırsınız... Tanrıyı aşabilir miyim, aşamaz mıyım? Benim bir özelliğim de süreçleri zayıf yaşamam. Bu tanrıdan kopuş, aslında nedir? Tanrıdan, ideolojiden kopulmalıdır. Ben Allah`ımla yıllarca uğraşmış adamım. Allah`ımla delicesine pençeleştim.” Kaynak, “Parti önderliğinin kasım-1991 çözümlemeleri” isimli PKK yayını. “DİN, KADINI KISITLAR, BİZİM DİN İLE İLİŞKİMİZ YOKTUR” Öcalan, 13 Eylül 1998 günü Şam`da 60-65 kadar kişiye hitaben yaptığı konuşmasında, dini kökenli aile yapısının kadın özgürlüğünü kısıtladığını, kadınların din yüzünden hareket edemez duruma geldiğini, halkın emperyalist yapısı olan İslam`ı terk ettiği gün mücadelelerinin daha da güçleneceğini belirtir. Öcalan, sosyalist ahlakın topluma egemen olmasını istediği konuşmasına şunları da söyler: "Kızlarımız, kadınlarımız, annelerimiz çocukça ve ahmakça hareket ediyor. Onlar, Kürdistan`ın çağdışı toplum etkilerini taşıyor. Düşmanın toplumumuza empoze etmiş olduğu karanlık toplumsal özellikleri değer yargısı olarak anlıyor. Kadınlarımız, açıkça söylüyorum dinin etkisinde kalarak pasifleşmiştir. Bu nedenle de kadın militanlarımız gittikçe azalmaktadır. Sadece kızlarımızı değil erkeklerimizi de engellemek istemektedirler. PKK`ya katılırsan hakkımı helal etmem demektedir. Ne hakkı var, aptal kadın! Bırak oğlunu, bırak kızını gelsin. Kadınlarımız, analarımız Kürdistan davasına ihanet etmiştir! Bizim din ile ilişkimiz yok. Halkımız tanrıdan, ideolojiden kopmalıdır! Ben çok uğraştım sonunda tanrıdan koptum. Tanrıyı aştım! Böylece Abdullah Öcalan olabildim. İslam kadınımıza bir şey vermemiştir. Bunun yerine sosyalist ahlakı koyacağız!" “BİZ OLMAZSAK GÜNEYDOĞU`YA ŞERİAT GELİR” Avukatları ile yaptığı bir görüşmede o günlerde yapılan operasyonlarda örgütün çok can kaybı verdiği bilgisi kendisine verilir. Öcalan`ın cevabı çok ilginçtir: “TSK neden bu kadar sert davranıyor, anlamak zor, zira biz olmasak Güneydoğu`ya şeriat gelirdi. Ölümü bir türlü kabul etmeyen insanın Cennet ve öbür dünya tasarımı da mutluluk içgüdüsünün hayal âleminde tatmin olmasıdır...” “DİN ADAMLARI KÜRTLERİ UYUŞTURUYOR” “Din adamlarının ve imamların temel görevi İslamiyetin yüceliğini, Allah`ın yolu olduğunu her gün tekrarlasalar da, sosyal gerçekliğe ve milli gerçekliğe muazzam bir şovenist dayatmadır. Tarih bunun engin çabalarıyla doludur. Kürtlerdeki Din Adamlarının da görevi bundan öteye değildir...” “Hatice olmadan Muhammed"in peygamberleşmesi mümkün görülmemektedir. Bu yönüyle Hatice üstü örtülü de olsa Meryem`in çok üstünde bir etkiye sahip ve tanrıça kadın kültürünü temsil etmek durumundadır. Muhammed`i Mekke toplumunda ilk destekleyenin Hatice olduğu açıktır. Yaşça da Muhammed"den büyük ve ticaret kervanına sahip olacak kadar zengin ve güçlüdür. Hatice kendi başına bu azgın toplumda baş edemeyeceğine göre, Muhammed"le ilişkileri ve evliliği çok anlamlı olmaktadır. Muhammed, Hira dağında ‘ideolojik ve devrimci yoğunlaşmayı yaşadı!” “Muhammed"e daha sonra ilk inanacak olan, amcaoğlu çocuk Ali ile kölesi durumundaki Zeyd"dir. Ali`nin grubun devrimci niteliğini açıkça göstermektedir. Ali`nin şahsında da köleliği bağışlamakta ve devrimle ortadan kaldırılmaktadır. Aslında bu ilk üçlüde olsa gerçekleştirilmektedir. Hatice ile ilk kişi ile kadın devrimi, Ali ile kabile devrimi ve Zeyd ile köleliğe karşı devrim yapılmaktadır. Ortak bir komin yaşamı oluşturdukları içinde yaşamlarına devrimci bir tarz hâkim olmaktadır. Grubun bu temelde büyümesi ideolojik manifestoyu kaçınılmaz kılacaktır. Muhammed`in Peygamber olmadan önce uzun süre Hira dağına çekilmesi, ideolojik yoğunlaşma sürecidir.” “İSLAM, KÜRTLÜĞE İHANET EDİYOR!” İslam"ın tüm ırkları birleştiriciliğinin ve sağladığı huzurun güzelliğini Öcalan bakın nasıl yorumluyor: “Tarihin önemli kesitlerinden İslamiyet`in gerçeğimizle teması, devrimci özü ve adaleti temsil etme temelinde değil, tam tersine gerçeğimizin imhası, eşitsizliğe ve adaletsizliğe yol açması temelinde olmuştur. Daha doğrusu İslamiyet`in Kürdistan koşullarına girişi, devrimci yandan ziyade emperyalist yanı ağır basan biçimde olmuştur. İdeolojik ve hem de ekonomik, sosyal ve siyasal düzeylerdeki İslami yayılma, Kürt milli ve sosyal gerçekliğine çok az yer verir. Bu öğelerin önemli bir bölümünü silip süpürmüştür. Bunun da en başta gelen sorumlusu, Kürt egemen işbirlikçi tabakasıdır. Hala da günümüzdeki o işbirlikçi tabakaya baktığımızda kraldan daha çok kralcı, İslamcı, Türkçü veya bilmem neci kesimleri bu tarihi nedenden dolayıdır.”
@@eminesirin1874 sen çok akillisin demi internetten kopyala yapistirla olmuyor bu işler :))) Kendin ülkenin siyasi adamların diyorki biz Abdullah Öcalan ile üniversite okuduk aynı vede kaldık adam 4-5 defa Kur'an hatim etti namazını kacirmazdi sizden bu kafayla bı bok olmaz:)))
Herkim ALLAH A SAVAŞ AÇMIŞSA LANETLİDİR LÂNET OLSUN O SAPIKLARA ÂMİNSapkınlar muvaffak olamazlar ALLAH BİZLERİ SAPKIN İNSANLARLA HAŞİR NEŞİR EYLEMESİN ÇÜNKÜ SAPKINLARIN SONU HÜSRAN?
Öcalan, “Sanat ve Edebiyatta Kürt Aydınlanması” isimli kitabının 153. sayfasında şunları söylüyor: “Yukarıda Tanrı olsaydı, beni yine yanlış yola sevk edecekti. Allah da Kürtler için değildir, Kürtleri şaşırtıyor. Kürtlerin Allah`ı da onları yanlış yola sevk ediyor. Bunun için ben kendi kendimin tanrısıyım.” Bir başka kitabında ise kendini yarı tanrı ilan ediyor! “Özgür Yaşamla Diyaloglar” isimli kitabının 257. sayfasında ise şöyle anlatıyor: “Lise dönemlerinde büyük felsefik bunalımı yaşadım. Tanrı ile savaş verdim, bu savaştan başarı ile çıktıktan sonra yarı Tanrı oldum.” “Sümer Rahip Devletinden Demokratik Uygarlığa” kitabının 1. cildinin 204. sayfasında da PKK elebaşı Öcalan, “Tek tanrılı din ideolojileri, baştan sona siyaset ideolojileridir. Dini söylem, Allah, peygamber ve melek gibi kavramlar dönemin siyasi literatürüdür” diyor. NAMAZA "TİYATRO" DİYOR! Abdullah Öcalan, söz konusu kitabın 313. sayfasında da şunları söylüyor: “Allah bir nevi ortaçağın feodal manifestosudur, temel yasası ve bildirgesidir.” Öcalan, kitabın 354. sayfasında ise “Namazın kendisi de genel anlamda bir tiyatrodur” ifadelerini kullanıyor. ALLAH`A VE PEYGAMBERİMİZE HAKARET! “Benim de bazı saplantılarım oldu. Tanrı saplantısından tutalım, başka saplantılara kadar, bir çok saplantı... Bak doğru, bazı arkadaşlar tutkulardan, saplantılardan bahsediyorlar. Benimkini anlatsam dehşete kapılırsınız... Tanrıyı aşabilir miyim, aşamaz mıyım? Benim bir özelliğim de süreçleri zayıf yaşamam. Bu tanrıdan kopuş, aslında nedir? Tanrıdan, ideolojiden kopulmalıdır. Ben Allah`ımla yıllarca uğraşmış adamım. Allah`ımla delicesine pençeleştim.” Kaynak, “Parti önderliğinin kasım-1991 çözümlemeleri” isimli PKK yayını. “DİN, KADINI KISITLAR, BİZİM DİN İLE İLİŞKİMİZ YOKTUR” Öcalan, 13 Eylül 1998 günü Şam`da 60-65 kadar kişiye hitaben yaptığı konuşmasında, dini kökenli aile yapısının kadın özgürlüğünü kısıtladığını, kadınların din yüzünden hareket edemez duruma geldiğini, halkın emperyalist yapısı olan İslam`ı terk ettiği gün mücadelelerinin daha da güçleneceğini belirtir. Öcalan, sosyalist ahlakın topluma egemen olmasını istediği konuşmasına şunları da söyler: "Kızlarımız, kadınlarımız, annelerimiz çocukça ve ahmakça hareket ediyor. Onlar, Kürdistan`ın çağdışı toplum etkilerini taşıyor. Düşmanın toplumumuza empoze etmiş olduğu karanlık toplumsal özellikleri değer yargısı olarak anlıyor. Kadınlarımız, açıkça söylüyorum dinin etkisinde kalarak pasifleşmiştir. Bu nedenle de kadın militanlarımız gittikçe azalmaktadır. Sadece kızlarımızı değil erkeklerimizi de engellemek istemektedirler. PKK`ya katılırsan hakkımı helal etmem demektedir. Ne hakkı var, aptal kadın! Bırak oğlunu, bırak kızını gelsin. Kadınlarımız, analarımız Kürdistan davasına ihanet etmiştir! Bizim din ile ilişkimiz yok. Halkımız tanrıdan, ideolojiden kopmalıdır! Ben çok uğraştım sonunda tanrıdan koptum. Tanrıyı aştım! Böylece Abdullah Öcalan olabildim. İslam kadınımıza bir şey vermemiştir. Bunun yerine sosyalist ahlakı koyacağız!" “BİZ OLMAZSAK GÜNEYDOĞU`YA ŞERİAT GELİR” Avukatları ile yaptığı bir görüşmede o günlerde yapılan operasyonlarda örgütün çok can kaybı verdiği bilgisi kendisine verilir. Öcalan`ın cevabı çok ilginçtir: “TSK neden bu kadar sert davranıyor, anlamak zor, zira biz olmasak Güneydoğu`ya şeriat gelirdi. Ölümü bir türlü kabul etmeyen insanın Cennet ve öbür dünya tasarımı da mutluluk içgüdüsünün hayal âleminde tatmin olmasıdır...” “DİN ADAMLARI KÜRTLERİ UYUŞTURUYOR” “Din adamlarının ve imamların temel görevi İslamiyetin yüceliğini, Allah`ın yolu olduğunu her gün tekrarlasalar da, sosyal gerçekliğe ve milli gerçekliğe muazzam bir şovenist dayatmadır. Tarih bunun engin çabalarıyla doludur. Kürtlerdeki Din Adamlarının da görevi bundan öteye değildir...” “Hatice olmadan Muhammed"in peygamberleşmesi mümkün görülmemektedir. Bu yönüyle Hatice üstü örtülü de olsa Meryem`in çok üstünde bir etkiye sahip ve tanrıça kadın kültürünü temsil etmek durumundadır. Muhammed`i Mekke toplumunda ilk destekleyenin Hatice olduğu açıktır. Yaşça da Muhammed"den büyük ve ticaret kervanına sahip olacak kadar zengin ve güçlüdür. Hatice kendi başına bu azgın toplumda baş edemeyeceğine göre, Muhammed"le ilişkileri ve evliliği çok anlamlı olmaktadır. Muhammed, Hira dağında ‘ideolojik ve devrimci yoğunlaşmayı yaşadı!” “Muhammed"e daha sonra ilk inanacak olan, amcaoğlu çocuk Ali ile kölesi durumundaki Zeyd"dir. Ali`nin grubun devrimci niteliğini açıkça göstermektedir. Ali`nin şahsında da köleliği bağışlamakta ve devrimle ortadan kaldırılmaktadır. Aslında bu ilk üçlüde olsa gerçekleştirilmektedir. Hatice ile ilk kişi ile kadın devrimi, Ali ile kabile devrimi ve Zeyd ile köleliğe karşı devrim yapılmaktadır. Ortak bir komin yaşamı oluşturdukları içinde yaşamlarına devrimci bir tarz hâkim olmaktadır. Grubun bu temelde büyümesi ideolojik manifestoyu kaçınılmaz kılacaktır. Muhammed`in Peygamber olmadan önce uzun süre Hira dağına çekilmesi, ideolojik yoğunlaşma sürecidir.” “İSLAM, KÜRTLÜĞE İHANET EDİYOR!” İslam"ın tüm ırkları birleştiriciliğinin ve sağladığı huzurun güzelliğini Öcalan bakın nasıl yorumluyor: “Tarihin önemli kesitlerinden İslamiyet`in gerçeğimizle teması, devrimci özü ve adaleti temsil etme temelinde değil, tam tersine gerçeğimizin imhası, eşitsizliğe ve adaletsizliğe yol açması temelinde olmuştur. Daha doğrusu İslamiyet`in Kürdistan koşullarına girişi, devrimci yandan ziyade emperyalist yanı ağır basan biçimde olmuştur. İdeolojik ve hem de ekonomik, sosyal ve siyasal düzeylerdeki İslami yayılma, Kürt milli ve sosyal gerçekliğine çok az yer verir. Bu öğelerin önemli bir bölümünü silip süpürmüştür. Bunun da en başta gelen sorumlusu, Kürt egemen işbirlikçi tabakasıdır. Hala da günümüzdeki o işbirlikçi tabakaya baktığımızda kraldan daha çok kralcı, İslamcı, Türkçü veya bilmem neci kesimleri bu tarihi nedenden dolayıdır.”
@@delidumrul5563 ulan haksizligi Kabul etmeyen bi insan nasil Terrorist olur. git Kerdogana bak türkiyede cupluklerden yemek yiyen insanlar var Adam saray pesinde Adam cocuguna gemicikler aliyor Adam robosikide 34 can katleti enculeri unutukmu saniyorsun Ama bunu bil insan hic bi zaman dogrulardan korma..
Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın; bölünüp parçalanmayın. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani siz birbirinize düşman idiniz de Allah gönüllerinizi birleştirdi ve O’nun nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi Allah kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle açıklıyor ki doğru yolu bulasınız. Kurani Kerim Ali imran suresi 103 cü ayet
Rum suresi 22. Ayet. O’nun kanıtlarından biri de, gökleri ve yeri yaratması, dillerinizin ve renklerinizin farklı olmasıdır. Kuşkusuz bunda bilenler için ibretler vardır.
@@isatagu9881 iyi salladin ama tuturamadin( abid) arapca ibadet eden demek. suryanicesi (abodo) Abdullah Allahin ibadetcisi anlamina gelir. biz suryanilerde takariz ayni ismi ama bizde( Abdo) dur.
@@bozo007 Karl Marx, Lenin, Mao sana ne kötülük yapmiş onu acikliyabilirmisin ? He birde musulman geciniyorsun öylemi bak ben kûrd bile degilim, madem kendinize musulman diyorsunuz vede musulman mali ortaktir diyorsunuz versenize o zaman kûrdlere ait olan topraklari Karl Marxin Leninin Maonun Abdullah Öcalana ne faydasi oldu sana söyliyeyim ona hangi yolla halkini özgürlüge kavusturacagini ögrettiler.
@@hzmehdikurban2484 Ere raste heval Mhdî woo tū çıqas bılyanî yaw .. Bele bele ewikî te nîşandaye ewî General Mazlume ..le Cîwantiye wiye✌✌✌ Her bıjı#Generalmazlum🌄🌄
Gercek sofuysa komünizmi savunur sahtekarin biriyse kapitalizmi savunur cünku komünizim eşitligin kardeşligin beraberligin bölüşmenin yoludur kapitalizim ise hirsizlarin yalanci üc kagitci dolandiricilarin yolu Sonra git komünist yazmayi ögren Allah sana biraz akil hidayet nasip etsin
Komünist olmayabilir ama kürdistanın kürdlerin özgürlüğü için kim cesur olursa onunla aynı cephede bulunmak şereftir dindarı dinsizi komünisti muhafazakarı kürdistan yurtseveri olan herkes
Öcalan, “Sanat ve Edebiyatta Kürt Aydınlanması” isimli kitabının 153. sayfasında şunları söylüyor: “Yukarıda Tanrı olsaydı, beni yine yanlış yola sevk edecekti. Allah da Kürtler için değildir, Kürtleri şaşırtıyor. Kürtlerin Allah`ı da onları yanlış yola sevk ediyor. Bunun için ben kendi kendimin tanrısıyım.” Bir başka kitabında ise kendini yarı tanrı ilan ediyor! “Özgür Yaşamla Diyaloglar” isimli kitabının 257. sayfasında ise şöyle anlatıyor: “Lise dönemlerinde büyük felsefik bunalımı yaşadım. Tanrı ile savaş verdim, bu savaştan başarı ile çıktıktan sonra yarı Tanrı oldum.” “Sümer Rahip Devletinden Demokratik Uygarlığa” kitabının 1. cildinin 204. sayfasında da PKK elebaşı Öcalan, “Tek tanrılı din ideolojileri, baştan sona siyaset ideolojileridir. Dini söylem, Allah, peygamber ve melek gibi kavramlar dönemin siyasi literatürüdür” diyor. NAMAZA "TİYATRO" DİYOR! Abdullah Öcalan, söz konusu kitabın 313. sayfasında da şunları söylüyor: “Allah bir nevi ortaçağın feodal manifestosudur, temel yasası ve bildirgesidir.” Öcalan, kitabın 354. sayfasında ise “Namazın kendisi de genel anlamda bir tiyatrodur” ifadelerini kullanıyor. ALLAH`A VE PEYGAMBERİMİZE HAKARET! “Benim de bazı saplantılarım oldu. Tanrı saplantısından tutalım, başka saplantılara kadar, bir çok saplantı... Bak doğru, bazı arkadaşlar tutkulardan, saplantılardan bahsediyorlar. Benimkini anlatsam dehşete kapılırsınız... Tanrıyı aşabilir miyim, aşamaz mıyım? Benim bir özelliğim de süreçleri zayıf yaşamam. Bu tanrıdan kopuş, aslında nedir? Tanrıdan, ideolojiden kopulmalıdır. Ben Allah`ımla yıllarca uğraşmış adamım. Allah`ımla delicesine pençeleştim.” Kaynak, “Parti önderliğinin kasım-1991 çözümlemeleri” isimli PKK yayını. “DİN, KADINI KISITLAR, BİZİM DİN İLE İLİŞKİMİZ YOKTUR” Öcalan, 13 Eylül 1998 günü Şam`da 60-65 kadar kişiye hitaben yaptığı konuşmasında, dini kökenli aile yapısının kadın özgürlüğünü kısıtladığını, kadınların din yüzünden hareket edemez duruma geldiğini, halkın emperyalist yapısı olan İslam`ı terk ettiği gün mücadelelerinin daha da güçleneceğini belirtir. Öcalan, sosyalist ahlakın topluma egemen olmasını istediği konuşmasına şunları da söyler: "Kızlarımız, kadınlarımız, annelerimiz çocukça ve ahmakça hareket ediyor. Onlar, Kürdistan`ın çağdışı toplum etkilerini taşıyor. Düşmanın toplumumuza empoze etmiş olduğu karanlık toplumsal özellikleri değer yargısı olarak anlıyor. Kadınlarımız, açıkça söylüyorum dinin etkisinde kalarak pasifleşmiştir. Bu nedenle de kadın militanlarımız gittikçe azalmaktadır. Sadece kızlarımızı değil erkeklerimizi de engellemek istemektedirler. PKK`ya katılırsan hakkımı helal etmem demektedir. Ne hakkı var, aptal kadın! Bırak oğlunu, bırak kızını gelsin. Kadınlarımız, analarımız Kürdistan davasına ihanet etmiştir! Bizim din ile ilişkimiz yok. Halkımız tanrıdan, ideolojiden kopmalıdır! Ben çok uğraştım sonunda tanrıdan koptum. Tanrıyı aştım! Böylece Abdullah Öcalan olabildim. İslam kadınımıza bir şey vermemiştir. Bunun yerine sosyalist ahlakı koyacağız!" “BİZ OLMAZSAK GÜNEYDOĞU`YA ŞERİAT GELİR” Avukatları ile yaptığı bir görüşmede o günlerde yapılan operasyonlarda örgütün çok can kaybı verdiği bilgisi kendisine verilir. Öcalan`ın cevabı çok ilginçtir: “TSK neden bu kadar sert davranıyor, anlamak zor, zira biz olmasak Güneydoğu`ya şeriat gelirdi. Ölümü bir türlü kabul etmeyen insanın Cennet ve öbür dünya tasarımı da mutluluk içgüdüsünün hayal âleminde tatmin olmasıdır...” “DİN ADAMLARI KÜRTLERİ UYUŞTURUYOR” “Din adamlarının ve imamların temel görevi İslamiyetin yüceliğini, Allah`ın yolu olduğunu her gün tekrarlasalar da, sosyal gerçekliğe ve milli gerçekliğe muazzam bir şovenist dayatmadır. Tarih bunun engin çabalarıyla doludur. Kürtlerdeki Din Adamlarının da görevi bundan öteye değildir...” “Hatice olmadan Muhammed"in peygamberleşmesi mümkün görülmemektedir. Bu yönüyle Hatice üstü örtülü de olsa Meryem`in çok üstünde bir etkiye sahip ve tanrıça kadın kültürünü temsil etmek durumundadır. Muhammed`i Mekke toplumunda ilk destekleyenin Hatice olduğu açıktır. Yaşça da Muhammed"den büyük ve ticaret kervanına sahip olacak kadar zengin ve güçlüdür. Hatice kendi başına bu azgın toplumda baş edemeyeceğine göre, Muhammed"le ilişkileri ve evliliği çok anlamlı olmaktadır. Muhammed, Hira dağında ‘ideolojik ve devrimci yoğunlaşmayı yaşadı!” “Muhammed"e daha sonra ilk inanacak olan, amcaoğlu çocuk Ali ile kölesi durumundaki Zeyd"dir. Ali`nin grubun devrimci niteliğini açıkça göstermektedir. Ali`nin şahsında da köleliği bağışlamakta ve devrimle ortadan kaldırılmaktadır. Aslında bu ilk üçlüde olsa gerçekleştirilmektedir. Hatice ile ilk kişi ile kadın devrimi, Ali ile kabile devrimi ve Zeyd ile köleliğe karşı devrim yapılmaktadır. Ortak bir komin yaşamı oluşturdukları içinde yaşamlarına devrimci bir tarz hâkim olmaktadır. Grubun bu temelde büyümesi ideolojik manifestoyu kaçınılmaz kılacaktır. Muhammed`in Peygamber olmadan önce uzun süre Hira dağına çekilmesi, ideolojik yoğunlaşma sürecidir.” “İSLAM, KÜRTLÜĞE İHANET EDİYOR!” İslam"ın tüm ırkları birleştiriciliğinin ve sağladığı huzurun güzelliğini Öcalan bakın nasıl yorumluyor: “Tarihin önemli kesitlerinden İslamiyet`in gerçeğimizle teması, devrimci özü ve adaleti temsil etme temelinde değil, tam tersine gerçeğimizin imhası, eşitsizliğe ve adaletsizliğe yol açması temelinde olmuştur. Daha doğrusu İslamiyet`in Kürdistan koşullarına girişi, devrimci yandan ziyade emperyalist yanı ağır basan biçimde olmuştur. İdeolojik ve hem de ekonomik, sosyal ve siyasal düzeylerdeki İslami yayılma, Kürt milli ve sosyal gerçekliğine çok az yer verir. Bu öğelerin önemli bir bölümünü silip süpürmüştür. Bunun da en başta gelen sorumlusu, Kürt egemen işbirlikçi tabakasıdır. Hala da günümüzdeki o işbirlikçi tabakaya baktığımızda kraldan daha çok kralcı, İslamcı, Türkçü veya bilmem neci kesimleri bu tarihi nedenden dolayıdır.”
Yok sizin gibi toprak işgal edip halkı katledenler Müslüman dindarları paranın esiri olmuş ve camide çocuklara tecavüz eden kadınları TİKTOKta kendini paralar gelir bide bize laf atar
Şeriat dediğimiz de bize gerici yobaz diyip yalla Arabistana diyen kim ona buna Ermeni diyip kendinizi müslüman satmayın bak Süleyman cemaatide Erdoğan'a Yahudi diyor devlet Bahçeli'ye Ermeni diyor. Kılıçdaroğluna Ermeni diyor. DNA testi yapılmadan ona buna gavurluk yapıştırma terbiyesizliğe lüzum yoktur. El insaf yahu
@@delibalta6153 cumhuriyete geçince apo PKK mi vardı.. istiklal mahkemesinde binlerce alimi asıp kestiler. Dersim katliamı asıl teröristlik budur. Cumhuriyet rejimi zulüm getirdi.. yaşasın Osmanlı imparatorluğu vesselam
Tu yi be namüs kuçke berzani kurde xayin nebe bıbe yek heger em ne bıne yek em na bıne pivazek 50 milyon kurd bîte yek dinya neşeteme bıne yek yek bij ser hıldana ypg yu kurdıstan
@@zekibazidli8807 Dincimisin?irkcl Kürtçü sovenist gorunumlu fasistmisin? Sosyalistmisin? Bence sen irkcl Kürtçü sovenist sin Eğer sosyalistsen, meleleri, gerici/şeyh Saidi, savunmazsln.. Ya olduğun gibi görün, yada göründüğün gibi ol. Ayrlca Moğolistan la ne alakam var? Ben m.h.p yi savunmuyorumki, ama sen sosyalist goruntulu, irkcl, Kürtçü sovenist ,a.b.d ve avrupa Emperyalizminin Oyuncagl h.d.p yi savunuyorsun..
@@yilmazgursel1755 Moģlistanli ben Bi @Kurd milliyetçisiyim Ezik histo ...halkımıza etmediğini bırakmadınız be devşirmeler hala utanmazlar hav hav ediyorsunuz... onun bun toplamalari