Emeğine sağlık oğlum.Bence delilikle ilgili en güzel yorumu Goethe yapmış: "Bazen, gezegenemiz acaba evrenin tımarhanesi mi diye düşünmeden edemiyorum..."
Gerçekten de delilik, çok karmaşık bir kavram; eğer toplum bir taramadan geçirilse, sonuç ne olurdu?Öyle sanıyorum ki, çok trajikomik sonuçları olurdu...
Bu konuda benim görüşüm, akıl hastalıklarıyla ilgili teşhis ve tedavi süreçlerinde daha objektif ve adaletli yöntemlere ihtiyaç olduğu yönünde. Ayrıca, toplumun normlarına uymayan davranışların otomatik olarak bir hastalık olarak kabul edilmemesi ve bireylerin farklılıklarına daha hoşgörülü bir yaklaşım benimsememiz gerektiğini düşünüyorum.
Fuco önemli bir yazar ancak filozof olması konusunda emin değilim.. biraz kendisinin yaşadığı zorlukları entellektüel bir alanda savunmuş gibi duruyor. Ha elbette haklı olduğu yerler var ancak bu onu iyi bir aktivist ya da sosyolog yapar.
O kadar doğru bir noktaya değinmişsiniz ki bende bir örnek verecek olursam, önceden yolda yürürken kendi kendine konuşan birini gördüğümüzde garipser hatta deli derdik. Şimdi ise kablosuz kulaklıklar sayesinde bu durumla çok kez karşılaşıyoruz ve yolda kendi kendine konuşan birini görünce deli demiyoruz. Bu durumu yapan birini 5 yıl önce deli kabul ederken şimdi gayet normal karşılıyoruz.
Emeklerine sağlık çok güzel, akıcı bir video olmuş. Rosenhan deneyi gerçekten çok çarpıcı bir gerçekliği gözler önüne seriyor. İçinde yaşadığımız topluma adapte olmayan insanları da deli diye ötekileştiriyoruz çoğu zaman.
videonuzda çıplaklık üzerinden bir örnek veriyorsunuz ve bunu toplumsal değer yargılarına uymamakla akıl hastalığı şeklinde yorumlanacağını, kişinin akıl hastanesine kapatılacağını ileri sürüyorsunuz. Bu örnek beni çok etkiledi açıkçası. İnsanlar toplumsallaşırken bireysellikten ve özgürlükten giderek uzaklaşıyorlar sanırım.
Foucault'un temel argümanı, toplumsal normlar ve ahlaki değerlerin, "normal" ve "anormal" olarak adlandırılan kategorileri belirleyerek bireylerin yaşam tarzlarına müdahale ettiğidir. Örnekte olduğu gibi, bu normlardan sapma, bireyleri akıl hastanelerine kapatma gibi sonuçlar doğurabilir. Bu örnek, insanların sadece fiziksel sağlık durumlarına odaklanmanın ötesinde, toplumsal normlara uymama, aykırı düşünce ve davranışlar gibi kriterlere dayanarak "deli" olarak etiketlenmelerinin ve buna bağlı olarak toplum tarafından dışlanmalarının mümkün olduğunu gösteriyor. Foucault'un perspektifinden bakıldığında, akıl hastalıkları sadece bireyin içsel durumu değil, aynı zamanda toplumsal normlara uyma veya uymama üzerinden belirlenen bir etiketleme sürecidir. Bu düşünce, toplumun belirli normlara dayalı olarak hangi davranışları "normal" veya "anormal" olarak değerlendirdiğini sorgulamayı teşvik eder.
Bu içerik bu zamana kadarki gördüğüm en iyi ve kaliteli içerik olmuş. Resmen bir beyin fırtınası yaşattı, ve bu videoda anlatılan filozof ve onun düşünme biçimde hakikaten gördüklerimin en iyisi bence.🤗🤗🤗
Videoyu izlerken "Godot'yu Beklerken" oyununun yazarı Samuel Beckett'in yine bir ters köşe olan sözü aklıma geldi, "“Hepimiz deli doğar, çok azımız deli kalmayı beceririz.”
Üstadım psikolojik tedavi görmüş ve zorlanmış biriyim. Katogorize etmek psikiyatri biliminin! genel bakışı. Felsefe okudum ve fakat ne dediler “Felsefe akıl sağlığı normal olmayanların tercih ettiği bir bölüm” Trajikomik ama öyle dostum. Kolay gelsin teşekkür ederim proğram için👍
Değerli yorumunuz ve katkınız için teşekkürler.. ne yazık ki sizin de yaşadığınız şeyleri çok fazla sayıda insan yaşamaya devam ediyor. Psikoloji konusu soyut bir alanda kaldığı için ayrım yapmak hala çok güç. Felsefeye de çoğu insan anlamadığı için sanırım öyle bir çamur atmakta ;)