Vallahi sen iyi hissetmek için burayı seviyorsun ama biz de senin yayinlarin ile iyi hissediyoruz bildirim bekliyorum resmen her gece iyi ki varsın ortalama üstü IQ insan
Cemre ne zaman abone moda alsan üyelerin beni yok yere engelliyor şunlara bişey söyle biraz kafa dağıtalim acı çekmekten uzaklaşalim diyorum onada izin vermiyorlar
Molekuler biyoloji ve genetik mühendisliği okuyorum yani anlayacağımız gibi sayısalcıyım. Henux ilk senem yeni bitti ve etrafimdakiler farj etmeme sebep oldu ki benim tarih bilgim cok az. Ne tarih ne cografya ne felsefe. Ogrenince de surekli unutuyorum aklimda kalmiyor hicbir isim. Ben daha cok matematik kimya en cok da biyolojide evrim alaninda iyi calismalar yapiyorum. Alanım Tairh felsefe degil yani ama kendimi o konularda geliştirmek istiyorum. Herhangi bir şey önerebilecek biri var mı? Mesela bir RU-vid kanali olabilir, bir makale linki olabilir. En ufaj desteğinizin yardımı olacaktir. Teşekkür ederim zamaninizi aldigim icin kusura bakmayin 🫶🏻
Gölge yaldır yaldır koşarken bilgisayarın fişini çekti, baştan alıyorum o nedenle. Ciğerim yanıyor, gitti kolum kadar paragraf. Ben de çareyi, Sarıgül’de değil lâkin, yeni bir word dosyasında buldum, adını da Cemre koydum. Sen her ne kadar kız adı bu ama yaaa modunda takılsan da şahsen adını sevdim. Adın kaderin olur derler. İlkbaharda gelir; havaya, suya, toprağa düşer, etrafı ısıtır. Sen de aynını yapıyorsun, düştüğün yer gönül sadece. Bunun aksini iddia eden olacaktır elbet, o da onların sıkıntısı. Elif Naci’nin erkek olduğunu çok geç öğrenip “Aaaaa, kııııızzz benim adım da yüniseksmiş!” diye sevinmiştim. Niye yadırgamadığıma gelirsek; ilk adım Şükriye, sinir etmek için Şükrü diyenleri saymadım, nasıl sayayım ki Çin ordusu gibiydiler… Subjektif yalnızım ve alıştım buna. Korkan eden varsa eğer, korkulacak bir şey yok. Bir içses var, dışıyla konuşuyor: “Pşşt! Bak bi! Nağber?” biz böyle tanıştık misâl. Aynaya bakıp “Bana mı dedin?” demiştim, sanki içimden sorsam duyulmayacakmış gibi. Sonra tanış olduk… Kendimle tanış oldum, hesaplaştım, kendime içimi döktüm, akıl aldım, akıl verdim, bazen birlikte çözümsüz kaldık, elimiz böğrümüzde boş boş baktık. Leş gibi eğlendik, bugün bile eğleniyoruz velhasıl. O yüzden biri yalnız kalmak istediğinde koooş derim. Gücenme, dertlenme, trip olarak da geri dönmez. Tadını biliyorum nasıl dönsün. Dostlar, yurttaşlar, Romalılar: kadın erkek eşit değildir. Yıllarca bunun aksini savunup, defaatle rol çalmış bi otuz sekizlik olarak diyorum bunu. İki cinsiyetin rolünü de yüklenip, bunu tek potada eritmeye çalışmak yorucu bir şey. Bir süre sonra kadın olduğumu unuttum, tekrar hatırladığımda da hissetmekte güçlük çekiyordum. Bir dönem rerö yaptığım cinsiyet rollerinin aslında ne için var olduğunu fark etmeme vesile oldu ve bu Pollyannacılık falan değil, çölde vaha bulmak gibi veya hazinenin üzerindeki toprağı kaldırmak gibi. Hâlihazırda fıtratına uygun olan ile karşılaşınca uyum sağlamak çok zor olmuyor hatta az öteye gidip keyif almak bile mümkün. Kadın ve erkek birbirini tamamlar. Kuantum fiziği var diye Newton fiziğini kırpıp kırpıp yıldız yapmadık. Biri atomaltına hitap ediyor, diğeri atom düzeyine. Allah aşkına, biri diğerinden daha aşağıda olmuyor. Hitap ettikleri durumlar birbirinden farklı sadece. Bir defa biz kadınların hormon düzeyi sabit değil.Yumurta üretiyoruz. Allah muhafaza bir sağlık sorunumuz yoksa, her ay anneliğin başlangıcını tecrübe ediyoruz, hamile kalana kadar hep başlangıcı tecrübe ediyoruz, kalınca devamı geliyor, kalmıyorsak bir miktar kan ve huzursuzlukla yumurtamızı sonsuzluğa uğurluyoruz. İkili doğamız var: birinde ne kadar şirin ve yapıcıysak, diğerinde de o kadar kösnül ve yıkıcıyız. “Kurtlarla Koşan Kadınlar”da Clarissa Pinkola bacım diyor bunu. Hap bilgi isteyenler için üzgünüm taze bitti, şaka şaka aslında hiç olmadı. Olmayan şeyler bitmez ki… Kadındaki ikili doğa onu daha sezgisel hâle getiriyor, hani “gut feeling” nâmı diğer iliklere kadar hissetme durumu. Biz buna yatkınız ve bu kabiliyet bilinmezlik karşısında alınacak kararlarda etkili. Hani, “ne bileyim içime sinmedi”, “bu o kadın/erkek” veya “içime doğdu” deriz ya hah işte tam da o esnada sezgiler işbaşı yapmıştır. Akıl yürek uyumu gibi. Bir daha dünyaya gelsem Türk olmak ister miydim? Türk olmamanın ne demek olduğunu bilmiyorum ama aynı zamanda “Türk olmak” kavramını da noktası virgülüne bilmediğimin farkındayım. Susma içses, sustuğun için sıra sende içses. Cevapsızım. Atalarımıııız at üstündeee… diye başlayan güzel cümleler var ama kaçımız ata binebiliyor? Hadi teknoloji ilerledi, at olayı bitti diyelim. Peki kaçımız kımız içti? Kaçımız en azından bir destanımızı ezberden okuyabilir? (Manas Destanı’nı ezbere okuyan kayçılar var) Yüzükten ok geçirebilenler bir adım öne çıksın veya. “Saf Türk ırkı” diyenler, mevzuyu genetiğe dayandırma taraftarları, dış evlilik var Türklerde. Soyad babadan geliyorsa, mitokondriyal DNA anadan geliyor. Burada bile bir görev paylaşımı var. Saat bir civarı açtığın canlı yayını şimdi gördüm. Saat dört. Seni seviyorum…
