Тёмный

Ne Dedim de Küstün - Loudingirra Özdemir (İstanbul'da konuk olduğum bir aile) 

Loudingirra Özdemir
Подписаться 166 тыс.
Просмотров 499 тыс.
50% 1

HAYAL KIRIKLIĞI
Otoban kenarında, aralıksız akan trafiğin ters istikametinde yürüyorum. Gözlerden uzak bir yer arıyorum. Bir süredir çiselemekte olan yağmur yerleri ıslatmış. Dondurucu rüzgar yüzüme vuruyor. Trafiğe, arabalara bakıyorum; içlerinde insanlar var. Onlarla her göz göze geldiğimde, ne düşündüklerini yüzlerinde çırılçıplak yakalayabiliyorum. Mülteci kılığım, üzüntülerim ve sevinçlerimle modern yaşamın çok gerisinde olduğumu hissettiren bu yüzlere; hayatı konfora indirgeyen tutkuları yüzünden kendi içimde tepki gösterip kızıyorum. Burası, bir nebze de olsa bana aidiyet hissi vereceğini düşündüğüm, doğup büyüdüğüm topraklardı. Ne pahasına olursa olsun bir daha dönmemek üzere buradan ayrılmıştım; ama şimdi buradaydım işte. Belli bir yaşa kadar uyumlu bir birey olarak yerleşik bir hayat sürdüğüm bu göğün altında, yıllar sonra tekrar yürümenin ruhumda nasıl bir tat bırakacağını merak etmiştim. Yolculuğum süresince yaşadığım korkularda, varoluşsal sancılarda ve yalnızlıklarda hep bu gökyüzüne güvenmiştim, acılarımı dindirir sanmıştım. Oysa şimdi, geçmişimdeki insanların anılarıyla dopdolu bu göğün altında evsiz bir aylak olmanın, artık özgürlük değil, bir cehennem olduğunu anlayabiliyorum. O insanların yaşadığı şehrin bir kaç yüz kilometre ötesine kadar sokulmuşum. Hangi yüzle? Yok yok, bu hiç iyi bir fikir değildi. Uzak ülkeleri özlüyorum… Ne var ki bu özlem biraz da ölüme benziyor. Yaşamam için hiçbir nedenim yok artık.
Otobanı bir zar tabakası şeklinde saran yağmur suyundan damlalar sıçrıyor yüzüme. Üşüyorum. Yolumun üzerindeki bir camiye sığınıp, loş bir köşede oturuyorum. Biraz sonra cübbeli sarıklı bir adam çıkıp geliyor. Hızlı hızlı iki rekat namaz kılıyor, sonra dudaklarından belli belirsiz dökülen zikirler eşliğinde çekip oturuyor. O sırada başka bir adam içeri giriyor. O da hızlı hızlı iki rekat namaz kıldıktan sonra berikinin yanına oturuyor. İkisi de beni fark etmiyor. Cübbeli sarıklı adam, berikinin namazını bitirmesini sabırsızlıkla beklediğini ele veren bir acelecilikle:
"İsmet Abi!" diye sessizliği bozuveriyor.
"Ne düşünüyordum buraya gelirken biliyor musun?"
İçerisi loş olduğundan yalnızca siluetlerini seçebiliyorum.
"Belki de Allah beni sevdiği için bugüne kadar bana mal mülk ihsan etmedi."
Giyim kuşamı ve etkileyici diksiyonuyla bir tiyatro sahnesinden fırlamış gibiydi. Berikinin sesi çıkmıyor.
"Bana öyle bakma İsmet Abi! Aza kanaati öğütleyen bir ailede büyüdüm. Bu saatten sonra bolluk görürsem, ne yapacağımı bilemez, ağır bir imtihanın içinde buluveririm kendimi."
Arka arkaya ustalıkla dizdiği kitabi cümleleri ve yapmacıksız, içten üslubuyla basit bir insanlık kaygısının ötesinde bir enerji saçıyor. Diğer adam oralı değil, gururlu bir edayla zikir çekiyor, tesbihin birbiri üzerine düşen tanelerinin şıkırtısını duyuyorum.
"Allah korusun ismet Abi! Belki de böyle güzel ortamlardan mahrum kalırdım. Rabbime şükürler olsun."
Böyle bir masumiyet ve teslimiyet örneğine tanık olup da bir iki dakika mutluluk duymamaya imkan yoktu. Ruhumu erişilmez bir dinginlik kaplıyor.
Biraz sonra içerisi on, on beş adamla doluyor. İkindi ezanıyla birlikte imamın da gelmesiyle namaza durmak üzere cemaat ayağa kalkıyor. Ben de en arkada saf tutuyorum. Bu esnada cübbeli sarıklı adamla göz göze geliyorum. Deminki sözlerine kulak misafiri olduğumdan haberi yok. Ona gülümsüyorum, bana dalgın bir gülümsemeyle karşılık verip seccadesini düzeltiyor. İmam tekbir getirip namaza başlayıncaya kadar onu gözlerimle takip etmekten kendimi alamıyorum. Ne tuhaf bir tinsel enerjisi var böyle! Yüzyıllar önce nesli tükenmiş, unutulmaya yüz tutmuş, fakat yalnızca mitolojik metinlerde yaşayan bir kişilik gibiydi.
Namazdan sonra cemaat dağılıyor. Ben tekrar loş köşeme çekiliyorum. İmam, bulunduğum köşede, bir bölmeye açılan kapıya doğru geliyor. Bana selam verip bölmeye giriyor. Üstü başı değişmiş bir şekilde geri çıkıyor. Yanımdan geçerken:
"Ne iş yapıyorsun?" diye soruyor.
"İşsizim." diyorum.
Duraksıyor. Yüzünde ansızın birbirine zıt ifadeler belirip yitiyor. Dış kapıya doğru yönelecekken vaz geçip tekrar bana dönüyor:
"Peki görevli misin?" diye soruyor.
"Değilim."
Kararsız bir yüz ifadesiyle bir süre öylece ayakta hareketsiz kala kalıyor. Beni dışarı çıkarıp camiyi kilitlemesinden korkuyorum. Neyse ki böyle bir şey olmuyor. İmam usulca uzaklaşıp camiden çıkıyor. İmam çıkarken, caminin ısıtmasını kapattığı için biraz sonra üşümeye başlıyorum. Kendimi yeniden dışarı atıyorum. En azından yürürken soğuğu hissetmiyordum.
DEVAMI YORUM KISMINDA.

Опубликовано:

 

12 сен 2024

Поделиться:

Ссылка:

Скачать:

Готовим ссылку...

Добавить в:

Мой плейлист
Посмотреть позже
Комментарии : 794   
Далее
A small kitten was dumped #cat #kitten #cutecat
00:41
Ahmet Kaya en iyi 5 şarkısı
24:48
Просмотров 10 млн
MUSA EROĞLU - En İyi Düetler
46:21
Просмотров 746 тыс.