Türkçe'nin matematiğini bir yabancının çözmesi çok dikkate değer, öncelikle tebrik ve teşekkür ederim. Çoğu Türk bu matematiğin farkında değil. Ayrıca başka dillere çevrilmesi mümkün olmayan veya o dillerde karşılığı bulunmayan o kadar çok deyim var ki: bir rahmetli Japon dostum " Boşver" kelimesine takmıştı. Japoncada karşılığı olmayan bir ifade demişti. Halbuki biz ne kadar çok kullanıyoruz. Aslında dil , coğrafik kültürün bir yansıması, Japonlar gerçekten hiçbir şeyi "Boşver"miyorlar. Biz en önemli meseleleri boşverebiliyoruz. Sevgilerimle,
Bir yabancı nasıl değerlendirir bilemem. İyi İngilizce konuşan bir Türk olarak diyeceğim şudur; İngilizcem ilerledikçe Türkçeye olan sevgim daha da arttı.
@@yasminzehra10 Bunu tarafsız ele almam mümkün değil, her insan kendi dilini daha çok sevme eğilimindedir. Ama Türkçe kesinlikle dünyanın en güzel, en akla yatkın dillerinden birisi.
Julia seni tebrik ederim. Sen Türkiye'deki birçok vatandaşın farkında olmadığı güzellikleri anlatıyorsun. Başarılar dilerim. Yazamıyorsan sende o gruptasın.
Türkçe'yi sonradan öğrenen birine göre gördüğüm en iyi konuşanlardan birisin. Gerek telaffuzu, gerek dil bilgisiyle Batı dillerine olan uzaklığını düşündüğümüzde Türkçe, Alman birine göre öğrenmesi zor bir dil. Bu başarının altında özverili ve disiplinli bir çalışma yattığına eminim. Bir İngilizce Çevirmen ve filolog olarak seni tebrik ediyorum.
Türk Araştırmaları Ensitüsü Başkanı Prof. Dr. David CUTHELL: “Birçok yabancı dil bilirim. Bu diller arasında Türkçe öyle farklı bir dildir ki, 100 yüksek matematik profesörü bir araya gelerek Türkçe’yi yaratmışlar sanki..Bir kökten bir düzine sözcük üretiliyor. Ses uyumuna göre anlam değişiyor.Türkçe öyle bir dildir ki, başlı başına bir duygu, düşünce, mantık ve felsefe dilidir.”
@@istanbul668 Arapça değil, Arapça'dan alınma. Arada büyük fark var. Yabancı diller den alınan sözcükler çoğunlukla anlam kayması ile gelir, geçtiği dilde farklı bir sorunu çözer. Bu anlam kayması bazen çok büyük olabilir.
Harika konuşuyorsun Julia, tebrikler. Benim için Türkçe’nin en güzel özelliklerinden biri kelimeleri eril, dişil olarak ayırma gibi bir saçmalığın olmaması. Kültürde eşitliğe ve öze saygının ifadesi ancak bu kadar net olabilir.
@Yunus Kaya arkadaşım dalga mı geçiyorsun, ben farklı bi ülkede mi yaşıyorum, aynen çok değer veriliyor bu ülkede kadınlara, cinayetler falan da hep medya abartısı. Tövbe estağfurullah ya
Türkcenin en güzel tarafi oldukca “idiomatic” deyimlere dayali bir dil olmasi bence. Bu yüzden asla birebir cevirisi pek mümkün olmuyo. Kafayi yemek, alin yazisi, tuzu kuru, pireyi deve yapmak, vs vs. yabanci birisi icin gunluk konusmayi anlamak pek de kolay olmayabilir ama anlayinca tabi ciddi bir zenginlik ve bu muzip dusunme sekli insanin hosuna gidiyor. Ayrica argo sokak turkcesinin dogal bir parcasi, pis ve abartili olmadigi zaman oldukca da guzel ve renkli. Can Yücel in de dedigi gibi bazen “G*te, g*t demek” icap ediyor. Selamlar
Julia, keşke buna Almanca alt yazı koysan da Alman arkadaşlarımıza bir Alman olaral senin fikrini iletebilsek. Biz dilin güzelliğini söyleyince inanmıyorlar 😅
Yabancılar ancak öğrenmeye başladıktan sonra büyük/küçük ünlü uyumu, ses benzeşmesi vs. sayesinde Türkçe'nin uyaklı ve güzel bir dil olduğunu anlıyorlar.
3 года назад
Tebrikler 👏bir yabancının Türkçeye bu kadar hakim olması gerçekten muazzam 👏 Ben Türkçe öğretmeniyim, benim öğrencilerim bu kadar bilmiyor helal olsun. 👏👏
3 года назад
@İlya İlyiç bak eşeğe altın semer vursan eşek yine eşek , yıllarca okumuşsundur , öğretmenlerin olmuştur ama hala nasıl iletişim kurman gerektiğini bilmiyorsun bazı insanlar için eğitim imkansız maalesef . Buna sen dahilsin maalesef ! Ayrıca öğretmek eylemi öğrenmek isteyenlere yapılır 👍 umarım okuduğunu anlarsın.
@ hoca kızgınlık duygularınla anlatmışsın.tamam insansın da.daha profesyonel ,başka olaylardan örnekle anlatabilirdin belki.alınma bence .mevzuu olsun. Öğretmenlerimi taa ilk okuldan beri çok sevdim,hatırladım.siz de birilerinin hep hayatında olacaksınız.iyi günler.
Bir babanne; sözü çıtırdamadan çalıya girmek: Yaptığı gizli işlerin kimse tarafından anlaşılamaması İtle dalaşmak çalıyı dolaşmaktan yeğdir Kalabalıkta kabahati olanın tenhada özrü yoktur v.s v.s
Fiilin, cümlenin sonunda olmasını seviyorum. Konuşma esnasında bir cümleyi anlamak için dinleyici tüm kelimeleri dinliyor ve en son cümlenin fiilini duyduğunda tüm cümle anlam kazanıyor :)
Nasıl olduysa bu yıl herkes istemek fiilini başa alarak, bizde olmayan modal verb formundaki gibi kullanmaya başladı.Ben kitap okumak isterim yerine ben isterim kitap okumak.Asla i halini de kullanmıyorlar arkadan gelen fiilde istemek söz konusu olunca.Türkçe'de kendimi bildiğimden beri ''seni görmeyi istiyorum ,seni görmek isterim'' şeklindeki örnekler gibi kullanılırken artık, sadece, bunların yerine'' ben isterim seni görmek'' şeklinde kullanılıyor.Acaba artık çoğumuz İngilizce mi düşünüyoruz ve Türkçe kalıplar bu kadar hızla, sorgulanmadan bozuluyor.
Sevgili Julia gülünce yüzünde güller açıyor! Ne güzel Türkçe konuşuyorsun! Bir dil bir insan, iki dil bilen iki insan! Pırıl pırıl bir genç hanımsın! Yolun açık olsun!🧿🧿🧿🙋🏻♀️
Yabanci olup Türkce ögrenmek ne kadar keyifli ya.Herkes yardimci da oluyor.Biz gittigimiz ülkenin dilini ögrenirken can cekisiyoruz. Toplasan nativlerden 50 kelime ögrenmemisimdir
Türkçe bir doğa dilidir. Atalarımız bu dili yaşamlarına geçirirken, doğayı 5 duyu organımız ile takip ederek dilimizi şekillendirmişlerdir. Türkçe konuşan biri, Latincede olmayan ü, ğ, ç, ş, ı, ö vb. hecelere sahip olduğu için doğadaki sesleri kolay taklit edip seslendirir. Coğrafi yön belirlenirken, insan dik duruşu ile merkezdedir. Güneşin doğuşu ile insanın doğumu aynı 'doğ' kökü ile betimlenir. Güneş ufuktan göründüğünde "Güneş doğdu" deriz. İnsan güneşe baktığında "gün" ün aydınlığını, güneyi görür. Arkası gölgede kaldığı için "kuz" dan Kuzey olmuştur. (kuz Türkçede "gölge" demektir. Kuzgun, rengi gölge gibi siyah olduğu için kuzgundur) Batı, insanın bir su içinde batımından 'bat' köküyle ilişkilenmiştir."Güneş battı" deriz. Dünya dili denilen İngilizce bile güneşin doğumunu, batımını aşağı /yukarı diye tarif eder. Dünyaya hayat veren güneş ile , insanın ilişkisi görülmez. (Araştırma ve derleme:Şinasi Akay)
@@AvatariaEmreYapm Ukraynacada ilginç bir harf var: Щ biçiminde yazılıyor ve bizim ş ile ç harflerimizin toplamına (ardarda) benzer bir sesle ifade ediliyor. Örneğin yağmur için дощ kelimesini kullanmışlar. İngilizce yazmak isteseydik, Doscch gibi bir şey olacaktı, bu da onların dil yapılarıyla ilgili sanırım, kendi kültürlerindeki bir çok sesi karşılıyor olmalı. Biz Türkler için İngilizce'deki th sesini (örneğin thank kelimesindeki) çıkarmak çok zordur. Birçoğumuzun sandığı ve kullandığı gibi t değildir o ses; -t, -s hatta f harflerinin ortak karışımına benzer bir ses çıkararak ancak tam hecelenir. Yani bunlar eksiklik veya fazlalık demek değildir, o kültüre ait bir dil özelliğidir sadece. Anlaşılması için basit bir test yapalım: Kim bana bir at kişnemesini mükemmel biçimde çıkarabilir acaba? Veya bir yunus gibi konuşma sesleri çıkarabilir?
ğ konusunda eksik bilgi, o tamganın öz Türkçe kullanımı nazal 'n' ile olur, özellikle yörük kökenlilerin konuşmalarını dinlerken buna tanık olunabilir.
Senin su anda konustugun Turkcede takriben 5500 Fransizca 2800-3000 Arapca, 1300-1500 Ingilizce, 1000 civarinda Farsca, ve epeyce Yunanca var. Bunun nesi Atalarinin dili. Sizin muhtemelen International Atalariniz var
Sevgili Julia Türkçe’de doğa olayları,yansıma,fizik ve kimya olduğu gibi insan anatomisi de vardır.Aşağı tükürsem sakal,yukarı tükürsem bıyık diyerek insan yüzünü de kullanmışız 😂
Sondan eklemeli olması matematiksel yapmaz. istisnaların nerdeyse yok denecek kadar olması ve nerdeyse her şeyin kurallı olması bir dili matematiksel yapar.
Evet, Türkce bilgisayar ses kullaniminda en uygun DIl Türkce'dir. Dilimizin modular bir yapisi var, ne varki, eksik olan yeni sözcükler türetmektir.. Bu Türkce' de sözcük sayisinin az olmasinin nedenlerinden biridir..
Juliacım,sen Türkçe'nin felsefesini,mantığını,matematiğini öylesine mükemmel çözmüşsün ki;çok doğru ve yerinde kelime seçimleriyle oluşturduğun cümlelerle dilimizi hakimiyetle konuşuyorsun.Hayran kaldım.Tebrik ediyorum.Seni son derece sempatik,samimi ve zeki bulduğumu da belirteyim.Sevgiler,başarılar.Alkışlıyorum.
Türkçe'deki "eline sağlık, ayağına sağlık, ağzına sağlık" söylemleri de benim çok hoşuma gidiyor. Yabancı bir arkadaşımın evine misafirliğe gittiğimde hep kullanmak istiyorum, teşekkür etmek sanki yetmiyor 😂 o yüzden her zaman açıklayıp, öğretip, kullanıyorum 😅 🤗 Bu şekilde Avrupa dillerinde böyle bir kullanım olmadığını gördükçe de daha çok sevdim kendi dilimi 😍 Sevgiler Julia 🤗😙😙
Ben de sürekli Almanca veya İngilizce konuşurken kolay gelsin deme ihtiyacı hissediyorum ama henüz bir karşılık bulamadım 😂 eksikliğini çok hissediyorum. Farkında olmadan günlük hayatta her yerde kullandığımız bir ifade aslında.
Zamanında TÖMER' de Türkçe dersi alırken bir hocam demişti: "Bir dili sevdirmek o kültürü sevdirmekten geçer diye." Du liebst die türkische Kultur, deswegen wahrscheinlich die Liebe zur Sprache 😊
Bu yüzden dünya dilinin ingilizce olması için bütün dünyaya anglo-salson kültür ve yaşam biçimini neredeyse zorla giydirmeye çalışıyorlar. İllallah getirdi bütün dünya ama dur diyenimiz yok.
@@ibrahimdursun1161 anglo-sakson kültür ve yaşam tarzının nesi kötü bilemem. Ama kötü olan bunu, tüm dünyaya dayatıp, farklı kültürlere var olma imkanının verilmemesi. Anglo-saksonların bu konuda fazlasıyla sabıkaları mevcut. Vaktiyle Avusturalya'ya giden ingilizler, oranın yerlilerinin çocuklarını, ingiliz dili ve kültürünü öğreteceğiz diye alıp çocuk yurtlarına ya da ingiliz ailelerinin yanlarına koymuşlar. Yerlilerin istek ve onayları olmadan yapılan bu vahşet o insanlara kayıp bir nesil yaşatmış oldu. Çocuklar bir daha anne-babalarını hiç görmediler. Dönemin başbakanı Kevin Rudd bunun için resmi bir özür diledi. Ama ingiliz asıllı avusturalyalılar bu özre katılmadılar. Onlara göre ingilizler bu vahşi insanlara medeniyet götürmüşlerdi. Amerikalı kızılderililere de hiç bir zaman dil ve kültürlerini koruma hakkı tanınmadı. Kötü olan egemen güçlerin kendisinden daha güçsüz toplumlar üzerine baskı yapıp onların kutsallarına saygı göstermeyip dünyayı dümdüz etme hırsları. Yoksa isteyen istediği kültürü kendine yakıştırıp peşi sıra gitsin. Ama kendi değerlerini korumak ve yaşamak isteyen insanların ülkelerini en başta misyonerlerle talan etmek apayrı bir vahşettir. Not: daha önceki yazdıklarım birilerinin ağırına gitmiş galiba silmişler. Yanlışım varsa tartışalım. Ama Demoklasin kılıcı gibi kesip atmak pek de fikir özgürlüğüne yaraşmıyor.
Türkçedeki doğa ve insan uyumuna en güzel örneklerden biri bal arılarıyla olan uyumumuzdur. Deniz, hava ve karadaki hayvan topluluklarının kendi türleriyle bir aradaki haline 'sürü' deriz. 'Sürüsüne bereket' deyimi de bu çokluktan doğmuştur. Türkçede arı topluluğunun adı ise 'oğul' dur. Arı "oğul" verir. Oğul aynı zamanda insan evladının da bir adıdır. Arının kendi yaptığı bal dolu tek bir peteğin dilimizdeki adı 'dalak' tır. Dalak aynı zamanda insanın bir organının adıdır.Bal peteği insanın işte bu organına benzediği için 'dalak' adını almıştır. Ben, bal peteğinin Türkçedeki adının dalak olduğunu ilk kez Hicri 1313 doğumlu büyükbabamdan duyarak öğrenmiştim. . (Araştırma kaynağı ve derleme: Şinasi Akay)
Arı topluluğunun değil , Arapça kökenli "nüfus" sözcüğünün tam karşılığıdır oğul sözcüğü. Eril yada dişil değildir, tüm insanlığa insanoğlu, yada Orhun yazıtlarında geçtiği üzere "kişi oğlu" denmesinin arkasında bu olgu yatar.
Türkçede "iki lafın belini kırmak" deyimi vardır mesela.. Çok hoşuma gider. Güzel bir sene olsun Julia cım. ❤️
3 года назад
Kapıya kadar geçirmek Kafası çorba olmak Akla karayı seçmek İş işten geçmek Eşek sudan gelinceye kadar ne gariptir bu zenginliği başkasından duyuncaya kadar fark etmiyor insan
ya da iki satir konusmak (sohbet etmek).. içini bosaltmak, elde avuçta, benim en çok sevdigim, hayat ile can farki.... life, vie, vida, vb. karsilik kullaniliyor yabanci dillerde ama bizimle ayni manaya gelen "can" bilmiyorum henüz... bilen varsa ne olur yazsin çok merak ediyorum.. (arkadas arasinda isimlerimizin sonuna "can" ilave edilerek yapilan hitap da bence çok güzel..
Valla süpersin, Bu kadar hızlı, bu kadar anlamları cabuk kavrayan ,,net yorumlar yapabilen ,bir türkden daha çok kelime hazinesine sahip olan bir yabancı olman ,,aslında, artık senin bizden biri olduğunu gösterir. Hayatin boyunca başarılar dilerim . Tanrı yardımcın olsun. Seni seviyoruz
Julia, senin bu azmine hayran kaldım. Gerçekten takdir ediyorum seni. Türkçe öğrenme sebebin şayet bu dile özel bir ilgi beslemen ise bu gerçekten de takdire şayan. Zira Türkçe özellikle ana dili bir Avrupa dili olan birisi için ziyadesiyle zor olmalı. Tamamen farklı bir dil yapısının (gramer) olması ve sondan eklemeli bir dil olması sebebiyle yabancıların zorlanacağı şüphe götürmez bir gerçek. Bizim anadilimiz Türkçe olduğu için ve bu dili konuşmamız sıradan olduğu ve bize göre yeni bir şey olmadığı için kendi dilimiz hakkında genellikle çok fazla düşünmeyiz. Her şeyimiz bir alışkanlıktan ibaret. Kelimelerin kökenleri hakkında veya bir şeyi neden öyle söylediğimiz hakkında pek fazla kafa yormayız. Tabi ki bu konu üstüne düşünenler yok değil. Dilimizde yabancı kelimelerin olduğuna değinmişsin. Bu çok doğru. Sen de takdir edersin ki yaşadığımız bu topraklarda çok fazla millet var. Ermeniler, Araplar, Kürtler, Lazlar, Çerkezler, Rumlar, Arnavutlar, Boşnaklar, Afrikalılar ve tabi ki Türkler. Bu kadar farklı kökene sahip olan insanların birbirleriyle etkileşmesi neticesinde dillerine bir etkide bulundukları herkesin bildiği bir hakikat. Ancak yine de kullandığımız yabancı kökenli kelimelerin yerine Türk kökenli kelimeler de kullanıyoruz. Mesela kelime diyorum ama sözcük de aynı anlamdadır. Hikâye deriz mesela. Öyküdür Türkçesi. Böyle misaller (örnekler) verebilirim 😄 Bunları bilmende de fayda (yarar) var. Ki büyük ihtimalle (olasılıkla) biliyorsundur. Biraz aklıma gelen deyimleri yazayım: Dili tutulmak (korkudan ya da sevinçten konuşamamak). Burnunun direği kırılmak (pis bir koku yüzünden çok rahatsız olmak 😄). Gözlerini dört açmak (Dikkatli olmak). Dilini yutmak (dili tutulmak gibi korkudan veya mutluluktan konuşamaz olmak). Her işe burnunu sokmak (her işe müdahil olmak, o kişiyi alakadar etmese bile🤷🏻♂️😂). Burnundan solumak (çok sinirlenmek). Bir kulağından girip öbüründen çıkmak (dikkat vermeyen kişiye denir). Kulaklarının pasını gidermek (güzel, hoş bir ses duymak ya da müzik dinlemek). Kulak misafiri olmak (birisini veya birilerini gizlice dinlemek). Gözlerini devirmek (sinirli bir şekilde bakmak). Ters ters bakmak (hoşa gitmeyecek bir şekilde bakan kişi için denilir. Sinirlidir.) . Bakışında hayır olmamak (Hoşa gitmeyen bir bakışa sahip olan kişi için kullanılır. Kötü bir şey yapacak gibi bakar) Yüzü asılmak (somurtmak). Suratını ekşitmek (bir şeyden hoşlanmamak). Suratsız olmak (çirkin ya da aksi biri olmak). Kafasından sallamak (uydurmak). Gözü dönmek (ne yaptığını bilememek. Saldırgan olmak) Tatlı dilli olmak (Güzel konuşmak, güzel söz söylemek) Küplere binmek (öfkelenmek). Etekleri tutuşmak (telaşlanmak). Havalara uçmak (çok sevinmek). Midesinde kelebekler uçuşmak (çok mutlu olmak) Bacakları kopmak (yürümekten ya da koşmaktan dolayı çok yorulmak). Fır dönmek (çok çabalamak). Ağaç olmak (çok beklemek). Yerinde duramamak (çok heyecanlı olmak). Sinek avlamak (bir şey satamamak). Ateşler içinde yanmak (yüksek ateşi olmak). Yüreği olmamak (korkak olmak). Kansız olmak (şerefsiz olmak. Tabi sağlık sorunu da var kansızlık diye. O ayrı 😄) İki arada bir derede kalmak (çok kararsız olmak. Bir şeyi seçememek). Havanda su dövmek (boş yere uğraşmak). Har vurup harman savurmak (israf etmek). Ağzı bal damlamak (hoşa gidecek sözler söylemek). Cebinde akrep olmak (cimri olmak). Kahrından ölmek (çok üzüntülü olmak) Daha böyle onlarca sayabilirim. Ancak şimdilik örnek olması açısından iyi 😄 eminim çoğunu veya hatta hepsini biliyorsundur.
ben bu kadar tattlı bir insan görmedim. her şeyi o kadar güzel özetlemişsin ki resmen dilime aşık oldum. bu kadar zengin bir dil olduğumu bilmiyordum ve hiç araştırma gereği duymamıştım. sana teşekkür ediyorum.
Müthişsiniz, kızımla birlik videolarınızı severek izliyoruz. Sonradan öğrenmenize rağmen Türkçeyi harika konuşuyorsunuz. Sizden ricamız, lütfen videolarınızın altına Almanca çeviri ekleyin. Size katılıyorum, Türkçe çok güzel ve zengin bir dildir. İstediğiniz yoldan kendi duygularınızı yansıta bilirsiniz, bu yönden üreticilik bakımında çok zengindir. Tanıdığım diller arasında bizim Türkçe kadar samimi ve özgün bir dil yok sanırım.
Tek kelimeyle harikasınız😀 Almanyayı çok beğenmiştim özellikle Düsseldorta alt bira , benzer bir tad var sohbetinizde . Teşekkürler bu güzel sohbet için...
Zeytinburnu'nda E5 karayolu üstünde TEKZEN isminde bir yapı market vardı. O mağazayı ilk açtıklarında ismi GÖTZEN idi ve uzunca bir süre oradan geçen öğrenci milletini pek eğlendirmişti. 🤪 Sene 94-95 idi sanıyorum... Fazla direnemediler ve ismi değiştirildi sonra. 🙄😥
@@ahmettalhayurtalan744 İlk başta Türk-Alman ortaklık ile kurulmuş ve 1998 yılına kadar devam etmiş o mağaza. O tarihten sonra TEKzen olmuş. Ancak Almanca'da "o" kelime ya da tamlama ne anlama geliyor ben bulabilmiş değilim. Ref: kurumsal.tekzen.com.tr/hakkimizda
Mesela hasarlı bir araba satarken eğer arabanın hasarı çalışmasına engel olmuyorsa satış ilanına "bin git" yazılır. Bunun anlamı *arabayı satın aldıktan hemen sonra tamir ettirmeden binip gidebilirsin* demek.
Türkçeyi öyle güzel anlatmışsınız ki, kutlarım. Ne yazık ki dilimiz başka dillere özentiden günden güne eriyor. Bu sözleri senin gibi yüreği de yüzü gibi güzel olan birinden duymaktan inan çok mutlu oldum. 👏👏👏
Julia, hayatım. Sen bizim “Argo” dilimizle, dilimizdeki “Deyimler” i karıştırıyorsun fakat öğrendiğin Türkçe ile her türlü övünebilirsin çünkü Türkçen çok iyi!
@@Anonim0809 Merhaba. Nasıl bir deyim ki deyimi tam olarak “Bok” ile yazmaya çekiniyorsun :D “Tabakhaneye bok mu yetiştiriyorsun” argo deyimi “Neden acele ediyorsun” demek istemek için kullanılan bir argo deyimdir. Deyim, ama argo bir deyim.Her ortamda kullanamayacağın kelime, cümle halk dilidir ya da argodur. “Nefes nefese kaldı” bir deyimdir çünkü her ortamda rahatlıkla kullanabilirsiniz ama “Götünden nefes aldı” da aynı manaya gelir fakat argodur her ortamda söylenmez.
@@altanaltay7040 yanlışın var. mesela "bir elin nesi var iki elin sesi var" bir atasözüdür ve bu atasözünün karşıt manası olan "nerde çokluk, orda bokluk" sözü de argo bir söz olmasına rağmen atasözüdür vikipediden bakabilirsin :) bir atasözünün veya deyimi argo kelime içerip içermemesi diye bir zorunluluk yok. muhtemelen bu argo kelime içeren atasözlerini ve deyimleri arkadaş ortamında kullanır zaten, herkesin içinde kullanmaz.
@@dilaatmaca5414 Vikipedi’yi güvenilir sanan senin gibi angutlar işte böyle rezil olur; “Bir elin nesi var, iki elin sesi var” yardımlaşmanın erdemi üzerine bir deyimdir! “Nerde çokluk orda bokluk” ise insanların kalabalık olduğu ortamlarda düzensizlik olacağı anlamına gelen argo bir deyimdir. Bu iki farklı deyimi birbiri ile eş anlamlı zannedenin Türkçe anlama sorunu vardır. Sen daha “İki elin sesi” ile “Çokluk” arasındaki farkı bilemeyecek kadar Türkçeden muzdarip bir zavallısın ki gelmiş bana utanmadan da “Vikipedi” kaynağı veriyorsun ama bilmiyorsun ki Vikipedi’ye isteyenin istediği gibi yazdığını! Daha fazla rezil olmadan önce yıkıl karşımdan ve git önce Türkçe nasıl yazılır, onu öğren bırak deyimleri karşılaştırmayı :D
@@dilaatmaca5414 Juliana’nın benim kadar Türkçe bilmesi için “Bir fırın ekmek yemesi lazım” (Deyim kullandım, anlayabilirsen) Juliana’nın Türkçesinin senin Türkçenden daha iyi olduğu aşikar çünkü onun Türkçesinin çok iyi olduğunu iddia edebilecek kadar Türkçen kıt!
Julia merhaba, kanalına tesadüfen rastladım, türkçen çok iyi, olmuşsun sen tebrik ediyorum 👏, bu videonun son kısmında “ g.t “ ile ilgili söylediğin şeyler beni çok güldürdü ve konu üzerinde düşünmemi sağladı 😄, gerçekten o kelime ile türkçe’de ne kadar çok şey ifade ettiğimizi anladım. Çektiğin videolar sayesinde sahip olduğumuz kültürü bir yabancının gözünden görmüş oluyoruz, videolarını izlemeye devam edeceğim. Türkçeni geliştirme konusunda da sana bol bol kitap okumayı öneriyorum, ne kadar çok türkçe kitap okursan türkçe kelimeler o kadar beyninde yer etmiş olur, kendine iyi bak, covid belası tamamen bitince seni tekrar ülkemize tatile bekleriz. Auf wiedersehen 😊👋
Ne güzel anlatmışsın Julia 👏🏽👏🏽👏🏽 Ben DİLMER de yabancılara Türkçe öğretmeniyim....yıllardan beri öğrencilerime bunları anlatmaya çalışıyorum. Ama Türkçeyi sonradan bu kadar güzel konuşan bir kişiden bunları duymak çok hoş... 🧿çok içten ❤️ 💐😘😘
Çok şaşırıyorum senin videolarını izleyince, nasıl bu kadar iyi konuşup böyle Türkiye de doğup büyüyen insanların bazen zor anladığı mizahları, ironileri bile anlıyosun o da zeka farkı sanırım eline zekana sağlık
Hai un anima molto profonda sei una bellissima persona. 🙏💙 ''Yanlış anlamak için tetikte bekleyene doğruyu anlatamazsın.'' Julia kelimeleri söylerken özür dilemene gerek yok. Congratulazioni..sei fantastico..sono orgoglioso della tua presenza come mezzo turco. 👏👏👏
Yıllar önce bende senin yaşlarındayken( hasbel kader)😊almanyada kalmış biri olarak,senin bu araştırmacı yönünü çok olumlu bulduğum için seni ayrıca tebrik ediyorum ve teşekkür ediyorum.sen türkçeyi yemiş yutmuşsun bence😄.ayrıca sana bu yolda yardımcı olanlara ayrı bir teşekkür etmek isterim.senin azmini çalışkanlığını ve sinerjini keşfetmiş olmaları sana ayrı bir moral ve güven aşılamış bu çok güzel.seni takib etmeyi hak ediyorsun! Hoşça kal sağlıkla kal.
Yeni yılın kutlu olsun Julia! Videonu "ağzım kulaklarımda" seyrettim. Bir düzeltme ve ekleme yapmalıyım, TDK 115 bin kelime resmi olarak kabul edilen, öğretilen kelime sayısıdır. Benim elimdeki 1939 basımı 3 cilt Halk ağzından derlemeler kitabı Atatürk tarafından türkçenin özgünleştirmesi için Anadoluda kullanılan öztürkçe kelimeleri araştırmaları sonunda 754bin kelime bulunmuş, ama her köye gidilmediği için bıu sayı bundan çok daha fazladır. Ayrıca Türk dünyası ülkelerinde bizim burada unuttuğumuz bir bu kadar hatta iki katından daha fazla tükçe kelime var, incelediğimde dünyanın en zengin dili olarak görülüyor. Bir de arapça veya farsça kelimelerin tamlamalarla Türkçeleştirilmiş olması var. Mesela iki arapça kelime yan yana kullanıldığında Arap bir kimse kelimeler Arapça olmasına rağmen anlamını bilmiyor.Özellikle Osmanlıcada çok bunlar. Konunun uzmanları çok daha fazla biliyor. Frigya vadisinde Milatttan önce 1286 da ki Yazılıkaya kitabesinde "Öd ötük at ebiç ebiç esinç evinç uçup itigüv ög erin" yazıyor. Yavaş yavaş anlamına gelen ebiç ebiç yansıma kelimesi hariç tamamı şu anki türkçede kullanılıyor. Bir gün fırsat bulur ve ayarlayabilirsek bu yazıları yerinde göstebilirim. Çok fazla yazdım ama Türkçe çok kapsamlı bir dil ve dünya dillerinden ayıran çok önemli bir özelliği var, harflerin, hecelerin ve kelimelerin piskolojisi var. Sevgiyle kalın
Yazı çok güzeldi teşekkür ederim. Bizim Yozgat tada zenginler için kullanılan bir deyim vardır. Parayla sülenki oynamak diye. Araştırdım ama anlamını bulamadım. Buda muhtemelen unutulan kelimelerden biri.
Kelime bolluğu yahut azlığı o kadar da önemli bir konu değil. Avrupa menşeili bi düşünce bu, bir tahakküm aracı. Önemli olan kelimelerle ne yaptığınızdır o yüzden bu kadar uzun bir mesaj yazacak kadar umursamayın bence bu mevzuyu kaldı ki verdiğiniz örneklerde dili, kullananlara değil de bir ırka malediyorsunuz. Aynı mantıkla almanca ingilizce ve iskandinav dillerinden de bir derleme yapalım bir kaç milyon kelimesi var bu germen ırkının vay be diyelim zira bu diller de bizim Kazakça dinlerkenki halimiz gibi arada bir kelime seçip anlayabiliyorlar ve yapıları da hemen hemen aynı. Türkçe, 115 bin kelimesiyle, yapısı itibariyle bu kelimelere eklediği nüanslarla kelimelerin anlamlarına minik müdahalelerde bulunabiliyor ota boka kelime üretmesi de gerekmiyor böylece. bir kelime bin kelime oluyor yani. bizim o nüanslarla yaptıklarımıza almanlar dillerinin yapısı gereği ayrıca kelime üretmek durumunda kalıyor mesela. Şimdi kıyasladığınızda belki kelime sayısı daha fazla çıkabilir ama belki siz daha çok şey anlatabiliyorsunuzdur o yüzden, absürt bir milliyetçilikle beyhude işler peşinde koşmayın. Harflerin, hecelerin, eklerin ruhları var diye çok güzel demişsiniz, tamamen katılıyorum. İlla bir üstünlük arayışı içine girecekseniz - ki bence ne gerek var? - buradan girebilirsiniz. Kolay gelsin
@@leotheripper2357 küçüklüğümden beridir Türkler zaten 500 kelimeyle konuşuyorlar kelimesini koca koca adamlardan bile duydum, hatta Türk dili kurumu başkanlarından birsinden bile. Sonra öğrendim ki herhangi bir dilde günlük konuşma için en az 6000 kelime gereklidir.
Fatıh bey, Kazım Mirşan, Servet Somuncuoğlu, Haluk Tarcan, Ümit Şıracı ve diğ. okuyun. Artık motorsiklet, karavan ve gezi ile ilgiliyim. Julia hanımın projesini çok güzel bulduğum için takip ediyorum.
@Yakup Paçacı ABD'de ana dil yeterliliğini ölçmüşlerdi geçmişte. Bir gökdelenden aşağıdaki kavşaktaki trafikte bir ambulans kaza yapıyor, yaralanan insanlar var, her ulustan dilini iyi kullanan bireylere videoda ne gördüklerini tam olarak anlatmasını istiyorlar, en az kelimeyle anlatan bir Türk, en fazla kelimeyle anlatan İngiliz.
Burnumda tütüyorsun! Aynen 'seni çok özledim' demek. Cok etkileyici, Türkçe'yi böyle akıcı konuşmandan öte analizini yapıyorsun, çok dikkatli ve iyi bir dil araştırmacısısın. (tüttürüyorsun - causative)
Bir Türkler bir arkadaşımızı, dostumuzu gezdirdiğimiz gibi, tereyağını, zeytinyağını da gezdiririz. Adına da "yağ gezdirmek" deriz. (Tabi ki, sevdiimiz bir yemeğin üstünde)
I could listen to you for hours, I feel like you are getting the words very good across and this makes me think about Turkish words way more 🤔 might have some advantages to listen to somebody with a broken accent
Julia hanim harika program türkçe diline inanki bizden bile çok daha hakimsin kullandığın turkce tabir ve terimler olağanüstü net ve objektif bir insansin basarilar
Julia, Turkce'yi bu kadar guzel ve akici bir sekilde konustugun icin seni tebrik ediyorum. Ben, senin, Turkce'yi konusan milyonlarca kisiden daha iyi konustugunu ve anladigini dusunuyorum. Insan, anadili olunca, konustugu dildeki incelikleri ve detaylari herzaman arastirip ogrenmiyor. Benim bile daha once uzerinde hic dusunmedigim deyimlerle ilgili soylediklerin gercekten cok faydali bilgilerdi. Basarilarinin devamini diliyorum.
25 yildir Almanyada yaşıyorum. Senin kadar şeker bir Alman gormedim desem inanirmisin? Hele birde Türkçe konuşman varya türkce tabiriyle tam "yemede yaninda yat" olmuş. Nasıl buldum videonu bilmiyorum ama iyiki çıktın karşıma. Bütün videolarını izlemeye çalışacağım, cünki çok farklı bir bakış açın var bize ve kültürümüze. Kültür elcimiz olduğun için çok teşekkür ederim.
“Burnumda tütüyorsun” birazda şöyle açıklanabilir , çok özlediğim için bazen hayali bir şekilde kokun burnuma olmadık zamanlarda kendi kendine geliyor , gibi ; hayali koku almak sanki ; (çok özleyen anlar) 😔
Giyinmiş yine maviş maviş, 💙 Gönlümün efendisi hoşgelmiş. 👋🏻 Bülbül gibi yine, hem cicili bicili🐦 Pazar sabahıma açtı güneş gibi ☀️ Sabah sabah dizse de küfürleri 🗣 Sevdirdi yine bana güzel Türkçemi 🇹🇷 Argo bile çok yakışıyor ona 🤓 Ne güzel insansın sevgili Julia 😇
Tek kelime ile Gerçekten net çok düzgün Türkçe öğrenmişsiniz İnsanlarda konuşulmasını özlediğimiz Türkçe ifadeler. Okullarda Dilbilgisi dersinde bu şekilde konuşulmasını öğrencilere öğretirlerdi. Türkçe iş ilanlarına baktığınızda özellikle kurumsal firmalarda « Türkçeyi konuşmasını çok iyi bilen Diksiyona hakim Elemanlar (personel)» aranıyor gibi ilanlar var. Kesinlikle bu Türkçe ile herhangibir iyi bir kurumsal özellikle bir firma Kesinlikle sizi işe alır. Türkçe konuşma ve hakimiyetinin gerçek ten pek çok Türk vatandaşı dan daha iyi Dili öğrenmekte hakkını vermişsiniz. Tebrikler👏👏👏👏
Korece öğreniyorum ve Türkçe bildiğim için o kadar mutluyum ki. Çünkü iki dilin nedense grameri o kadar benziyor ki birbirine, Korece öğrenmek hiç zor gelmiyor 👍🏻
Sevgili Julia, sizin programlarınızı keyifle izliyorum. Bir yabancı Türkçe'yi nasıl öğrenir; nelere şaşırır, çok güzel anlatıyorsunuz. Dilinize ve emeğinize sağlık... Eskiden, Türkler felsefeye neden önem vermemişler, diye merak ederdim. Oysa şimdi anlıyorum ki, masal, tekerleme, özlü sözler, türküler, ve edepli sözlerle ince ince argoyu da işlemişler. Yani, felsefeyi dar alanda tutmamışlar. Örneğin, bir türküdeki, "Sevenlere gönül verdim Yola çevirdiler beni Damla bile değildim Göle çevirdiler beni" dizeleri üzerine saatlerce konuşabiliriz. Selâmlar.
"biri yer, biri bakar, kıyamet ondan kopar" atasözünün çok derin manalar içerdiğini hep düşünmüşümdür. alman olduğunuz ve karl marx'ı bildiğinizi düşünerek bu örneği yazdım.
yaptığın videoların güzelliğini senin için analiz etmek isterim.... ilk video nu izlediğimde hemen abone oldum. belki ses tonun, belki aksanın, ama hangi videonu izlesem yüzüme bir gülücük oturuyor. yaptığın tespitler o kadar yerinde ve doğru ki, başarını taçlandırıyor. senden tek ricam var. sakın durma yeni videolar yap.
Ne güzel bir insansın. Çokta güzel konuşuyorsun. Türkçe öğrenmene bayıldım. :) Bu arada benim amcalarım ve kuzenlerim de Almanya Köln'de yaşıyorlar. Hepsi çok iyi Almanca konuşurlar :)
Hergün konuşurken farkına varamadığımız türkçenin güzelliklerini farkına varacağımız bir güzellikte anlattınız.Tabiki bu farkındalığın nedeni yeni bir dil öğrenirken kendi ana dilinle zihninde karşılaştırmak ve bunun sonucunda fark etmek
çok beğendim 1 saat olsa izlerdim bizim bile dikkat etmediğimiz şeyleri dilimiz hakkında bir yabancıdan duymak çok hoş tebrikler türkçeniz de gayet güzel
Abla konuşman o kadar doğal ki öğrenmekle kalmamışsın aynı zamanda sohbet eder gibi konuşmayı da kavramışsın arkadaşımı dinliyormuşum gibi hissettim verdiğin örnekler anlatış tarzın harika selamlar❤❤❤❤❤❤❤❤