Pershendetje!
Ne kete video do te degjoni nje perralle nga kultura turke.
Pas shume veshtiresise te rinjt a do te mund ta gjejne lumturine?Degjojeni perrallen deri ne fund per ta mesuar kete perralle deri ne fund. Kurre mos harroni se shpirtligu humb gjithmone.
#perrallaturke #perrallaterralla #folklorishqipetar #perla #trendafila #lulishte
Masalın Özeti
Bir varmış bir yokmuş, fakir bir karı koca varmış. Günlerden bir gün bunların bir çocukları olmuş.Doğumdan hemen sonra de el yüzü nurlu ak sakallı bir dede gelip elindeki tasta bulunan şekerli sütü kadına içererek, " kızınız hayırlı uğurlu olsun. Ağladığında gözünden inciler dökülsün, güldüğünde yanaklarında güller açsın, bastığı yerlerde çimenler yetişsin" demiş ve bebeğin koluna bir bilezik takmış. Sonra da " bu bilezik kolunda olduğu sürece yaşasın" deyip ortadan kaybolmuş.Aradan yıllar geçmiş kız büyümüş çok güzel bir kız olmuş. O ülkenin padişahının oğlu kıza aşık olmuş.Onunla evlenmek için istermiş. Düğün gününde kızı almak için bir cariye göndermiş. Cariye kötü kalpli bir kadınmış.Biraz gittikten sonra, dinlemek için oturunca cariye, kıza daha önceden hazırladığı çok tuzlu yiyecekleri yedirmiş. Yolda kız çok susamış ama cariye bir yudum su bile vermemiş. Suyun karşılığına kızın gözlerini istemiş.Çaresiz kalan kız iki gözlerini cariyeye vermiş. Kızın iki gözünü alan cariye kızı dağı başında bırakıp gitmiş. Dağ başında kalan kör kız, ağlayarak nereye gittiğini bilmeden yürüyormuş.O civarda avlanan bir avcı onu görerek yanına gelmiş ve kim olduğunu, burada ne aradığını sormuş. Kız başından geçenleri bir bir anlatmış.Çok iyi kalpli olan avcı kızı evine götürmüş.Aradan bir zaman geçince kızın uğradığı bu haksızlığı düzeltmek isteyen avcı, onun yanağında açan güllerden birini alıp sarayın önüne gitmiş ve gül sattığını söylemiş. Bunu gören kötü kalpli cariye hemen gelip, bu gülü almak istemiş. Avcı da bu gülü parala değil, bir göze sattığını söylemiş. Cariye gidip kızdan aldığı gözleri alıp getirerek gülü almış. Gözlerin ikisini alan avcı sevinç içinde evine dönerken, bu durumdan şüphelenen cariye onu izlemiş ve köz kızın yaşadığını öğrenmiş.Bu kızı nasıl öldüreceğini araştıran cariye onun kolundaki bileziği alırsa, öleceğini öğrenmiş. Bir gün cariye avcının evine gitmiş ve herkes uyuduktan sonra sessizce kalkan kadın kızın odasına girerek kolundaki bileziği alıp kaçmış. Kızın öldüğünü gören avcı ona yüksek bir tepede, kapısı açılıp kapandıkça "Muradına eremeyen dilber "diye ses veren bir türbe yaptırmış ve kızı oraya koymuş. Günlerden bir gün padişahın oğlu atıyla dağlarda gezerken bu türbeye rastlamış. Padişahın oğlu çok merak ederek içeri girmiş ve orada kızın ölüsü ile onun yanında yatan bir bebek görmüş. Bebeği alarak saraya götürmüş ve karısına iyi bakmasına söylemiş. Bebek durmadan ağlıyor ve odadaki bir dolaba bakıyormuş.Bebeği kucağına alan şehzade, onu devamlı baktığı dolabın önüne getirerek kapağını açmış. Bebek hemen uzanıp orada duran annesinin bileziğini almış ve ağlaması kesilmiş. Bir gün şehzade bebeği alıp türbeye götürmüş. Bebek elindeki bileziği annesinin üstüne koymuş ve kız hemen canlanıp kalkmış.Senin asıl evlenmek istediğin kız benim, bu bebek da senin bebeğin demiş ve başından geçenleri anlatmış. Padişah cariyeye çok büyük bir ceza vermiş. Padişah kırk gün kırk gee süren dillere destan bir düğün yaparak,oğlunu bu dünya güzeli kızla evlendirmiş. Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine...
5 авг 2020