İşte bunlar Allah’ın belirlediği sınırlardır. Kim Allah’a ve Peygamberi’ne itaat ederse Allah onu, içinde ebedî kalmak üzere altlarından ırmaklar akan cennetlere yerleştirir. İşte en büyük başarı ve kurtuluş budur. Nisa Suresi 13
Azerbaycandan Selamun Aleykum kardeşlerim. ALLAH Subhane ve teala sayinizi artirsin. ALLAH hepinizden razi olsun boyle faydali sohbetlere gore Allahume Amin
Allah sizden razı olsun hocam. Batının projelerinden olan bu hadisleri dinden ayırma projesine karşı müslümanların gerekli reddiyeleri verebilmeleri lazım. Rabbim sizden razı olsun.
De ki: “Allah göklerde ve yerde olanları bilmekteyken siz dininizi Allah’a mı öğretiyorsunuz!” Allah her şeyi bilendir. (Hucurât/16) Şüphesiz ki o (Kur’an), senin ve kavmin için (gerçeği) hatırlatan (öğüt)tür. İlerde ondan sorgulanacaksınız. (Zuhruf/44) + Muhammed rasul, kur'ana aykırı konuşmaz. (Hâkka/44/45/46/47) Allah hidayet versin. Hadi selametle..
Hakka suresi bize RasulAllah s.a v in bildirdiği hadislerin sünnetin de ALLAH 'ın emri ile olduğunu bildiriyor ki buda sizin görüşünüzü batıl kılıyor Bize sundugunuz hakka suresi bizim görüşü destekliyor ALLAH 'ın izniyle Elçiye uyun derken de bizim görüş doğru olduğu ortaya çıkıyor RasulAllah s.a v uymalıyız!!!.. İslam din Kur 'an Rasule indi ve s.a.v
Hocam Allah azzevecelle resulü size Ne verdiyse onu alın size ne yasakladıysa ondan sakının ayeti ganimet için geldiğini iddia ediliyor Porf Mehmed okuyan
Aşağıdaki ayetler Tevrat ve İncil'de bütün hükümlerin tahrif olmadığını gösteriyor. Sizin tahrif anlayışınız ile bu ayetleri nasıl anlamamız gerekiyor? "Yanlarında, içinde Allah’ın hükmü bulunan Tevrat varken nasıl oluyor da seni hakem yapıyorlar, sonra bunun ardından verdiğin hükümden yüz çeviriyorlar? İşte onlar (kendi kitaplarına da, sana da) inanmış değillerdir." (Maide 5/43) "İncil ehli Allah’ın onda indirdiği ile hükmetsin. Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler, fasıkların ta kendileridir." (Maide 5/47)
Derste Tevrat ve İncilin bütün hükümlerinin tahrif edildiği mi söyleniyor ki böyle bi soru sormuşsunuz!? Bakara 187.ayetle ilgili inkarcilarin yorumunun yanlis olduğunu anlatırken Yahudilerin dinleri tahrif edilmiş diyor, hepsi edilmiş demiyor ki!
Selamunaleykum. Videoyu baştan sona kadar izledim. Şu anlamda söylüyor; "Yahudiler dinleri tahrif etti diyor. Yani Yahudi kaynaklara güvenip Müslümanlar nasıl oruç tuttu." diyor. Yani Kuran dışı vahiy yoksa Yahudilerden gelen bütün hükümler güvenilmez, kesin değil diyor. Yukarıdaki ayetlerde Allah hristiyanlara İncil'de Allah'ın indirdiği ile hükmetsin diyor. O zaman bütün hükümler güvenilmez ise bu ayet nasıl olabilir? Kaldı ki bu hoca yanlış anlatıyor. Bakara 183. ayetinde; "Ey iman edenler! Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz." hükmü iniyor. Eğer Yahudilerde oruç ile ilgili bir hata olsaydı bu ayet kesinlikle bu hatalı düzeltirdi. Yani Müslümanlar Yahudiler nasıl oruç tutuyor ise siz de öyle oruç tutun diyor ayet. Bu ayet Yahudilerin orucunda bir hata olmadığını gösteriyor. Yoksa Müslümanlar Musa (a. s.). kıssasındaki gibi Yahudiler gibi soru sormuyor. "hangi sığır, sığırı renkli ne... Gibi. ' çünkü ayette sığır kes diyor Allah' u Teâlâ. Yani hangi sığır olursa olsun.
@sultanayazoglu Aleykum selam. İlk zikrettiginiz Maide 43. ayetten, Tevrattaki "bazı" hukumlerin gerçek olup tahrife ugramadigi anlaşılıyor, bu ayetin tefsirlerine bakarsanız belli bir meseleyle (evli olan zina etmiş kimsenin recmedilmesi meselesiyle) alakalı olarak indiğini görürsünüz. Maide 47. ayeti doğru anlamadığınız anlaşılıyor, derste Hristiyanlar/ İncil'den söz etmediğim için, doğru anlamanız adına tefsir kitaplarına müracaat etmenizi rica ediyorum. Son eleştirinize yanıt olarak; ben yanlış anlatmadım. Zikrettigim iki ayetin birinde : "sizden oncekiler" diyor, ikinci ayette "gecmis peygamberlerin yoluna" diyor, sizin dediğiniz gibi "yahudilere bakın, onlar nasıl oruç tutuyorsa siz de öyle tutun" demiyor! Benim dediğim ise şu: Nebi aleyhisselam zamanındaki Yahudilerin dinleri tahrif edilmis vaziyetteydi, bu çok açık bilinen bi gercekti; onlar kendilerinden önceki peygamberlerinin ve tabilerinin üzerinde bulunduğu yoldan çıkmış, bozulmuş olan, eklemeler ve çıkarmalar yapilmış, hurafeler eklenmiş olan bir dine inanıyorlardi. Hal böyleyken Rasulullah a.s oruç ibadetiyle alakalı belli bir konuda gecmis Nebilerin hükmünün ne olduğunu bu Yahudilere bakarak kesin tespit edemez, bunun için Allahtan bir vahiy alması gerekir. Dediğim budur.
@@DavetMinberi Allah razı olsun Hocam cevap yazdığınız için. Ben de şunu diyorum. Siz arapça biliyorsunuz? Bakara Suresi 183. ayetinde; "Ey iman edenler! Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz." (Bakara 2/183) Bu ayeti arapçasında; "الصِّيَامُ" "S-Siyāmu" Ayette "bilinen oruç" şeklinde geçiyor. Kelime belirtilik takısı almış. Türkçe meal'de tam anlaşılmıyor. "Ey iman edenler! Bilinen oruç..." Sonuç olarak Allah-u Teala bilinen oruç dediği için yahudilikteki orucun bozulmadığını ifade ediyor. Yani yahudiler nasıl oruç tutuyor ise bizde öyle oruç tutmamız gerekiyor. ---------------------------------------------------------------------------------------------- Önceki kitaplarda bütün hükümler tahrif edilmedi. Ben de bunu demek istedim. Ayette; ""İncil ehli Allah’ın onda indirdiği ile hükmetsin. Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler, fasıkların ta kendileridir." (Maide 5/47) Resulullah (a.s.) bir hükmü kesin tespit edemiyorsa yukardaki ayete göre bir hristiyan nasıl tespit yapacak? Demek ki tespit yapılabiliyor. Güvenilir yahudi ya da hristiyan alimlere sorabiliyorsun. "Ve senden evvel de resûl olarak göndermedik, ancak kendilerine vahyeder olduğumuz erkekleri gönderdik. İmdi, ehl-i zikrden sorunuz eğer siz bilmiyor iseniz." (Nahl 16/43) "Eğer sana indirdiğimiz şeyden şüphe içinde isen, senden önce Kitab’ı (Tevrat’ı) okuyanlara sor. Andolsun ki, sana Rabbinden hak gelmiştir. O hâlde, sakın şüphe edenlerden olma!" (Yunus 10/94)
@sultanayazoglu2812 Amin ecmain. Evet, الصيامkelimesindeki ‘el’ takısı ‘’ahd-i zihnî’’ içindir, yani zihin(ler)de bilinen oruç demektir. O halde mana: ‘’sizden öncekilere farz kılınan o tanıdığınız bilinen oruç size de farz kılındı.’’ şeklindedir. Lakin bu bilinme, orucun ne zaman/hangi ay ve kaç gün tutulacağı, hangi vakitler arasında yeme, içme ve kadınlara yaklaşmaktan uzak durulacağı gibi bütün yönleri ve ayrıntılarıyla bilinme değil, genel hatlarıyla yüzeysel olarak bilinen oruç demektir! Nitekim Yahudiler Aşura günü oruç tutarlardı, onların şeriatlarında farz olan oruç bu idi, Ramazan ayı orucu diye tuttukları bir farz oruç yoktu. Ayeti sizin anladığınızı gibi: ‘’Yahudilerin orucunun aynısı size de farz kılındı, yahudiler nasıl oruç tutuyorsa siz de aynı onlar gibi oruç tutun’’ diye anlarsak, o halde Aşura orucu farz kılındı diye anlamalıyız ki, ayette kastedilen oruç Ramazan orucudur. Maide 47 ve diğer zikrettiğiniz ayetleri konumuzla ilişkilendirmenizden, bu ayetleri yanlış anladığınız görülüyor. Lütfen tefsir kitaplarına müracaat ediniz. Yazdıklarınızdan Abdulaziz Bayındır ve benzeri kimselere meyilli biri olduğunuz anlaşılıyor. Şayet öyle ise ve bu delilden tatmin olmadıysanız, en başta zikrettiğim 2 delil üzerinde düşünmenizi tavsiye ederim.