Tasavvuf bir düşünme biçimi midir, yoksa bir yaşama biçimi mi? Tasavvuf niçin gizemcilik ve çilecilik belirlenimlerine bürünür? İlim ve İrfan arasındaki farklar Tekke ve tarikat kültürü Katıl butonu için: / @ducanecundiogluresmik...
Ders Notları • Bireyle toplum arasındaki en temel çelişki; birey arayışın sahibidir fakat tasavvuf bu bireysel arayışın en önemli belirlenimlerinden biri olmakla birlikte cemaat ve tarikat halinde örgütlenerek kendileri eleştirdikleri toplumdan daha disiplinli, sorunlu, hastalıklı yapılar üretmektedirler. Nasıl oluyor da ferdiyete bu kadar değer veren bir kavrama biçimi ferdiyeti yok edebilecek bir örgütlenmeye dönüşüyor? Bu dinini de temelinde olan bir şeydir. Dindar insan arayan insan (kendini arayan, tanrıyı arayan) demektir ama bu arayışın önündeki en büyük engel garip bir biçimde dinin kendisidir. Din insanın arayışını engeller çünkü ona hakikati sunar, hakikati aramaya gerek yok der. Hiçbir kilisede hakikati arayamazsınız. Kilise zaten hakikati dışarı pazarlamaktadır, dışardan bir hakikat aramaz. Dindar bilinç esas itibariyle bir arayış, bir yolculuk ise bu yolculuğun içinde hareket ettiği zemin bu yolculuğu engelleyen bir yapı halini alır, üstelik ruhban sınıfı, hocalar, âlimler, şeyhler aracılığıyla. • Tasavvuf eğer özüne inmeyi başarabilirsek bunun çok evrensel bir insani tutum olduğunu görmekte hiç zorluk çekmeyiz. • Tasavvuf dindar bilincin en ilginç belirlenimden biri olarak ele alınmak zorundadır. Pisagorculuğu, Orpheosçuluğu, Dionysos kültürünü, Kinikleri dikkate almazsanız tasavvufu anlayamazsınız. • İnsan bilinci nasıl deviniyor olmalı ki bazıları farklı bir yolu takip diyor? Bunu insan doğasına başvurarak tartışmalıyız. • İrfan kelimesi tasavvufun hemen hemen bütün epistemolojik çözümlemesini ele veren sözcüktür. (karşıtı ilim) • Anlamadığınızı itiraf edebilirseniz anlama şansınız doğar. O nedenle anlıyormuş gibi yapmak bir hakikat arayıcısına yakışmaz. • Bilmek ilim, tanımak irfan. • “İlim ilim bilektir İlim kendin bilmektir Sen kendin bilmezsen Bu nice okumaktır” Alimler/akademia malumun peşindedir. Onların bilgisini değerli klan şey bilmeye çalıştığı şeyden dolayıdır, bilmeye çalıştıkları şeyin değeriyle kendini değerli hissetmeye çalışırlar. Yunus diyor ki, yola bilinenden çıkma, öyle bir yerden çık ki bileni bul. (bilmenin kendisinden başla) Aşkı mı merak ediyorsun Leyla’ya değil, Mecnun’a bak. “İlim ilim bilmektir” meselesi için bknz hocanın “Bilmek bilmeyi bilmektir!” yazıları. • Bilmekten söz ediyorsak bir bilinenden de söz etmek zorundayız. Ne zaman ilimden söz ediyorsanız bir malumdan söz etmek zorundasınız. (alim-malum-ilim) Aşk varsa her zaman bir âşık ve mâşuk vardır. İlim varsa bir âlim ve bir mâlum olmak zorundadır. • Bilme, genelde vasıtalı bilme demektir, ikincisi kesin bilgi demektir. O yüzden Allah Âlimdir ama arif değildir. Allah’ın irfanı olmaz. • Karşıtını bilmediğin bir sözcüğün/kavramın anlamını bilemezsin. • Arapçada ilmin karşıtı cehl değildir. İlim bilmek demek değildir. İlim kesin olarak bilmek demektir. İlmin zıddı cehl değil zandır. Kur’an o nedenle muhataplarına vahyin ilim olduğunu ama kendi bilgilerinin zan olduğunu söyler. Cehlin karşıtı ilim değil, hilm’dir. Hilm bir bedevi ahlakıdır, insanın kendisini zapt-u rapt altında tutması, kendini kontrol edebilme yetisidir. (Halim-selim) • İlim alelade bir “knowledge” değil,” science”dır. • İlim maluma mutabık ve sadık olmak zorundadır. Yunus’a göre ilim bilene mutabık olmalıdır. • İlim tasavvur (kavram) ve tasdik (önerme) olarak ikiye ayrılır. Elma bir tasavvurdur, tatlı bir tasavvurdur ama tasavvurlar ne doğrudur ve yanlıştır. “Elma tatlıdır” derseniz bu tasdik olur. • İlim nesnelerin zihinde hâsıl olan suretiyse bu tür ilme ilm-i husulî denir (zihinde tahassül ettiği için) Bir diğer adı ilm-i müteceddid’dir. (yenilenir) • Tasavvufun temeli ilm-i hudurîdir. İlm-i hudurî tanrı nasıl biliyorsa öyle bir bilmedir yani bir bilen ve bilinen ayrımı yoktur çünkü tanrının kendi dışında olan nesneleri zihninde canlandırması şeklinde bir ayrılık-gayrılık durumu yoktur. • İnsanın kendisini bilmesi ilm-i huduridir. İlm-i husulide özne-nesne ayrımı vardır. İlm-i huduride özne-nesne ayrımı yoktur. • “Düşünüyorum o halde varım.” Bunu bir önerme/çıkarım/akıl yürütme olarak kabul etmek ayıptır. Bu ifade aslında ilm-i huduridir yani insanın kendi kendisini bilmesidir. İnsan kendisini çıkarımsal olarak bilmez. • “varlık ve birlik aynıdır” bu metafiziğin temelidir. • “Dır dır etmek” tasdik cümlesidir, kesin cümleler kullanmaktır. • Doğru veya yanlış olabilen cümlelere önerme denir. • Cümle tamamlanan söz birimidir. (“elma tatlı” cümle değil,” elma tatlıdır.” cümle) • Soru cümleleri, dilek cümleleri, neyh cümlelerinde yargı yoktur. • Mantıkta cümle yerine “kaziyye” kullanılır. Kaziyye kazadan gelir, hüküm/yargı bildiren cümledir. • Mutasavvıflar, ulemanın dır dır ettiğine inanırlar. Tasavvufun sanata ve şiire dolayısıyla kavrama değil imgeye başvurmasının temelinde kesin konuşmaktan kaçınmak, bilgiçlik yapmaktan kaçınmak vardır. • Bilgiç; Malumatfuruş • Bilgin; Âlim • Bilge; Arif • İlm-i husuli değişir, ilm-i huduri değişmez. • Düşünme biçimi yaşama biçimini, yaşama biçimi düşünme biçimini belirler. Dervişler belli bir düşünme biçimine sahip insanlardır. O düşünme biçimi onların yaşam biçimini de belirler. • “şairler dervişlerin kardeştir.” Derviş; fakir, yoksul, mülkiyete karşı olan adam demektir. Sanata, şiire meyilli olması boşuna değildir. Âşık tabiatlar dır dır etmez. Akademia dır dır eder. İlimleri vardır belki ama irfanları yoktur. Özne ile nesne ayrıdır ve o nesneye ulaşmak için kendi dışlarına koşarlar. Dışa yöneliktirler o nedenle agresiftirler. • Âşıksanız leyladan başka bir şeyden konuşulmasından asla hoşlanmazsanız. • Dervişin esası tutkudur. Tutkuda akıl-irade olmaz (dır dır olmaz), bilim yapamazsınız. Tutku tutmaktan değil, tutulmaktan gelir. Mecnun, Leyla’yı vurmaz, Leyla’ya vurulur. • Müesses nizam daima arayışı durdurur. • Cemaat ruhu benliği buharlaştırır. (hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için!) • Özgürlüğü bilmeyince robotlaşmak insana haz verir. • Köle ruhlar köleliklerinin eleştirilmesinden hoşlanmazlar. • Büyük adamlar yeniden başlayabilir, küçük adamlar yeni başlangıçlar yapamazlar. • Dır dırı bırakmak sufi bilincinin kontrolden rahatsız olmasıdır. Yaşamında toplumdan ayrı kalmaya çalışır. • Askeri yürüyüş bir tür robotlaşma demektir. Savaşlarda ne kadar robotlaşırsa hayatta kalma şansı o kadar artar. • Batı resminde köpek iki anlama gelir; şehvet ve sadakat. • Sufi esas itibariyle kontrolden kaçanlardır. • Sufinini mabedi doğadır, kültür değildir. • “Doğa şeytanın mabedi, kadın ise şeytanın bedenidir.” -Lars von Trier (Antichrist) • Laubalilik üzerine hocanın yazısı (ducanecundioglusimurggrubu.blogspot.com/2013/06/laubaliligin-ozune-dair.html) • İşitme rivayet/nakil demek, bir başkasından işitirsiniz, pasifsiniz, aracıların olması lazım. • Görme aracısızdır, doğrudandır. • “la” aracıları süpürmek demektir. • Görmeyi istemek bütün aracıları silmek demektir. • Hakikatle doğrudan temas etme iddiası işitmenin yerine görmeyi tercih etmektir. O yüzden sufiler şahsen görme iddiasıyla yola çıkan adamlardır. • Âşık adamın elinde hesap makinesi olmaz. • Mitolojisi olmayan dervişlik olmaz. Dindar bilinç daima betimleyici bilinçtir, ustan nefret eder. Sufilik esas itibariyle dindar bilincin düşünmeyi beceremediğinde sığınabilecek eylem halidir. • Gazzali’nin sufiliği kalple değil akılladır. Gazzali her zaman bir fakih ve kelamcı olarak kalmıştır. • Gazzali’ye göre üç ana İslamî duruş vardır 1-Mutasavvıflar 2-Mütekellimun (Allah var idi hiçbir şey yok idi sonra âlem (evren) oldu. Tanrı ve evren iki ayrı tözdür.) Kelamcıların en duyarlı oldukları şey Kur’an’ın tanrısını muhafaza etme endişesidir. 3-Felasife (varlıktan başlar. Varlık varlığı zorunlu olan ve olmayan diye ikiye ayrılır. Varlığı zorunlu olan tanrıdır, ondan çokluğu türetirler. Evren tanrı tarafından yoktan yaratılmamıştır. Evren tanrının taşmasıdır. ) • Vahdet-i vücut tasavvuf dilinin teorik anlamda en gelişmiş dilidir. • Bütün mistik hareketler panteisttir. • Müslüman dindar bilinç yasalılığı kabul etmez. • En değerli yetimiz hayatta kalma yetimizdir. Biz işi garantiye almak ister ve uyum yetimizi alışkanlıklara dönüştürürüz. O yüzden bütün toplumsallıklar tekrarlara dayanır. • İnsanın en temel yetisi hayatta kalma yetisidir. Cemaatler insanın bu zayıf tarafını istismar eder.
Saygıdeğer Hocam, konunun ilgi çekiciliği, sizin zengin bilgi, deneyim ve yorumlariniz ile beraber sohbetiniz harikaydı. Tasavvuf ve irfana dair ufkumu açtınız. Çok istifade ettim, zevkle dinledim. Teşekkür ederim.
Cok tesekkur ederim hocam, her kelimeniz o kadar ozenle secilmis o kadar degerli ki, her tekrar dinleyisimde yeni kesiflerim mutlaka oluyor. Engin birikiminizi bize aktarmaya calisarak sarf ettiginiz zamani haketmeye calisiyorum. Saygilar...
Ustad ''parayı veren düdüğü çalar '' diyor bir nevi.keske olsa da verebilsek..O kadar fakir ve işsizim ki doğrusu burda bulunan çoğu kişi için hiç bir şey ifade etmeyen youtube aidatı benim için zorunlu geçim parası..çoğunuz interneti nasıl odüyorsun ya diye düşünebilir,sağolsun gonşum interneti paylaşıyor parada almıyor..yinede çok sağol be üstad haftada birde olsa muazzam şekilde faydalanıyorum.
Çok güzel bir dersti. Bu kadar derin konuları bu kadar anlaşılır anlatabilmeniz eşsiz! Aynı zamanda bu kadar (görmediğiniz) bir kitleye anlatmak, toplumsal olma yönünde ( belki sizinde fark etmediğiniz ) insanlığımızdan ötürü bir güdü🙂 ve hiç kırıcı incitici de değilsiniz. İçimden gelen bir görü için affedin elbette. Biz çok memnunuz bizimle birlikte olmanızdan🙏🏻 Hiçlik aleminde hakikat yolcularını görmek bu kadar temas etmek bile en güzel bir filmi filmin içinden izlemek gibi...Varolun❣️
Değerli Hocam, doğada, hep zorunluluk yasasının işlediği, bilenen bir gerçek. Sizin de bu konuşmaşları yapmanız, toplumu, yıllardır edindiğiniz bilgi ve tecrubelerinizle aydınlatmanız, bir istençten çok zorunluluktan kaynaklanıyor olsa gerek. İyiki bu doğal yasa işliyorda, bizler bunlardan faydalanıyoruz. Sağolun! Varolun!
Hocam ağzınıza sağlık. Bunca yıllık hakikat yolculuğunun, ilmin ve tecrübenin düşünsel zenginliğinden bizleri mahrum bırakmadığınız için çok teşekkür ediyoruz.Videolarınız Son 5 aydır youtube çöplüğünde açan çiçekler gibi adeta:)
Mor ve ötesi güzel demiş; Bir derdim var artık tutamam içimde Gitsem nereye kadar Kalsam neye yarar Hiç anlatamadım hiç anlamadılar Herkes neden düşman Herkes neden düşman Unuttuk hepsini nuhun nefesini Gelme yanıma sen başkasın ben başka Bir derdim var artık tutamam içimde Gitsem nereye kadar Kalsam neye yarar Hiç anlatamadım hiç anlamadılar Bak bu son perde oyun yok…
Hocam çok teşekkür ederim, değerli şeyler anlatınız, her zaman sağlıklı bir hayat dileğiyle 🙏🌷🌷 “Bu muammayı ne sen okuyabilirsin ne de ben. Perde arkasında ben sen dedikodusu var ama, Perde kalktı mı ne sen kalırsın ne de ben…” Ömer Hayyam,
Hocam ağzınıza ve gönlünüze sağlık. Konuşmalarınız bana Bilge Karasu hocamı hatırlatıyor ve yıllar sonra onu görüyormuş gibi oluyorum , çok mutlu oluyorum. Teşekkür ediyorum. Emekli felsefe öğretmeniyim ve ukalalık olmazsa eğer biraz da okuyan bir öğretmendim. (Hani klasik devlet memurluğunun güvenlik alanından çıkmış biriyim yani) Kendimi hep tasavvufa yakın hissetmişimdir ve birçok alakasız filozofun aslında özü itibariyle sufi olduğunu ya da benzer söylemleri olduğunu düşünmüşümdür. Ve sırf vahdet-i vücudtan ötürü kendimi yoga ve meditasyona sıcak bakar buldum. Okudum eğitim aldım ve Uygulamaya çalışıyorum ve aslen namazın da bir mesitasyon olduğunu düşünerek ikisi arasında bir fark görmüyorum. Ortak bilinci kavramaya çalışıyorum ve bunun için her gün meditasyon yapıyorum.Zira varlığı görmek benim de tutkum. Bir konuşmanızda bu konuya da değinir misiniz rica etsem. Sonsuz sevgilerimle teşekkür ederim
canlı ders duyurunuzu görünce nasıl huzur veren bir heyecan hissettiğimi anlatamam....Hocam hoşça bakın zaatınıza ... emeklerinize, yüreğinize ,dilinize sağlık
Hocamı dinlemediğim gün yok . Her videoyu en az 2 kere izledim . 6 kere izlediğiminde oldu. Şahsen okyanus benim için . Ne anlatsa dinlerim . Zaten herşey hakkında konuşur. Video başlıkları yanıltmasın kimseyi 😁 . Allah size sağlıklı ömürler versin hocam . İşiniz rast gitsin. Teşekkür ederim.
Çok ama çok teşekkür ederim, sizi teke tek programı ile tanıdık abone oldum ve yayınlarınızı severek aksatmadan zevle dinliyoruz, müthiş bir insansınız Türkiye Cumhuriyetinde böyle bilim adamı ve böyle insanın varoluşu bizlere bir hediyedir, iyiki varsınız 🙏 lütfen yorulmayın bu paylaşımlarınız bizi öyle aydınlatıyor ve öyle dokunuyor ki yaşamlarımıza tahmin edemezsiniz, sizi çok seviyoruz İzmirden saygılar selamlar 🙋♀️
Sayın Dücane CÜNDİOĞLU sizi tanıdığıma çok memnunum. Sizi yaklaşık 2 yıldır seyrediyorum, dinliyorum. Sizden öğrendiklerim , dinlediklerim yanında , samimi , paylaşımcı davranışlarınız için çok teşekkür ediyorum. Her insan kendini doğal olarak kıymetli hisseder. Gelen yazı , yorum v.b. ler sizi yaralayabilir. Siz çok değerli bir iş yapıyorsunuz. Şayet her ne olursa olsun , sizden mahrum kalırsam , işte o zaman ciddi yaralanırım. Çok teşekkür ediyorum. Saygılarımla
Yaşım 53 Bir ömür boyu hiç duymadığım bilmediğim sözler hoca yi dinledikce ( bi kaç kere ) ampuller yanıyor beyinde inşallah bu derslere devam edersiniz çok şey öğreniyorum
Ben de daha önce bu topraklarda hicbir sesi senin sesini bekledigim gibi beklemedim sevgili ducane hocam, iyiki bu yayınlara başladın 🙏🙏🙏🙏 iyi ki, iyi ki iyi ki....
Değerli üstadım Çok faydalı yerinde bir söyleşi oldu çok memnunuz emeğinize gönlünüze yüreğinize dilinize sağlık.Biz ısrarla MANTIK derslerinin başlamasını sabırla bekliyoruz.
Çok teşekkür ederim hocam. Sizi dinleyince bilmediklerimi ve sizin bildiklerinizi karşısında sükut etmekten başka bir şey gelmiyor aklıma. Böyle aydınlanırsak yakında '' enelhak"" deriz gibime geliyor.
Bu akşam farklı bir enerjiniz vardı sanki hocam ya da bana öyle geldi. Çok yorgun olmamama rağmen ufak tefek sallanışların dışında dersten kopmadım.😀 Sabah uyandığımda ise anlattıgınız bilgilerin yankısı hâlâ kulaklarımdaydı. Yine en derine inip bilgileri oraya bırakıp tekrar yüzeye çıkan bir dalgıç gibiydiniz. Biraz daha kendime gelmeme yardımcı olduğunuz için teşekkür ederim hocam sağlıkla kalın.🙏👏❤
En azindan ben gibi bilmedigini bilenlere ogrendiklerini de geri donusum kutusuna gonderebilenler icin katkiniz cok buyuk.. sag olunuz var olunuz..hakkinizi helal ediniz..baska ne denir ki? her soz kifayetsiz kaliyo..
3 года назад
Yeni şeyler söylenmese (her söyleşide yeni şeyler duyuyorum) de söylediklerinizi yeniden düşünme fırsatı doğduğu için söyleşilerinizi dinlemenin yararı tartışma götürmez. önceleri acaba daha kısa konuşulsa daha faydalı olur mu anlayışındayken bundan vazgeçtim.. çünkü bu hakikatleri başka yerlerde kitap veya kütüphanelerde bulmak imkansız..sağlık dileklerimle.. eşinize hürmetler.. teşekkürler...
Hocam selamlar. Bahsettiginiz konu ozelinde bilgi edinme yollari olarak gorme ve duymayi kiyasladiniz. Benim merak ettigim sey ise koku duyusunun da insan beyninde cok etkili ve baskin olmasina, hatta vahsi dogada hayatta kalabilmek icin basvurdugu ilk duyularindan biri olmasina ragmen bu konular ozelinde bilgi edinme yollarindan biri olarak dilimizde kendine yer bulamamis olmasi noktasinda basliyor. Diger duyularimiz da elbette onemsiz degiller ama koku duyusu bence baskinligindan hicbirsey kaybetmemis olmasina ragmen bu terminolojide kendine yer bulamamasi dikkati mi cekti. Ilgiyle ve dikkatle takip ediyorum hocam, sizi tanidigim gunden beri en yakinlarimdan biri oldunuz, haberiniz yok :) saglikli ve uzun yillar diliyorum size.
Hocam sağlığınız çok kıymetli. Nasıl ki mankenlerin, aktörlerin spor programları varsa sizin de olmalı bence. Ömrünüzün uzun ve sağlıklı geçmesi adına biraz zaman harcasanız, hepimize hayırlı olabilir. :) İyi çalışmalar. :)
Hocam güzel anlatmışsınız yine. Esasında felsefe ya da anlam arayışı dağınık olanı bire getirme çabası gibi geliyor basit bir cümle ile. Sizin de dediğiniz gibi bire getirme. Bu çok gayret gerektiren ve hüzünlü bir yol çünkü bence hep anlayamamış olma ihtimali var. Zaman sıkıntısı var. Yine de en yüksek bir eylem gibi. Felsefe her kendi nevi şahsına münhasır alan olsa da başka mecralarla ilintili hatta oecralarda var
Sabahin 6 sinda burdayim.... Tesekkurler hocam. Iyi ki varsiniz. Cok seyler ogreniyorum sizden, her ne kadar yeni de olsam, anlamak da zorlansam da zaman zaman, olsun ogrenecegim sonunda nasilsa.....! Emeginize saglik! Bizi de guldurdunuz ....
Hocam değindiğiniz deneyimleri bizzat yaşadım ve sizin kitaplarınızın çoğunu okudum neredeyse bütün videolarınızı izledim ve her nedense sizden anlatmak istediğiniz şeylerden hep kaçmaya çalıştım bazı şeyleri görmemek istedim ama yine dönüp dolaşıp videolarınızı izliyorum ve kendimi çok yalnız ve bir girdabın içinde hissediyorum sizce kendim olma yolunda bir gelişme var mı cevap verirseniz çok sevinirim. sevgilerimle..
Hocam saygılar selamlar, "insanların yaratıcısına sorduğu soruları bir başkasının cevaplaması insanı tatmin etmiyor " günümüz sorularına cevaplar yetrli geliyormu , bal kavanozunu yalarsak gerçek tat alınmaz ise neden bal kavanozda?
1-Eşiniz saçınızı çok güzel kesmiş, kutluyorum. Hanımefendiye sevgi ve selamlar..(Kızım aynı işi yaparken kocasının kafasında delik açmıştı.) 2-Eşinize hitabınızı -“Hayatım”- duyunca, size olan saygım bir kat daha arttı. 3-Kedinizle iletişiminiz çok sevgi doluydu. Sonuç: Bilginizin enginliğine ek olarak kişisel özellikleriniz hakkında da epeyce gözlem yapabildik bu akşam…(GÖRDÜK..DUYDUKLARIMIZLA KARAR VERMEDİK.)
Üstad, Sufileri şiirlerle sizden dinlemek de güzellik olur; hatta tam bir aşk olur. Rica etsek böyle bir yayın da yapabilir misiniz? Emeğiniz/zamanınız için sonsuz teşekkürler.
Bugun cok guzeldi ders hocam, araya espriler girince, bayagi da anlasiliyorsunuz, merak etmeyin, hersey normal, kimseyi takmayin hocam. Yeni yeni izliyorum videolarinizi, ama bu cok guzeldi, komikti. Daha cok motive etti beni izlemek, anlamak icin sizi. Iyi oldu.... benim icin sizi izlemeye deger. Gecen baska bir felsefeci gordum, kendime sen simdi burda sabit kal, bildigin bir uslup, hocayi izlemeye devam. Iyi ki tanimisim sizi. Cok mutluyum ve onurluyum. Sagolun hocam! Kanada dan sevgiler 🤗🌹! Caninizi hic siIkmayin hocam, sizin gibi hassas insanlar bu dunyaya lazim.... uzulmeyin!
Hocam ilmi huduri yi anlatırken, bilen Dücane bilinen Dücane... örneğinde aslında ismi Dücane Olan ı kastediyor dunuz değilmi? İlmi huduri "Benim farkındalığını ", anlatmaya çalışan,şerh edilebilir bir başlıkmı,yoksa sadece işaret mi edebiliyor? Çünkü hocam, " benim farkındalığı" üzerine tanım yapılamaz gibi geliyor. Ben kimim? (Dücaneyi değil ismi dücane olanı kastediyorum)sorusuna, ben benim ,buradayım ve varım . bunlardan başka cevap verebiliyormuyuz? İyiyim ,yorgunum , hesaplıyorum,heycalıyım,vs... cevaplar bu alanda duygu ve düşüncelerin sebep, sonuç ürünü gibi kalıyor... Umarım "benim farkındalığı" ile ilgili bir söyleşi yaparsınız 🤗 sizleri seviyoruz saygılarımla.
Dücane hocam, yunusun ilim ilim bilmektir metnindeki bu nice 'okumaktır' acaba ilk aklımıza geldiği kitap okumak veya okulda okumak mı demek? Bir kaç kelimeyle cevaplayabilirmisiniz?
Öncelikle vermiş olduğunuz bilgiler için teşekkür ederim.Yapmış olduğunuz kırk yıllık araştırmalar neticesinde kainatın nasıl var olduğu konusunda kendi görüşünüz nedir ve bu görüşünüzü nasıl temellendiriyorsunuz.Tanrı ,ruh,cin,melek ,ahiret inancı konusunda kendi inancınız nedir ve bu inancınızı nasıl temellendiriyorsunuz.Sizi daha iyi anlayarak takip edebilmek için bir açıklama yaparsanız çok sevinirim.Şimdiden teşekkür eder saygılarımı sunarım.
Üstad bu dersleriniz ve konuşmalarınız size ölümsüzlüğün bir versiyonunu yaşatıyor, on yıllar sonra bile ilgiyle izleneceğinden eminim çünkü her konuşmanız 2500-3000 bin yıllık tarih içeriyor. Binlerce kitap okusak ancak anlayabilecegimiz konuları sayenizde anlıyoruz. Siz herşeye ragmen devam edin, seviliyorsunuz...
dücane hoca, literatüre varoluşçu bir teolog ve filozof olarak geçebilir çünkü us’un (akıl) çağımızda hakikate ihtiyaç duyduğunu, bu nedenle arayışını sürdüren şeyin akıl olduğunu vurguluyor sürekli olarak. dini kurum ve otoritelerin ise günümüz modern dünya bilincine sahip insanın güncel soru ve sorunlarına yanıt oluşturacak bir anlayışla hareket etmedikleri de diğer bir önemli vurgusu
Hocam yunus emreyi sevdiginiz anlasiliyor ben de cok seviyorum ne zamandir yunusa dair konusmanizi bekliyordum ama filozof olmadigi icin istemek uygun olmaz diye dusunmustum selamlar ve de saygilar
Hocam, söyleşinin başında Yunus Emre'nin şiirini yorumladınız fakat şiirin devamında, "Okumaktan murat ne? Kişi Hakk'ı bilmektir. (...) diyor. Buradaki" okumak", Kur'ân'ın ilk ayetinde geçen "ikra"ya bir gönderme değil midir? Yani: "Sen kendin bilmezsin Ya nice okumaktır Okumaktan murat ne? Kişi Hakk'ı bilmektir" demek, kendini bilmeyen, Allah'ı da bilemez demek değil midir? Damlayı bilmeyen, (sonsuz) denizi ne bilsin?
Düşünme biçimi yaşam biçimini, yaşam biçimi düşünme biçimini belirler dönüştürür dediniz hocam. Peki irfan sahibi olmak isteyen bir bireyin kendini tanıma yolculuğunda ferdiyetini koruyarak girebileceği eylemsel yollar nelerdir, yani bu birey gündelik yaşam pratiğini nasıl ve ne şekillerde tasarlamalıdır ki düşünme biçimini eyleme dönüştürebilsin?
Dücane hocam, Vahdet-i vücud temelli varlık şemasının bugünün bilim anlayışında yerinin olmadığını ve çöktüğünü ifade ettiniz. Peki işitmeyi değil de görmeyi mümkün kılan varlık şeması tam olarak hangisidir? Nasıl şahitlik edeceğiz? "Görme"nin ussal bir temeli var mıdır? Var ise o nedir? Teşekkür ederim.
Niçin kendinize (insana) güvenmiyorsunuz? Hiç kendi başınıza bakmayı denediniz mi? Başkalarının ne dediğine "kulak" veriniz ama bir de kendiniz bakmayı deneyiniz.
@@DucaneCundiogluResmiKanal benim mürşid ile beraber bakmaya çalışmam, aslen kendimin bakmasıdır. o bana teleskop mesabesindedir. kiminle baktığım önemli değil, bakmam, nihayetinde görmem önemlidir. bunu siz de biliyorsunuz. ayrıca şairler dervişlerin kardeşleri midir, bilemiyorum. şairden kastınızı tam anlamamış olabilirim. benim genel olarak bildiğim, şairler konuşurlar, yapmadıklarını söylerler. dervişler ise, yaptıklarını söylemezler. bunlar nasıl kardeş olabilir, bu nasıl kardeşlik? dediğim gibi ben şairden kastınızı, şair tasavvurunuzu anlamamış olabilirim.
can hocam. sizi eskiden canım sıkılır dinlemeden gecerdim. Bu arada oğlumun profilinden sizi dinliyorum. Altı aydır günümün 3saati sizi dinleyerek geçiyor. Gözlerinizin hakkını nasıl öderiz biz dinleyenler. Oğluma karşıma kim denk gelirse özellikle gençler sizi anlatıyorum. Yüreğinize göül dolusu sevgiler.
Sen ne güzel bir insansın. Zamanında tabi olmak için kendime bir mürşid-i kamil aradım. Ama bulamadım. Ve yine Ama kesinlikle Sizin müridiniz olurum valla. 🙏
Hocam anlamak istiyorum. Biz olmadan bir aile kurmak ve o aileyi surdurebilmek mumkün mü? Biz ve benlik bilincinin birarada olması hiç mi mümkün değil? Birlik olundugunda disardan gelebilecek tehlikelere karsı daha kuvvetli olunabileceği kanisı var toplumda.
Sayın hocam İslam dünyası Kader kavramındaki ölçülük ve Sünnetullah kavramındaki yasalılığı nasıl yorumlamış ve nasıl yok saymışlar bunu anlayamıyorum sebep her zaman siyasi otorite baskısı olabilir mi?
Yunus Emre'nin o sozü; bana göre de bir, takdim tekerlemesi olarak özellikle alınmış çün; Yunus burada, ola ki, ilk defa sözü kendi ŞAHSINA getirmeği (en azından, öyle anlaşılacağını düşündüğü için) kurduğu için böyle, anlamsız gelecek şekilde başlamış ama, sonuçta da işte, İLİM, KENDİNİ BİLMEKTİR...diye bağlayıp, noktayı koymuş..:)
Sevgili hocam, Bu yayınları iyi ki yapıyorsunuz, emsalsiz bir amme hizmeti veriyorsunuz. “E ben öleyim mi söylemeyim de!”, söyleyin ve ölmeyin. Selamlar, sevgiler 👋
Hocam merhaba; bu videodan bağımsız olduğunu sandığım bir mesele var, bir türlü vuzuha kavuşturamadım. Bu mevzuda yardımlarınıza ve yazdıklarımı tashih etmenize talibim. Öncelikle, Bilim-felsefe ilişkisinin geçtiği bir yerde, "bilimin alanı genişledikçe, yani keşifler arttıkça, felsefenin alanı daralıyor." şeklinde, (mealen) hatırladığım bir sözünüz vardı. Yine başka bir videoda veya derste "tıp-felsefe ilişkisi üzerine veya tıp tarihi üzerine çalışıyorum dediniz. Hatta "eskiden, felsefeciler, hekimleri biraz küçümserlerdi; kandı, bağırsaktı, uğraşıyorlar." diye bir söz işittiğimi hatırlıyorum. (Hocam, bu sözlerinize ait referans vermem çok daha şık olurdu, hürmete daha uygun olurdu ancak, yapamadım.) Ben özellikle, ilk defa sizden duyduğum, Spinoza'nın kavramlaştırdığı (sanırım), intellectus-imaginatio yani us - imgelem ayrımı bağlamında; 1- Dar anlamda, beyin, sinir hücreleri ve bağlantıları, nörotransmitterler, hormonlar yani biyolojinin bu alanı ile; zihin, akıl, us ve imgelem yani felsefenin bu alanı nasıl etkileşir? Daha dar anlamda beyin-akıl veya frontal korteks-us, amigdala-imgelem ilişkisini nasıl ele alırdınız? 2- Yine kimlik-kişilik-kendilik videosunda, referans verdiğiniz Heinz Kohut'un diş kıran metinleri, "Kendiliğin Çözümlenmesi ve Kendiliğin Yeniden Yapılanması" bağlamında, psikiyatrik kavramsallaştırmalarla, id-muhayyile, superego-us çakışması eşlenmesi mümkün müdür? 3- Kant, Hegel ve Marx'a dair "Triplizität I-II-III" serisinde, genişçe ele aldığınız, ikili ve nihayet üçlü kategorilendirme alışkanlığını veya izleğini, insanın iki varlığın, anne babanın üçüncüsü olmasından, yani biyolojik olmasından kaynaklandığı ileri sürülebilir mi? 4- Ya da Cüneyt Özdemir'in bir saatlik yayınında, içinde bulunduğumuz çağın "elektromanyetik çağ" olduğunu söylediniz. Bu çağın paradigmasından dolayı bütün bu kategorili ve sınırlamalı düşünüş biçimi etkisini yitiriyor mu? Gerçekten, biyolog değilim. Sizi çok eskiden beri takip ederim. Anonim kalma mecburiyetinde hissediyorum. RU-viddaki videolarınız, sizin sandığınızdan çok daha derin etkiler bırakıyor. İnanın, bu soruları sizin sayenizde sorabildim. Size minnettarım, hocam. Hürmetler.
