Тёмный
No video :(

Yanlış Kader İnancının Etkileri | Kur'an'da Kader 

Fıtrat Tv
Подписаться 56 тыс.
Просмотров 554
50% 1

📚Kur'an'da Kader programının bu bölümünde "Yanlış Kader İnancının Etkileri" konusunu ele alındı.
TARİH: 27.06.2024 | Bölüm: 87 - Konuşmacı: Baskın Beyenal
_____________________________________________________________________
✅Vakfımızın çalışmalarına destek olmak için kanalımıza katılın:
/ @fitrattv
🔗Süleymaniye Vakfı Meali: suleymaniyevak...
KANALIMIZA ABONE OLUN: goo.gl/upGuBy
▶️Kur'an'da Kader Oynatma Listesi: bit.ly/3H8ZNVJ
_____________________________________________________________________
#Kuran #Ayet #Kader
►MEAL UYGULAMALARI◄
Google Play: bit.ly/3ZHyn1I
App Store: bit.ly/3XLcJIk
Fıtrat TV ve Süleymaniye Vakfı'nın çalışmalarını aşağıda yer alan sosyal medyalardan takip edebilirsiniz.
► RESMİ SİTELER ◄
www.fitrat.tv/
www.suleymaniy...
► FACEBOOK◄
/ fitrattv
/ suleymaniyevakfi
► TWİTTER ◄
/ fitrattv
/ suleymaniye_vkf
► INSTAGRAM ◄
/ suleymaniyevakfi
İletişim:
• Süleymaniye, Hoca Gıyasettin Mah. Şifahane Sok. No:14 34134 Fatih / İstanbul/
• Tel: (+90) 212 513 00 93
• bilgi@suleymaniyevakfi.org*

Опубликовано:

 

29 авг 2024

Поделиться:

Ссылка:

Скачать:

Готовим ссылку...

Добавить в:

Мой плейлист
Посмотреть позже
Комментарии : 21   
@ahmetgokce6573
@ahmetgokce6573 2 месяца назад
Allah 'ın imtihanı ne güzel, kulların imtihanı sıkıntılar ile dolu. Çok güzel bir tespit. Allah razı olsun
@gercekler9129
@gercekler9129 2 месяца назад
Allah her şeyi Ayarınca (kadar)yarattı
@zakinealdemir7558
@zakinealdemir7558 2 месяца назад
Amin amin
@erhanengin9969
@erhanengin9969 2 месяца назад
çok teşekkürler baskın beyenal bey.
@zakinealdemir7558
@zakinealdemir7558 2 месяца назад
Allah razı olsun inşallah size selamlar Allah'a emanet olun ❤
@halilkacar6463
@halilkacar6463 2 месяца назад
selamunAleykum sevgili hocam Allah razı olsun dualarınıza Amin
@hayriyeacar8481
@hayriyeacar8481 2 месяца назад
ESENLİKLE İNŞAALLAH SAĞ OLUN VAR OLUN SUNUMLARINIZ İÇİN MÜTEŞEKKİRİZ SELAMETLE İNŞAALLAH ☆ ))
@erolincedal7906
@erolincedal7906 2 месяца назад
Geleneksel ya da klasik kader inancı gerçekten çok büyük yanlışların dayanak noktası, kader Rabbimizin hayata koyduğu ölçü, çok teşekkür ederiz Baskın hocam.
@sultanbulenterkaya
@sultanbulenterkaya 2 месяца назад
💯👏💚🤲
@turguteren8214
@turguteren8214 2 месяца назад
🐝
@metinemre7710
@metinemre7710 Месяц назад
İmtihan olduğu halde insanlar böyle diyecek, o yüzden dünya imtihanı gerekli "Nihayet onlardan birine ölüm gelince, “Rabbim! Beni dünyaya geri gönderiniz ki, terk ettiğim dünyada salih bir amel yapayım” der. Hayır! Bu, sadece onun söylediği (boş) bir sözden ibarettir. Onların arkasında, tekrar dirilecekleri güne kadar (devam edecek, dönmelerine engel) bir perde (berzah) vardır." Mü’minûn 99
@oguti1
@oguti1 2 месяца назад
Ben kader konusunda hala kararsızım. Ama hepten inkar etmenin Kuran'daki apaçık ayetlerle çeliştiği kanaatindeyim. Mesela videoda kiminin cennete kiminin cehenneme gideceği belliyse o zaman sınavın ne anlamı kalır deniyor. Fakat Kuran'da zaten apaçık insanların ve cinlerin çoğunun cehennem için yaratıldığı yazıyor: Araf 179 - Ve gerçek şu ki, insanlardan ve cinlerden çoğunu cehennem için yarattık. Onların yürekleri vardır; onunla anlamazlar. Ve onların gözleri vardır; onunla görmezler. Onların kulakları da vardır; onunla duymazlar. İşte onlar, hayvanlar gibidir, üstelik daha da şaşkındır. Aymazlık içinde olanlar, işte onlardır. Süleymaniye vakfı da kendi çevirisinde aynı ayete, ayette yazmayan kelimeler ekliyor ve "cehennem için yarattık" diye çevrilmez diye açıklama getiriyor: Araf 179 - Cinlerin ve insanların çoğunu *-sanki-* Cehennem *-odunu olsunlar-* diye yetiştirdik. Onların da kalpleri vardır ama (gerçeği) kavramazlar, gözleri de vardır ama ilerisini görmezler, kulakları da vardır ama (söz) dinlemezler. Onlar en'am (koyun, keçi, sığır ve deve) gibidirler. Aslında daha düşük seviyededirler. Onlar tam bir gaflet içindedirler. İlk cümledeki eklenmiş kelimeleri kalın yazıp üstünü çizdim. Amacım Süleymaniye Vakfı'na hakaret etmek değil, ki zaten çok sevdiğim hocalarım var aralarında, ama Süleymaniye Vakfı geleneğin yaptığı tahrifleri ortaya çıkarmayı misyon edinmişken, kendilerinin yaptığının tahrif olduğunu neden göremiyorlar? Bir başka ayette ise: Hadid 22 - Yeryüzünde veya kendinizde oluşan hiçbir şey yoktur ki biz onu yaratmadan önce bir kitapta kayıtlı olmasın. Bu, kuşkusuz Allah için çok kolaydır. Burada yaşadığımız her şeyin önceden kayıtlı olduğu yazmıyor mu? Abdülaziz hoca yanlış hatırlamıyorsam "biz insanlar bir şeyi yapmaya karar veririz, sonra biz onu yapmadan önce kitaba yazılır, daha sonra da biz onu yaparız." mealinde bir yorum getiriyordu. Yanlışım varsa düzeltin. Ama bu yorumu doğru kabul etsek bile hemen bir sonraki ayete tosluyoruz: Hadid 23 - Kaybettiklerinize üzülmemeniz, Allah'ın verdiği şeylerle şımarmamanız içindir. Allah, kendisini beğenip böbürlenen hiç kimseyi sevmez. Eğer ben bir şeyi yapmaya karar verirsem ve bu yapacağım şey benim verdiğim karar sonucu yazılırsa ve daha sonra da benim verdiğim karar sonucu yazıldığı için gerçekleşirse, 23. ayetin manası nedir? Neden kendi kararımdan dolayı katlandığım sonuca üzülmemeliyim? Neden kendi kararımla elde ettiğim ve yazılmasına sebep olduğum şeye sevinmeyeyim? 23. ayet, 22. ayette ne denmek istendiğini gayet net açıklıyor bence. Bu ayetler ışığında en azından diyebiliriz ki "Ya biz bu kader mevzusu nedir tam anlayamıyoruz, o yüzden sessiz kalalım, gerçeği Allah bilir." Ama Süleymaniye Vakfı açık ayetleri tahrif ederek, tevil ederek bunlar Kuran'da yoktur diyor. Sonra eğer insanların cennete mi cehenneme mi gideceği önceden belli olsaydı adil olmazdı diyor fakat ayette zaten insanların ve cinlerin çoğunun cehennem için yaratıldığı yazıyor. Bir başka nokta da, kader inancının siyasetçiler tarafından insanları tam teslim olmuş hale sokmak için kullanıldığı iddiası. Ki doğrudur, kader inancına atıfla insanlar manipüle edilebilir. Ancak bu kaderi inkar etmemiz için bir delil olacaksa, tutarlı olmak için Kuran'ı da komple inkar etmemiz gerekir. Sadece kader inancı değil, direkt Kuran'a olan inanç kullanılarak da insanlar manipüle edilebilir. Mesela tevhid inancı... Tevhid, belki de Kuran'daki en temel doktrin. Fakat bu temel doktrin bile kirletilerek, asıl tevhid ehline düşman insanlar üretilebilir, savaşa yönlendirilebilir. Ama bu gibi durumda biz ne yaparız? Bazı ayetlerin göz ardı edildiğini, kitabın bütün olarak ele alınması ve öyle değerlendirilmesi gerektiğini söyleyerek o kirletilen inancı temizlemeye çalışırız. Tevhid Kuran'da yoktur demeyiz. Tutarlı bir şekilde Kuran ayetleriyle doğruyu anlatmaya çalışırız. Kader kelimesinin anlamı ölçüdür dememiz de bir şeyi değiştirmiyor. Çünkü geleneksel kader anlayışı da zaten bir ölçüdür. Her şeyin bir ölçüyle yaratılmış olması demek, benim yaptıklarımın ve yapacaklarımın da bir ölçüyle yaratılmış olması demektir. Benim yaptıklarım ve yapacaklarım da "her şey" dahilindedir. Ama yine de kader konusunu tam anlayamayacağımızı düşündüğüm için, her ne kadar kader inancına yakın olsam da kesin konuşmamayı tercih etmenin daha doğru bir yol olduğu kanaatindeyim açık ayetleri tahrif etmek yerine.
@basknbeyenal9830
@basknbeyenal9830 Месяц назад
Kader konusu zannedildiği kadar zor ve anlaşılmaz bir konu değil. Konuyu anlaşılmaz ve içinden çıkılmaz bir hale getiren biziz. Allah'ın "Bir kısım insanları cehennem için yaratmış olduk" demesi isim isim belirlediği bir takım kullarını sırf cehennemlik olsunlar diye yarattığı anlamına gelmez. Olur mu öyle şey? Zaten ayette açıkça kimlerin cehennemlik olacağını söylüyor: "Yürekleri vardır; onunla anlamazlar. Gözleri vardır; onunla görmezler. Kulakları da vardır; onunla duymazlar. İşte onlar, hayvanlar gibidir, üstelik daha da şaşkındır." Cehennemi seçme hakkını, vahye ve yapılan ikazlara kendini kapatmış, illa ki cehennemlik olacağım diye uğraşanlara tanıyor rabbimiz. Yoksa ezelde cehennemlik olarak yazdığı bir takım insanlar yok. Bu onun adaletine yakışmaz her şeyden önce. Vakfın mealinde -başkaca bir ifade tarzı bulunamadığı durumlarda- bazı kelimeler ilave edilerek anlam daha doğru bir şekilde ifade edilmeye çalışılıyor. Amaç gerçek anlamı ortaya koymak ve vurgulu hale getirmek. Kesinlikle tahrif değil. Tahrif, anlamı kastedilmeyen bir yöne çekmeye çalışmaktır. Kastedilen anlamı ortaya koymaya çalışmak tahrif olmaz. Daha düzgün bir ifade şekli aklınıza geliyorsa, vakıf tekliflere her zaman açık. Hadid 22 ve 23 benim sıklıkla üzerinde durduğum ve anlaşılması görece biraz daha çaba isteyen 2 ayettir. Hadid 22, Şura 30 ve Tegabun 11 aynı ifadelerle başlar ve aynı konuyu açıklar, vuzuha kavuşturur. Bu 3 benzeşik ayeti birlikte okuyup değerlendirmek gerekir kanaatindeyim. Ancak kısaca şunu söyleyebilirim. Hadid 22'de bahsi geçen konu kesinlikle "Başa isabet eden musibetler" konusudur. Kişinin kendi elleriyle yapıp ettikleri neticesinde kesp edilen musibetler henüz yaratılmadan (başa gelmeden) önce kaydediliyor. Ve zamanı gelince rabbimizin izniyle tecelli ediyor. Bu üç ayeti alt alta yazıp birlikte okuduğunuzda Hadid 23, tosladığınız değil içinizin yatıştığı bir ayet oluyor. Kader konusunda sessiz kalmayı denedik. Yüz yıllardır onun dinin bir sırrı olduğunu, üzerinde çok fazla düşünülmemesi gerektiğini, anlaşılmasının imkansız olduğunu söyleyip durduk. Ne değişti? Problem ortadan kalkmadığı gibi gittikçe daha fazla sorun olmaya devam etti. Kuran'ın ortaya koyduğu inanç doktrinleri doğru anlaşıldığı ve yaşandığı takdirde kesinlikle müminleri manipüle etmek amacıyla kullanılamaz. Sizin de kabul ettiğiniz fikre göre kader inancı siyasetçiler tarafından kötü amaçla kullanılıyor ama yanlış kader inancı yani Kuran'da yer almayan, sonradan dine sokuşturulan kader inancı bu amaçla kullanılıyor. Doğru kader inancı ise Kuran'da yer alan tıpkı diğer doğru inanç doktrinleri gibi mutlaka doğru ve salih bir amaca hizmet edecektir. Açık ayetlere göre Kuran, kader inancını kabul eder. Kuran'da kader inancı yoktur demek bence yanlış. Ölçü anlamında kullanılan ve dinin temel taşlarından birini oluşturan kader inancı her müminin mutlaka inanması gereken bir inançtır. "Biz her şeyi bir kadere (bir ölçüye) göre yarattık" ayeti bunu hükme bağlar. Geleneksel kader inancının, benim statik kader dediğim eskilerin ise ıztırarî (zorunlu) kader dedikleri kısım elbetteki doğrudur. Geleneksel kader inancının söylediği herşey yanlıştır demiyoruz ki... Hatta ben çok küçük ancak çok çok önemli bir kısım hariç hemen hemen tamamı doğrudur diyorum klasik kader inancının. Yanlış olan şudur: İnsanın hür iradesiyle karar vererek yapacağı ve imtihana tâbi eylemlerinin bu tanım içine sokulması. Yani ezeli takdir ve bilginin konusu haline getirilmesi. Bu takdirde dinin ve hayatın çok önemli bir kısmı anlamını yitiriyor. Şeytanın at koşturacağı devasa bir hareket alanı açılmış oluyor. Bu küçük bir alandır zira sadece imtihan konularını içerir. Çok çok önemlidir çünkü insanın ebedi hayatındaki yerini bu bahis belirler. Klasik kader inancı aslında yaptığı hatanın farkındadır ve kendi kendine attığı golü çıkarmaya çalışır. Tenzih gibi bir konuya takılır mesela. Allah'ı, onun bize öğrettiği şekilde değil de kendi kafasına göre tenzih etmeye çalışır, kendince noksanlık zannettiği bazı şeylerden. Sorumluluk, ceza ve mükafaat gibi konuları bağdaştıramaz kader bahsiyle. Adaletli bir sınav tasarlanamamış şeklinde oluşan görüntüyü açıklayamaz. Kader konusunu doğru anlamaktan korkmayalım. Asıl yanlış bir kader inancına körü körüne saplanmaktan korkalım. Aradığımız ve araştırdığımız bir konuda yapacağımız muhtemel hatalarla ilgili bir mazeretimiz olabilir. Ancak körü körüne taklit ettiğimiz, içimize, aklımıza, gönlümüze sinmediği halde düşünüp taşınmadan inandığımız bir konuda mazeretimiz bile olamaz. Selam ve dualarımla..
@dursunbaran3656
@dursunbaran3656 2 месяца назад
Başlarına bir musibet gelenler Kuranı kader anlayışında kendim ektim kendim buldum derl diyorsunuz. 1. Bakara 155 , nci ayetteki imtihan edilirken başa gelecek olanlar musibet deyilmidir.? Deyilse Allah neden sabredenlere müjdele diyor yani burda sabrefilmesi gereken nedir? 2. Devamında Bakara Suresi 156 ayetteki onlar başlarına bir musibet geldiğinde doğrusu biz Allaha aitiz kuşkusuz ona döneceğiz derler. 3. Bakara 157 ayet işte Rablerinin lutuflari ve Rahmeti bunlar içindir. Ve işte doğru yola ulaşmış olanlarda bunlardır. diye buyuruyor Yüce Allah Bu 3 ayette de anlaşılıyor ki Allah imtihan için kullarının canından malından eksiltmek suretiyle musibet veriyor ve bu Musibetler sabradilmesini sabrefenlerinde kimler olduğu ve durumunu anlatıyor. Yani sizin dediğiniz gibi insanın başına gelen bütün Musibetler kendi eliyle olmuyor. Ben bu 3 ayetten bunu anladım siz hoca olarak 3 ayetin açıklamasını başa gelen Musibetler açısından açıklasanız uygun olur.
@bahattinhazaloglu1137
@bahattinhazaloglu1137 2 месяца назад
Galiba. Oyle. Bende. Yıllardır. Sorguluyorum. Hala. Anlıyamadım.
@basknbeyenal9830
@basknbeyenal9830 2 месяца назад
Dursun bey bu güzel soru için teşekkür ediyorum. Elbetteki Bakara 155'inci ayette bahsi geçen musibetler birer imtihan vesilesidir. Bunda bir şüphe yok. Başka imtihan kalemleri de sayılır ayetlerde ve onlar da sonuç ititbariyle bir fitne, bela veya musibettir, imtihan amacına hizmet eder. Bunlar mutlaka sabredilmesi, üstesinden gelinmesi gereken sınav kalemleridir. Zira Allah hayatı ve ölümü, kim daha güzel bir iş yapacak diye tespit etmek amacıyla yaratmıştır. Benim irdelediğim soru şu: Evet, tüm bunlar, insanın başına isabet eden musibetler olarak bir imtihan sebebiyle gelmektedir de kimin başına hangi musibet gelecek, buna nasıl karar verilmektedir? Musibetler, insanlar arasında dağıtılırken tamamen rastgele mi dağıtılmaktadır? Burada işleyen bir kader, bir ölçü, bir yasa var mıdır? İnsanın başına gelen musibetler Allah ezelde öyle yazdığı için mi o şekilde gelmektedir? Yoksa insan kendi elleriyle yapıp ettikleri neticesinde bir takım musibet ve belaları kesp ettiği, kazandığı için mi Allah o şekilde yazmaktadır? 2 yıldır süren sohbetlerimizde ana problem konusu olarak bunu işlemeye çalıştık. Çıkış noktamızı da Şura suresinin 30'uncu ayeti oluşturdu: "Başınıza hiçbir musibet gelmez ki kendi ellerinizle kazandıklarınız sebebiyle olmasın. Allah bir çoklarını da bağışlar." Benim ayetlerden anladığım şu: Evet! Sizin örneğini verdiğiniz Bakara 155 ve diğer pek çok ayet sınav kalemlerini açıkça sayar. Ama bu sınav kalemlerini ben sizler için sırf imtihan olsun diye ezelde yazdım demez rabbimiz. Hatta Hadid 22'ye göre yazdığı musibetleri hemen yaratmaz, bir süre bekler ve sonra yaratır. Yazma sebebi de Şura 30'a göre insanın kendi elleriyle yapıp ettikleridir. Üstelik bunlar o kadar çoktur ki, Allah insanları yaptıkları yüzünden onları hemen cezalandırsaydı, yeryüzünde dolaşan bir tek canlı kalmazdı. Tegabun 11'e göre de bu yazılanların başa gelmesi mutlak olmayıp sonuç itibariyle Allah'ın iznine tabidir. Takdirle tecelli arasına giren bu süre aradaki bağı (korelasyonu) kurmayı zorlaştırır ama netice olarak insanın lehinedir. Yanlıştan dönmek, tevbe etmek ve yazılan musibetleri engellemek adına bir şeyler yapmak için zaman kazandırır insana. Yayınlanan sohbetlerde anlattıkların ne kadar ikna edici oldu bilemiyorum ama sohbetlerde işlemeye çalıştığım ana fikir buydu ve tamamını ilgili ayetlere dayandırarak anlatmaya çalıştım. Hata ve kusur varsa tamamı benim anlayışımdaki eksiklik yüzündendir.
Далее
İsra Suresi 100-108. Ayetler | Kur'an Sohbetleri
1:00:49