Burak Aşkın'ın sesinden Fyodor Dostoyevski'nin ünlü kitabı "YERALTINDAN NOTLAR"ın üçüncü ve son bölümü Sesli Kitap Dünyası'nda
İllüstrasyonlar: Sezen Özyıldız / sezendraws
#evdekal #seslikitap #seslikitapdinle
Sulusepken, karla karışık yağmur, tıpkı yazarın anlattığı hikâyeler gibi. Dostoyevski, ‘Yeraltı’ bölümündeki insan, uygarlık ve aydın üzerine düşündüğü tüm şeyleri, ikinci bölüm olan ‘Sulusepken’deki hikâyelerine isabetli bir biçimde yansıtır. Çünkü yazar tıpkı Dostoyevski’nin anlattığı tarzda bir varlıktır. Duygusaldır, nankördür, canının istediği biçimde hareket eder. Toplum ile ilişkiye girdiği pek çok noktada kahraman sorun yaşamaktadır. Toplum bu durumda Dostoyevski’nin tabiriyle duvardır. Kahraman ise bu duvarı yıkamayan ama onunla uyumlu bir şekilde de yaşayamayandır. O yeraltı ile yerüstü arasında gidip gelen ama her zaman yeratını tercih eden, bu nedenle bir türlü toplumla uyumlu yaşayamayan insandır.
***
“Hiç değilse şu adamın bakışına dayanabilecek miyim? diye soruyordum kendime; zorluyordum kendimi, ama sonunda bakışını önüne indiren hep ben oluyordum. Çıldırtıyordu beni bu. Gülünç duruma düşmekten ölesiye korkuyor, bu yüzden görünüşe ilişkin her konuda alışılmış olana ürkekçe saygı gösteriyor; herkesin gittiği yoldan gidiyor, davranışlarımda herhangi bir tuhaflık fark edilecek diye ödüm kopuyordu. Nasıl katlanabilirdim buna? Çağımızın aydın her insanının olması gerektiği gibi, benim de hastalıklı bir yapım vardı. Memurların hepsi kalın kafalıydı, sürüdeki koyunlar gibi birbirine benziyorlardı.” sözleriyle aynı ofiste çalıştığı arkadaşları üzerinden toplumla arasındaki ilişkiyi tasvir eder. Duvar ile kahraman arasındaki bu ilişkisizlik, kahramanın kendisinin bir köle gibi tasvir etmesine neden olacak türdendir. Bu ilişkisizlik durumu kahramanı yeraltına daha fazla yaklaştırmaktadır.
***
Dostoyevski bir mektubunda kitapta kullandığı yazma tekniğinden söz eder: “Müzikteki geçişleri bilirsin. Bu da tıpkı öyle olacak. Birinci bölümdeki gevezelikler, ikinci bölümde yerini bir felakete bırakacak.” Liza’nın eve geldiği akşam Yeraltı İnsanı’nın hizmetçisi Apollon’a duyduğu öfkenin patlaması, okuru bir kaos ortamına çeker ve sözünü ettiği müziğin ritmi yükselir. Dostoyevski’nin, üzerine en çok konuşulan, en çok yazılan, psikolojik, sosyolojik ve felsefi olarak incelenen kitabı Yeraltından Notlar, anlamlandıramadığımız yaşamlarımızı bir düzene sokmaya çalışırken oluşan kaosta yolumuzu bulmamızı sağlar. Yabancı’nın kahramanı Meursault’nun işlediği cinayeti, kişinin topluma yabancılaşması üzerinden anlatır bize. Yeraltı İnsanı böcek olmak istediğini ama olamadığını, gene bir başka bölümde, kendisine bir böcek kadar değer verilmediğinden söz eder. Oysa herkesten akıllı ve soylu olduğunu iddia eder, her ne kadar böcek olamasa da bir böcek durumuna düştüğünden yakınır.
***
Yeraltı insanı Nevski Bulvarı’nda yaptığı yürüyüşlerde kendisini kavga için bile muhatap olarak görmeyen subayla karşılaşmaya başlar. Aslında buna karşılaşma demek uygun değildir. O aklından bir türlü çıkaramadığı ve bu nedenle de unutamadığı subaya rastlamak istemektedir. Bu rastlaşmalarda neden subaya yol verdiğine kızmaktadır.
“… bazen sabahın üçünde uyanarak. “Neden o değil de hep ben? Bununla ilgili bir kural yok, değil mi? Yazılı bir şey var mı? İki terbiyeli insan yolda karşılaştıklarında birbirine yol versin diye bir kural koyamaz mısın? Sen biraz çekil, o da biraz çekilsin. Karşılıklı saygıyla geçin.” Ama bu hiç öyle olmuyordu. O farkında bile olmadan, ben kenara çekilip ona yol veriyordum.”
Bu davranışı onu bir karar vermeye iter. Bu kararını uygulamak hiç de kolay olmaz. Nice şeyden sonra gerçekleştiğinde evine dönen yeraltı insanı büyük bir sevinçle aryalar söylüyordur.
Kevin MacLeod sanatçısının Almost in F - Tranquillity adlı şarkısı, Creative Commons Attribution lisansı (creativecommons.org/licenses/...) altında lisanslıdır.
Kaynak: incompetech.com/music/royalty-...
Sanatçı: incompetech.com/
6 июн 2020