Ne güzel söylemiş; "Bir hırkadır giydiğimiz; başkalarının çıkardığı.. Bizden önce hayatlar vardı bizden sonrada hayatlar olacak. Biz arada bir yerde hayat yaşıyoruz. Sabıra ihtiyaç var anlamak için.. Zamana ihtiyaç var yaşamak için.."
İlk çıktığı andan beri yüzlerce kez izledim. Daha da izlerim. Ne zaman soluğum kesilse, ne zaman kafamı kaldırıp göğü göremesem, ne zaman yetersiz hissetsem... Öyle saklı bir yere dokunuyor ki içimde. Etkisi hiç azalmıyor, eksilmiyor. İlk zamanlar anlamamıştım "Neye sadakat, kime sadakat?" insanın kendine gösterdiği sadakat en kıymetlisiymiş meğer. Aradan geçen yıllarda bunu anladım. Telefonumda saklıyorum, ara ara buraya da gelip dinliyorum. İyi ki.
bir yıldır tiyatrolardan uzak kaldık. Yetkin Dikinciler'in sesini duyduğum anda gözlerime yaşlar doldu. Hava, su gibi bir ihtiyaçmış benim için, hakettiği değeri göstermedik belki de...
Çok güzel bir anlatım yaşam iki dakikaya bundan daha güzel ve anlamlı sığdırılamazdı.. Yetkin Dikinciler; TÜRKİYE ' ye ve tüm dünaya ya sizin gibi başarılı aktörler gerek.
Aynı anda hem usta hemde çırağız aslında. Düne ait ne varsa yaşadığımız işte bugün onların ustası, ve yarına ait ne varsa yaşayacağımız onlarında çırağıyız biz.... Bir başka deyişle, yarınlarımız da bize usta olacak çırağın, dünümüzle bugünkü ustasıyız. Geçmişini anlamayan birinin tüm hayatı boyunca usta olamayacak olması ne acı...
Her giden ustanın arkasında yine buraya gelip bu videoyu izliyorum. Şimdi de sen gittin Ferhan Ağabey. Rasim Ağabey'den sonra. Ustalar bir bir gidiyor...
en büyük ihtiyacımız "SADAKAT" çok doğru. Şahane ya ne kadar güzel bir ses ne kadar güzel bir yorum ne kadar yakışıklı bir adam. Allah her şeyi vermis maşallahhh..
sabır ve sadakat sabıra ihtiyaç var; anlamak için. zamana ihtiyaç var; yaşamak için. yaşayıp gidiyoruz bir tane hayatta. aslında bir hırkadır giydiğimiz; başkalarının çıkardığı. bizden önce hayatlar vardı. bizden sonra da hayatlar olacak. biz arada bir yerde bir hayat yaşıyoruz. sabıra ihtiyaç var; anlamak için. zamana ihtiyaç var. ama en çokta şunu bilmeye ihtiyaç var; bir semt adı değildir usta, varamazsınız. belki ulaşılacak bir mertebedir, ulaşamazsınız. onu anladığınızda belki azıcık ustalaşmaya başlarsınız. işini en iyi yapan insan demek usta. ama aynı zamanda çırağı olmayana usta denir mi? ustası olmayana çırak denir mi? hayatın ta kendisi gibi. gece ve gündüz gibi. biri varsa diğeri de var. biri yoksa diğerinin adı bile yok. usta deyince en çok çırağı hissediyorum. çırak deyince de bir usta arıyorum. zamana bakıyorum; kolumdaki saatle, duvardakiyle, masadakiyle ya da dönen mevsimlerle, geçen haftalarla, aylarla, yıllarla , doğum günleriyle diyorlar ki; büyüyorsun, yaşlanıyorsun. yaşlanmak, yaş almak demek aslında. yaş almak, biraz daha içini doldurmak, biraz daha emmek demek. usta işini en iyi yapan insan demek. o zaman sen de her ne yapıyorsan; yaşıyorsan iyi yaşa. yemek yiyorsan eğer çok güzel yemeye çalış. hayat geçiyor ve bize ait bir tane var. kendi hayatımızın ustası olmak amacımız. en büyük ihtiyacımız “sadakat”.