Çok ilginç bir konuydu ve ilgiyle dinledim. Teşekkürler. Eleştirel gözüme Sefa beyin sunumunda Prometheus filminin yönetmeninin soyadının yazım hatası takıldı.
Güzel bir söyleşi olmuş. Değişik fikirleri duymak da güzel oldu.Keşke gelebilseydim 😊. Eleştiri/Geri bildirim konusunda biraz katı bir bakış açısı olduğunu görüyorum. Herkes tabi ki istediğini yazsın ama yazarların kalemlerinin gelişmesi için birilerinin onlarla fikirlerini paylaşması lazım.Herkes dünyanın en iyi yazarı olmadığını ,olsa bile her yazdığının en iyi şey olmadığını bilir dolayısıyla her geri bildirimde şevki kırılmaması lazım. Çocuklar için bilim kurgu(Benim aklıma Gülten Dayıoğlu geliyor) güzel fakat çocuklar örnek alarak büyürler. Kendi açımdan ben Türkçe bir öykü karalamaya heves ediyorsam “Kaşağı” “Diyet” “Karanfiller ve Domatessuyu” “Eskici” gibi yüksek kalite öyküler okuduğum içindir. Kendi ödevimizi yani iyi hikaye yazmayı becermeliyiz. Onlara yapabileceğimiz en iyi iyilik ilk aşamada bu. Çocukların özgürce yazmasına karşı değilim. Fakat eğitimde sınır kadar sınırsızlık da bir sorundur. Çocuk neyi iyi neyi kötü yaptığını bilmezse ilerleyemez, kendini aşamaz, hatta hayalkırıklığı yaşar yaptıklarından zevk almaz, soğurlar. İyi hedefler, onların yetenek seviyesinde geri bildirimler onlara yarar sağlar. Çocukların hayal güçleri birileri onlara geri bildirim verdi ,kısıtladı diye günümüzde daralmıyor,sıkıcı yetişkinlere bu şekilde dönüşmüyorlar. Aksine yazdıklarına değer verilmediği, geri bildirim almadıkları onların elinden tutan olmadığı için “büyüyorlar”. Kaç çocuk matematikte hiç bir eğitim ve yönlendirme almadan ilerliyor? Edebiyat da böyle. Denenmiş şeyler, akımlar , ve pratikler var. Insanlara ne yazacaklarını dikte ettirmedikten sonra “karakterlerin biraz cılız” demek bizi bu hikayede kötü karakter yapmaz. Yine de bir dergide basılı hikayesini görmesi çocuğun faydasına. Umarım gelecekte yeni yazarlar, yeni “kaşağı”lar okuruz. Son not: Derginin editörü olarak konuşuyorum İTÜ bilimkurgu dergisi sadece online olarak üretilmedi basıldı da ayrıca 😊.Ama isminin anılması bile çok hoştu. Çok teşekkürler!
Özgen Berkol Doğan Bilimkurgu Kütüphanesi'ne böyle bir etkinliği gerçekleştirdiği için çok teşekkürler. Bilimkurgu çeşit çeşit ve çok renkli. Umarım bu alanda dergilerin daha da artarak ilerlediğini görürüz.
Demek ki erkekler bilim kurguyu daha iyi yazıyor ki erkek egemen bir edebiyat kategorisi. Bu nasıl bir bakış açısı anlamadım. Sırf diversity olsun diye işe yaramayan bir sürü kadını yazılım şirketine doldurma zihniyetinden pek bir farkı yok bence. Başarılı bir eseri alırken nasıl cinsiyete bakılabilir aklım almıyor.
Basılı ve dijital ortamda okumada belirleyici özellik bence okuyucunun samimiyeti, ilgisi. Eğer okunan şeye karşı bir ilgi söz konusu ise dijital ortamda da okuma çok zevkli olabiliyor. Kendimden biliyorum. Dijital ortamın bana itici gelen en büyük özelliği her şeyin çok hacimli bir şekilde size seçenekler sunması. İlk bakışta harika gibi gözükse de her şeye sahip olabilme duygusu bir süre sonra ilginizin dağılmasına neden oluyor. Bir konu üzerine yoğunlaşamıyorsunuz. Meselâ müzik. Eskiden bir albüm çıkacağı zaman müthiş heyecanlanırdık, albümdeki eserleri ezbere bilirdik. Nasıl desem o eserler ruhumuza işlerdi. Şimdi öyle değil. Her esere her an ulaşabiliyorsunuz. O çok sevdiğiniz eserleri bile dinleme isteği doğmuyor artık. Basılı eserlerde de aynı durum söz konusu. Elinizde tuttuğunuz kitabın iyi bakmazsanız ya da kaybederseniz bir kayıp olacağını bilirsiniz. Kitaplarınızı uygun koşullarda mümkün olduğu kadar uzun yaşatmak istersiniz. Bu uygarlığımızın çok derinlere işlemiş bir kültürel özelliği. Yerine başkasını koymak uzun zaman söz konusu olmayacak gibi geliyor bana.
Çok güzelmiş hangi kitabından okundu daha çok? Bazen bu insanlarla aynı ortamı paylaşmak sohbetini dinlemek neden nasip olmadı diye hayıflanıyorum. Teşekkür ederiz Demet Taner Hanım, var olun
Merhaba, evet etkinliklerimize katılabilirsiniz. Detaylı bilgiyi sosyal medya hesaplarımızdan bulabilirsiniz. instagram.com/bilimkurgukutuphanesi/ facebook.com/OzgenBerkolDoganBilimkurguKutuphanesi Ekim ayında Perşembe Söyleşilerimiz tekrar başlayacak şu an sezon arasındayız. İyi günler
Mustafa Köz benim çok saygı duyduğum harika bir öğretmen ,şair ve yazar. Hanımefendinin tavırları o kadar itici ki. El hareketleri,devamlı söz kesmesi,sadece kendisinin konuşmak istemesi çok itici. Asla konuklara saygılı değilsiniz. Gerçekten Mustafa hocam adına kalbim kırıldı. Ortam çok basık kasvetli bir hava var, sırf hocam için izlemeye çalıştım ama tavırlarınıza katlanamadım.Lütfen daha saygılı olun.
bi bitmediniz küçük burjuva entelleri yok 1984 yok orwel adam ingiliz gizli servisinin maaşlı elemanı ingiliz kraliçesininn jartiyetinde sakladığı silahı uyanın lan artık adam stalin ve sscb düşmanı .ispanya iç savaşında film fırıldak çeviren gizli servise rapor yollayan biri
Çok ilginç bir sohbet idi. Ben de Kerem gibi girişte zorlandım. Anlamakta! Ama sonra sonun gibi açıldım. Etrafımızdaki dünyayı farklı açılardan görebilen ve anlatan birini dinlemek insanın ufuklarını açıyor. Fotoğrafçılık benim hobilerimden biri. Facebook'ta grubuma 'Anı yakalamak' adını koydum. Anı yakalamak, ilginç sahnelere rastlamak çok güzel. Fotoğraf çekerken Kerem'in bahsettiği o görünmezi yakalamaya çalıştığımı hissettim. Emeği geçen herkese teşerkkürler. Kerem'in yaptığım kısa bilimkurgu filmi (Yotube'da: Adı 'Sonun sonu') ile ilgili düşüncelerini duymayı çok isterdim.
Tanıdığıma memnun oldum. Çalışmalarınız için tebrik ederim. Video sırasında rahatsız olduğum tek konu fizik altyapısı olmadan sorulan sorular veya soru soranlar ın soruları uzatması oldu. Anlayışla karşılasam da konu bütünlüğü ve hocamızdan istifadeyi azaltıyor.
Pınar hanım şanslı biri. Bir çok insan 'farkındalık' dedilen şeyin farkında bile değil. Onlar hiçbir zaman gözlerinin önünde olup biteni göremezler. Çok şey kaçırırlar. Bence farkında olma kabiliyetin sahip olan insanlar çok şanslılar. Onların hayatı her anı farkedilen, yaşanılan, tanıklık edilen olaylarla dolu bir hayatı vardır. Hayatı zaten böyle yaşamak lazım. Pınar hanım bir de bu farkedişlerini yazıya çevirme kabiliyetine, fotoğraf olarak dondurma kabiliyetine sahip. Bu şekilde o farketme kabiliyetine sahip olmayan insanlara bir yol gösteriyor. Ben de benzeri bir hayat yaşıyorum. Çok insandan 'bakmakla görmek arasındaki fark bu olsa gerek' şeklinde şaşkınlık ifadeleri duymuşumdur. Eminim Pınar hanımda buna aşinadır. Ağzınıza sağlık. Güzel bir sohbet olmuş.
Sistemler sonsuza kadar gidemiyor.Doğası gereği.Peki sistemler geriye doğru sonsuza gidebilirler mi.Baştaki açıklama yumurta tavuk problemi olmuş ki çözüm değil.Big bang bir başlangıç ön görüyor en azından.Şu anda bilimde maddenin ezelî olmadığında kesin kabul yok mudur
Keyifli bir söyleşi olmuş.Ayrıca son kısımlara doğru bu kalem, daktilo, bilgisayar araçlarının fetişizmi hakkındaki fikirlere yüzde yüz katılıyorum. Şimdi "Okuma odasını" sipariş etmem gerekecek . Her ayın ikinci perşembesi bu gidişle kitap sipariş ediyor olacağız :).
Şöyle bi başlık yazabilirdiniz Engizisyon mahkemerindeki haksız yargılamalar ve bu yargılanmaları eleştiri getirenler diye başlık alsaydınız daha iyi olurdu
Neden cadı avı diye söylüyorsunuz bu söylediğiniz terim doğru değil O donem 1184 yilinda Engizisyon mahkemeleri kurulmuş mu mahkemelerin kuruluş gerekcesi Hıristiyan dinini korumak Hıristiyan dinine karşı alternatif gelistirenlere engel olmak Bu tur mahkemer halen günümüzde İslam hukuguyla yönetilen ülkelerde var Türkiye de de İslam inancıni korumak için İslama inançlarına kin ve nefreti körükleme adı altın yasal düzenleme var
Emeğinize sağlık çok güzel bir paylaşım olmuş. Değerli hocamıza yüce rabbim rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun inşallah. 51:00 dakikadan sonrasını neden kestiniz. Konuşmanın en önemli noktasını kesmissiniz. BOP projesinin ülkemizde nasıl uygulandığını göstermiş. Bu konuşmanın tamamını izleyebilecegim bir yer var mı?
Üşenmedim sonuna kadar dinledim. Dinlediğim en bos konuşmaydı. Elle tutulur hicbir sey söylemedi. Verdigi rakamlarin hicbiri reel değil. Bütün Dünya su savaşına hazirlaniyor. Butun Dünya enerji savasi veriyor. Türkiye de hem enerji hem su kaynaklari cok sınırlı. Var olanlari mutlaka elimizde tutmaliyiz. Her bir dereye baraj yapmaliyiz. Su çok çok önemli. Onu istemeyiz bunu istemeyiz diyen adamlara inanmayin. Bu tip "bilim adamlari" genelde yabancilar tarafindan finanse edilip konusturuluyor. Çünkü Türkiye üretmedigi her enerji icin yurtdisina dolarla para ödüyor ve cari açık oluşuyor. Hes olan yerler sulu tarima geçer ihya olur, enerji üretir para ulkede kalır, balikcilik yapilir yerel halk kazanir. Akli olan düşünsün biraz.
Tevfik Uyar'ı yıllardır takip ederim. Üniversitede iken muhabbet teorisini her hafta canlı dinlerdim. Sanırım evlenince biraz ara vermek zorunda kaldı. Umarım yayınları artarak devam eder. Bence hem bilim hem de bilim kurgu alanında duymaya değer şeyler anlatıyor.
