Sevgili Dilara ben doğru düzgün bir eğitim alamayan biriyim sen benim hayatıma çok şey kattın 33 yaşında son 5 yıldır geride kalan açığımi kapatmak için çok fazla okuyorum bunun yanında kafamda temellendiremedigim şeyleri de sende öğreniyorum çok teşekkürler ❤️
Kanalı uzun süredir takip eder, hemen hemen bütün videoları izlerim. Her anlatım, he konu dikkatimi çekse de belki ilgi alanları, belki de bulunduğum bilim dalı sebebiyle bu videonun ayrı bir tadı var gibi geldi bana. Öncelikle bunca emek ve hepsinden öte bu güzel anlatım tarzı için çok teşekkürler. Konuya gelecek olursak insan, toplum, toplumsal evrim vs. çok tartışılan ve ucu çok açık konular. Kimsenin toplumsal bir konuda A, A'dır deme şansı yok neredeyse ki zaten videoda da bahsedildiği üzere toplumu determinizm ile açıklamak çok sığ ve bir o kadar da politik bir yaklaşım. Dilozof'un yaklaşımına oldukça yakın gördüm kendimi, daha geniş bir alandan yorumlamak gerekli diye bakıyorum bu konulara. Kanaldan ve videodan da bağımsız olarak bir de şunu eklemek isterim genel konu bağlamında: İnsan ve toplumdan ve ayrıca toplumsal ilişkilerden hep muğlaklık içerisinde bahsediyoruz ve ne yazık ki politik olan bilimsel alanda bu durum manipülasyona çok açık. Herkes bir şekilde istediği noktaya çekebiliyor bunu ve nasıl ki bu konuları tartışırken bir kesinlikten bahsedemiyorsak burada da bu durum bir sorun olarak yeniden karşımıza çıkıyor. Umarım bilim alanının bu denli olumsuz bir politiklik içerisinde kullanılmasından tüm insanlık bir gün kurtulur da istediğimiz aşamaya gelebiliriz ve bu vesileyle insanlık için daha iyi bir durum olası hale gelir. Tekrar emeklerine sağlık Dilozof, keyifle dinlediğim kanalların başında geliyorsun.
İmam Hatipte okurken ilk kez Darwin ve Evrimi duyduğum hocanın cümleleri hep aklımdadır: " Evrim çok tehlikeli bir düşüncedir, adamı dinden çıkarır. Üstünde Evrim yazan ne varsa asla okumayın hatta yok edin. Baktınız bir yerde evrim muhabbeti var orayı hemen terkedin. Dinlemeyin, onlara doğru yolu göstermeye çalışmayın. Onların hepsi cehennemliktir..." Bu uyarılara rağmen merakımdan okumaya başlayınca yurttaki muhbirlerce ispiyon edilmiştim. İş neredeyse okuldan atılmama kadar gidecekken notlarım çok yüksek olduğu için elimden kitaplarım alındı ve dayakla cezalandırıldım. Dayak 6 yıl sürdü ama ben hepsini okudum...
Bu hikaye beni çok duygulandırdı... Ben de imamhatipte okudum. Türkçe dersinde Atatürkle ilgili metinler "çok ağır" oldukları için okutulmaz atlanırdı. Benim merakımı sınırlayan olgular ve öğretiler ancak o okuldan mezun olup liseye geçtiğimde zihnimi özgür bıraktı. Sizse hem meraklı hem cesurmuşsunuz. Tebrikler :)
RU-vid'da çok kıymetli bir yeriniz var. Bütün videolarınızı izlemiş değilim fakat yıllardır fırsat buldukça sizi takip ediyorum. Şunu net olarak ifade etmek isterim ki; değindiği ince noktalar, düşünce denizinde birçok farklı yerden kulaç attırması sebebiyle bu video kanalınızın en kaliteli videolarından biri olmuş. Sosyal darwinizmin nasıl sahte bilim olduğunu, objektif bilimsel tespitlerden subjektif yargılarla dolu bir ideolojinin ortaya çıkabildiğini idrak etmeye katkı veren bir video olmuş. Şahsen bu mesele üzerine düşünmeye devam etmek istiyorum. Genelde statükonun korunması ve meşrulaştırılması bağlamında üretilen bu tür bir ideoloji ve bu siyasete bağlı öjeni gibi uygulamaların geniş kitlelerce hangi sebeplere dayanılarak kabul gördüğü ile bu savununun uzunca süre devam edip üzerinde tereddüt yaşanmaması acaba insan psikolojisinde hangi fenomen ile açıklanmalı? Güçlü olana duyulan saygı ve güçlü olanın yanında yer alarak onun eylem kapasitesinde kendi var oluşunu tatma (aslında pasifliğinin verdiği sıkıntıyı giderme) gibi birkaç sebep mi bulunmakta? Videoda belirttiğiniz gibi ürettiğimizin bir ürünü olarak tekrar üretiliyoruz ve ne yazık ki bunca bilimsel ve felsefi birikime rağmen hala toplumsal barışı temin eden bir yapıyı dünya çapında var edebilmiş değiliz. İzleyici sayılarınız yüz milyonları bulsaydı bir şansımız olurdu :D Bol felsefeli günler dilerim :)
Bilgi sosyolojisi alanına ilgi duymaya başladığım ve bilimin ne olması gerektiğini düşündüğüm şu günlerde muazzam bir video paylaştınız. Video boyunca adı geçen isimler arasında bilmediklerimi bir kenara not aldım sayenizde yeni ufuklara yönelebiliyoruz.
Gençler bu kadar abartmayın. Birçok şeyden habersiz olduğumuz için bu tür videolar bize çok muazzam geliyor. Biraz elesitirelim ki Hocamız kendini daha da geliştirsin..
@@sebihgerme1797 Şahsen kendi bilgi birikimimin ancak temel düzeye yakın olduğunun farkındayım ve bence Dilara hanım da benim gibi kişiler için bu kadar basit bir dille videolar paylaşıyor, eminim kendisi de zamanla sizin dediğiniz gibi daha eleştirel ve daha donanımlı videolar sunacaktır. (Editleme sebebim gereksiz kelime kullanımımdan rahatsız olmamdan dolayı)
Emeğinize sağlık, kaynaklar çok yerinde seçilmiş, bahsi geçen kitapları da okumak için sabırsızlanıyorum ve bu konular kesinlikle bir seriyi hakediyor. Tek videoda kalırsa epey üzücü olur. Sevgiler ve bol bol teşekkürler:)
Çok lezzetli bir video olmuş :) Bilimin son zamanlarda hiç de hayırlı emellere hizmet etmediğini, birileri tarafından çarpıtılarak bir çıkar nesnesi haline geldiğini fark etmiştim. Birkaç örnek vereceğim. En basitinden içinde kuantum kelimesinin geçtiği kişisel gelişim kitaplarının yazılıyor, yazılmakla kalmayıp çokça satılıyor olması. İkinci örnek: Öjeninin son zamanlarda tekrardan tartışmaya açılması. Genetik hastalıkları olan insanların kısırlaştırılmasını meşru görüyorlar, çünkü doğal olanın bu olduğunu söylüyorlar. Böylece sağlıklı insanlar sağlıklı insanlarla çiftleşerek sağlıklı nesiller düyaya gelecek. İyi de şu hayattaki en önemli şey gerçekten insanın birkaç yıl fazla yaşaması mı? Stephen Hawking, Einstein, Atatürk, Nietzsche ve aklıma gelmeyen insanlığa devasa katkıları olan insanların kaçının genleri kusursuzdu? Hayatı evrimsel amacımıza mı "indirgeyeceğiz" yani? Bir diğer örnek redpill saçmalığı. Redpillcilere göre kadınlar onur, ahlak gibi kavramlardan yoksundur. Birlikte oldukları erkekten daha iyisini buldukları an terk ederler. Çünkü _doğaları gereği_ kadınların hayattaki yegane amacı kaliteli bir sperm bulmaktır. Erkeklerinki ise spermlerini olabildiğince fazla kadına dağıtmalıdır. O yüzden çok sayıda kadınla sevişmiş erkek kalitelidir, çok erkekle sevişmiş kadın ise kalitesizdir. Çünkü uygun spermi bulma konusunda yeteneksizdir. Ayyy yazarken bile elim ayağım titredi! Son örnek: Geçenlerde bir din hocasının başörtülüler daha zekidir çünkü beyin sıcakta daha iyi çalışır gibi bir cümle kurması. Ne?? Gerçekten de bilimin çarpıtılarak ve bazı haksızlıkları-eşitsizlikleri meşrulaştırma çabası midemi bulandırıyor. Bilimin toplumun yeni afyonu haline geldiğini düşünüyorum. Ama bu kesinlikle bilimin suçu değil, zaten bilime özel bir durum da değil. Örnein beden olumlama akımı esasında idealize edilen kadın tiplemesini ve bu tiplemeyi reklemlaştırarak insanların zaaflarını kullananları eleştirmek için ortaya çıktı. Kısa bir süre sonraysa antiprenses reklamları çıktı, "ideal güzellik" kavramını makyaj malzemesi tanıtımı yapıp isteyerek veya istemeden destekleyen infuluencerlar kendini olduğun gibi sev diyerek para kazanmaya başladı. Bir yerde denk gelmiştim: "Kusurlu olmanın da satılabildiğini fark etmek" Aaa hatta senin mediumda bu konuya benzer bir konuda yazın vardı: "Feminizm kapitalizme kurban mı ediliyor?" :) Popüler olan her şeyin bir şekilde ideoloji haline geldiği, şahısların ve şirketlerin çıkarları için kullanıldığı ilginç bir dönemde yaşıyoruz. Neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlamanın tek yoluysa düşünmekten ve sorgulamaktan geçiyor. İçimde dayanılmaz bir tüm suçu kapitalizme ve rekabetçi sisteme atma isteği var. Ama soruyorum kendime, hırsızın hiç mi suçu yok?
"Bilim hiç hayırlı emellere hizmet etmiyor." Lafınız hariç sizlere katılıyorum. Lakin unutmayalım ki bj verdiğiniz örnekler Biliminsanları tarafından değil, Şaklabanlar tarafından yapılan birkaç manipülasyondur. Bilmi gerçek biliminsanlarından takip etmek gerek, herkesin sözünden kuşkulanmak ve teyit etmek gerek. Özellikle son paragraflarınızda da belirttiğiniz gibi bilim çarpıtılıyor ve bunu yapanlar biliminsani değil şaklabanlar. Bilim popüler kültüte maal olmadı, keşke olsa. Verdiğiniz örneklerde de göreceğimiz gibi hiçbir bilimsel nitelik taşımayan şeyler bu yüzden bunlar da "şaklabanlıklar" olarak isimlendirilebilir. Kessinlikle "bilim" olarak isimlendirilemez.
@İlimsiz Dünya psikolojiye "sözde bilim" demeniz çok talihsiz bir ifade olmuş. "psikopati" tabirini kullanmanız bile konudan ne kadar uzak ve muhtemelen bilimsel olmayan kaynaklardan edindikleriniz eseri. Keşke psikoloji bilimi sizin hayal ettiğiniz gibi 2+2=4 bi bilim dalı olsaydı.
@İlimsiz Dünya Şimdi şöyle bir durum var; bilim yapmanın temelleri vardır. Bir sorunu keşfetmeden ona çözüm bulamayız değil mi? Psikolojide böyle işliyor ilk olarak sorunu ve etkilerini keşfediyoruz ardından çözüm yolları bulmaya çalışıyoruz. Evet genelleme yaptığımızda bir çok sorunun (sorundan kastım hastalık) tedavisini bulamadık lakin bunlar sürekli araştırılıyor ve çözüm aranıyor. Doğamız gereği sorunlarımız bitmek bilmezdir, her geçen gün yeni sorun çıkar ve bizim bu hızda gelişmemiz maalesef ki mümkün değildir. Unutmamak gerek ki bir probleme günümüzde çözüm bulamamış olmamız, gecelcekte çözüm bulamayacağımız anlamına gelmemektedir. Bu tip konularda ilk olarak sorunları ve çözümleri keşfetmek, bilgilenmek ardından da; çözümlenememiş sorunlara bu bilgilerimizle müdahale etmeyi denememiz gerekir. Bilim böyle ilerler bu keşke seni yıldırmasaydı. Belki o çözümü bulunamamış hastalıklara sen çözüm bulacaktın. Cımbızla çekmek konusuna gelirsek de; bu şekilde yalnızca işlerine yarayacak bilgileri çekip sizlere sunanlara tamah etmeyiniz. Bir konuyu bilmek kolay değildir, derin araştırma yapmak gerekir. Tek kaynakla yetinirsek tabii ki manipüle oluruz. Toparlamak gerekirse bilim dediğimiz şey sorunları, olayları keşfedip en az zararla çıkacağımız bir yol bulmaktır. Tabii bazı sorunlara şuan çözüm bulamadık ama elbet bulacağız...
@@emelkorkmazuysal4608 Haklı bir yakarış yapmışsınız. Lakin eleştiri yaparken yapıcı eleştri yapmaya özen gösterelim ve bu sayede arkadaş da yanlış düşündüğünün farkına varmakla kalmayıp doğrusunu da öğrenebilsin.
Videonuz inception filmi gibi, pazıl gibi olmuş. Anlamak, parçaları birleştirmek için birkaç kez izlemek gerek. Ben 2 kez izledim ve hayran olmamak elde değil. Nasıl güncel, aktif bir zihin (yapay zeka gibi) ve yetenektir bu tebrik ederim sizi.. 👏👏 👏 Asıl önemlisi böylesi gizli kalmış, kimsenin gündemine almaya cesaret edemediği yada yüzleşemediği bir konuyu işliyor olmanız.. Bilim ve politika.. Bilim Seküler dünyanın en büyük silahıdır.. seküler dünya çok renklidir. Aydınlanmıştır herkes.! Bilim Felsefe,sanat, tiyatro, müzik, sinema vs. Politika mı.? O topluma ait olmayan, gizli karanlık insanların sert bakışlarından dolayı korku ve saygıya kabul görmüş ayrı bir dünya gibidir.. Oysa politika, aydın dünyanın dışında değil üstünde bir gerçekliktir. Bu yüzden Aydın sandığımız dünyanın aslında gerçekten aydın mı yoksa zorla mı Aydınlatılmış.?! Bilmek için bu konunun daha çok irdelenmesi gerek.. Devamını diliyorum..
Bazı cikarimlarini eleştirip katılmasam da çok kısa sürede muazzam bilgiler paylasiyorsun ve beyini gelistirmeye milyonlarca sinaps bağlantısı oluşturmama katki sagliyorsun . Özellikle bu videoyu çok beğendim Teşekkürler Dilara Hanım iyi ki varsın ve bu videolari hazırlayıp bizimle paylasiyorsun . Emeğine sağlık.
Yine çok düşündürücü ve aydınlatıcı bir video olmuş emeğinize sağlık.Bir de kavramları tanımlama ve açıklama konusunda çok gelişmiş birisiniz bu konuda önerileriniz var mı acaba?
Dilara hanım tebrikler, çok faydalı ve ilgi çekici videolar yapıyorsunuz. Ayrıca naçizane kanaatim toplumsal cinsiyet rollerine dair yargı veya önyargılarımızı da kadınlar lehine yıkıyorsunuz. Erkek veya kadın bir çok kişiye de örnek olup geliştirdiğinize eminim, sağolun, varolun :)
Uzun zamadır benim de üzerine düşündüğüm bir konuydu indirgemeci determinizm beni ne kadar rahatsız etse insanı bir kuklaya indirgeyip aşağılasa da aksini de düşünmeyi başaramıyordum .hermeniotik döngü olayı cidden çok iyiydi ,insanı akıl çerçevesinde değerli kılmak denebilecek bir şeydi benim için ve gerçekten ikna ediciydi .ama Şu da var ,zaten kelime olan ve bütünü değiştirme potansiyeli olan insanın da daha önceden bütünü ne şekilde değiştireceği belirlenmiş bir kelime olması ihtimali de yok değil ,yani kendini oluşturan parçalardan farklı olan insanın toplumu ne şekilde değiştireceği de belirlenmişti denilebilir .ama ne kadar zorlamaya vardığı da düşünülmekle birlikte aksinin de tam anlamıyla yalanlanması mümkün değil. Ayrıca farkındalığın , çevre değişiminin insanın çevreye bağlı değişimi üzerindeki etkisini engellediği ve çevrenin değişime etkisinin ,farkındalığın varlığıyla çelişmesi yönünde bir alıntı vardı. orada da farkındalık kazanma durumu ve bu farkındalığın çevreye etkisi yine deterministiktir. ama var olan çevre etkilenmesi durumuna önemli bir aykırılık kazandırdığı için de farkındalığı birçok şeyin üstünde üstün bir olgu olarak ele alabiliriz. Ayrıca farkındalık da bir beraberlik duygusu ( herkes bu boşluk duygusunu yaşıyor yalnız değilim. Gibi )getiriyor bu duygunun getirisi olanlar ve bu durumun kişiyi yine nasıl etkileyebileceği yine basite indirgenebilir. Video daha önce üzerine düşündüğüm konuya bir aşama daha kattı ve mutlu oldum birilerinin benim düşündüğüm şeylere aynı yönden kafa yorduğunu görmek çok güzeldi .çok iyi bir çalışma. Şunu da ekliyim benim dediğim determinizm daha ilahi bir determinizm ve bireysel karakter olarak oluşumdan bahsediyorum aile çevre genetik tüm rastlantılar ve başkalarının iradeledelernin sonucu olan ama bizim tesadüf defiklerimiz mesela
Dostum;yazdıklarının içinde çok güzel,ufuk açıcı şeyler olduğunu sezinledim. Ama tam olarak'da anlayamadım. Keşke daha anlaşılabilir yazabilseydin. Haa kendimi sorgulamadım değil anlayamamaktan ötürü. Tekrar başa dönüp yeniden okudum ve şunu gördüm;cümlelerin çok uzun. Dilbilimci falan değilim. Tam anlatamıyorum bunun farkındayım. Ama anlasilmanı zorlaştıran birşeyler var. Slm'la
@@hasantahsinertugrul654 Dediğini anlıyorum acaba anlaşılmaz mı şüphesini yaşamıştım öncesinde ama çok kapsamlı bir konu ve yazdığım özet kalıyor bile denebilir .yine anlatmayı deneyeceğim . ben de çok yetkin biri değilim ama psikoloji okumaya başlamak yukarıdaki düşüncelerimin şekillenmesinde çok etkili oldu .özgür iradenin ne kadar var olduğu ve insanların ne kadar kendi olabildikleri üzerine düşüncelerden doğdu yukarda yazılanlar . Psikolojide her davranışın bir Temellendirmesi yapılmaya çalışılır ve bunda da başarılı olur .psikolojinin çoğu şeyi bu kadar net ve doğru açıklıyor olması yıllarca insanın tamamen özgür olduğuna olan inancımı sarstı çünkü özgürlük dediğim birçok şeyin özgürlük sanrısı olduğunu gördüm . bu yüzden aile toplum genler (kimime göre tesadüf kimime göre kader diyebileceğimiz milyonlarca unsur ). İrade dediğim şeyden beni çok daha fazla etkilemişti (bunu destekleyecek çok fazla kanıtım vardı) bu da ilahi bir determinizmin yani bana göre kaderin , insanda korkunç etkisi olduğuna şahit olmama sebep oldu . Eğer bir Müslüman olarak kendimce bulduğum çözümü soracak olursan insandaki bu deterministik öğeler onun üstün bir varlık tarafından kaderinin yazılmasını mümkün kılıyor. bu yönden iyi, ama adaletin de sorgulanması gerekir burda bu da çelişki içerir. buna da yaratıcının adaletine güvenmek gerektiği, herkesin yaşamının kendine göre değerlendirileceği ve insanı bu denli yücelten bir olgu olan dinin insana bir nebze de olsa özgürlük tanımış olması gerekeceğini düşünüp bu konuyu büyük ölçüde kafamda oturttum .bu açıklamayı yazma nedenim bahsettiğim determinizin videoda bahsedilenden biraz farklı konuyu ele almasından kaynaklı kafa karışıklığını gidermek burayı okuyunca çoğu şey anlamlanacaktır diye umuyorum anlaşılmayan yer olursa yine sorabilirsin .
Bilinmezleri Bilginin ışığında açıklığa kavuşacak tezini savunurken zihin açıcı sorgulatmayı yaptım ve şüpheciği özel birisin filozof olmayı hak ediyorsun teşekkürler
kanal takipçileri arasında pek evrim karşıtı olduğunu düşünmüyorum, yaratılışçı arkadaşlar vardır fakat onlar da saldırgan olan kesimden değildirler diye umuyorum :D
@@averroes1834 Deistlerin çoğunluğu evrime karşı gelmez zaten. Ancak semavi dinlerde ilk insan, Adem, Nuh, ruh vs. olayları olduğu için genelde karşı gelirler ancak son yıllarda artık müslüman ve hristiyan kişiler de evrimi kabul etmeye başladılar. Zaten ben de evrimin olmasının dinlerin olmamasına karşı bir kanıt olduğunu düşünmüyorum. Evrimi de yaratıcının yaptığını söyleyen kesim var ve ben bu kesimi "Adem elma yedi, Allah kızdı Dünya'ya attı, sonra Havva ile çoğaldı ve insanlık oldu" kesimindem daha mantıklı buluyorum.
@@ikarus5785 Aslında "Kuran da ilk İnsan Ademdir" deyişiyle kendisi ile çelişiyor. bakiniz bakara suresi 30.ayette allah meleklere bir insan yaratacağım sizde ona secde edeceksiniz der. meleklerde yarabbi yaşayacağınız insan oglu yeryüzünde bozgunculuk yaratıp kan dökecek der. kuran'a göre gelecekten haber verme yetisi bulunmayan melekler adem neslinin bozgunculuk yaratip kan döneceğini nereden biliyorlardı? demekki ademden öncede adem cikler varmış. yani ilk insan adem degildir.milyonlarca yillik bir evrim sürecinin insan halini almiş sonucudur insan. bazi kafasız lar neden maymunlar simdi insan olmuyor diyorlar.yahu bu süreç 100 yillik bin yillik degilki.milyonlarca yıllıķ bir evrişleşmenin sonucundaki değişimin gostergesidir.ve bu değişim de hala devam ediyor.belki milyon yil sonra insanoğlu cok daha farklı sekilere dönüşecek
@@averagedoomenjoyer1232 ateist evrim karşıtı bile gördüm :D Evet %95-98 oranında karşı değiller ancak evrimi kabullenmeyen deistlerde gördüm. Ama istisnaları saymazsak hepsi diyebiliriz.
Aslında hayatta uyguladığımız ama üzerine hiç düşünmediğimiz bir konu. Dilara ablanın dediklerine katılıyorum. Sonuçta insanı bu kadar basitleştirmek ve indirgemek haksızlık olsa gerek.
Ağzınıza sağlık, felsefeye çok ihtiyacımız var. Bilimle siyaset ve kapitalizmin ilişkisi ile ilgilenenler Harari'nin Sapiens kitabını okuyabilir. İki bölüm ayırıyor bu konuya. İngilizcesi iyi olanlara kendi RU-vid kanalındaki (Yuval Noah Harari) Coursera dersini (Sapiens: Brief History of Humankind) şiddetle tavsiye ediyorum (Çalma listesinde). Kendisi çok iyi bir anlatıcı, büyük bir keyifle izliyorum.
Tam da bir Darwin’le tanışma kitabı sipariş edip gelmesini beklerken yayınladığın çok güzel bir video olmuş. Darwin evolution kelimesinden özellikle kaçınmış dedin, dile bu kadar yerleşen, kuramıyla bütünleşen kelimeyi kullanmayıp hangi kelimeyi kullanmış çok merak ettim?? Bir de dil felsefesine çokça kafa yorduğum zamanlarda senin de dediğin gibi zihnimizdeki ‘anlam’ı asla ifade edemeyeceğimizi fark edip susup hiç konuşmayası geliyor insanın.. dil felsefesi acilen cevaplar bulmalı :)
Henüz vidoenun başındayım ama gerçekten de bahsettiğiniz "Sosyal Darwinizm" tehlikeli bir şey. Çünkü "Güçlü olan hayatta kalır" sözünü çarpıtarak bunu bir kapitalizm savunusu ya da insan sömürüsü savunusu ve savaş çığırtkanlığına çeviren insanlar söz konusu.
Kapitalizm, güçlü olanın hayatta kaldığı bir sistemden öte herkesin hayatta olup yaşam standardını yükseltme mücadelesinde olduğu bir sistemdir. Kapitalizmi insan sömürüsü adı altında vahşileştirmek, kuru bir edebiyat ve basit bir romantizmdir.
@@Abogan-ur4io Kapitalizmin avantajları olduğuna bir itirazım yok. (Hızlı ve seri üretim bunlardan bir tanesi) Ama avantajı olması iyi bir sistem olduğu anlamına gelmez. Çünkü kapitalizm, ETİK kelimesini yerle bir eder. Ayrıca avantaj diye bahsettiğimiz şeyin idealini gerçekleştiremedigi de gün gibi ortadadır: Kapitalizmin hızlı ve seri üretim sayesinde insanların açlıktan kurtarıldığını düşünenler dünya tablosuna acilen bakmalıdır! Evet, herkese yetecek kadar ürün üretilmiştir ama 1.4 milyar insan aç . Neden? Çünkü Kapitalizmin amacı dediğiniz gibi herkes için refah bir hayat olmadı hiçbir zaman. Kendimizi kandırmayalım. Dediğimiz gibi ETİK yok! Ve bunun yokluğu olmadığını iddia ettiğiniz vahsilesmenin hayat bulmuş hali. Bu bir "romantizm" değil. Gerçek
@@esma1456 ne yazık ki kapitalizm ve emperyalizmi karıştırıyorsunuz. İkisi farklı olgulardır. Halihazırda günümüzde de süren açlık, yoksulluk gibi konular emperyalizmin doğurduğu acı gerçeklerdir. Kapitalizm demek, Avrupa demektir. Zannederim Avrupa'nın refah düzeyini reddetmezsiniz. Dünyada sürüp giden açlık ve yoksulluğun çözümü kapitalizmde değil, uluslararası sağduyuda aranmalıdır. Zira ekonomik sistemden önce sorgulanması gereken dünya kamuoyunun duyarsızlığıdır. Kapitalizme getirdiğiniz etik eleştirisi herkes için farklı anlamlar ifade edebilir. Örneğin; benim için, dediğinizin aksine kapitalizm etik kavramını yok etmez, aksine doğurur. Çünkü etik bilincinin gelişmesi için belli bir hürriyet düzeyi gerekir. Hürriyetin olmadığı yerde etik prensipleri otoritelerce belirlenenden öteye gidemez. Yani esasen kapitalizmin etiğini sorgulamanız dahi kapitalist sistemin sağlamış olduğu özgürlüğün sizdeki tezahürüdür. Kapitalizme getirdiğiniz eleştiri bilinçsiz Ateistlerin tanrı inancına getirdiği "Tanrı varsa Afrika'daki çocuklar niye aç?" argümanına benziyor. Siz de "Kapitalizm iyiyse Afrika'daki çocuklar niye aç?" minvalinde bir telakkiye sahipsiniz. Ayrıca yine bahsettiğiniz için söylüyorum: Kapitalizmin ideali yoktur. Bu sistem, insanlar kendi ideallerini kurabilsin diye vardır.
@@Abogan-ur4io kapitalizmde üretim araçları vs. yönetici grubun elinde ve bu sebeple kendi kurallarıyla kendi çıkarları için bu oyunu oynuyorlar.Bu da yozlaşmayı kaçınılmaz hâle getiriyor. (Emperyalizm ve kapitalizm farklı şeyler olsa da aralarındaki ilişki inkar edilemez, bu da bazen aralarındaki çizgileri siliklestiriyor) Etik kavramını tam tersine oluşturur dediniz ama şirket yöneticilerinin bir maden çıkarmak için Latin Amerika ülkelerinde darbe girişimi yapabilmelerine (bunu açıkça söylüyorlar zaten) ne demeli? Ki bu ufak bir örnek. Evet Avrupa kapitalist ve refah düzeyi yüksek ama zaten olay da burada başlıyor. "Amerikan rüyası"nı ele alalım mesela. Bazı halkların gereğinden fazla şeye sahip olabilmesini sağlayan sistem bunu başka halkların omzuna basarak yapıyor. Bu kadar geniş bir konuda, sadece bir yorumda ne dedigimizi açıklamaya çalışmak sizin için de benim için de zor takdir ederseniz ama umarım anlatmak istediğim şeyi genel olarak anlatabilmisimdir
@@esma1456 kapitalizm hukukla taçlandırılmadıkça, sermaye sınıfı, daima hukukun ensesinde olduğunu hissetmedikçe kapitalizm korkunç boyutlara ulaşır. Nitekim verdiğiniz örnek bununla ilgili. Bu konuda katılıyorum.
Dilara artık londradasın daha yoğunsun falan ama bu tarz bilim-felsefe ile ilgili videolardan daha çok istiyoruz... bu arada arkada çalan müziğin ismi nedir acaba?
ne zaman üçlü sarmaldan bahsedeceksin diye bekliyordumm vee bahsettin vee üstelik en çok ilgimi çeken kısmından dilin bilimin objektifliğine negatif etkisi yönünden bahsettinnnn
Görünmez toplumsal çerçeveden bakmak... Bilim felsefesini ve insan olmadaki bilişsel farklılığı, bilim ve iktidar ilişkisini herzamanki gibi çok iyi anlatmışsın. Videolarının ömür boyu devamını dilerim. Sağlıcakla kal.
Dilara hocam çok güzeldi. Dil, kültür, ideoloji, sosyoloji ve psikolojiden bağımsız bir bilim yok doğru. Aynı durum teoloji için de geçerli. Sorun, felsefenin bütün bu etki ve etkilenin süreçlerinden kendisini nasıl yalıtacağı ve bunun mümkün olup olmadığı sorunsalıdır? Bu konuda fikrinizi almak isterim. Teşekkür ederim.
Öncelikle iyi ki varsın ve kafamızdaki sorulara çağlar boyunca verilmiş bir sürü cevabı bu kadar akıcı ve keyifli şekilde dinleyebilmemize sebep oluyorsun. Bu video son zamanlarda üstüne çok düşündüğüm ve tartıştığım bir konuya dair fikrini merak etmeme sebep oldu. Öncelikle ben bir trans kadınım ve son zamanlarda kendimizi tanımladığımız cinsiyetin önüne biyolojimizin konularak karşılık verildiği bir akımla karşı karşıyayız. Doğduğumuz cinsiyetimizle uyum içinde olmayan varoluşumuz biyolojik argümanlarla bir alana hapsedilmeye çalışılıyor. Bu trans kadınların kullandığı sosyal alanlar üzerinde regülasyonlar istemeye kadar varan bir talep haline geldi ve bu alanlardaki görünürlüğümüzü tehdit ediyor. Bunun dışında T.C. özelinde kimlik alma sürecinde bütün translara uygulanan mecburi ameliyat zorunluluğu haliyle kısırlaştırılmamızı da öjeni olarak görüyorum. Bunları da sosyal darwinizm olarak adlandırmamız mümkün mü? Yoksa kendi dünyayı kavrama şeklim, öznesi, haliyle de tarafı olduğum bir konuda beni yanıltıyor mu?
Sosyal darwinizmi araştırırken her ne kadar toplumsal cinsiyet çalışmalarının bünyesinde ortaya çıkmış olsa da performative kavramını kullanmak epey işe yarayabilir gibime geliyor. Bireylerin davranışlarının içinde yaşayadıkları toplumlar tarafından organize edilmeye çalışılması insanların kimlik inşa süreçlerinde 'genlerinden' çok çok daha belirleyici. sosyal darwinizmin ortaya çıkmasının en temel nedeni bilimin (sosyal olanlar da dahil) hala çok geride olmasıdır. her geçen gün azalıyor olsa da günümüzde hala toplumsal dinamiklerin temelinde feodal ilişkiler var. Tıpkı atom bombasında olduğu gibi sosyal darwinizm de eline tutturulan keleşle ortalığı tarayan şempanzenin farklı bir boyutu yalnızca.
@Dilozof öncelikle Merhaba, videonu gerçekten çok beğendim. Biyoloji felsefesine, Darwinizm İdeolojisine ve bilimin politika ile ilişkisine kadar değindiğin konular çok bilgilendiriciydi. Ben Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümünde okuyorum ve bu bahsettiğin konulara genel olarak ilgim sosyobiyolojiyle tanıştıktan sonra oldu. Bu konu üzerine birkaç kitap ve makale okuması yaptım. Özellikle, önerdiğin İdeoloji Olarak Biyoloji, Darwin'in Tehlikeli Fikri ve Biyoloji Felsefesi kitaplarına aşinayım. Özellikle benim de kullandığım kek analojisini kullandığını görünce gerçekten çok mutlu oldum ve büyük bir ilgiyle izledim. Ben de bu okumalardan sonra fikirlerimi sunum yoluyla paylaşabilecek bir platform bulabildim. Benim iki sorum olacak: 1. Ben de indirgemecelik düşüncesinden rahatsızım ve Elliot Sober'in Biyoloji Felsefesi ve Stephen Jay Gould'un Darwin ve Sonrası kitaplarında belirttiği düşüncelerden sonra bu hisse kapıldım. Richard Dawkins'in kültürel evrim için geliştirdiği mem teorisinin de genetik indirgemecilik içeren bir model olduğu düşüncesindeyim. Richard Dawkins'in düşüncelerinde romantik bir yaklaşım hissi aldığımı da söyleyebilirim. (Gen Bencildir) Sence, bu düşüncelerin de belli bir romantizm rüzgarına kapılıp önemli kişiler tarafından dile getirilmesinin bu düşüncelerin bu kadar geniş çapta yayılmasındaki rolü nedir? 2. Stephen Jay Gould Sosyobiyolojinin olgudan yoksun birçok düşüncesi olduğu ama bu düşüncelerin zamanında çok gündemde tutulduğunu söylüyor ve bu durumun nedenini sosyobiyolojik iddiaların politik işlev güttüğüne bağlıyor. Bu konuya genel olarak katıldığını videodan anladım. S.J.Gould'un bu sözüne ekleyebileceğin farklı bir tutumun var mıdır? Her şey için teşekkür ederim. Videon da gerçekten çok güzeldi. Bu konunun üzerinde seninle daha uzun ve güzel sohbetler etmek ve tanışmak isterim. İletişimde olmak isterim. Ayrıca bu konuyla alakalı yaptığım sunuma - ru-vid.com/video/%D0%B2%D0%B8%D0%B4%D0%B5%D0%BE-xxBWH7H2p2E.html - Bu link üzerinden ulaşabilirsin. 1.saatte başlıyor. İzlemen ve üzerine sohbet etmek beni gerçekten mutlu eder. İlgin ve alakan için çok teşekkür ederim.
@@bahadrartay4666 Seninle bu konu hakkında daha fazla konuşmak isterim. Söylediklerin gerçekten çok bilgilendirici ve daha fazlasını dinlemek isterim. Farklı bir yolla iletişime geçme şansımız olabilir mi?
Öncelikle video için çok teşekkürler. Ufuk açıcı ve eleştirel bir video olmuş. Konu hakkında ben de fikrimi belirtmek istiyorum. Şimdi ilk olarak değinmek istediğim şey bilimin, çarpıtmaları ve politik söylemleri desteklemek ve beslemek için üretilen empirik bilgi bütünü olduğunu düşünmüyorum. Bilimin objektif olarak ortaya koyduğu gerçeklikleri kendi bakış açısına uyarlayandan bilim ve bilim insanları sorumlu olamaz. Fail kim? - Ellerindeki her şeyi bir koz olarak kullanmaktan çekinmeyen politikacılar ve bilimsel bilgiyi objektif kılıfından çıkararak kendi bakış açısına uyduran herkes. benim de yöneltmek istediğim bir soru var : Günümüzde postmodern bakış açısının da sizce bu tarz çarpıtmalar , devşirmeler üzerine etkisi var mıdır ? Ek olarak : Toplumsal cinsiyet, Faşizm ve öjeni gibi kavramların bilimi temellendirmeye çalışıp, indirgemeci determinist bir tavır sergilenmesi beni çok rahatsız etti.
Bilimin suistimal edilip aracsallastirilmasidir asıl problem. Zaten videoda buna değinilmiş. İdeolojilerin ve iktidarların bilimin büyüsünü kullanarak toplumlara tahakkümü söz konusu. Yoksa bazı marjinal gruplar hariç hiçbir iktidar kligi bilimi önemsiz, düşük ve günah görmez.
Dilara hanım selamlar, bu yorumu gorur musunuz bilmiyorum ama görmeniz umuduyla aklıma takılan bir soruyu sormak istiyorum: Videonun 10. Dk 55. Sn de geçen bölümünde "Marx'ın Darwin'i okuduğunu ve doğanın erekselliği fikrini ortadan kaldırması sebebiyle onu takdir ettiğini biliyoruz" şeklinde bir ifadeniz olmuş. Ama tam da bu nedenle yani doğadaki erekselliğin ortadan kalkması nedeniyle marx, darwin'in "türlerin kökeni" isimli eserini "insanlık için acı bir hicviye" olarak adlandırmıyor mu? Dolayısı ile marxın bu yorumundan, söz konusu durumun marxın çok da hoşuna gittiği, takdirini kazandığı sonucunu çıkaramadım ben. Bunu celal şengör de anlattı bir kaç programda. Dilerseniz marxın bu eleştirisinin kaleme alındığı eser adı ve sayfa sayısı hakkında da bilgi verebilirim. Rica etsem siz videonun söz konusu bölümünde yapmış olduğunuz yorumu neye dayandırarak yaptığınızı paylaşabilir misiniz? Bu konudaki bilgi eksikliğimi gidermek isterim. İlginiz ve tıpkı diğer değerli çalışmalarınız gibi böylesine güzel bir çalışmayı bizlerle paylaştığınız için kendi adıma teşekkür ederim.
özetle: evrim darvinden ibaret değildir. geçmişte 'seçilim' konusu darwinci düşünceye maksatlı bir açıdan bakılarak suistimal edilmiştir. her insan az ya da çok siyasetin içindedir bu yüzdeen bilimi sorgulamalıyız.
Kek onu oluşturan malzemelerden fazlası olamaz tam aksine pişirme esnasında su kaybeder. Eğer kast edilen belirme (emergence) kavramı ise onunla ilgili kuş sürülerinin uçarken ya da kum tanelerinin kumsalda oluşturduğu pattern lerle ilgili bir benzetme daha uygun olabilir.
xd yoğuşmadan dolayı kütlesi artar ama besin değeri değişmez. Ayrıca videoda verilen örnekte belki de anlatılmak istenen tersinirlik / tersinmezlik (reversibility / irreversibility) açısından incelersek donan karışım ısınınca eski haline döner yani tersinirdir (reversible). Pişen kek ise tersinmezdir (irreversible). Soğutsak da kimyası değişmiştir piştiği için.
merhaba, ben psikoloji bölümünü istiyorum ve bu bölümde (eğer kazanırsam) çok kitap okuyacağımı biliyorum. sizce e kitap olarak mı almalıyım kitapları yoksa fiziksel kitap olarak mı? açıkçası yurtdışına çıkmak istiyorum ileride ve tüm kitaplarım hep yanımda olsun isterim, o yüzden e kitap daha mantıklı geliyor fakat uzun süre elektronik cihaza bakarak çalışmak zor mu gelir bilemediğim için sormak istedim. ikisini de bilen, kullanan birisi cevaplarsa çok sevinirim.
Dilara selam, bu konularda çok önemli bir doktora tezi yazıldı Türkiye’de: M.Nuri Durmaz-Marx’ın Yasaları. Okumadıysan şiddetle öneririm. Bu arada Marx hakkında bir video çekecek misin?
Merhaba Dilara hanım. Anlatınız ve videonuz çok güzel dilinize sağlık. Determinizm ve indeterminizm hakkında bir video bekliyoruz. Suyun NŞA da 100 dereceye kaynaması veya dediniz gibi yerçekimi olgusu şimdinin ve geçmişin konusu biz yasalar koyarak yarın da aynı olacağını umuyoruz. Olmayada bilir. Bilim felsefesi nedir. Bilim mutlak mıdır. Sizden yeni videolar bekliyoruz. Felsefenin bilim olmadığını biliyoruz ama kaç çeşit bilgi vardır.
Bir ara toplulukla beraber muhabbet etsek fena olmaz aslında. Pandemi vs. normal görüşmeleri engelliyor tabi de herhangi bir konferans ortamında toplasip bu konularla ilgili fikir alışverişinde bulunsak fena olmaz gibi.
Felsefenin sizdeki etkisini anlatımınızda hep görüyoruz , bir tanımı söyleyip hemen geçmiyorsunuz önce ne olduğunu açıklamak istiyorsunuz, bu çok doğru bir düşünme alışkanlığına dönüşmüş sizde , boşuna felsefe önemli değilmiş demek ki 🙄🎈
beynimi yaktın kadınnnn. üç cümleyi yazabilmek için 5 kere falan durdurdum. eleştiri yorumunu yapabilmek için üzerine biraz düşünüp 2 kere daha izleyeceğim yüksek müsaadenle. ağzına sağlık kal sağlıcakla.
20:22 şu kısımlarda söylediğin şeyler bence çok doğru. Pandemi çok fazla insanda travma mı yarattı bilmiyorum ama tartışılması gereken çok fazla husus bilim düşmanlığı etiketiyse servis ediyor. İnsanlar da bu konuları konuşmamaya imtina ediyor. Son dönemlerdeki en büyük rahatsızlılığım bu
Biyoloji; eğitimden, siyasete, psikolojiye, sosyolojiye kadar bir çok sosyal bilimden temizlenmeli. İnsandan uzak tutularak, salt kendi içinde kalması gereken bir alan.
Bilim; bilinmeyeni, görünmeyeni, hissedilmeyeni; bilinir, görünür ve hissedilir hale getirebilen matematiksel bir sistemdir. Gerçekliğin gerçek olduğunu kanıtlayabilmek, yer ve zaman mekanizmasını kavrayabilmemize yardımcı olan bilim, hayatımızın her alanında yaşamımızın bir parçasıdır.
Videonun konusundan farkli olarak; hermenuetik döngü kavrami bana toplum ve iktidar arasindaki ilişkiyi hatirlatti, Foucault un iktidari tanimlarken "Iktidarin topluma direkt mudahale etmedigi toplumun halihazirda varolan iktidari kendi icinde yeniden ürettiginden ve aralarindaki karsilikli dönüşümden bahseder, iktidar ve toplum arasinda da "hermenuetik döngü" den bahsedebilir miyiz? diye dusunmedim degil, sevgilerimle.
Mesajları okuyor musunuz bilmiyorum,anlattığımız konular çok güzel ,izlemek istiyorum ama benim bir isteğim var,ben 64 yaşındayım,dinlemekle konuyu takip ederken zorlanıyorum, illa ki yazılı okumam lazım, dikkate alırsanız sevinirim,tşk
Oterite geçmişde dine ve dini figürlerin görüşlerine referans vererek kendini meşrulaştırma amacındayadı. Şimdi dinin düşüşü ardından aynı amaç bilime yüklendi. Değişen bir şey yok.😞
En sonda bahsettiğiniz bilimin politikayla ilgisi konusunda Yuval Noah Harari’nin Hayvanlardan Tanrılara Sapiens kitapında ‘Bilim ve İmparatorluğun Evliliği’ adlı bir bölüm var.
Evrim kuramı sadece canlıların türleşmesine indirgenemez, evrim kuramı cansızlık dahil, jeoloji dahil, sosyoloji dahil her alana uygulanabilir hatta yapay zekaya bile. Günümüzde yazılımcılar evrim kuramını oldukça etkin bir şekilde kullanmaktadır..
Bilim sizin de söylediğiniz gibi para gerektiren bir uğraştır, bu yüzden bilime yatırım yapan insanlar arasında karşılıklı çıkar söz konusudur. Bu yüzden kendini devam ettirebilmesi için politikaya hizmet etmesi şart olmasa da bir şeylere (mesela ekonomiye, özellikle günümüzde şirketlere) hizmet etmesi gereklidir. Günümüzde bu konuda yapılan çalışmalar ne işe yarayacak diye düşündüğümüz çalışmalar eninde sonunda hayatımıza bir yerden dokunuyor.
@@gatts362 hezarfen kisaca münevver olan kişi diyebiliriz, tekdüze olmayan eklektik biridir. Tam anlamıyla Da Vinci kusursuz bir elitdir. (kendi alanı dışında başka alanlarla da haşir neşir olan, birikimini kanıtlanmış alanlara burnunu sokabilen insanlar diyebiliriz
@@klytemnestra dostum Hezarfen bir sıfat ve farklı alanlarda engin bilgisi olan kişi demek yani da Vinci bir hezarfendir..Hezarfen Ahmet celebiden bahsediyorsun sen hezarfeni adamın ismi sanmissin fakat aslında sıfatı tıpkı evliya katip vs gibi dönemin unvanlarindan
Hocam merhaba . İnsanlar neden en ufaktan da olsa birilerinin ideolojiye kapılmasından korkar. Yada insan neden bir ideolojiye kapılır. Neden savaşlar iki doğru arasında çıkar ?
Çok 'ta güzel bir soru. Istisnasız herkes doğayı,olayları,olguları yorumlarken bilerek yada bilmeyerek bir ideoloji,'ye yaslanir. Çünkü tutarlı yada tutarsız bütünsellik ancak öyle oluşur. Sistem ideologları bunu üstünü örterek yapar. Sistem karşıtları daha aleni yapar. Sistem ideologları ıdeoloji kelimesine bile garezle yaklaşırken aslında köküne kadar ıdeolojik davrandıklarını bal gibi bilirler. Ancak her türlü ayrışma onların egemenlik alanlarının daralmasına yol açtığını bildiklerinden ıdeoloji kavramını degersizleştirmeye çalışırlar.
zekanın ne olduğunu ve daha zeki olması gerektiğini anlayan bir bilinç durdurulamaz.. çözülemez dediğimiz şeyler sadece zaman meselesi.. mutlaka bir gün gelecek, makineler hükmedecek..
