Тёмный

Frankenstein - Mary Shelley // konuk Afşin Kum // Deniz Yüce Başarır ile Ben Okurum 

Deniz Yuce Basarir
Подписаться 6 тыс.
Просмотров 337
50% 1

Kim bilir kaç Frankenstein filmi izlemişimdir! Tiyatro oyununu da seyrettim. Hatta pandeminin o sıkıntı veren karantina günlerinde, İngilizlerin meşhur National Theater grubunun iki ayrı "cast"la sahnelenen oyununda Benedict Cumberbatch’i hem Victor Frankenstein hem Yaratık olarak bile seyrettim. Tabii televizyon ekranlarından. Şimdi kallavi bir itiraf geliyor: Fakaaaat bugüne kadar hiç okumamıştım Frankenstein’ı. Elbette metnin bizim beyazperdede, sahnede gördüğümüzden fazlasını içerdiğini biliyor, görüyordum çeşitli yazılarda. Daha derin bir okuma serüvenini hak ediyordu eser. Bir edebiyat karakteri popüler kültürün nesnesi haline geldiğinde, nasıl ruhundan sıyrılıp sadece bir görüntü, bir suret olarak kalır, bunu da şu kısacık ömrümde bile (gülmeyin, bozuşuruz) sık sık deneyimlemiştim tabii ki. Ah neler gördü bu gözler! Filmler, diziler kimleri kimleri indirgemedi ki bir suretcana. Ama işte okumak istediğim bu kadar kitabın arasında bir türlü sıra gelmemişti Frankenstein’a.
"Ben Okurum"da seçimler çok farklı şekillerde gerçekleşebiliyor, daha önce de anlatmıştım galiba. Bazen konuklar, benim önerdiğim kitabın yerine ‘acaba şu mu olsa?’ derse eğer benim de kafama yatarsa hiç ikiletmiyorum, kabul ediyorum hemen. Bu kez de öyle oldu. Geçtiğimiz yıl Netflix’te beğenerek izlediğim "Sıcak Kafa" dizisinin uyarlandığı romanın yazarı Afşin Kum ile bir distopya konuşmaktı niyetim, o da zarif kişiliğine yakışır bir tavırla, önerime ‘olur elbette, onu da konuşabiliriz ama Frankenstein’a ne dersiniz?’ deyiverince, önce bir düşündüm, sonra heyecanlandım ve bir eksiğimi kapatacak olmanın hevesiyle kolları sıvadım. Kitabı okuma serüvenim de farklı gelişti. Önce Storytel’den dinlemeye başladım, sonra basılı bir versiyonuyla bitirdim, bölümü hazırlarken başka bir basılı versiyonundan daha yararlandım. Neyse bu detayları bölüm sonunda veririm zaten. Yani Frankenstein zamanının ötesinde bir metin olma özelliğini bana da aşıladı. Ben de sayesinde alışkanlıklarımın ötesinde bir okuma deneyimi yaşadım.
Bu fazla kişisel başlangıçtan sonra Mary Shelley’in henüz 19 yaşında genç bir kadınken kaleme almaya başladığı ve 1818 yılında 21 yaşındayken de yayımladığı, şu meşhuuur Frankenstein’ı konuşmaya başlayalım artık sevgili Afşin Kum ile. Yoksa ben dinlerken nerelerde yürüdüğümü, okurken hangi kahveyi içtiğimi falan anlatacağım. Yazık size!
“Kasvetli bir Kasım gecesinde, zahmetlerimin meyvesini karşımda buldum. Neredeyse ıstıraba varan bir endişeyle, önümde yatan cansız şeye bir kıvılcım zerk edebilmek için canlandırma araç gereçlerimi etrafıma dizmiştim. Saat sabahın biriydi. Yağmur damlaları kederle pencere camlarında pıtırdıyordu ve mumum sönmeye yüz tutmuştu ki, o an, yarılanmış ışığın o ölgün parıltısında, yaratığın donuk sarı gözünün açıldığını gördüm. Zorlukla soluk alıp veriyor ve çırpınır gibi uzuvlarını oynatıyordu.
Bu facia karşısında hislerimi nasıl anlatmalı, onca zahmetle ve özenle vücuda getirdiğim o berbat şeyi nasıl tarif etmeliyim? Uzuvları orantılıydı ve yüzünü oluşturacak parçaları güzellerinden seçmiştim. Güzel! Ulu Tanrım! Sarı cildinin altından kasları ve damarları görünüyordu. Parlak siyah saçları gürdü, dişleri inci beyazıydı ama bu gür ve sağlıklı kısımlar, boz yuvalarıyla neredeyse aynı renkteki sulu gözleri, pörsük yüzü ve kıvrımsız kara dudaklarıyla olsa olsa daha da iğrenç bir zıtlık yaratıyordu.
Hayattaki bu tür münferit kazaları, insan duyguları gibi kolayca değiştirme gücünüz yoktur. Neredeyse iki yıldır, sırf cansız bir bedene can verebilmek için didinip durmuştum. Bu yüzden istirahatimden, sağlığımdan olmuştum. Bunu büyük bir şevkle arzulamıştım. Oysa her şeyi tamamladığım şu anda, düşlenen o güzellik kayıplara karışmıştı ve yüreğim dehşetle ve tiksintiyle doluydu. Yarattığım varlığın görüntüsüne katlanamayıp, apar topar odadan çıktım ve uzun süre, uykuya dalmayı başaramadığımdan, yatak odamda volta atıp durdum. Sonunda bitkinliğim, daha önce de katlandığım duygu karmaşasına galip geldi ve kendimi giysilerimle yatağa atıp, kısa süreliğine de olsa tüm olanları unutmaya çalıştım. Ama nafileydi. Uyumasına uyudum, ancak korkunç rüyalar asla huzur vermedi. Rüyamda Elizabeth, dipdinç, Ingolstadt sokaklarında yürüyordu. Onu görünce çok sevinip şaşırarak, ona sarılıyordum, ancak dudaklarına ilk öpücüğü kondurduğum anda, o dudaklar ölü dudağı gibi morarıyor ve yüzü değişmeye başlıyor, o zaman kendimi annemin ölü bedenine sarılmış halde buluyordum. Annemin vücudu kefenle sarılıydı ve kumaşın kıvrımları solucan kaynıyordu. Dehşetle uykumdan uyandım.”
#benokurum #denizyücebaşarır #frankenstein #maryshelley #afşinkum #sıcakkafa

Опубликовано:

 

17 апр 2024

Поделиться:

Ссылка:

Скачать:

Готовим ссылку...

Добавить в:

Мой плейлист
Посмотреть позже
Комментарии : 2   
@sunamete4094
@sunamete4094 3 месяца назад
İlk beğeniyi yapmak ne güzel, bu eşsiz program için 🍀❤🦋
@aysemeralgoker
@aysemeralgoker 3 месяца назад
Далее
КАК Я ЭТО СДЕЛАЛА?
00:13
Просмотров 423 тыс.
Аминка ❤️
00:16
Просмотров 827 тыс.
Jenny Erpenbeck (Türkçe)
27:25
Просмотров 386
mormon
26:39
Просмотров 77 тыс.
BÜYÜ KİTAPLARININ TARİHİ
14:56
Просмотров 35 тыс.
КАК Я ЭТО СДЕЛАЛА?
00:13
Просмотров 423 тыс.