• İnançların bizden beklediği şey onlara saygı duymamızdır ve onlara saygı duymalıyız/duyuyorum. • Kur’an’ı kendi çağının bir aynası gibi göreceğiz/okuyacağız. (antropolojik ve sosyolojik okuma) • İslam inancı ile düşüncesini birbirinden ayırıyorum. İslam inancını bir eleştiri konusu yapmıyorum. İslam düşüncesini yapıyorum. Eleştiriler düşünceye yönelik yapılır, inanca yönelik yapılmaz. • Ben inançlarımı düşünce olarak öne sürdüğümde başkalarına inançlarımı eleştirme hakkı doğar. • Erkek çocuklarını sünnet etme geleneğinin ne hadislerde ne de ayetlerde sarih bir nassı vardır. Sünnet uygulaması çok güçlü bir âdet olarak bu zamana gelmiştir. Sünnet geleneğinin, Yahudilik'de ve İslam’da, Hristiyanlıktaki vaftize benzer güçlü bir işlevi vardır. Sünnet çocuğun küçüklükten itibaren istikametini belirlemek gibi bir misyona sahiptir. • İnançlar/imgelem, düşünceye dönüşmek ister ama bunu başaramaz. Ama bu inançların bir meyli ve en tabii hakkıdır. Ör: Şiir, bir düşünce olarak ne kadar telakki edilebilir? • “İnsanı sevmeli” ve “yaşlılara hürmet etmeliyiz” gibi öznel kanıları ussal olarak temellendirmek/açıklamak zordur. Çünkü bu bilgileri us kanalıyla değil şifahi yolla, genel kanılar ve duyu düzeyinde öğreniyoruz. Ör: Ekmek kırıntısına basmak meleğe basmak gibidir. • İnanç konusunda usu/aklı devreye sokabileceğimiz bir imkân kolay kolay ortaya çıkmaz. İnançlara eleştiri yöneltilmesi bana hep bir haksızlık olarak görülmüştür. İnanç ne kadar saçma olursa olsun, inançlar inanç olarak ona inananları bağlar. • İnançların kanıta ihtiyacı yoktur. İnançlar kanıta ihtiyaç duydukça çözülmeye başlar. • Fıkra: Bir delikanlı “Ben Allah’ın varlığına dair 1000 tane kanıt buldum amca” demiş. Bir sûfi de “Demek ki senin Allah’a dair 1000 tane şüphen varmış evladım” diye mukabelede bulunmuş. • İnançlar düşünceye dönüşmek ister ve düşünceye dönüştüğünde onlara yönelik eleştiri hakkı doğar. • Düşünceyi değerli kılan eleştirilebilir olmasıdır. Düşünce inanca göre daha ileri bir safhayı ifade eder. • Fıkıhta kimse kafir olmaz. Hukuki konularda tartışmak kelâmi konularda tartışmak gibi değildir. • Geçmişten günümüze kadının ve erkeğin yükümlülükleri nelerdir, roller nasıl dönüşmüştür? • Antik Arap toplumu köleci, göçebe, ümmi (okuma yazma bilmeyen) ve çöl şartlarında şekillenen bir toplumdu. • Kadın meselesi hukuki, toplumsal, siyasi ve antropolojik bir konudur. Teolojik bir konu değildir. • İslam hukuki/toplumsal konularda devrimci değil muhafazakardır. Ancak İslam tevhit ve ahiret inancı konularında devrimcidir. Cahiliye Arap toplumu fatalist ve materyalist bir toplumdu. İslam onları tevhit ve ahiret konularında değiştirmiştir. • Kuran’ın müşrikler tarafından en çok tepki çeken ayetleri ahiret ve tevhit konuları ile alakalı ayetlerdir. • Kur’an’da Tanrı’nın varlığına dair kanıt olan tek bir ayet yoktur. Konuşan bir Tanrı ayrıca ben varım demez. Mesele Tanrı’nın varlığı değil, O'nun iktidarının/kudretinin paylaşımı sorunudur. Kur'an’da doğaya dair temellendirmelerin tamamı Tanrı’nın kudreti ile alakalıdır. Çünkü şirk esas olarak Tanrı’nın kudretini yanlış yorumlamaktan ortaya çıkar. Tevhitte amaç Tanrı’nın kudretini tek bir elde toplamaktır. Bu yüzden argüman zenginliği açısından Kur'an’a dayanarak bir ateistle kolay tartışılamaz ama müşriklerle tartışılabilir. • Ahiret, nübüvvet ve tevhit = Usulü'd-Din = Usul-ü Selâse = Teoloji = Kelam • Ciddiyetin en önemli kanıtı özendir. • Talepkâr ile heveskârı ayıran şey çabasıdır. • Din buna cevaz verse de modern yaşam çok evliliğe izin vermez. • İnanca dair konuların kamu önünde tartışılması Türkiye’de siyasal saiklerle yorumlanıyor ve siyasi polemiklerin konusu oluyor. Türkiye’de din meselesi, inançsal değil siyasal bir sorundur. • Antropologlar çok eşliliği yerleşik hayata geçmenin bir sorunu olarak yorumluyorlar. Kadın avcı-toplayıcı toplumlarda erkekle mülkiyet edinme konusunda rekabet edebiliyordu ancak tarım toplumunda avantaj erkeğe geçti. Öküz ile sabana erkek el koydu. Sonraki dönemlerde kadın hep hakkı yenen bir pozisyona ötelendi. İkinci sınıf bir vatandaş olarak görüldü. Hatta kadının insan olduğuna bile inanılmak istenmedi. • Tarih boyunca kadınların yükümlülükleri/sorumlulukları, haklarından hep daha fazla olmuştur. • Hesiodos’un Theogonia’sı - İşler ve Güçler • Tanrı insanı cezalandırmak için kadını yaratmıştır. Doğuda da bu inanç böyledir. Ör: Önce Adem vardı. Kadın Adem’in kaburga kemiğinden yaratılmıştır. • Luther, Papa’nın kutsal kitabı yorumlama yetkisini bütün Hristiyanların hakkı olarak görmüştür. Ona göre herkes Kitab-ı Mukaddes'i ana dilinde okumalı ve anlamalıdır. Ancak bu durumda kutsal kitaplar hakkında ne kadar mümin varsa o kadar yorum ortaya çıkacaktır. Bu otoritenin yokluğuna yol açar. İslam dünyasının durumu da şuan böyledir. • Avcı-toplayıcı toplumdan yerleşik hayata geçildiğinde mülkiyet rejimi erkeğin elinde geçti. • İnsan politikondur, medenidir, sivildir. Yani insan şehirlidir ve bir topluluk halinde yaşar. • Aristo’ya göre insanın mümeyyiz sıfatı konuşmaktır. • İnsan doğası gereği konuşur ve dinler. Hayvanlarda phonetique (ses/işitme) vardır, logos (kelam/konuşma) yoktur. (NOTLARIN DEVAMI AŞAĞIDA)
• Yazı ve para olmasaydı us ve felsefe ortaya çıkamazdı. • Yunanlar yazıyı Fenikelilerden almıştır. • Kadın mülkiyetten azade bırakıldı. Efsaneleri ve tarihi erkek yazdı. Değerleri erkek koydu. Aile/aşiret erkeğe aitti. Erkek reisti/kavvamdı. • Kadın peygamber var mıydı? Neden yoktu? Hz. Meryem, Belkıs vs. • Yunanlıların ilk şairi Homeros’tur. (M.Ö. 8) • Arapların ilk şairi İmru’l Kays’tır. (M.S. 6) • 1:03:00 Arapların toplumsal özellikleri İslam ile mi değişti? İman, köleliğe mani olmuş mudur? • 20. Yüzyılda bile Üsküdar’da köle pazarlarının olduğundan bahsedilir. • İlkel toplumlarda aile, erkek merkezli dikdatöryel bir yapıya sahiptir. Erkek ailenin sahibidir. • Mülkiyet eşitlendiğinde ailedeki dengeler de eşitlenir. Erkek egemen bir toplumda kılıcı ve sabanı kim elinde tutuyorsa aile ona aittir. • İslam köleliği ortadan kaldırmadı, hiçbir din kaldırmadı. • Köleci, göçebe toplum vasfı İslam ile beraber azar azar değişime uğramıştır. Tamamen ortadan kalkmamıştır. • 1:11:40 Araplarda okuma yazma bilenler: Muaviye, Amr bin Ass, Mugire bin Şube, Ziyad bin Ebihi (Arap tarihinde en zeki adamlardan biridir), Haccac bin Yusuf ez-Zalim • Devlet kurulduğunda Hz. Ömer zamanında okuma yazma bilen neredeyse yoktu. • 01:17:00 Ümmi toplumun vasfı ne zaman değişti? Kuran neyin üzerine yazılmaktaydı? • (İlkel) bir toplumun içinde kadına verilen hakları anlamaya çalışıyoruz. • 1:28:15 Kuran’daki cennet tasvirlerini sosyolojik ve antropolojik bir veri olarak yorumlamaya çalışalım, bir inancın konusu olarak değil. • Leone Ceatani - İslam Tarihi Kitabı: Ebrehe'nin ordusundaki filler Afrika'dan mıydı yoksa Hindistan'dan mı? • Montgomery Watt - Muhammed’in Mekke'si Kitabı: Kuran’daki gemi örneklerinde hiçbir zaman kaptan ve tayfalar varsayılmıyor. Kuran’ın üslubunda, anlıyoruz ki bir yolcunun bakış açısı var. Kaptanın, tayfanın ve gemi sahiplerinin bakış açısı yok. • 1:31:40 Cennet tasvirlerine yaklaşım biçimine dair • Kuran’ın kozmolojik ve sosyolojik görüşü ne düzeydedir? 7.yüzyılda ortaya çıkan bir metinde 7.yüzyıla ait olmayan bir kozmoloji ve sosyoloji anlatısı var mıdır? • 1:34:40 İslam öncesi ve sonrasında: evin reisi, evlenme yaşı ve mülkiyete aidiyet değişmemiştir. • Hz. Aişe'nin, Hz. Peygamber ile 6 yaşında evlendiği ve 9 yaşında gerdeğe girdiği kabul edilir. • Tırmızi'den naklen Hz. Aişe: "Ben peygamber ile evlendiğimde küçük bir cariyeydim." • Arap coğrafyalarında kızların evlilik yaşı hâlâ 9-10 olarak kabul edilmektedir. • Bir erkek istediği zaman bir kadınla evlenir ve istediği zaman boşanabilirdi. • Cennet’te her şeyin en ideali vaat edilmiştir. Cennette erkeklere vaat edilen hurilerin tasvirleri çocuk yaştadır. "Göğüsleri tomurcuklanmış huriler" çocuk yaştaki bir kızı simgeler. • Cezalar da idealize edilmiştir. Ör: Derilerin yüzülmesi. • Bir erkek açısından en büyük haz cinsellik olarak idealize edilmiştir. • İslam hukukunda buluğa erme yaşı regl/hayız ve ihtilam olarak tanımlanmıştır. Yani üreme yeteneğinin kazanılmış olması evlemek için yeterlidir. • Aristo’ya göre evlilik için baliğ olmak biyolojik düzeyde değil akli düzeyde gerçekleşir. Ona göre akl-ı bağli olmak, üreme yeteneği kazanmak demek değildir. Aristo'ya göre 35 yaş erkeğin evliliği için ideal olandır. • Muhsan: Özgür kadın demektir ancak muhsan ya babasının ya da kocasının himayesinde olan kadındır. Kadını evlendirmek babasının yetkisindedir. • Antik toplumlarda kadınlardan devlet başkanı olur mu? Neden kadınlar devlet başkanı olamamıştır? • 1:49:05 Kadının boşama hakkı yoktur. Sadece boşanmayı isteme hakkı vardır. Bir kölenin ayrılma hakkı olmadığı gibi bir karının/kadının da boşama hakkı yoktur. Çocuklar erkeğe aittir. • Kadının erkeğine cinsel alanda, mirasta, tanıklıkta, evlenme ve boşanmada itiraz etmek hakkı yoktur. • Rivayetlere göre Hz. Peygamber’in eşlerinin toplamının sayısı 30 ile 60 arasında değişmektedir. • Modernistler, savunması güç olan her şeyi inkâr ediyorlar. Uydurulduğu iddia edilen rivayetler neden uydurulmuş ve kitaplara geçecek kadar neden değerli bulunmuştur? • 1:57:30 9. Yüzyıl - İbn Kuteybe - Te'vil-i Mutelifi’l-Hadis: Akla aykırı, çelişkili görünen hadisleri te'vil eden bir kitap. • Uydurma hadislerin tedavüle sokulmasının nedeni peygamberin ikna gücünden yararlanmaktır. • Cennet ve cehennem idealize edilmiş ödül ve cezaların tasviridir. Ahiret tasvirindeki ögeler o coğrafyanın, kültürün ve tarihin en sevdiği ve nefret ettiği ögeleri temsil etmektedir. • 2:00:58 Çocuk yaşta evlilik ve ertelenmiş cinselliğe dair • Dinle alakalı bırakalım en küçük bir eleştiriyi, en ufak görüş farklılıkları bile siyasal olarak mahkûm ediliyor. • 1500 yıllık İslam hukukunda Nisa Suresi evlenme hukukunun bir parçası olarak ele alınmıştır. • 2:13:00 Arapça’da dörde kadar demenin dilsel/linguistik olarak daha sarih yolları vardır. Tanrı evliliği dörtle sınırlandırmak isteseydi bunu daha kati ve açık bir surette Arap dilinin imkanları ölçüsünde pek tabii yapabilirdi. "İkişer, üçer, dörder" ifadesi bir sınırlandırma manası taşımamaktadır. • Araplarda evlenilecek kadınlara sınırlama getirmek gibi bir olgu yoktu. Evlenilecek kadınlara sınırlama getirmenin dayanağı nasslar değil ulemanın içtitihadıdır. • Peygamber ayrıcalıklarda değil fedakarlıklarda istisna tutulabilir. Çünkü peygamber maddi değil manevi bir önderdir. Peygamberin ayrıcalıklar konusunda istisna olması etik değildir. • Peygamberin istisna tutulduğu durum çok eşlilik konusunda değil, hibe edilen kadınlarla alakalıdır. • 2:25:00 10 karısı olan sahabeye 6 eşini boşaması istendiğine dair rivayetler vardır. • Bu rivayetler, o dönemde kadınları kolayca boşamanın adalet açısından bir problem teşkil etmediğini gösteriyor. Peki boşanan bu kadınların durumu ne olacak? Hakları nasıl teminat altına alınacak? • İstifraş: Sınırsız cariye ile birlikte olma özgürlüğü ve hakkı • Bu toplumsal şartlar altında dört kadınla evlilik sınırının bir hikmeti olamaz. • Kur’an’da çok eşlilikle alakalı sınırlamaya yönelik bir ifade yoktur. Arapçanın semantiği ve peygamberin örnekliği de bu yorumu desteklemektedir. • Zıhar yapmış bir sahabenin örnekliğinden yola çıkan ulema oruç bozmanın cezasını 61 gün oruç tutma olarak tayin etmiştir. Amaç sedd-i zerai'dir. Ancak bu hüküm haksız sonuçlara yol açabilir. • Tarihten bu yana dünya nazarında en büyük köle pazarlarının İslam dünyasında kurulduğu görülebilir. • Cariyeler kadından sayılmamıştır. Cariye bir metadır/maldır. Alınıp satılır, onlarla nikahsız ilişkiye girilebilir. Avreti erkeğin avreti gibidir. Cariye göbeğinden üstünü örtemez. Çocuğu olursa azat olur ama çocuğu mirasçı olamaz.
@@anlamnyitirdihayat2584 Bir kısmı literal notlar, bir kısmı mana gözetilerek alınmış notlar. Konuşmayı kendi cümlelerime çevirerek anladığım kadarıyla not aldım. Bire bir aynı olmasa da cümlelerin kast ettiği anlam hocanın muradıyla büyük oranda örtüşüyor olsa gerek.
@@KitaplarKelamlar bi solukta okudum.bende buaralar kadının yerini çok sorguluyorum.ikinci sınıf mi varlığı erkeğe mi dayalı kadin erkegin yardımcısı mi kendi hayatımdan da yola çıkarak adalet arıyorum islamda kadına dair ama çok çelişkiler var içimdeki hakkaniyet duygusu tatmin olmuyor
inançlar daima doğru olan şeylerdir onlar sorgulanmaz. Sorgulamak usla düşünerek yapılır ve sonucu bir inanç unsuru olmaz belli kanılara varılır. Ve bu kanılar daima yeniden sorgulanabilir.
Aylarca sürecek okumalardan sonra edinebileceğim bilgileri üç saate yakın süren doyumsuz anlatımınızla edinebiliyorum. Emeğinize sağlık. Çok teşekkür ederim değerli hocam.
Bu akşam anlattığınız bazı konuları senelerdir değişik ortamlarda gündeme getirdim. Ve ne yazık ki görmemekte inat edenleri değiştiremeyeceğimi anlayıp,konuşmaktan bile vazgeçtim. Çabanızı o nedenle çok takdir ediyorum. Umarım sizin sayenizde bir kaç körün daha gözü açılır.
@@belginruzgar6130 Dücane Bey'in kelimeleri kullanırken ne kadar dikkatle seçmeye çalıştığı ortada değil mi? Mağara benzetmesi belli bir kısma hitap etmiyor, ucu açıktır. Dileyen insan onda anlam arar, kendini geliştirmek isteyen insan anlam çıkarır. Bu kelimenin vereceği rahatsızlık onu savunmaya itecek şekilde etki etmez. Belli bir kişiye veya kitleye hitap ederken, onlara kör olduklarını söylemek mi etki yapar yoksa ''görmek nedir?'' diye açmaya çalışmak mı? ''Körlük gibi'' deseydiniz bile kabulümdü ama direkt çok saldırgan duran ''Kör'' kelimesini nasıl kabul edebilirim ki? Şu anki yazacağım cümleleri, size saldırmak için yazmayacağım. Lütfen kötü niyetle yazdığımı düşünmeyin. Yazdığınızın bende uyandırdığı hissiyatı söylemek istiyorum. ''Böylesiniz!'' demek, amacım değil. Bana hissettirdiğiniz şey, gözünüz açık olduğundan veya açık olduğunu zannetmenizden kaynaklı bir kibir var sizde. Bir tek ''Kör'' kelimesini kullandığınız için bu yazıyı yazmadım. Sosyal medya bu yazılarla dop dolu, herkese düşüncemi anlatma çabasına girsem zamanım yetmez. Size yazmamın nedeni ise, Mağara Alegorisi'ni arkanıza alarak bu kelimeyi kullandığınızı söylemenizden kaynaklıydı. Aynı din adamlarının, Kuran'ı arkasına alarak kendini haklı çıkartmaya çalışma çabaları gibi geldi. Son kez net şekilde açıklayayım ''Siz böylesiniz'' DEMİYORUM. Sadece bu yazılarınızı okuduğumda bende uyandırttığınız hissi, yargıyı söylüyorum.
Dücane Bey bunları daha önce anlatmıştınız. Anlamak istemeyenler için değişen bir şey olmayacağını düşünüyorum. Olsun, yeni dinleyenler olabilir. Çok çok açık ve anlaşılır şekilde anlattınız meramınızı, teşekkür ederim. Bu arada görüntü ve ses harika....
Sozun yalınlığı onu degersiz kılmaz.Bir zuccaciye dukkanında yurur gibi kırıp dokmeden dip koşe gezebilmeniz o yıllardır emek verdim dediginiz duşunme azminizin bir sonucu olsa gerek.Detay detay...işte herşey detaylarda gizli.Düşunmeyi hayal kurmakla bir tutan egitimsiz biri bile bu konuşmayı dikkatle dinlediginde anlayacaktır.Tebrik ederim.
@@muhammetbalc306 İcat mı yapıyorsunuz? 1400 yıldır İslamın uyguladığı şeyin yerine ne getiriyorsunuz. Beşik kertmesi yok muydu? Sizinle aynı ırktanmıyız bilmiyorum ama aynı ırktan olduğumuza beni de utandırdınız insanları da, siz kimi kandırıyorsunuz yahu... Elek gibi zaten hangi deliği kapatabileceksiniz, Bir birinizin yüzüne nasıl bakıyorsunuz.. Şindi sen, Abdülaziz bayındır İslamı bilmiyor dedin, Mustafa Öztürk bilmiyor dedin, Ebubekir sifil bilmiyor dedin, Cemaatler tarikatler İslami bilmiyor dedin, Diyanetin Profesörleri bilmiyor dedin, Cübbeli ve İsmail ağa cemati bilmiyor dedin ve en son da Dücane Cündioğluna cahil dedin.. Mekkedekiler Bağdattakiler Şamdakiler Tahrandakiler bilmiyor bi sen işi çözdün yani. Ne ayaksın? Bir açıkla.
Türk soyundan gelenek ve göreneklerinden gelen bir toplumun , arap kültürü ve arap halklara gelmiş dinlerce dönüştürülmüş bi topluma dönüşümü😞 bitmek bilmeyen bir ızdırap. Bugün burada arap kültürünü konuşup öğreneceğimize, Türk kültürünü konuşuyor olabilmeyi öyle çok isterdim ki😞
Türk kültürünu yasama misyonunuz varsa şayet Mogol steplerinde spritüel ayinler eşliğinde göçebe ve bozkır yasantinizi devam ettirin. Tabii bulunduğunuz süre zarfinca göçebe yaşamın zorluklarını görecek yerleşik yasantinin ve Arap kültürünün önemini anlayacaksiniz.
@@ei4le670 lerde araplar türkistana cihad diyerek geldiğinde Türkler yerleşik medeniyet kurmuştu. Talkan curcan katliamlarına bak. Yaylak veya yaylacılık bugün bile var.
Görüntü ve ses muhteşem, ayrıca tv de yapılan program atıştırmalık gibi bir şey, ama bu tip videolar Halil İbrahim sofrası gibi tıka basa beslendiğimiz videolar oluyor, en azından benim için böyle diyebilirim, emeğine, yüreğine, aklına sağlık hocam, Allah ziyade etsin, geçmişlerine rahmet.
Sizi dinlemek çok değerli ve öğretici benim için. Bir kadın olarak çok sorguladığım ancak küfre girme korkusuyla mesafeli durduğum konular idi anlattiklarınız. Mükemmel ve doyurucu bir sohbetti. Teşekkür ederim.
Hocam Montgomery Watt dil açısından en üstün edebi eserin Goethe’nin Faust’u olduğunu Kuran’ın dilinin Faust’tan da üstün olduğunu söylüyor . Ernest Renan arap toplumunu incelerken geri kalmışlıklarının nedenlerini açıklıyor ama arap dilini olumlu anlamda ayrı bir yere koyuyor . Sizin bir videonuzda 20. yy dil felsefesi yüzyılıdır ve arapça bu şekilde incelenmeliydi minvalinde sözleriniz olduğunu hatırlıyorum ve yine youtube üzerinden gelen bir soruya felsefe için yunanca ve arapça öğrenmelisiniz şeklinde tavsiye verdiğinizi anımsıyorum . Sorum şu şekilde okuma yazma bilmeyen göçebe bir toplumun dilinin bu mesabede gelişmiş olmasının sebebi nedir ?
16.dakikada, fıkhı meselelerde konuşmak insanı kafir yapmaz diyorsunuz. Konuşulan mesele hakkında açık bir ayet varsa ve bu ayetin aksi söyleniyorsa kişi ayeti reddetmiş olur ve ayeti reddeden dinden çıkar. Mesela, namazdan önce abdest almaya gerek yok diyen kişi dinden çıkar. Fıkhı olan her mesele tartışmaya açık değildir, önemli olan hangi meselede ne söylediğinizdir. 27-28. dakikada, O günkü Arap toplumu Peygamberlik müessesine yabancı değil bunu yadırgamıyorlar diyorsunuz. Lakin Kur'an'da bunu yadırgadıklarına dair çok sayıda ayet var. İsra 94'te 'Allah elçi olarak bir beşer mi gönderdi' dedikleri nakledilir. Nahl 43'te 'Biz senden önce de peygamberler gönderdik bilmiyorlarsa bilenlere sorsunlar' deniyor. 40. dakikanın sonunda, çok eşlilik meselesi hakkında 'konuştuğumuz mesele hukuki mesele tarihsel mesele, inançlarınızla alakası yok' diyorsunuz. Ama Müslümanların neredeyse tamamı Nisa suresi 3. ayetin, tarih üstü ilke içerdiğine inanıyor bu yüzden bu mesele inanç meselesidir. Bir Müslüman için, tevhid ahiret nübuvvet dışında kalsa da, Kur'an metninde yer alması itibariyle diğer şeyler de kabul edilmek durumundadır.
Fatih bey haklısınız. Ancak tek bir Müslüman dahi yok ki Kuranı yalanlamamış olsun.. Müslüman kul hakkı yemez diyenler, Müslüman çalmaya gasbetmeye, başkasının alın terini helali hoş olarak yemeye karşıdır diyenler Kurana aykırı düşüp kafir oluyorlar. Kuran dolayısıyla İslam iyidir diyenler Kafir olmuşlardır zaten...
7.yüzyıl Hicazını 21.yüzyıl aklı ve paradigmaları ile okuyup, üzerinde tepineceğimiz keşfedilmeyi bekleyen daha çok konu var...Antropoloji ve Sosyoloji ise ambalaj..Dinleyici de var...Bekliyoruz ....
Şimdi gelelim dediğinde dakikaya baktım: 43 dakika 13 saniye. Başka biri olsa sabredemezdim ama hocanın girişi bile ayrı bir ders konusu. Genel bakış için oldukça faydalı. Eski mahallemiz yıkıldı, bu net. Şimdi ne yapacağız hocam?
Üstad'ın tesbitleri doğrudur, her şey bir yana dursun, Nisa 3 ayetini bağlamıyla birlikte değerlendirdiğimizde oradaki "ikişer, üçer, dörder" ibaresi tahdid değil taaddüd ve teşvik anlamı kazanır; zaten halihazırda Üstad'da 20 yıl önceki yazılarında bunu belirtip temellendirmiştir. Bu videoyu izlemeden önce bu konuya dair yazmış olduğu yazıların okunmasını rica etti ve eleştirecek kişilerin de bunları dikkate alarak videoyu izleyip değerlendirmelerini bilahare belirtti. Anlaşılan o ki eleştirenler bunları dikkate almamış, sadece koyu bir taassubla yakınıp durmuşlar. Daha muhatabının ne dediğini bile ciddiye almayıp anlamadan eleştiren insanları niye ciddiye almak zorundayız ki? Hocam lütfen canınızı sıkmayın, söyledikleriniz bizim için çok değerli 🙏 ❤️
Videoyu herzkelimesini sindirebilmek için 3 kez dinledim. Dinde benim de kendime göre yorumum vardı. Eğer olmasa dini de kutsal kitaplarını da peygamberlerini de reddederdim. Sizi dinleyince ne kadar haklı olduğumu anladım. Çok teşekkür ederim. Bu güne kadar kendi yorumumla bu dini yaşıyordum, acaba yanlış mı yapıyordum diye üzülüyordum, ama doğru yaptığımı anladım. Bundan sonra da aynen devam edeceğim. Sağolun, varolun... 2:51:21 2:51:21
Yalnız konuşmasının temellendirilmesinde (özellikle 4'le sınırlandırma ayetinden sonra) Dücane bey, Hz Hasan'ın çok fazla eşli olduğunu delil olarak öne sürerken dile getirdiği dördünü alıp sonra dördünü boşadığı şeklinde bilgi, ayetin nüzulünden sonra 4 eş sınırlamasının uygulamaya konulduğunu ve dikkate alındığını gösterir.
Yine ufuk açıcı ve orjinal bir bakış açısı duyma ve üzerinde düşünme fırsatı buldum. Bir kadın olarak çok teşekkür ederim. Toplumun zihin dünyasını dilini ve nihayetinde kadınlara bakışını ve fikrini temelden dönüştürecek taşları döşüyorsunuz..anlamak düşünmek isteyene tabi
@@muhammetbalc306 kur an -ı kerim'in en iyi tefsirini/mealini 10 yaşındaki bir çocuğa çekinmeden okutabiliyorsanız tartışılacak birşey yok diye düşünüyorum..
@@nilgunay3948 Sen her kitabı çocuklara okutuyor musun?Okutmadığın kitaplar yanlış,değersiz yada ahlaksız mı oluyor?Her doğru her yerde söylenmez.Çocuklar imtihana dahil değildir.O yüzden ki ergenlik çağından önce biz çocuklara cehennemden değil cennetten bahsederiz.Bu kadar saçma ve komik bir bakış açısı olamaz.Neyin doğru neyin yanlış olduğunun kıstası çocuklara okunavbilmesine göre mi değişiyor:) Kuran'dan ve içinde yazan hükümlerden çocuklar değil yetişkinler sorguya çekilecek.10 yaşındaki çocuğa da yaşına uygun gelen kısımlar pek ala okutulur.Akıl ve mantığınızı kullanarak yorum yapın.
Dücane bey senin anlattıklarından benim anladığım özetle şu: Kuran indiği zamandaki toplumun hukuki sorunlarına çözüm getirmeye çalışıyordu. Bugünün modern hukukunda kuranın fıkhına göre amel edilemez.
1.47 de " şimdi hiç kimse kızına bir daire oğluna iki daire mi veriyor?' dediniz. bizim kültürde hala bugün bire ikiyi burakın , kıza miras verilmiyor. sene 2021, bunu yıkma mücadelesi veriyoruz. bu arada doğu karadenizin en doğusu memleketim...
Eğer kadını ve çocuğu gündeminize alıyorsanız kadın ve çocuğun korunması eğitimi, istihdamı , yaşam koşullarının iyileştirilmesi hususunda olması gerek.
Zaten Dücane bey kadınin toplumsal konumunu ve cinsiyet eşitsizliğinin dine dayalı bir dogma ve fıtrata dayalı organik ve doğal bir görüş olmadığını söylerken kadını ikinci plana iten bütün bilinçli ya da bilinçdışı söylemlerin altını oyuyor. Bir fikir adaminin tam da yapması gerektiği gibi. Söyledikleriniz de elbette çok çok önemli bu fikirler ışığında bu konular hakkında pekala konuşup güzel şeyler yapabilirsiniz
Ukalaligi gündeme alacaksaniz bunu da donaniminizin seviyesine göre yapmaniz gerek, arti gereklilik kipi kullanma hadsizliginiz çok banâl.üstad sizden mi ögrenecek meli malilar i? Az tefekkür edin diye saatlerini harcamiş boş yapmayin.
"Namuslu her insanın varacağı resim budur" Ben bu resme varan biri değilim.Dolayısıyla Dücane'nin gözünde namussuzum,ilimsizim,cahilim...YAZIKLAR OLSUN! Seni herşeye rağmen,tüm görüş ayrılığımıza rağmen dinlemeye,faydalanmaya çalışan biriydim.Ancak şu dakika itibariyle seni dinlememin takip etmemin önüne kocaman bir duvar ördün.Seni dinleyecek takat,güç istek bırakmadın. Allaha emanet ol Dücane.Görüşmemek üzere....
@The Mandalorian Ninni iyidir ya.Uyutur insanı.Rahatlatır. hakaret içeren sözler duymaktan iyidir.Gerçi bunu sen çok iyi biliyorsundur. ninniler seni bayağı bir sarmış gördüğüm kadarıyla
Dini konuları yeni irdelemeye başlamış, şok olup, Ayşe 27 yaşındaydı diyen din utanıcıları modernistlerin yanında soluğu almış arkadaş, zamanla alışırsın, daha neler neler var, miden kaldırmaz belkide
@@hayyamhane6885 Allahın dininde midemin kaldırmadığı hiçbirşey yok.Ancak,dindarım (dindar bilinç) diyenlerin ve sözüm ona gerçeğin peşinde koşup hakkını vermeyenlerin yaptıklarında ve gerçek dışı iddialarında midemin kaldırmayacağı çok şey var doğru. Bu iğrençlikleri kaldırmayıp,ilahi rehberliğini yağ gibi hazmeden midemden dolayı Allahıma ne kadar hamdetsem azdır. Ayşe kaç yaşındaydı bilmiyorum.Ama Allahın çocukla cinsel ilişkiye girecek bir alçağı,nebi ve resul olarak seçmeyeceğini çok iyi biliyorum.Tarihi ve bilimsel verilerle ve Kuranın öğretisiyle bu iddianızı ispat etmeniz mümkün olmadığı halde,bir öğretinin savunusuna,en zayıf ve tutarsız noktalarıı referans alıp saldırıyor olmanız,siz ateistlerin en yaman çelişkisi hali hazırda.Sözüm ona gerçeğin peşindesiniz.Ama sadece kendinizi avutuyorsunuz.Çünkü farklı argumanlarla yapılan her savunuyu,modernizm, bilimcilik,kurancılık v.s. yaftalamalarıyla geri çevirmeyi ve aşağılamayı adet ve karakter haline getirmişsiniz.Ne diyor bunlar? doğru olabilir mi? Önermeleri neyi içeriyor? Bu önermelerin zayıf ve kuvvetli tarafları neler? diye gerçeği arayan hakkaniyetli bir çabanız olmadığı sürece de bu böyle gidecektir.Dücanenin dediği gibi iddialarınıza namusla sahip çıkıyorsanız,karşı iddiaları çürüten delillerinizi getirin de görelim. Açıkçası sizin çizdiğiniz tabloyu "sünni ateist" olarak yorumlamaktan kendimi alıkoyamıyorum.cübbeli Ahmet,IŞID kadar sünni ve selefisiniz İslam konusunda.Bu yüzden kendimi,sizin tarif ettiğiniz dinden ayrıştırabilmek için kendimi de"ateist müslüman" diye tanımlamak zorunda kalıyorum. Dalga geçmek ve aşağılamaktan başka da iletişim yolları var.Onları bir dene istersen bir dahaki sefere.Çok daha insancıl bir görünüm olacağını garanti ederim.Ama yine de sen bilirsin.Kendini nasıl görüyorsan öyle gözükmek en "harbi duruş" olur sonuçta.Yanlış bilgi ve çıkarımdan Allaha sığınırım.Sen de bir yerlere sığınsan iyi olur bu konuda.Fena halde ihtiyacın var gibi gözüküyor. Allah yardımcımız olsun.İnsan olmak zor zenaat....
@@fatihmehmetkarabacak Bu iddia dediğiniz Güneş kadar açık ve berrak olan gerçek, islamın temel kaynakları ve Kuranın takkendisinde de var zaten. Kaldıki Arap dünyasındaki mevcut halie birebir devam etmekte, dürüst ve cesur bir insanın bunu görmemesi imkansız. Hz Ömer'in Hz Ali'nin Kızı Ümmü Gülsüm ile evlenmesi, Hz Muhammed'in Ayşe ve Cüverriye işe evlilikleri, Hz Ali'nşn Fatma ile evliliği, Hz Osman'ın Prygamberin İki kızı ilr ufacık yaşlarda evlenöesi, Kuttubi-site nşn neredeyse tamamında Hz Ayşe ve diğerleri ile ilgili yer alan hadisler, En büyük müfessirlerin tefsirlerinde yer alması, Kuranda Talak 4 te bu kabak gibi belli olması. Daha ne kadar net olabilir bilemiyorum ama Hoca'nın da dediği gibi, Dürüst ve namuslu insanlar bunkarı görür,Ölümğne dini kurtarıyım diyen din utanıcılarına ne göstersen boş. Cennetinin ödülü bile bakireliği bozuldukça tekrar terar tazelenen huriler.
@@hayyamhane6885 Sen neye inanmak istiyorsan ona inanmışsın.Namuslu bir gerçek arayıcısının sözleri değil bu yazdıkların.İspat et diyorum.Zırvalıyorsun.. Sana hayırlı yolculuklar diliyorum.Gittiğin yerden mektuo yaz özletme kendini.Yediğin içtiğin senin olsun,gördüklerin yeter bize...
Hocam ağzınıza, emeğinize sağlık. İçerik her zamanki gibi mükemmel. Ancak yayınlardaki ses kalitesini biraz arttırabilirseniz çok daha şahane olacak. Bu tarz teknik konularla uğraşmayı sevmediğinizi biliyorum. Mikrofon tavsiyesine ihtiyacınız olursa bana yazabilirsiniz.
58:54 "Dili belirleyen, dini belirleyen, efsaneleri belirleyen daha sonra bilimi ve felsefeyi belirleyen erkekti. Bunlar erkek işiydi, kadının daima yapacak işleri vardı."
Muhteşem, mükemmel, muazzam temeller tespitler analizler içinde çok teşekkür ederim emek demek değer demek .Zihinlere mutabık gerçeğin iç yüzünü aktardığınız içinde ayrıca yine müteşekkir kaldım.
Artık bir bilim kadınının da kendini yetiştirip, ilimde kendini geliştirip hissiyatını ve vicdanını da ortaya koyup şu kadın meselesine bir açıklık getirmesini arzu ediyorum.
@@hidayettuksal3292 Hidayet hanım, sizi tv proğramında izlemiştim. Hakkaten zeki birine benziyordunuz ve Annemin ki gibi geleneksel değildir diye düşündüğümdem başörtülü olmanız beni şaşkına çevirmişti..
Hocam hiç böyle bakmamıştım diğer videolarinizdan pek birşey anlamasamda bu konular hakkında benimde kafama sorular takılıyordu soluksuz sonuna kadar izledim ağzınıza sağlık Allah yolunuzu aydınlatsın bizlerde sayenizde aydınlanalım vesselam
Söylenebilecek çok eksik ve yanlış var. Sadece bir örnek: boşanmada çocuk erkekte kalır demiş. Oysa Hz. Ömer eşinden boşanıyor ve çocuğunu istiyor. Eşi kabul etmeyince konuyu halife Hz. Ebubekir'e taşıyorlar. O ise çocuğu (erkek) annesine veriyor.
@@hayyamhane6885 Kaynağı aşağıda verdim. Fakat lütfen kaynak sorusunu yayını yapan kişiye de sorun. Verdikleri bilgiler son derece marjinal, eksik ve bağlamından koparılmış ve aşırı oryantalist. Dinliyorsanız lütfen veri kabul etmeyin, alternatif görüşleri de dinleyin/okuyun.
@@seyitalidastan4514 Kaynağı aşağının neresinde verdin? Ben göremiyorum, yıllardır teoloji ile ciddi bir şekilde ilgilenirim ama hiç denk gelmedim. Kadını okadar evlat üzerinde yok sayıyor ki, Talak 6 da annenin evladına verdiği sütü bile ücretini ver diyor. Yuh yani yuhh, Ne zalim, ne değersiz, ne vicdansız bir ilkel düşünce. Bir annenin evladına verdiği sütün parası nedir, Namuslu ve şerefli bir anneye edilen küfürdür
İfadeyi alıntılıyorum: Hz. Ömer ile, boşadığı karısı Ümmü Âsım arasında çocukları Âsım’ın kimde kalacağı hususunda anlaşmazlık çıkmış, nihayet halife Ebû Bekir, Hz. Peygamber’in uygulaması istikametinde çocuğun annesiyle birlikte kalmasına karar vermiştir. Hatta bu vesileyle halifenin Ömer’e, “Annenin kokusu, okşaması ve şefkati çocuk için büyüyüp kendi tercihini kullanıncaya kadar senin yanındaki petekli baldan daha hayırlıdır” dediği rivayet edilir (Abdullah b. Yûsuf ez-Zeylaî, III, 266).
@@hayyamhane6885 O ayet tam tersine kadını koruma temalı bir ayet. Orada kastedilen iştirak nafakasıdır, günümüzde de değişik formlarda mevcuttur. Ayrıca o dönem ücretli süt anneliğin çok yaygın olduğunu da unutmamak lazım. Çocuğun şimdiki gibi eğitim masrafı vs. zaten yok. En büyük masrafı beslenmesi.
Hocam Tv programının formatından ötürü bu RU-vid kanalındaki kadar özgür olunamayacağını belirtmiştim. Öyle de oldu. Sizin bu kadar yoğunluk arasında daha fazla söyleyeceğiniz olduğunu biliyor ve çabanıza büyük saygı duyuyorum. Bu özellikle halka açık dersleriniz hem size hem de bize iyi gelecektir. Lütfen önem buyrunuz. Saygılarımla
“Kuran’da Tanrı’nın varlığına delil oluşturabilecek bir ayet yoktur.” (Dücane C.) Bu ifade ancak anlayış seviyesi çok düşük kimseler için geçerli olabilir. Örneğin daha Allah Teala’nın varlığını idrak edememiş, o seviyeye ulaşamamış ve bunun yanında Hz. Muhammed dönemi hakkında yeterli birliye sahip olmayan bir zihin için ne kadar delil gösterseniz de bu muhtemelen işe yaramayacaktır. (daha fonksiyonları anlamamış bir öğrencinin türev integral gibi, fonksiyonlara hakim olmayı gerektiren ileri matematik konularını anlamasının oldukça zor olması gibi…) Ama Hz. Muhammed’in tutum ve davranışlarına tepki niteliğinde olan ayetler Allah’ın varlığına delil oluşturacak niteliktedir: “İman etmiyorlar diye neredeyse kendini helâk edeceksin!” (Şuara, 3) “Yüzünü ekşitip başını çevirdi. Görme engelli o kişi geldi diye. Ama (ey Peygamber!) Sen nereden bileceksin, belki o kendini arındıracaktı. Yahut o bir öğüt alacak, bu öğüt kendisine fayda verecekti. Sen ise kendini her bakımdan ihtiyaçsız görenle ilgileniyorsun.” (Abese, 1-6) Özellikle Abese suresi ayetleri, insani ilişkilerde çağdaşlarına göre son derece üstün olan, insanlarla olan iletişimde hep hassas davranan Hz. Muhammed’in anlayış seviyesinin çok üzerinde bir anlayışı yansıtması bakımından Allah'ın varlığına delildir...
Hocam Merhaba.Oncellikle bilgi dolu məlumat için teşekkürler.Sizden bir ricam olucaq.Eger sakıncası yoksa videodakı məlumatları hangi kitablardan aldığınızı yaza bilirmisiniz.Mesela Muhammədin 40-60 eşi olduğunu.Olumak istiyirem çünki həmin eserleri Onceden teşekkürler 🤗
Verilen kaynaktan seviye ölçülebilir; Arif Tekin mi? Turan Dursun ve İlhan Arsel gibi gerek arapça seviyelerinin düşüklüğü gerekse meselelere ilmi olmaktan uzak, histerik nefret dolu yaklaşım tarzları ile tefsir, hadis ve kelam ilminin temel kaynaklarından ne kadar uzak oldukları eserlerindeki değerlendirmelerden okunmaktadır. Şaşırdık mı Hayır zira Tanrı işitir görür ancak neden akletmez isimli sorunuzu da Turan Dursun'un Din Bu isimli kitabında görmüştüm. Ancak bir de marifet gibi bunu bir tek ben dile getirdim yer yerinden oynadı tavırlarınız yok mu? Cündioğlu seviyeyi yıllar sonunda dönüp dolaşıp Arif Tekin ve Turan Dursun seviyesine doğru düşürdünüz ya Vâ esefâ! @@DucaneCundiogluResmiKanal
23,45. dakikada sözünü bitirirken bu yaklaşımlarını nereye bağlayacağını kendi ağzından duyma şansımız oluyor “Bu tarihselliğe sahip olan İslam bu toplumda büyük bir devrim oluşturmadı” diyor. Yani tamamen hiçbir şey yapmadı diyemeyeceği için “Çok da büyük bir şey yapmadı” diyor. Oysa İslam düşmanı müsteşriklerin bile kabul ettiği değişimlerin büyüklüğünü toptan inkâr ediyor. İslamın ne büyük değişimler yaptığına dair yüzlerce kaynak var ama Dücane Bey hangi kaynakları kullanıyor merak ediyorum. O toplumun baştan aşağıya değiştiğine dair deliller kuran ve hadislerde sayısızdır. Neredeyse bambaşka bir toplum ortaya çıkmıştır. Ben kendim “Neden Müslüman Oldum” videosunda 2,5 saat bu konuyu anlattım. Bununla ilgili kitabım basıldığında İslama dönüşün insanı ne kadar değiştirdiğinin güncel bir örneğini okuyarak görür umarım. Filozofumuzun “Çok da büyük bir değişim oluşturmadı” iddiasının arka planında “Kadının kinci planda olması Arap geleneğidir, müslümanlar da aynı geleneğe tabi oldular çok da büyük bir şey beklemeyin” düşüncesi açıkça görülüyor. Devam ederek çıtasını iyice aşağı çekiyor: “Hatta hukuki konularda tam tersine muhafazakâr bile davrandı çok da bir şey değişmedi. Neredeyse hepsi aynı kaldı” deyip kenara çıkıyor bu çok ciddi iddiaların sahibi düşünce adamımız. 30 yıllık tefsir araştırmalarının onu getirdiği muhteşem nokta bu olsa gerek. Tefsir araştırmaları hidayete vesile olsaydı ömrünü bu işe adamış müsteşrikler müslüman olurdu. Her neyse sükunetimizi korumaya çalışarak ve tahammül sınırlarımızı zorlayarak dinlemeye devam edelim. Eğer İslami literatüre uzaksanız bu sözler size etkileyici gelebilir ama eğer biraz biliyorsanız İslami literatürden binlerce örnek aklınıza geliverir. Mesela Hazreti Ayşe annemiz cahiliye döneminde ki boşanma hakları ve kadınların durumu hakkında onlarca rivayette bulunur. Eskiden boşanma şöyleydi şimdi böyle diye mukayeseler yapar. Geçmişte yapılanlara bakın bir de İslam’ın getirdiklerinde bakın arada çok büyük fark var diye bunları ortaya koyduktan sonra “Hayır hiç değişmedi” diyen zata “Neye dayanarak bunu söylüyorsunuz? Bu sözün bir tabanı yok, neyi kast ederek değişmedi diyorsunuz?” diye sorma hakkımız olur. Videonun devamında “İslam ve bütün dinler Tevhit, ahiret ve nübüvvet konularında yenilik getirmiştir, bunları tenkit etmiyorum ama geri kalan hiçbir şey değişmedi” diyor. Bilmem ki bu sözleriyle en büyük İslam düşmanlarından daha insafsız ve delil dışı bir konuma düştüğünü fark edebiliyor mu acaba merak ediyorum? 64. dakikada gene aynı bölüme atıf yaparak “İslam geldi bunlar değişti mi? Hayır! Değişimler Kur’an ‘ın emirlerinden dolayı değil de müslümanların diğer toplumlarla tanışmasından dolayı oldu” diyor. Yani değişenler de diğer toplumlarla tanışmalarından dolayı değişti iddiasını kölelik konusunda anlatıyor. Ona göre “İslam kölelik konusunda yeni bir şey getirmemiş, sistemi aynen devam ettirmiş, köle pazarları kurmuş ve köleyle ilgili konular da fıkıh kitaplarına girmiştir”. Cariye meselesi hiç değişmeden istismar edilerek devam etmiş ve saraylarda haremler kurulmuştur. İslam alimleri bilinçli bir şekilde cariyeliği devam ettirmişlerdir. Dücane beye soruyoruz şimdi” Hangi ülkedeki kölelik uygulaması İslam’da ki kölelik gibiydi de İslam’ı etkiledi? Bütün iddiaları gibi havada kalan bu iddiasını da delillendirip bize örnek bir toplum göstermesi gerekmez mi? İslam nerden etkilendi? İrandan mı? Bizans’tan mı? Mısırdan mı? Bilmek isteriz ve cevap bekleme hakkımız var? Mesela İslam’da cariye kadın doğurduğu zaman çocuk hür olur. Oysa Roma’da tam tersi köleleri damızlık gibi kullanıp çocuk sayısını artırarak köle ordusu kuruyorlardı. İslam bunu kaldırırken hangi toplumdan görerek aldıysa beyefendi bunu yazsın biz de öğrenelim.
Kurân da boşanmanın şartları ağırdır. Konuyla ilgili tüm Ayetleri açık ve net olarak okusaydınız daha iyi olurdu. Sizi izleyenlerin çoğunluğu eline Kur'an alıp okumamış. İlgili Tüm ayetleri değerlendirmek ve konuyu bir ayet üzerinden yorumlamak yanlış. Talak 6 (Boşadığınız) O kadınları, gücünüz ölçüsünde oturduğunuz yerin bir bölümünde oturtun ve onları sıkıştır(ıp evden çıkmağa zorla)mak için kendilerine zarar vermeğe kalkışmayın. Şayet gebe iseler, yüklerini bırakıncaya kadar onların geçimini sağlayın. Sonra sizin için (çocuğunuzu) emzirirlerse onlara ücretlerini verin ve aranızda güzellikle konuşup anlaşın. Eğer (anlaşmakta) güçlük çekerseniz (o zaman) çocuğu, başka bir kadın emzirecektir.
Sayın Hocam. Anlatımlarınız ve diğer benzer konulardaki sorunlara tarihsel veya geleneksellik olarak mı yoksa ussa dayanmama açısından mı bakmalıyız? Bu konuları anlamak için eğer en alta ussu koyarsak en üstte de vahdet, nübüvvet ve ahiret mi olmalı? Saygılar.
Nisa suresindeki " ikişer, üçer, dörder" ifadeleri tek seferde, eş zamablı yapılabilecek evlilik veya nikah sayısı olarak yorumlanabilir mi? Ben de bu ifadeden maksimum dört eş sınırlaması anlamını çıkaramıyorum. Sizin tedbirinize katılıyorum. Saygılarımla..
Hocam az da olsa emek veren merak eden objektif her insan varacağı sonuçlar bunlar ancak yalnızca namuslu insanlar bunları dile getirebilir. Bunlar sadece konuşulduğu zaman dahi dinine hakaret edildiği algısına kapılan insanlar savunma pozisyonuna geçerek saldirganlasiyor. İnsan inanıyorsa neye inandığını iyi bilmeli. Çoğu insan modern değerlerle yeniden düzenlenmiş bir İslam biçimine inanıyor. Bu orijinalinden çok farklı.
Konuyu cesaretle ortaya koymanız beni çok etkiledi. İahiyatçılar biraz cesur olup bunları anlatsalar , inananlar da inançlarını sınar ve güçlendirirler.. Ama nerdeeee. Herkes korkuyor. Sizi yeni buldum ama geç olsun güç olmasın derler. Var olun oğlum. Emekli fransızca öğ.
Antropolojik, sosyolojik ve tarihsel ele alındığında konu anlaşılabiliyor haklısınız, ama bu ne anlama geliyor, örneğin miras konusunda kadına eşit pay verildiğinde bu günah mı olacak, yoksa tarihselliğin bir kesitinde dinen normal mi karşılanacak, modern hukuka göre yaşadığımızda bizim dini konumumuz ne olacak, o zaman bu konu tarihsel diyebilecek miyiz?
Herşeyi akışın içerisindeki olgu-olay gelişmelerinin kültürel birikimi gösterecek..Eğer kadınin mirastan eşit pay almasi toplumu sosyolojik açıdan deformasyona götürüyorsa ki buradaki kasıt statü ve mülkiyete sahip olan kadin sayisinin artması ile normlarin ne yöne evrileceği ve evrildiği yerde statükoyu nasıl etkileyecek..örneğin evliliklerin kurumsal yapisimi yok olacak ? İnsiyatif sahibi olan kadın kişişel başarilarini perçinlemek anlayışı ile belki çocuk doğurmak istemeyecek ya da doğuracak çocuğa baskalari bakacak ve belkide birileri çikip anne sevgisinden yoksun kalan çocuk topluma sağlikli bir birey olarak yetişemiyor diyecek ve sorunun asıl kaynağinin miras hukukunda olduğunu saptayacak vs vs ..daha bizler tarihin ortanca çocuklari bile değiliz bu bulgur daha çok su kaldirir :)
Hocam yaşlılara saygı gösterme nedenimiz yaşlıların medeniyete son taşı koyan ve doğduğumuzdan itibaren bizi hayata hazırlayan kişilere küçük bir karşılık diye düşündüm. Tabi bu neden bir zorunluluk değil :)
Sizi dinleyen gençler ne kadar şanslı? Benim çevremde bunlar hiç sorgulanmadı. On yaşından sonra sorularım başladı. Ah ben neler yaşadım! Annem, babam, kardeşlerim bana kızdı. Liseden itibaren çok konuşmuş olmalıyım bu konuları hocalarım bana taktı. Ama ben aklımı durduramıyordum? Agnostik olana kadar anamdan emdiğim süt burnumdan geldi. Düz duvara tırmandım. Kendimi Cehennemlerde yanar rüyalar görürdüm. Hem korkardım hem düşünürdüm. Bir hoca benim kadar Kuran bilmez bugün. İnançlar tarihi, düşünce tarihi kitabı da koymadım okumadık. İki üniversite bitirdim ki biri de Felsefe. HİÇ ŞÜPHESİZ İNANMIYORDUM artık ama hala şaşıyordum herkesin inanıyor olmasına. Öyle eminler ki inançlarından ben düşündüğümden utanır olmuştum. Neyse ki AKP iktidar oldu da DİNİ ARAŞTIRANLAR oldu. Deistler çoğaldı. Yoksa tek başıma kalmıştım münafık şu alemde. Çevremde artık agnostik, deist, ateistler görüyorum. ŞÜKÜR ALLAHA:)
Aydınlatma için çok teşekkür ediyorum. Peki hocam, izah ettiğiniz bu mesele ve diğer hükümler düşünüldüğünde, hangi antropolojik, sosyolojik ve psikolojik zeminde, niçin genelde Arap bilinci, özelde ise Hz. Muhammed’in bilinci/muhayyilesi seçilmiştir? Sevgiyle.
@@hulaguhan7578 Nezaketsizlik yapmak istemem ama, sorumun muhatabı hocanın zihni. Benim yıllarımı vererek ulaşabileceğim analizler bu zihinden iki saat içinde akıyor. Sorumda geçen meseleyi de, aynı seviyede bir analizin konusu olabilecek düşünsel değerde ise şayet, hocadan dinlemeyi isterim. Konunun geçtiği bir ders ya da söyleşisi varsa hocanın bildiğiniz, yazarsanız sevinirim. Teşekkürler.
@@zeyneponderin Nezaketsizlik etmek istenem ama ben cidden bir soruya yanıt aradığınızı sanmış, Mürit olduğunuzu anlayamamışım, benim hatam, özür dilerim.
Beni hiç ilgilendirmiyor. İslamda bir erkeğin kaç kadınla evleneceği. İstediği kadar evlensin. Kadınlar da istediği kadar erkekle evlensin. Eşitlik olsun vesselam. Bu kadar bir saçma tartışma konusu olamaz. Kadınlara sormak lazım.
@The Mandalorian o kadar basit bakmayın rica ederim. Uygulamaları biliyorum, Muhammed ve sahabeler köle edinmiş ama Kur'an'ın bahsettiğim ayeti köleliği kaldırmaya yönelik. Atatürk'ün kaldırmış olmasını hiç karıştırmayın. Bahsettiğimiz şeyler farklı. :D
@The Mandalorian Muhammed suresi 96. Sıradadır. Yenilik getirmiş olabilir. Ki bazı yorumcular bunu söyler zaten. Tefsir kaynaklarına baktım bu konuda ama hocanın görüşünü de merak etmiştim. Sen Muhammed suresi 4. Ayeti okusana bi.
2:26:24 Kendimi mental olarak o günlere götürdüğüm zaman şu çıkarımları yapıyorum: Bu iki sahabenin eşleri genç, bunların evlilik yoluyla bloke edilmeleri bekarları rahatsız ediyor; toplumsal bir stres faktörü. Bugünün 'insan'ı ihtiyaçları olan ve bu ihtiyaçların doğal kaynaklardan karşılanması gereken bir varlık. O gün ise 'insan' politik bir varlık. İş bu olunca stratejiler kafa sayısı üzerine kuruluyor. Aile müessesini bizim bugün anladığımız modern aileden ziyade doğurma ve doğutturma müessesesi olarak görüyorlar. En çok doğutturan en güçlü oluyor. Başka bir deyişle ürün almak için sürülmesi gereken bereketli 'tarlalar' var ve bu tarlaların boş durmasına tahammül yok. Rahatsızlık bu, ve buna karşı ne gerekiyorsa yapıyorlar. Gelelim Hz. Hasan'a! Bilmiyorum ama iyice araştırılsa Hz. Hasan'ın dörder dörder evlenip boşanmasının arkasında büyük bir ihtimalle kadınların hamile kalması yatıyordur, yani tohumunun tuttuğundan emin olduğu 'tarla'yı hasata bırakıyor, hemen başka tarlayı ekmeye geçiyor. Peki, bunu yapmaktaki amacı ne? Ben-i Umeyye'ye karşı geleceğe yatırım yapıyor. Muhtemelen bir kuşak sonrasında tarihe geçecek olan Ehl-i Beyt katliamlarının temelinde bu politik yatırımın önünü kesmek yatıyordu. Kanımca ilklerin niyeti İslamlaşmaktan çok Araplaşmak. Emevî ve Abbasî döneminde fethedilen yerlerin Müslüman olmasının temelinde daha samimi Müslüman olmaları değil bilakis 'cariye/kölelik' ve çok eşlilik müessesini işletmeleri yatıyor. Farkındaysanız bugün Suriye'de türeyen terör örgütlerinden 'ışid' bu kurumların alayını kitabına göre işletmek istedi. Ne kadar doğurmaya müsait kadın varsa toplayıp getirmelerinin sebebi bu olsa gerek.. O halde şunu diyebilir miyiz?-> 'Mushaf İslâmı' daha çok Arap dinidir. Yahudiliğin Ben-i İsrail dini olması gibi. Aralarındaki fark, birinin nesebi anneye, diğerininki babaya dayandırması. Normalde ırka dayalı bir din anlayışının dünyaya yayılması mümkün değil. Muhtemelen tarihin akışı içinde Arapların akıbeti Yahudiler gibi marjinal kalmak olacaktı lakin Farsların kendi medeniyet birikimleri ile bu işin içine girmesi, Türklerin ergen tavrının motor işlevi görmesi sonucunda İslâm dini evrensel bir din oldu, Bedevî İslâm anlayışı' Hinterland'da kaldı. Bugün Moderniteye tepki olsun diye hortlatılan anlayışın Bedevî anlayış olması, keşf-i kadim mevzuları, asr-ı saadet anlayışı falan.. neden keşfi kadim, neden asr-ı saadet? Ben bu manyak tepkiyi şuna benzetiyorum: Batı medeniyetinin medeniyet krizi yaşayıp bu krizden çıkmak için çareyi giyotinlerde bulması, kıtır kıtır birbirini kesmeye başlaması. Dekadans denen hâl acaip bir şey; alışılmışın dışına çıkmamak için ölmeyi ve öldürmeyi seçiyor da özgürce düşünmeyi, düşünce üretmeyi keşfedemiyor.
Tarihi (göz önünde tüm çıplaklıpıyla duran) bu şekilde bükerek okuyabilmek müthiş bir yetenek işidir! Yetenek değilse de muazzam bir art niyet başarısı diyebiliriz rahatlıkla! Hani bu şekilde okuyabilmek için üste para vermesiniz yaptıramazsınız. Oryantalistlerden dahi çıkmayan fikirleriniz için şaşkınlıktan başka elden ne gelebilir!
@@amosbekci1720 İslâm medeniyetinin tarihi şahsiyetlerine bakarsanız üreme ve türeme politikası yürüttüklerini görürsünüz. Bana bir isim söyleyin, ya bir sahabenin çocuğudur veya bir sahabenin bir cariyesinden olmadır. Karşı taraftan ihtida edip İslâm medeniyet dairesi içinde isim yapmış tek kişi gösteremezsiniz bana. İlk müslümanların öyle zannedildiği gibi dışa açık olduklarını düşünmüyorum. Tam tersine muazzam bir içe kapalılık var, belki bugünden baksanız faşizm dahi derdiniz, lakin anakronizm yapmak istemiyorum. Hayır, bi dakka, neden olmasın? Bugünki Suud ailesine ve Suudi Arabistan'daki Arap kültürüne bakmanız yeterlidir. Bugün nasıl ki dışarıdan gelen işçileri aralarına almıyorlarsa, hatta hakkını yiyorlar, hatta dayak dahi atmaktan çekinmiyorlarsa o günün reflekslerini bundan ayrı düşünmeyin. O devirde öyle bizim sandığımız gibi bir Müslüman kardeşliği olduğuna inanmıyorum. Arapçılık var. Selman-ı Farisi ehli beytimdendir diyor. Bir insanın böyle bir cümleyi sarfetmesi için öncesi olması lazım. Demek Selman'ı Farslı olduğu için inceden inceye bir dışlama var, ve Hz. Peygamber bunu fark ediyor, ehli beytinden ilan ederek korumaya alıyoır. Siz ne sanıyorsunuz? Bir şey daha söyleyim, özür dilerim bunlar biraz provokatif olacak ama ışid denen terör örgütü 'Asr-ı Saadet' döneminin zihin kodlarını birebir yansıtıyor. Bunu herkesle tartışırım. Şunu demek istiyorum: Müslümanlar, geçmiş zaman güzellemeleri yapmaktan vaz geçmeli artık. Giyotinlerden sonra bir çağ başladı, bir yürüyüş, bir evrilme, bir cemal ve kemal yolculuğu. Çoğu Müslüman o dönemin Mekke ve Medine'sinde insanların küçücük kerpiç evlerinde tuvalet ihtiyaçlarını kapların içine giderdiklerini tahayyül edemiyor. O nasıl kokar bilir misiniz? Dere yok, çay yok, ırmak yok. İhtiyaçlar taşıma sularla gideriliyor. Mekke ve Medine gibi şehirlerin bundan 100 yıl öncesine kadar hiç büyümemesinin sebebi budur; akarsu yok. Millete sorsan, orjinalliğini korumak için değiştirmediler derler. Bugün niye değişiyor? Siz, Arap Yarımadasındaki Arapların düşünme biçimi değiştiği için mi o kocaman apartmanlar yapılıyor sanıyorsunuz? Hayır, imkanlar gelişti. Zihin yapısında hiçbir değişiklik yok.
Üstad çok kadınla evlenmenin ayrıca sosyolojik olarak mecburen de olabilir.. şöyle ki : eski zamanlarda savaşlar çok , bırakın eskiyi 1.ve 2. Dünya savaşı sırasında 100 ML insan öldü. Genel manada savaşta ölenlerin tamamına yakını erkek , dolayısıyla erkekler az kadınlar çok olunca bütün toplumlarda çok evlilik olmuş olabilir. Bi düşünce ....
Cinsiyet değişikliği yapabildiğimiz , insanlık tarihinde en üst seviyede özğür ve eşit olduğunuz bu zamanda sayın hocam; inandığımız Kur'an bireyi ve toplumları daha mutlu hâle nasıl dönüştürebilir? Bu konuda analizler yapsanız daha mı verimli olur ? . Şu an kölelik olmadığına göre. Amerikan ve Avrupa köle tüccarlarını da başka bir yayına konu edebilir misiniz ?
Altay denilen adamcağız sırf 13:00 - 15:00 arası gibi kısacık bir kesiti bile anlayabilmiş olsaydı yaptığı saçma itirazlardan dolayı kendisinden çok utanırdı.
Cindy meston adlı yazarın bir kitabını okumuştum. O kitapta ilgi çekici bir bilgi vardı; Yapılan ankete göre kadınların çoğu düşük statülü bir erkeğin ilk eşi olmaktansa yüksek statülü bir erkeğin 3.ya da 4. eşi olmayı tercih ederlermiş. (Ankete katılanlar özgür, ekonomik durumu normal kadınlar) Çok eşlilik pek çok kültürde geçmişte de vardı, hatta günümüzde de örnekleri bolca mevcut ( kadınların maddi-manevi güçsüz olmalarından ya da başka bir mecburiyet altında olmalarından kaynaklanmayan, sadece özgür tercih tercihleri olarak.) Bu olay resmi ya da gayri resmi olarak devam ediyor. Yani demek istediğim kadınların bir kısmına göre kaynaklara erişimin(asgari derecede imkanlara sahip olsalar da) herşeyden önemli olması bu çok eşliliği besliyor olabilir mi???
Çok eşlilik erkeğin doğasında var zaten. Toplumda erkeklerin yüzde 10'u 15'i toplumdaki kadınların yüzde 70i 80ini gayri meşru yoldan elde ediyor. Kadınların eakiden hipergamisi vardı şimdi bu açıkça yaşanıyor. Feminizmle beraber kadınlarda bizde erkekler gibi önümüze gelenle yatarız diyor ve cinsel özgürlük safsatalarıyla poligamik yaşamaya çalışıyorlar fakat doğalarında bu olmadığı için perişan olup gidiyorlar. Kadın ve erkek doğasını anlamak için the rational male kitabını okumanızı tavsiye ediyorum. Olayın dini boyutundan bağımsız evrimsel olarak değerlendirmeler var ve sonunda dine bağlanıyor. Ve tanrının bir bildiği varmış diyorsunuz. Feminizm ile uyutuluyoruz. Erkeklerin ve tüm toplumun uyanması ümidiyle...
@@nilgunay3948 Dücane beyin henüz bir videosunu izledim de Arapçayı iyi bilen ve felsefe alanında bayağı bilgili biri olduğunu gördüğüm için merak ettim
Hocam saygılarımı sunuyorum🙏. Şüphe yok o zikri biz indirdik biz, her halde biz onu muhafaza da edeceğiz(hicr suresi 9. Ayet) çocukluktan bu yana bavuluma koyulan çoğu kalıplaşmış objeyi sizi dinledikten sonra atasım geliyor ama onu da atarsam geriye ne kalır diyip cesaret edemiyorum. Bir de bu ayet ! Hani böyleydi, "peki ya bu ne olacak" diyişim ! Bir şeyler kalmalı değil mi sizce de? Heves değil talep ediyorum. Bana lütfen cevap verin kıymetli hocam 🙏
Kardeşim buradan dinlersen öyle olur tabi..beliki daha dolamamışsın önce bir dol sonra görüceksin ki bu adam o kadar us us diyor ama hakkını verelim ustan nasibinin pek az olmuş olduğunu görsün. Özellikle İslami konularda.Sana güzel bir kaide tavsiye etmiş oluyum. Eleştirileni tam öğrenmeden bilmeden veya onda derinleşmeden eleştireni dinleme. Yoksa eleştirilene döndüğün zaman eleştirenin gözüyle eleştirilene bakarsın. Sana sorarım kardeşim sence bu usulsüzlük olmaz mı? İman avuçtaki bir kor ateşi gibidir. Bu tür tiplere aldanıpta atma. Rabbim yardımcın olsun. İmanlı bir hayat yaşamayı hepimize nasip etsin.
@@muhammed8928 Ne söylemiş oldunuz şimdi. Bilindik fıkrada olduğu gibi sınavda karga sorulur leylek konusunda bilgili olan öğrenci karga da leylek gibi bir kuş diye başlayıp leyleği anlatmaya koyulur. Yaptığın açıklama tamda bu işte. Devam et bu pırıltı saçan zekayla olup biteni kavramaya.
@@muhammed8928 İslam’ın insanlığa ne gibi faydası olmuştur? İslam olmasaydı insanlık hangi güzel şeyin eksikliğini çekerdi? Müslümanlar, İslam’dan önce yeryüzünde olmayan yeni ,yararlı ve güzel ne getirmişler? İslam insanlığa ne verdiyse söyle ben onu geri vereyim! İslam’ın din olduğuna inanmak için akla ve mantığa uygun iyi bir sebebiniz var mı? İslam’a inanmak için kanıtınız varsa, nedir? İslam da ki hangi güzel veya iyi uygulamaya bakarak din diye inanacağım? Ne örnek verebilirsin? İslam hiç olmasa, insanlık açlıktan ve hastalıklardan yok mu olurdu? İslam olmasa uçak, tren, araba, telefon, televizyon olmaz mıydı, İslam olmasa Amerika ve Avusturya kıtaları kutuplar bulunamaz mıydı? Bir insanın İslam’a din diye inanmak için neden Varsa söyleyin de öğrenelim.
Muhammed şirin öncele gereksiz yüklenmişsiniz ve büyük olasılıklada bu arkadaşımızlada aynı fikirde görüşte bile değilim ama verdiği öğüt yada çözümlemesi dücaneye sözleri haricinde tastamamda doğru. Adam ne demiş bir fikri dini kimsenin etkisinde olmadan bakışın bulanmadan öğren sonra ne karar verirsen ver. Usül olarak bile tespiti doğru. Ama bu doğru tespit doğal olarak kendisinin hiç katılmadığı görüşlere ve fikirlerede aynı nezaket hissiyat ve objektiflikle uygulanmadır. Birey hakikat arayışında hür olmalıdır.
Islam Hukuku asgari olanı söyler.Regl olunca evlenebilir, ihtilam olunca evlenebilir.Bu şu demektir; bundan daha kücük bir yaşta evlenemez, buluga erdikten sonra istedigi yaşta evlenebilir demektir.Evlenmeli, evlenecek demek değildir bu.Alt sınırı belirler ve her toplum kendi geleneklerine göre bu alt sinirin uzerinden.belirler evlilik yaşini.