Georgia has always been in constant wars. many centuries georgia couldnt even be seen on maps, russia on the north, persians on the south, ottomans,romans,byzantines on the west mongols on the east. its crazy how far they have made it.
@@kaiya5142 Sizde herşeyden önce para niye gelir ?? Niyd bu kadar paraya düşkünsünüz.?? Sizde doğru bir millet sayılmazsınız .!!.. Neden kendinizle yüzleşmiyorsunuz. Yaşadığınız ülkelerde !! Hiç ticari kurallara uyan gürcü yoktur.. Kesinlikle diğer uluslara zerre saygınız yok onuda belirteyim !!.. Teşekkürler🇹🇷🇦🇿🇵🇼🇹🇲🇧🇾🇧🇬🇳🇪
"kızılderililer, fazla yürüdükleri zaman, hemen bir ağaç bulur, altında oturur ve beklemeye başlarlardı. onlara neyi bekledikleri sorulduğunda şöyle cevap verirlerdi ; bedenimiz hızlandı, ruhumuz geride kaldı, ruhlarımızı bekliyoruz.." burası benim ağacım..
Какие комменты к этой прекрасной мелодии великого седого Кавказа! Сколько прекрасных людей здесь обьединилось! Спасибо вам ЧЕЛОВЕКИ,за то,что вы просто есть на на планете Земля❤
“Hangi çiçek, diğerini “sarı açtı” diye ayıplar? Hangi kuş, “farklı ötünce” diğerine yasak koyar? Derisinden, dilinden ötürü öldürülüyor insanlar. Ah insanlar! Her şeyi bulup kendini bulamayanlar…” /Charles Bukowski
"İranlı Firdevsi, yaklaşık bin yıl önce yazdığı şehname'nin başlarında, söylenecek bütün sözlerin söylenmiş olduğunu, yeniden söylenmeye değer söz kalmadığını, bu nedenle de bir şey söylemekten çok, güzel söylemenin önemli olduğunu ileri sürüyordu." ~ Serenad ~
@@kamal_ov0183 kitaptada geçer . En iyi kitap insana duymak istediklerini söyleyen kitaptır diye . Kafamızdaki düşünceleri sistematikleştiriyor adeta . Aynı winstonun goldsteinin kitabını okuduğundaki gibi.
Aslında alışmak genel olarak bir aşağılıklık sıfatı değildir. En basitinden ölümlere alışıyoruz. Şayet annemizin ölümü de dahil alışamasaydık yeryüzünde bu kadar ölüme, ayrılığa, eleme dayanabilecek insan yok.
Dostoyevski halt etmiş. Alışmak değildir o. Tabiatin en gerçek yüzüdür. Devamlılık ilkesi. Bütün canlılarda vardır. Hatta en geç adapte olan varlık insandır diyebiliriz.
Sosyal medyanın bizleri beğenilme arzusuyla paylaşım yapmaya alıştırdığı, şekilden şekile soktuğu, birbirimize tahammülümüzün kalmadığı ve yumuşak dilli , yumuşak huylu olmayı oldukça unuttuğumuz şu çağda bu müziği dinleyip, aforizmaları paylaşan, bir kütüphane hissiyatı oluşturan herkesin ellerine ve kulaklarına sağlık. böyle yumuşak hissetmeyi yeniden hatırlamanın şerefine!
Yüzyıl efsanesine göre gerçek ve yalan bir gün buluşurlar. Yalan doğruyu söyler ve "bugün hava çok güzel" der. Gerçek etrafına bakar ve gözlerini gökyüzüne kaldırır. Gün gerçekten çok güzeldir. Bir kuyunun önüne gelene kadar birlikte çok zaman geçirirler. Yalan doğru söyler. "Su çok güzel, birlikte banyo yapalım!" Gerçek bir kez daha şüpheci bir şekilde suya dokunur, su gerçekten çok güzeldir. Soyunur ve yüzmeye başlarlar. Yalan bir anda sudan çıkar, gerçeğin kıyafetlerini giyerek kaçar ve kayıplara karışır. Kızgın gerçek kuyudan çıkar yalanı bulmak ve kıyafetlerini geri almak için her yere gider. Bu sırada dünyada çıplak gerçeği görenler onu hor görmekte ve öfkeyle bakmaktadırlar. Zavallı gerçek kuyuya geri döner ve sonsuza dek ortadan kaybolur. O zamandan beri yalan, dünyanın her yerinde gerçek gibi giyinmiş ve içimizde yaşamaktadır. Dünya ise hiçbir şekilde çıplak gerçeği görmek istememektedir. Herkesin vicdanı rahatsa bu kadar kalbi kim kırdı? Kristin Hannah
Yapılan yorumları tek tek okumaya çalıştım... çok şaşırdım... şiddetin, öfkenin, nefretin, kabalığın, cehaletin baş tacı edildiği bu amansız günlerde ne kadar güzel insanlar da yaşarmış bu ülkede... bir süreliğine unutmuşum... hepinizin eline, diline ve yüreğine sağlık...
bir fırsat verilse neler yapacak cevherler var bu ülkede. fakat bu kişiler desteklenmek yerine, ülkeden soğutulmaya ve beyin göçüne zorlanıyor. hakkımızda hayırlısı olsun. en tez vakitte bu cehalet devrinden kurtulacağız ve rahat bir nefes alacağız. bunu hep beraber başaracağız.
@@corvuscorax3356 benim ne yazık ki bir tek umudum dahi kalmadı ancak Zweig misali; "Artık güneşin doğmasını bekleyecek gücüm kalmadı ama siz yeni doğacak güneşi mutlaka bekleyiniz." (;
Bir kez kendini bulmuş olan kişinin bu yeryüzünde yitirecek hiçbir şeyi yoktur artık. Ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan bütün insanları anlar.” -Stefan Zweig
Allahimm tam bu durumdayım çıkamıyorum amaçlarım hayallerim var ama hareket edemiyorum ruhsuz halsiz bitap düşmüşum elimden tutup ceken olsa bile kalkamayacak kadar ölümü bekleyecek kadar bitap...
@@pnarakdag2290 pınarrr ben bu girdaptan çıktımm Rabbime şükür hayatımda pek değişen bir şey var mı desen hayır yok ama ben değiştim düşüncelerim değişti amaçlarım hayallerim yine duruyor ama onları yapabilmek adına savaşmayı seçtim ve bu yolculuk zor taşlı çakılli olacak biliyorum ama yerimde durduğum sürece ruhum bedenime düşüncelerim beynime ağır geliyordu kuranda inşirah suresi 7. Ayette der ki önemli bir işi bitince hemen diğerine koyul bakk Allah nasıl da açıklıyor bu psikolojiden nasıl kurtulmamız gerektiğini boş duranı Allah sevmez derler ya hep meğer içini dolduran bir ayet varmış o yüzden içindeki gücu açığa çıkar ve bir şeyi yapmak istediğin zaman öncelikle niyet et ve kararlılıkla arkasında dur mutlaka parmağını dahi kaldıracak halin yok gibi hissediyorsun biliyorum içinden bir şey yapmak gelmiyor ama bu seni tüketir beyninin seni kandırmasından başka bir şey değil bu güçlüyüm de yapabilirim aciz değilim de gücümü senden alıyorum Rabbim de ve yola koyul güzel insan.
Yan yana yürümeyelim diye dar yapılmıştı kaldırımlar ve yine yan yana yürümeyelim diye dar kafalıydı insanlar. Sırf dardı diye kafalar, düşünmeyi bırakıp sevmeyi denedik...
İnsanlar onlara ne söylediğinizi unutabilirler, insanlar onlara ne yaptığınızı da unutabilirler, ama insanlar, onlara kendilerini nasıl hissettirdiğinizi asla unutmazlar. Maya Angelou
Bende şimdi ismine ve görselin güzelliğine vurulup geldim.. acaba dedim yabancı yöresel bir ezgimi 🤔 dur dedim yorumlar dan anlarım. Ve hayretler içindeyim sizinle aynı şeyleri hissettirdi müzik ve okuduklarım ve yorumunuza harfiyen katılıyorum 👍🌼 sanki frekansı belli bir algıda ki Topluluğu çekmiş müziğin.. 😌✨🥰
"Yatağımın karşısında bir pencere var. Odanın duvarları bomboş. Nasıl yaşadım on yıl bu evde? Bir gün duvara bir resim asmak gelmedi mi içimden? Ben ne yaptım? Kimse de uyarmadı beni. İşte sonunda anlamsız biri oldum. İşte sonum geldi. Kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; Kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım." - Oğuz Atay / Tutunamayanlar
psikolojimi bozsa da bana bir sürü hatta çok fazla şey katan kitap. İnsanlar arasında kendini sevmenin nasıl bir his olduğunu insanların seni sevdiğini görmenin hissiyatını yaşatan kitap teşekkürler Oğuz Atay'cım :)
"Bu yaşıma kadar öğrenebildiğim en muazzam şey, tepkisiz kalabilmek.inanılmaz kırılmış, şaşırmış ya da üzülmüş olsam bile her şeyin olabilirliğini, herkesin her şeyi yapabileceğini kabullenmek." Frida Kahlo
Margus: Birazdan yağmir başlayacak. Ivo: Hayır, yağmur yağmayacak. M: Yakında buraya gelecekler. I: Kimler? M: Ruslar ve Gürcüler. Ve mandalinalar hala ağaçlarda olacak. Bu savaşın adı ne, biliyor musun? Sitrus savaşı. I: Ne demek istiyorsun? M: Benim mandalinalarım için savaşiyorlar. I: Kendine gel, onlar toprak için savaşıyorlar. M: Benim mandalina ağaçlarımın yetiştiği topraklar için.
@@Gueumm filmi izlemen lazım filmden bir sahne sanırım ama burdan anladigim kadarıyla adamın mandalina bahçesi var ve o topraklarda savaş var adam savaşın senle alakası yok diyor diğer adamda benim mandalina bahçesi yetişen toptaklar için sonuçta adamın malları için 2 ülke savaşıyor gibi bir cümle çıkardım ne kadar doğru bilemem
Aynı gökyüzünün altında farklı yıldızlara bakar insanlar, Aynı kitabı okuyup da farklı cümlelerin altını çizmek gibi.. Peki ya ne ister bu insanlar; sevgi, güven, para..? Sadece anlaşılmak isterler Çünkü anlaşılmak bir evin giriş kapısıdır Ya da kitabın ilk cümlesini okumak bir nevi.. Bütün hikaye o cümleyi okumakla başlar; bir insanı anlamaya başlamak gibi.. Siz siz olun başka cümlelerle karıştırmayın okuduğunuz kitapları; geçmişin izlerini bir başka insana dayatmak gibi.. Her kitabın kendi cümlesi vardır; bırakın geçmiş geçmişte kalsın. Çiçeğinizin toprağını değiştirmeyin eğer büyüdüyse, bırakın orda hayat bulsun ve sakın ha üzülmeyin eğer büyümediyse. Her toprakta yetişmez kaktüs, belki de toprağı siz değilsinizdir..
Sözcükler kullanılmadan bile ne çok şey anlatıyor... huzurun, geçmişin, geleceğin harmanlanıp melodiye dönüştürülmesi işlenmiş. Din, dil, ırk ayrımı yapılmadan hangi saat hangi gün hangi zaman hangi ülke olursa olsun. Hepimiz birleştik bir noktada... birlikte dinledik birlikte hissettik. Bu yorumumu okuyan güzel insan her şey gönlünce olsun ruhun hep huzurla hep müzikle dolsun.
"Uçakların icadı Zweig'in neslini çok heyecanlandırmış, dünyada savaşların sonunun geldiğine inandırmıştı, Uçaklar havadan uçtuğuna göre sınır falan tanımazdı ki. Dolayısıyla sınırlar yok olacak, barış gelecekti. Ama o nesil bir kaç yıl sonra uçakların gökten bomba yağdırarak Avrupa'yı yıktığını görmenin şokunu yaşamıştı. Entellektüel iyimserliğe karşı, politik gerçek." -Serenad❤️🍷
@@pinhan4145 olabilir aynen, benim de hep kafamı kurcalayan ama bir türlü aslına bakmsfığım bir konu, acaba başka bir şey ile mi karıştırdım ne yaptım.
"Uykuya dalarken, uykuda ölen insanlar olduğunu hiç düşünmedin mi? Dişlerini fırçalarken, işte tamam, bu son günüm demedin mi hiç? Çok süratle, hem de çok süratle hareket etmek gerektiğini, çünkü zamanın kalmadığını hiç hissetmedin mi? Ölümsüz mü sanıyorsun kendini!" -Sartre
''Harese nedir, bilir misin? Develerin çölde çok sevdiği bir diken var. Deve dikeni yedikçe ağzı kanar. Tuzlu kanın tadı dikeninkiyle karışınca bu, devenin daha çok hoşuna gider. Kanadıkça yer, bir türlü kendi kanına doyamaz. Ortadoğu’nun âdeti budur, tarih boyunca birbirini öldürür ama aslında kendini öldürdüğünü anlamaz. Kendi kanının tadından sarhoş olur.'' -Zülfü Livaneli/Huzursuzluk
Birisi bir grup kurup burda yorum yapan herkesi alsa keşke. Ülkemizin sanattan, sinemadan anlayan insanları bir noktada buluşur. O kadar yalnız hisseder olduk ki. Hepinizi seviyorum, saygılar ❤️
"Dilce susup bedence konuşulan bir çağda biliyorum kolay anlaşılmayacak kanatları kara fücur çiçekleri açmış olan dünyanın yanık yağda boğulan yapıların arasında delirmek hakkını elde bulundurmak" Şöyle dönüp baktığım da beni gerçekten dinleyen ve anlayan kimsenin olmayışı bazen o kadar yaralıyor ki İsmet Özel'in "delirmek hakkını elde bulundurmak" tan neyi kastettiği tokat gibi çarpıyor yüzüme.
"Artık birlikte seyahat eden, can yoldaşlığı eden pek kimse kalmadı. Nedendir bilmem. Belki de herkes birbirinden korkuyor bu dünyada." -fareler ve insanlar / john steinbeck
Tıpkı bu film gibi kısa ve öz bir yapıt. Anlatmak istediğini o kadar temiz anlatıyor ki. Herkesin okuması gereken bir kitap. Derinden etkileyici ve düşündürücü. Alıntı için teşekkürler
Gözlerimi açtım, hava kararmıştı. Bu müziği açtım. Bir şeyler yemeden önce yüzümü yıkayıp kendime gelmeliydim. Aynanın karşısında dikildim önce. Yüzüme doğru yaklaştım. Bir çukurun bir çukura yaklaşması gibiydi bu. Ağlayamadığım ne varsa kirpiklerime yuva yapmış matemli bulutlardan sezilebiliyordu. Musluğu açıp eğildim ve yüzüme bir avuç su çarptım. Tekrar aynaya diktim gözlerimi. Alnımdan gözlerimin çevresine, gözlerimin çevresinden yanaklarıma, dudaklarıma çarpıp çenemden damlayanları seyrettim. Bir yanım adına yaşam dediğimiz bu oyundan çıkmak istiyordu. Bir yanımsa biletim yanar, sıramı kaybederim diye korkuyordu. Ne oyundan çıkabiliyordum ne de içinde kalabiliyordum. İçimde birbiriyle kavga eden iki kişi vardı. Ne yazık ki hangisi kazanırsa kazansın dayağı yalnızca ben yiyordum. Korkuyordum. Bir yanım gözlerini banyodaki çiçeklere çevirip bana umut arıyor diğer yanım bana çiçeklerin kokusunu haram edip umudumu söndürüyordu. Sustum, susmak ancak daha çok susmayı doğuruyordu. İçime kapandıktan sonra kapıyı üstüme kilitlemiştim. Aynada iskeletimi görüyordum, bir ateşli hastalığın nöbetindeymiş gibi tir tir titriyordum, korkuyordum.
Yukarıda o kadar güzel yorumlar okudum ki, tek tek beğendim, en sonunda okuduklarıma yorumla teşekkür etmek istedim. Müzikle beraber güzel alıntılar...
Burdaki yorum yapan insanlarla tek tek görüşmek isterdim. böyle naif bir müziği dinledikleri icin❣️ Herşey gönlünce olsun bu yorumu okuyan güzel insan iyi ki varsın 🌼
"İçimde söylemek istediğim çok şey var sanki. Çok büyük şeyler. Bunları ifade etmenin yolunu bulamıyorum. Bazen bana öyle geliyor ki bütün dünya, bütün hayat, her şey içimde duruyor ve sözcüsü olmam için feryat ediyor." Jack London - Martin Eden
Dostoyevski Suç ve Ceza kitabında "Bir insanın artık gidebileceği hiçbir yerinin olmaması ne demektir, anlıyor musunuz? Çünkü her insanın gidebileceği hiç değilse bir yerin olması gerekmez mi?" diyor. Benim gidecek yerim bu şarkı.
@@sekerportakali Bu dünyada kimse kalıcı değil zaten önemli olan burada kalabilmemiz değil gitmeden ne kadar iz bırakabildiğimiz. Ölümü bu kadar büyütme gözünde bir nevi ruhun özgürlüğe kavuşması belirsizliğin bitmesi ve anlamak
Ait hissedemiyorum, kendimi ait hissedemiyorum... Ne bu zamana, ne de ötesine... Bir özlem var içimde; sessizliğe, sırra kadem basmaya... Girsek kol kola, yürüsek ortasında ormanın, sis çökse üzerimize ve artık göremesek birbirimizi, önce el ele tutuşsak ve sonra bıraksak, kaybolsak... Son bir vedanın ve hiç olmanın hazzına varsak...
tesadüfen bu müziği tanıyıp ve bir film olduğunu öğreniyorum ve tesadüfen bir müzik sayesin de muhteşem bir film izliyorum.RABBİM sen bize güzel tesadüfler yaşat,artık bu günden itibaren tesadüfte mucizenin yarısıdır benim için.
Hasret Yüz yıl oldu yüzünü görmeyeli Belini sarmayalı Gözünün içinde durmayalı Aklının aydınlığına sorular sormayalı Dokunmayalı sıcaklığına karnının Yüz yıldır bekler beni Bir şehirde bir kadın Aynı daldaydık aynı daldaydık Aynı daldan düşüp ayrıldık Aramızda yüz yıllık zaman Yol yüz yıllık Yüz yıldır alacakaranlıkta Koşuyorum ardından -Nazım Hikmet Ran Herkes çok güzel şeyler yazmış. Ben de bu özel parçanın altına yeri apayrı olan bi şiiri bırakmak istedim. Sevgiyle...
@@thekangaroojack35 herkes farklı düşünür, herkes ne yaşadıysa öyle bakar müziğe derinlerde dolaşır, şarkıyı üstünden eşeler, bazıları evirip çevirmez bile ama herkes dinler işte severse bir kes daha dinler. Şimdi senin bu mandalina hesabın portakal savın çoğuna uymaz. Hatta bazıları o manava hiç gidemez. Lütfen katı düşüncelerinizi bir kenera bırakın. Bırakın manavcıyla müşteri halletsinler mevzuyu. Herkes bir şeyler hissetsin yeter ki. Az veya çok değil. Bir kaç bir şey.
Bu stresi 2 kez yaşamış birisi olarak yazıyorum. Umarım her şey gönlünce olur kendine hep çok inan bende sana kalpten inanıyorum. Seni çok seviyorum ❤ Başarılar dualarım seninle...
bu sınavı kaybeden psikolojisi yarım olan birisi olarak yazıyorum gecenin 4 buçuğu uyandım ders çalışmaya çalışıyorum bir yandan sayısal 300bin sıralama yaptığım için gözyaşları,allah yardımcım olsun umarım iyi insan olduğum kadar iyi öğrenci olabilirim.
Siz kimsiniz, nerelerdesiniz Kim için çarpar yürekleriniz Sizi görmek isterim göremem Çok ararım bulamam Şu kara bahtıma hiçbiriniz denk gelmediniz... Bunu şuan bu eserin verdiği hislerle tüm dinleyenlere yazmış bulundum. Sizi görmeyi çok isterdim...
@@sekerportakali biliyorum, geçmiyor. Bir de şehrimin yıkılmışlığı eklendi üzerine, şu şiiri oturup yazdığım sokak yok artık. Bir savaşın harabenin içinde yürüyüp geçiyoruz.
Mandalinalar filminden geldim buraya. Çok etkileyici film ve çok güzel bir müzik. Ivo'nun oğlunun yanına bir Gürcüyü gömmesine şaşıran Ahmed'e verdiği cevap, "fark eder mi?" kulağımda çınlıyor hala. Gerçekten fark etmez. Savaştan, ölümden, kandan kimse kazanmaz. En azından insan olarak kalmaya çalışanlar.
Yorumları okumak, okudukça hissettiklerinizi anlamaya çalışmak, anlamaya başladıkça bu müzikle tekrar başa sarmak. O kadar iyi geldi, o kadar hisli derinliklere götürdü ki... ... Şu an kayboldum ve kaybolduğum yer evim gibi...
tesadüfen ne izlesem diye düşünürken karşıma bu film çıktı öylesine bir bakalım dedim..ve bir şey daha öğrendim.. yaşlı olmanın anlamını... sakinliği ..dinginliği ve dünya hayatını insan oğlu çok önemsiyor savaşlar ölümler toprak kavgaları ...yani senarist...misafir gibi geldin i efendi efendi nasıl gidileceğini anlatıyor ....çok güzel bir film ....
Harika özetledin. Derin anlamlar çıkarılması gereken film. Yalnızca basit şeylerle takılmamalıyız. Daha doğrusu pardon yalnızca savaş, ölüm gibi kavramları bunlar çok normal şeylermiş gibi kabul etmemeliyiz. Yoksa bunların sonu zaten gelmez.! Sen bir şeyi normalmiş gibi görürsen ve o şeyi ayıplamaz isen zaten o şey orada hep varolacaktır. Çünkü buna ilk başta kişinin kendisi karşı çıkmıyor. Kötülemiyor..! Einstein'ın müthiş belki yeryüzünde söylenmiş en iyi sözlerden bir tanesini aktarmak isterim izninizle; Dünya kötülük yapanlar yüzünden kötü bir yer değildir, dünya kötülüklere karşı sessiz kalan insanlar yüzünden kötü bir yerdir!!
Tesadüfen müziği açtığımda tesadüfen senin yorumunu görmemle tesadüfen filmi izledim. Çok teşekkür ederim bazen hissediyor olduğunu görmek mutlu ediyor insanı. İvo'nun iyi kalbini. Margus'un ve diğerlerinin olduğu gibi..En önemlisi iyi insanların hala olabileceğine dair bir umut. Evet yeniden inanabilir, güvenebiliriz.
Ağlasam sesimi duyar mısınız, Mısralarımda; Dokunabilir misiniz, Göz yaşlarıma, ellerinizle? Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel, Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu Bu derde düşmeden önce.Bir yer var, biliyorum; Her şeyi söylemek mümkün; Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum; Anlatamıyorum. Orhan Veli Kanık
O kadar zarif, o kadar yalın, o kadar basit ama bir o kadar da derin .. Irk, dil, din hiçbir şeyin önemli olmadığını, tek gerçeğin safi sevgi olduğunu öyle güzel anlatmış ki filmimiz. İnsan geldik insan gideceğiz bu dünyadan.. Çok çok güzeldi.
İslamiyete muhalif veya muvaffık bir durum yok filmde. Çeçen Ahmet cihat etmiyor, paralı bir asker. vaziyeti hakikatli bir şekilde filme yansıtmışlar. müsterih olun.
@@recepd466 ahmak insan ismet özel türklüğü bir ırk olarak görmüyor velevki öyle olsun türk kürtten ırki olarak üstün desin be aptal adam Allah'ın peygamberi acemin arap'a arap'ın aceme üstünlüğü yok demiş ismet özel kim ola ki bu durumda Allah resulü yerine onu yeğliyeylim
Bu müzik bi yere götürmüyor beni. Tam aksine olduğum yerde bırakıyor. Zamanı durduruyor. Bulunduğum yeri temaşa ettiriyor. Bu müzik bi yol müziği değil. Bu müzik hareketsizliğin müziği, Ivo amca gibi kalmanın, kalabilmenin müziği.
"Aramızdaki temel fark ne, biliyor musun? Sen insanlara baktığın zaman üniformalar, bayraklar ve din görüyorsun!" "Peki, sen ne görüyorsun bakalım?" "İnsan, sadece insan. Seven, acı çeken, acıkan, üşüyen, korkan bir insan." Serenad, Zülfü Livaneli
Din ve insan diye iki farklı kelime kullanıyoruz ama ikisi de birbiriyle aynı anlama geliyor. Din olduğu için var her şey. İnsan olduğu için var her şey. Her şey din ve insan.
Ne zaman dinlesem aklıma Birhan Keskin'in iz şiiri geliyor... Acıyla geçtiğim yoldan geçiyorsun izlerime rastlıyorsun, bıraktıklarıma, orada o yolda çekmiştim ruhumu patlatan fitili benden savrulan parçalar kurusa da, izleri var hala yolun kenarında. izini sür yolun, acının ormanı büyütür insanı vakit geniştir, ufuk sandığından daha yakın acıyla geçtiğim yoldan geçiyorsun, ustası olacaksın içine gerdiğin tellerin hangi sızıyla titrer içinde, hangi sesle büyük bir aşk, hangi sesle ölür, bileceksin. ne zamandı bilmiyorum. yaşadıklarından sana kalan tortu, seni olduğun yere çakan, olduğun yerde fırtına koparan korku. kendi sarmalında döndün, döndün, sanma ki daha dönmeyeceksin kalsan da bir yer için, aslında hep gidiyorsun. şimdi, acının ormanından geçiyorsun her şey bir daha kanasa da ne geçtiğin yola ne sana dokunabilirim ben geç meleğim, senin de şarkıların olsun içindeki telleri titreten."
Nedendir bilmem Baudelaire şiiri koyuyorum buraya... ' Ve bazı bazı, bir sarayın basamakları, bir hendeğin yeşil otları üzerinde, odanızın donuk yalnızlığı içinde, sarhosluğunuz azalmış ya da büsbütün geçmiş bir durumda uyanırsanız, sorun, yele, dalgaya, yıldıza, kuşa, saate sorun, her kaçan şeye, inleyen, yuvarlanan, şakıyan, konuşan her şeye sorun, 'saat kaç' deyin; yel, dalga, yıldız, kuş, saat hemen verecektir karşılığını: 'Sarhoş olma saatidir. Zamanın inim inim inletilen köleleri olmamak için sarhoş olun durmamacasına! Şarapla, şiirle, ya da erdemle, nasıl isterseniz.'
Asla kanıtlayamayacağım bir şey yaşadım şu şarkıdan önce. Burnuma mandalina kokusu geldi bir anda. Sonra "Kışa daha çok var!" deyip iç çektim. Aradan 3 dk geçtikten sonra çaldı bu şarkı. Sözleri, mandalina fotoğrafı, etkisi üstümde kaldı. Hislerimiz nasıl çocuksu, nasıl 4 nala önden koşarcasına özgür...
"Şimdi acının ne olduğunu gerçekten biliyordum. Ayağını bir cam parçasıyla kesmek ve eczanede dikiş attırmak değildi bu. Acı, insanın birlikte ölmesi gereken şeydi. Kollarda, başta en ufak güç bırakmayan, yastıkta kafayı bir yandan öbür yana çevirme cesaretini bile yok eden şeydi."
We saw this film in 2017. For a while we was fascinated by what we was reading about the country and after a few months we made the decision. In 2018 we traveled to Georgia for 2 weeks to discover the country. Beautiful landscapes and people with such a strong identity. One day we'll be back. All this because we saw a movie in 2017. Greetings from Portugal!
Selam olsun müziğin ritminde vicdanını barındıranlara Selam olsun yaşamda anlam arayanlara Ve bütün insanlığa barış dolu sevgi dolu yaşam dolu zamanlara.