Тёмный

Nâzım Hikmet Ran - Saman Sarısı ( Kendi sesinden ) 

Düşsel Komedya
Подписаться 2,6 тыс.
Просмотров 73 тыс.
50% 1

*Crows in the Rain, Now You Can Sleep
**John Atkinson Grimshaw, The Midnight Rendezvous Canvas (1885)

Опубликовано:

 

10 июн 2021

Поделиться:

Ссылка:

Скачать:

Готовим ссылку...

Добавить в:

Мой плейлист
Посмотреть позже
Комментарии : 60   
@dusselkomedya
@dusselkomedya 3 года назад
I kapının ötesinde bir kadın gülüyor sağ elinde kederli bir gül açıldı ağır ağır kübalı bir balerinle karşılaştım ikinci katta karlı pencerelerde taze esmer bir yalaza gibi geçti alnımın üzerinden şair nicolas guillen havanaya döndü çoktan yıllarca avrupa ve asya otellerinin hollerinde karşılıklı oturup içtikti yudum yudum şehirlerimizin hasretini iki şey var ancak ölümle unutulur anamızın yüzüyle, şehrimizin yüzü ve koparmış ipini eski kayıklar gibi yüzer kışın sabaha karşı rüzgarda tahta cumbalar ve bir saç mangalın küllerinde uyanır uykudan büyük İstanbulum iki şey var ancak ölümle unutulur. kapıcı uğurladı beni gocuğu geceye batık yürüdüm buz gibi esen yelin ve neonların içinde yürüdüm vakıt hızla ilerliyordu yaklaşıyordum gece yarılarına çıktılar önüme ansızın oraları gündüz gibi aydınlıktı ama onları benden başka gören olmadı bir mangaydılar postalları, pantolonları, ceketleri, kolları kollarında gamalı haç işaretleri elleri, ellerinde otomatikleri vardı omuzları miğferleri vardı ama başları yoktu omuzlarıyla miğferlerinin arası boşluktu hatta yakaları boyunları vardı ama başları yoktu ölümlerine ağlanmayan askerlerdendiler. yürüdük, korktukları hem de hayvanca korktukları belli gözlerinden belli diyemem başları yok ki gözleri olsun korktukları hem de hayvanca korktukları belli belli postallarından korku postaldan belli olur mu? oluyordu onlarınki korktukları, hem de hayvanca korktukları belli korkularından ateş etmeğe de başladılar artsız a,rasız bütün yapılara, bütün taşıt araçlarına, bütün canlılara her sese, her kıvıltıya ateş ediyorlar hatta şopen sokağında mavi balıklı bir afişe ateş ettiler ama ne bir sıva parçası düşüyor, ne bir cam kırılıyor ve kurşun seslerini benden başka duyan yok. ölüler bir SS mangası da olsalar, ölüler öldüremez. kurşunla da, bıçakla da, avulla da. ölüler dirilerek öldürüri kurt olup elmanın içine girerek ölüler bir SS mangası da olsalar, ölüler öldüremez. ama korktukları, hem de hayvanca korktukları belli. bu şehir öldürülmemiş miydi kendileri öldürülmeden önce? bu şehrin kemikleri birer birer kırılıp derisi yüzülmemiş miydi? derisinden kitap kabı yapılmamış mıydı, yağından sabun, saçlarından sicim, ama işte duruyordu karşılarında gecenin ve buz gibi esen yelin içinde sıcacık bir francala gibi vakıt hızla ilerliyordu, yaklaşıyordum gece yarılarına belveder yolunda düşündüm lehlileri kahraman bir mazurka oynuyorlar tarihleri boyunca belveder yolunda düşündüm lehlileri bana ilk ve belki de son nişanımı bu sarayda verdiler tören memuru açtı yaldızlı ak kapıyı girdim büyük salona genç bir kadınla saçları saman sarısı kirpikleri mavi ortalıkta da ikimizden başka kimseler yoktu bir de akvareller, bir de incecik koltuklar kanepeler bebek evlerindeki gibi ve sen belki bundan dolayı bir resimdin açık maviyle çizilmiş, belki bir taş bebektin belki bir parıltıydın, düşümden damlamış sol mememin üstüne uyuyordun alacakaranlıkta, alt ranzada ak boynun uzundu yuvarlaktı yıllardır böyle derin uykulara dalmışlığın yoktu ve işte krakof şehrinde kapris barı vakıt hızla ilerliyor, gece yarılarına yaklaşıyoruz ayrılık masanın üstündeydi, kahve bardağınla limonatamın arasında onu oraya sen koydun bir taş kuyunun dibindeki suydu bakıyorum eğilip bir koca kişi gülümsüyor bir buluta belli belirsiz sesleniyorum sesini yitirmiş geri dönüyor sesimin yankıları ayrılık masanın üstündeydi, cıgara paketinde gözlüklü garson getirdi onu, ama sen ısmarladın kıvrılan bir dumandı gözlerinin içinde senin cıgaranın ucunda senin ve hoşça kal demeğe hazır olan avucunda. ayrılık masanın üstünde dirseğini dayadığın yerdeydi aklından geçenlerdeydi ayrılık benden gizlediklerinde, gizlemediklerinde ayrılık rahatlığındaydı senin senin güvenindeydi bana büyük korkundaydı ayrılık birdenbire kapın açılır gibi sevdalanmak birilerine ansızın oysa beni seviyorsun ama bunun farkında değilsin ayrılık bunu fark etmeyişindeydi senin ayrılık kurtulmuştu yerçekiminden ağırlığı yoktu, tüy gibiydi diyemem, tüyün de ağırlığı var ayrılığın ağırlığı yoktu ama kendisi vardı vakıt hızla ilerliyor, gece yarıları yaklaşıyor bize yürüdük, yıldızlara değen ortaçağ duvarlarının karanlığında vakıt hızla akıyordu geriye doğru ayak seslerimizin yankıları, sarı sıska köpekler gibi geliyordu ardımızdan koşuyordu önümüzde yagelon üniversitesinde şeytan taşlara tırnaklarını batıra batıra dolaşıyor bozmağa çalışıyor kopernikin araplardan kalma usturlabını ve pazar yerinde bezzazlar çarşısının kemerleri altında rock and roll oynuyor katolik üniversitelerle vakıt hızla ilerliyor, gece yarılarına yaklaşıyoruz vuruyor bulutlara kızıltısı nova hutanın orda köylerden gelen genç işçiler madenle beraber ruhlarını da alev alev döküyor kalıplara ve ruhların dökümü madenin dökümünden bin kere zordur
@dusselkomedya
@dusselkomedya 3 года назад
meryem ana kilisesinin çan kulesinde saat başlarını çalan borazan gece yarısını da çaldı ortaçağdan gelen çığlığı yükseldi şehre yaklaşan düşmanı verdi haber ve sustu ansızın gırtlağına saplanan okla borazan iç rahatlığıyla öldü ve ben yaklaşan düşmanı görüp de haber veremeden öldürülmenin acısını düşündüm vakıt hızla ilerliyor, gece yarıları ışıklarını yeni söndürmüş bir vapur iskelesi gibi arkada kaldı seher vaktı habersizce girdi gara ekspres yağmurlar içindeydi prag bir gölün dibinde gümüş kakma bir sandıktı kapağını açtım içinde genç bir kadın uyuyor camdan kuşların arasında saçları saman sarısı kirpikleri mavi kırmızı dolgun dudaklarıysa şımarık ve somurtkandı yıllardır böyle derin uykulara dalmışlığı yoktu kapadım kapağı, yükledim sandığı yük vagonuna habersizce usullacık çıktı gardan ekspres baktım arkasından kollarım iki yanıma sarkık yağmurlar içindeydi prag vakıtları yakalamak istiyorum parmaklarımda kalıyor altın tozları hızlarının yataklı vagonda bir kadın uyuyor, alt ranzada yıllardır böyle derin uykulara dalmışlığı yoktu saçları saman sarısı, kirpikleri mavi elleriyse gümüş şamdanlarda mumlardı üst ranzada uyuyanı göremedim ben değildim bir uyuyan varsa orda belki de üst ranza boş moskovaydı üst ranzadaki belki vakıtları yakalamak istiyorum parmaklarımda kalıyor altın tozları hızlarının duman basmış leh toprağını, brestide basmış iki gündür uçaklar kalkıp inemiyor ama trenler gelip gidiyor bebekleri akmış gözlerin içinden geçiyorlar yemekli vagonda kefir denen bir çeşit ayran içtim garson kız tanıdı beni iki piyesimi seyretmiş moskovada ağlamak geldi içimden, minnetle ağlamak garda genç bir kadın beni karşıladı saçları saman sarısı kirpikleri mavi ak boynu uzundu, yuvarlaktı beli karınca belinden ince tuttum elinden yürüdük yürüdük güneşin altında karları çıtırdata çıtırdata o yıl erken gelmişti bahar o günler çoban yıldızına haber uçurulan günlerdi moskova bahtiyardı, bahtiyardım, bahtiyardık. yitirdim seni ansızın, mayakovski alanında yitirdim ansızın seni oysa ansızın değil, çünkü önce yitirdim avucumda elinin sıcaklığını senin sonra elinin yumuşak ağırlığını yitirdim avucumda, sonra elini ve ayrılık parmaklarımızın birbirine ilk değişinde başlamıştı çoktan ama yine de ansızın yitirdim seni asfalt denizlerinde otomobilleri durdurup baktım içlerine yoksun bulvarlar karlı seninkiler yok ayak izleri arasında botlu, iskarpinli, çoraplı, çıplak senin ayak izlerini birde tanırım milisyonerlere sordum, görmediniz mi? eldivenlerini çıkarmışsa ellerini görmemek olmaz elleri gümüş şamdanlarda mumlardır milisyonerler büyük bir nezaketle karşılık veriyor: görmedik. istanbulda sarayburnu akıntısını çıkıyor bir romorkör ardında üç mavna gak gak ediyor da vak vak ediyor da martı kuşları seslendim mavnalara kızıl meydandan romorkörün kaptanına seslenmedim çünkü makinası öyle gümbürdüyordu ki sesimi duyamazdı yorgundu da kaptan ceketinin düğmeleri de kopuktu seslendim mavnalara kızıl meydandan: görmedik. girdim, giriyorum moskovanın bütün sokaklarında, bütün kuyruklara ve yalnız kadınlara soruyorum yün başörtülü, güler yüzlü, sabırsız, sabırlı sessiz kocakarılar ak yanaklı, kopça burunlu tazeler, şapkaları yeşil kadife ve genç kızlar tertemiz sımsıkı gayetle de şık belki korkunç kocakarılar, bezgin tazeler, şapşal kızlar da var ama onlardan bana ne güzeli kadın milleti erkeklerden önce görür ve unutmaz görmediniz mi? saçları saman sarısı, kirpikleri mavi kara paltosunun yakası ak ve sedef düğmeleri koskocaman pragda aldı, görmedik. vakıtlarla yarışıyorum, bir onlar öne geçiyor bir ben. onlar öne geçince, ufalan kırmızı ışıklarını görmez olacağım diye ödüm kopuyor ben öne geçtim mi ışıldakları gölgemi düşürüyor yola, gölgem koşuyor önümde gölgemi gözden yitireceğim diye de bir telaştır alıyor beni tiyatrolara konserlere sinemalara giriyorum bolşoya girmedim, bu gece oynanan operayı sevmezsin. kalamışta balıkçının meyhanesine girdim ve sait faikle tatlı tatlı konuşurduk ben hapisten çıkalı bir ay olmuştu onun karaciğeri sancılar içindeydi ve dünya güzeldi lokantalara giriyorum, estrat orkestraları yani cazları ünlülerine sırmalı kapıcılara, bahşişsever dalgın garsonlara gardroptakilere ve bizim mahalle bekçisine soruyorum: görmedik. çaldı gece yarısını strasnoy manastırının saat kulesi oysa manastır da, kule de yıkıldı çoktan yapılıyor şehrin en büyük sineması oralarda. oralarda on dokuz yaşıma rastladım birbirimizi birde tanıdık oysa birbirimizin yüzünü görmüşlüğümüz yoktu, fotoğraflarımızı bile ama yine de birbirimizi birde tanıdık şaşmadık el sıkışmak istedik ama ellerimiz birbirine dokunamıyor aramızda kırk yıllık zaman duruyor uçsuz bucaksız donmuş duruyor bir kuzey denizidir ve strasnoy alanında, şimdi puşkin alanı kar yağmağa başladı. üşüyorum, hele ellerim ayaklarım oysa yün çoraplıyım da, kunduralarımla eldivenlerim kürklü çorapsız olan oydu bezle sarmış postallarında ayaklarını, elleri çıplak
@dusselkomedya
@dusselkomedya 3 года назад
ağzında ham bir elmanın tadı dünya on dördünde bir kız memesi sertliği avuçlarındaki gözünde türkülerin boyu kilometre kilometre ölümün boyu bir karış ve haberi yok başına geleceklerin hiçbirinden onun başına gelecekleri bir ben biliyorum çünkü inandım onun bütün inandıklarına sevdim seveceği bütün kadınları yazdım yazacağı bütün şiirleri yattım yatacağı bütün hapislerde geçtim geçeceği bütün şehirlerden hastalandım bütün hastalıklarıyla bütün uykularını uyudum gördüm göreceği bütün düşleri bütün yitireceklerini yitirdim saçları saman sarısı, kirpikleri mavi kara paltosunun yakası ak ve sedef düğmeleri koskocaman: görmedim. II on dokuz yaşım beyazıt meydanından geçiyor, çıkıyor kızıl meydanaa konkorda iniyor, abidine rastlıyorum da meydanlardan konuşuyoruz evveli gün gagarin en büyük meydanı dolaşıp döndü meydanlarla yapılardan konuşuyoruz abidinle tavan arasındaki otel odamda Sen ırmağı da akıyor notr dame`ın iki yanından ben geceleyin penceremden, bir ay dilimiymiş gibi görüyorum Sen ırmağını rıhtımında yıldızların bir de genç bir kadın uyuyor tavan arasındaki odamda paris damlarının bacalarına karışmış. yıllardır böyle derin uykulara dalmışlığı yoktu saman sarısı saçları, bigudili, mavi kirpikleriyse yüzünde peçeydi çekirdekteki meydanla, çekirdekteki yapıdan konuşuyoruz abidinle meydanda fır dönen celalettinden konuşuyoruz abidin uçsuz bucaksız hızın renklerini döktürüyor ben renkleri yemiş gibi yerim ve matis bir manavdır kozmos yemişleri satar bizim abidin de öyle, avni de, levni de mikroskobun ve füze lumbuzlarının gördüğü yapılar, renkler ve mikroskobun, ve füze lümbazlarının şairleri, ressamları turuncular, turuncu mu turuncudur maviler ipektir, karalar, kara mı kara ama hepsi en uzak da olsa sınırları içinde yeryüzünün yeryüzünün boyaları onlar. ve yeryüzüne inerken, türkü söyleyen gagarin yoldaş salt karayı geçerek merihe de gitsek yeryüzünün boyalarını bulacağız orda belki biraz daha koyu, biraz daha açık, biraz daha parlak, biraz daha sönük ama yeryüzünün boyaları. hamlenin resmini yapıyor abidin yüz elliye altmışın meydanlığında suda balıkları nasıl görüp, suda balıkları nasıl avlayabilirsem, öyle görüp, öyle avlayabilirim kıvıl kıvıl akan vakıtları tuvalinde abidinin. armut, kozmos ve insan yüzü benim dışımda ben armudun, kozmosun ve insan yüzünün içindeyim ve benden önce de vardı armutla kozmos ve insan yüzü ve benden sonra da var. ve sen ırmağı bir ay dilimi gibi genç bir kadın uyuyor, ay diliminin üstünde saçları saman sarısı, kirpikleri mavi ve ak boynu yuvarlak, uzun onu kaç kere yitirip, kaç kere buldum daha kaç kere de yitirip bulacağım kaç kere işte böyle, işte böyle gülüm düşürdüm ömrümün bir parçasını sen ırmağına, sen mişel köprüsünde. mösyö düponun oltasına takılacak bir sabah ömrümün bir parçası, çiselerken aydınlık mösyö düpon çekecek, çıkaracak onu sudan parisin mavi suretiyle birlikte ve hiçbir şeye benzetemeyecek, ömrümün bir parçasını ne balığa, ne pabuç eskisine ve atacak onu mösyö düpon gerisin geriye, parisin suretiyle birlikte suya. suret kalacak eski yerinde sen ırmağıyla akacak ömrümün bir parçası ırmakların mezarlığı; büyük denize kadar. damarlarımda akan kanın hışırtısıyla uyandım kanın, akıntı burnu sularından daha çağıltılı akıyor. parmaklarımın ağırlığı yok parmaklarım, ellerimle ayaklarımdan kopup havalanacaklar salına salına dönecekler başımın üstünde başımın da ağırlığı yok, o da bir balon gibi havalanabilir sağım yok, solum yok, yukarım-aşağım yok abidine söylemeli de resmini yapsın ağırsızlığın sağsızlığın, solsuzluğun, yukarısızlığın, aşağısızlığın abidine söylemeli de resmini yapsın beyazıt meydanında şehit düşenin ve gagarin yoldaşın ve tavan arasında yatan genç kadının saçları saman sarısı, kirpikleri mavi ak boynu uzundur, yuvarlaktır. abidine söylemeli de resmini yapsın kübanın ama dağlarını, taşlarını yemişlerini değil, insanlarını. ama insanlarının gözlerini, kaşlarını, ellerini değil, gözlerinin, kaşlarının, ellerinin içindekini. notr dame turuncu bir lamba gibi yanıp söndü ve parisin bütün eski-yeni taşları turuncu bir lamba gibi yanıp söndü. bir ulu ırmak akıyor, insan eli, ilk mağaraya ilk bizonu çizdiği günden beri sonra bütün çaylar yeni balıkları, yeni su otları, yeni tatlarıyla dökülüyor onun içine. ve kurumayan, uçsuz bucaksız akan bir odur. pariste bir kestane ağacı olacak, parisin ilk kestanesi, paris kestanelerinin atası. istanbuldan gelip yerleşmiş parise, boğaz sırtlarından hala sağ mıdır bilmem, sağsa iki yüz yaşında filan olmalı gidip elini öpmek isterdim, varıp gölgesinde yatsak isterdim. bu kitabın kağıdını yapanlar, yazısını dizenler, resimlerini basanlar, bu kitabı dükkanında satanlar, bu kitabı para verip alanlar, okuyanlar, seyredenler bir de kremlinliler, karı koca bir de abidin, bir de ben, bir de bir saman sarısı, yani belası başımın. - 1961
@1903yigiter
@1903yigiter Год назад
@@dusselkomedya Saçları saman sarısı kirpikleri mavi Yani diyor ki şâir sen bir ateşsin ve beni yaktın yani başının belası Müthiş bir üslûb. Ben olsam Allah'ın belâsı beni yaktın kül ettin derim ama edebî kişilik suretiyle tasvir ediyor ateşi de belâyı da...
@oguzhanseker9489
@oguzhanseker9489 11 месяцев назад
Bir İsmet Özel bir Nazım dinlemekten ciğer kalmadı
@ahbeyazkaya
@ahbeyazkaya 2 месяца назад
insanın içindeki huzuru paramparça eden bir huzur veriyor
@ibrahimunlu5600
@ibrahimunlu5600 Месяц назад
Arasıra dinlemek zamanın yıprattığı bazı duyguları tamir ediyor, yeniden yerine yerleştiriyor. Onbeş günde bir dinlerim.
@muhammedhasanguc.
@muhammedhasanguc. Год назад
"İki şey var ancak ölümle unutulur: anamızın yüzü ve şehrimizin yüzü." ikisinden de 1300 kilometre uzaktayken o kadar anlamlı ki
@jackz.5656
@jackz.5656 Год назад
Muazzam duygu dolu bir şiir, gözlerim doldu büyük usta Nazım Hikmet huzurla uyu.
@warsawiconic
@warsawiconic 2 года назад
Bristol otelinden selamlar
@rasimkaratas8980
@rasimkaratas8980 Год назад
En sevdiğim şiirlerden biri sevilesi insanlar dinlesin diye söylemiş Nazım Usta'm...
@abdullahbugurca9263
@abdullahbugurca9263 Год назад
Şiirin verdiği mutluluk verdiği yanlızlık verdiği umut bütün her şeyi veriyordu insna ve ustat der seni düşlemek güzel şey 🇹🇷❤
@Erdem_K
@Erdem_K Год назад
Nazım Hikmet RAN 🖤 10/12/22 🎧
@lokmanceyhan1
@lokmanceyhan1 Год назад
Bu şiiri 19 yaşında dinlemek haz veriyor
@SerifGodek
@SerifGodek Год назад
Bu şiiri 19 yaşında dınleyip anlaya biliyorsan ya büyük bir sair olacaksın yada 19 yasında değilsindir nüfüsa geç yazdırmışlar.
@sinanyldrm6481
@sinanyldrm6481 7 месяцев назад
23 yaşımdan beri dinlerim 35 yaşımdayım
@hasanhakan9837
@hasanhakan9837 Год назад
bu şüphesiz ikrar etmeye ve tekrar dinlemeye şayan.
@AzizaMagsudlu
@AzizaMagsudlu Год назад
Bu şiiri buraya yüklediğiniz için size sonsuz teşekkürler. Huzur içinde uyu, büyük şair.💙
@sukran_ayhan2
@sukran_ayhan2 Год назад
Ah yüreğe dokunan şiir, ruhu okşayan şair
@yusufsarac6117
@yusufsarac6117 2 года назад
Şiir ayrı, müzik ayrı muhteşem...
@prep_p1022
@prep_p1022 3 года назад
Bi düştük boşluğa ilk dinlemede
@Kadiiryldrm
@Kadiiryldrm 7 месяцев назад
Bu şiiri dinliyorsanız, bazı insanlardan üstünsünüz tebrik ederim..
@caglarcalcalioglu4258
@caglarcalcalioglu4258 Год назад
Ve sen belki bundan dolayı, bir resimdin açık mavi ile çizilmiş ❤
@omersevuk6490
@omersevuk6490 2 месяца назад
Bir şiir yüreğe bu kadar çarpar mı
@prep_p1022
@prep_p1022 3 года назад
Alışmış olsam gerek en kısa sürede yeni bir projede görüşürüz umarım, fazla bekletme beni
@cansuduyar262
@cansuduyar262 Год назад
Ayrılık masanın üstündeydi kahve bardağıyla limonatanın arasında onu oraya sen koydun
@yemrebal
@yemrebal Год назад
10:46 dan sonra başka bir boyuta geçiyor.
@mertcanakbas8050
@mertcanakbas8050 Год назад
Tümünü okumanızı tavsiye ederim..
@abimopectoree
@abimopectoree 2 года назад
Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin? İşin kolayına kaçmadan ama...
@Bilgin570.
@Bilgin570. 3 месяца назад
Ah nazım Hikmet ah
@belgincaymaz1898
@belgincaymaz1898 Год назад
BAŞKANIMIZ BAŞKA. AŞK^
@prep_p1022
@prep_p1022 2 года назад
Ne zaman geliceksin artık be admin, çok oldu bir tane proje ile gelmeyeli... Belki bı kurtarış olurdu benim için
@fezaydin
@fezaydin 5 месяцев назад
3:40.....💔
@b.hakanisk3180
@b.hakanisk3180 3 месяца назад
tanrım peki
@burhanhichmet
@burhanhichmet Месяц назад
saçları saman sarısı, kirpikleri mavi
@b.hakanisk3180
@b.hakanisk3180 3 месяца назад
ne korkunç bir adamsın adımlarını ölçemiyorum nazım hikmet
@cembehram204
@cembehram204 Год назад
Müzik kimin ? Teşekkür ederim bu güzel paylaşım için.
@dusselkomedya
@dusselkomedya Год назад
Crows in the Rain
@SedatBurulli
@SedatBurulli Год назад
Son bir dakikada çalan müziği bilen var mı acaba?
@umutboz4042
@umutboz4042 10 месяцев назад
Crows In the rain- Now you can sleep
@SedatBurulli
@SedatBurulli 9 месяцев назад
Teşekkürler👍
@oguzhanseker9489
@oguzhanseker9489 Год назад
Bu şiir hangi kitapta yer alıyor
@Yusuf__Samsa
@Yusuf__Samsa Год назад
Nazım Hikmet / Son Şiirler (1959-1963) kitabında mevcut. Yapı kredi yayınlarından temin edebilirsiniz kitabı.
@b.hakanisk3180
@b.hakanisk3180 3 месяца назад
dostoyevskiyi yaya bırakan sesin nazım hilmet
@b.hakanisk3180
@b.hakanisk3180 3 месяца назад
korkunç bir adamsın sesini ışıģıni biliyorum
@izmir35353
@izmir35353 Год назад
Ahmet Arif.Hasretinden prangalar eskittim
@suphigoren6157
@suphigoren6157 9 месяцев назад
Ölümün boyu bir karış ya usta
@suphigoren6157
@suphigoren6157 9 месяцев назад
Ustaya ölüm yok
@mehmetalikutlu1185
@mehmetalikutlu1185 9 месяцев назад
Şiir "Saman Sarısı"vın tamamı değil. Dünyanın en büyük şairlerinden biri olan, büyük değerimiz Nazım Hikmet'e yapılır mı bu? Hem bu şiir dünyanın en güzel şiiri. Açıklama eklesin lütfen yer verenler. @MehmetAli_Kutlu
@dusselkomedya
@dusselkomedya 9 месяцев назад
şiiri okuyan nazım hikmet, seslendirdiği yıl vefatından iki sene öncesi, ulaşabildiğimiz kayıt bu. muhtemel ki şiiri son döneminde bu haliyle seslendirdiğini ve kendisinin bilinçli olarak sadeleştirdiğini düşünüyorum. ne yapmışız hocam, adam mı öldürmüşüz?
@ofsaytosman11
@ofsaytosman11 8 месяцев назад
​@@dusselkomedyahahahshs😂
@Jrrmzn
@Jrrmzn Месяц назад
Memetali adam bulmuş atmış buryaa belki kimse bilmeyecek uzan zaman sonra uzun halini al yorum ekle toksiklik yapma uzaaa nazimla kalın
Далее
Nazım Hikmet Ran | TRT Arşiv
7:58
Просмотров 139 тыс.
Turgut Uyar - Denge (Hayalperest)
2:21
Просмотров 257
УНИТАЗ В ЛЕСУ?? #shorts
00:24
Просмотров 634 тыс.
Zlatan embarrasses Speed 😂 #ishowspeed
00:32
Просмотров 8 млн
Oktay Rıfat Horozcu - Agamemnon I
15:44
Просмотров 11 тыс.
Saman Sarısı şiirinin katmanları, Zeynep Uysal
29:40
Ahmed Arif ile 60 Dakika Şiir
59:14
Просмотров 134 тыс.
İsmet ÖZEL - OF NOT BEING A JEW
19:38
Просмотров 176 тыс.
УНИТАЗ В ЛЕСУ?? #shorts
00:24
Просмотров 634 тыс.