Sağlıklı beslenme nedir? Sağlıklı beslenmek mümkün mü? | Sinan Canan ile Büyük Sorular 

🌸

Alt yazı var zaten

🌸

🌸

Nasil yani

Yani ne yapmamiz lazim

@@berkayfideci54 Eskiden insanlar ""1 Öğn yiyip 2 gün aç gezerdi"" gibi Veya ""1 Kere avlanıp Tıkabasa iyip Sonraki 3 gün aç gezerdi"" ORUÇ AÇ GEZME ÇOK SAĞLIKLI İŞTE gibi *ESKİ İNSANLAR İŞİ BİLİYORDU BİZ CAHİLLER BİLMİYORUZ* gibi Size akıl verenlere İtibar etmeyin Eski insanlar 35-40 da ölüyordu evet Çok sağlıklıydı hahahaha BİLİM sayesinde Vitaminlerin Minarellerin Kalsiyumun Demirin Protein vs vs Dengeli beslendiğin sürece ÖMRÜN UZUYOR *AÇ kalarak değil*

Rafine çünkü vücut şekere ihtiyaç duyuyor. Özellikle meyve şekeri.

Sütü ve yoğurdu kesince neden bünyeniz ferahladı, merak ettiğim için soruyorum. Laktozdan kaynaklı mı ?

@@aybuke8837 merhaba, evet içerisindeki kazeinden dolayı rahatsız ediyor. Bırakınca ciddi ödem attım. Ayrıca bu kazein inek veya koyunun hormonlarını barındırıyor. Damızlık olarak kullanılıp yavrusundan zorla ayrılan bir ineğin ruh halini tahmin edersiniz. O ruh hali sütteki kazeinle taşınıyor hormonlar işte. Bir de ineklerin memeleri yara olabilir hasta olabilir bir tık tiksindim içesine düşündüğümde. Kek börek yapmak için hiçbir hayvanın sütüne ihtiyacım da yok. Mis gibi bıraktım. İsterseniz bir hafta on gün deneyip sonuçlarını gözlemleyin siz de 🌼

Seninki veganlık sanki biraz, ben hayvansal gıda olmadan yaşayamam, dengeli beslenme ve iki öğün yapmak çok iyi bence

@@asikobra vegan diyince hastalıklıymışım gibi bakıyorlar, bende bitki bazlı besleniyorum diyip geçiyorum 😅

Tamamen katılıyorum

😂

@@zezee2568 🤭

biyolog biri bu konuda konuşabilir

@@iremsu8090 Size konuşur ve yersiniz. Sözde bilimciler ve müritleri..

@@emreengin2047 ben videoyu izlemedim açıkçası sarmadı, bu adam özelinde de konuşmuyorum ancak bir biyoloğun "sağlıklı beslenmenin mümkünatı" hakkında konuşabileceğini söyledim. eğer videoda yanlış şeyler söylendiğini düşünüyorsanız, buyrun sizi dinleyelim. yoruma yazın okuyacağım.

@@iremsu8090 Peki parçalıyım. Abi, omega yağ asitlerinin faydaları bağlamında deniz ürünü tüketimini tavsiye ediyor. Halbuki omega 3-6 alımı için deniz ürünleri en sağlıksız seçenektir; zira deniz ürünleri ağır metallerle doludur, doymuş ve trans yağ içerir. Eğer mevzu sağlıklı beslenme ise omega içeren bitkisel kaynaklardan bahsetmek gerekir. Ayrıca bu kadar da basit değil, bkz: omega 3 index. Et ve sebze ağırlıklı beslenen atasal kökenimizden bahsediyor. Evrimsel biyoloji indirgemesi yapıyor. Halbuki kültürel evrimi de hesaba katarsak tahılları, fermente edilmiş gıdaları ve süt ürünlerini de denkleme almadan bir çıkarım yapamayız. Zira kültürle birlikte ortaya çıkan gıdalara karşı verdiğimiz biyolojik tepkiler kalıtımla aktarılmaktadır. Kısacası, sağlıklı beslenmekten bahsederken doğrudan arkaik atalarımıza gönderme yapmak hatalı. Et zararlı değil diyor. Bir biyolog sağlıklı beslenmeyle ilgili otorite olarak çağrıldığı bir yerde bunu söyleyememeli. Lütfen sadece et tüketimine bağlı erken ölümler hakkındaki araştırmalara bir bakın. Az yiyen canlının ömrü uzuyor kardeşim doğru bile olsa, bu şekildeki bir açıklama ancak kahvehane muhabbetine yakışır. Kalori kısıtlaması ile yaşam süresinin uzaması denkleminde bahsedilmesi gereken çok şey var. Mevsiminde sebze ve meyve yeme klişesini duymasak da olurdu. Teknoloji sayesinde meyve ve sebzelerin en az mevsimindeki kadar iyisinin doğru şartlarda üretilebildiği, saklanabildiği bir yüzyılda artık bunu konuşmayalım. Anlamlı değil. Karbonhidrat iyi değil abi, doğada bu kadar yok demek ancak bilgi eksikliğinden kaynaklanıyor olabilir. Doğada yeterince var ve hep vardı. Arkaik avcı-toplayıcıların beslenmesinde karbonhidratlar önemli bir yer tutuyordu. İlk insan ataları, bitki kökleri, meyveler, tohumlar ve bazı sebzeler gibi karbonhidrat açısından zengin gıdaları diyetlerine dahil ediyorlardı. Zaten bal örneğini de kendisi veriyor. Ayrıca bu da bilimsel olmayacak ama illa önemine göre sıralamak gerekirse: su - karbonhidrat - protein - yağ olarak sıralanır. Bu kadar yağ güzellemesi gerçekliği çarpıtıyor. Hayır damar sertliği sadece iki çeşit canlıda yani söylediği gibi yalnızca insanlarda ve domuzlarda bulunmaz. Yani yanlış bilgi. Ateroskleroz genel olarak omurgalı hayvanlarda bulunabilir. Örneğin, farelerde, tavşanlarda, maymunlarda ve diğer birçok memeli türünde de ateroskleroz araştırılmış ve gözlemlenmiştir. Günde üç öğün mecburiyeti konusunda abi, açlık hormonu salınımı ile kültürel olarak edindiğimiz yeme içme alışkanlıklarını birbirine karıştırıyor ve mantık hatası yapıyor. Bahsettiği salınım, günde üç öğün yememizin sebebi değil sonucudur. Beden hangi saatte beslenmeye alıştıysa o saatin öncesinde açlık sinyali verir. Farklı sıklıklarda ve saatlerde yemek yiyen bir insanın veya toplumun açlık salınımı da buna bağlı olarak değişir zaten. İşlenmiş gıdalar diye büyük başlık açıklayıcı değil. Birçok sağlıklı işlenmiş paketli gıda vardır marketlerde. Hayır, glikozun tabiattaki en saf formu bal değildir. Bal, arıların çiçeklerden topladıkları nektarın içeriğinden oluşur ve içinde glikozun yanı sıra fruktoz ve sukroz gibi diğer şekerler de bulunabilir. Dolayısıyla, bal doğal bir şeker kaynağı olmakla birlikte, saf glikozun en doğal kaynağı olarak nitelendirilemez. Doğal glikoz kaynakları arasında daha çok meyveler, sebzeler ve tahıllar yer alır. Likopen eksikliği nedeniyle domates aşermesi yaşanacağı çok spekülatif bir argüman. Bilimini ciddiye alan kimse böyle atıp tutmamalı. Vücudun belirli bir besin molekülüne duyduğu ihtiyaç genellikle doğrudan spesifik bir yiyeceğe olan istek olarak ortaya çıkmaz. Çok karmaşık süreçler devrededir. Yemekten sonra yaşanan halsizlik, baygınlık halini gıda intoleransıyla ilişkilendirecekken birden künefe örneği üzerinden dramatik insülin düşüşü yani hipogliseminin yaşattığı baygınlıkla bağlantı kuruyor. İkisi çok farklı konular. Ayrıca insanların kendi iç görüleriyle hangi gıdalara karşı intoleransları olduğunu anlayabilmeleri neredeyse imkansız. Zeytinyağlı enginar yiyip tefekküre çekilmekle olacak iş değil. Testleri var bunun. Karbonhidratı az alarak ketozis evresine girmek mümkün değildir, neredeyse hiç tüketmemek gerekir. Bir gün içinde yenecek bir dilim ekmek veya bir-iki kaşık pilav bile ketozisi bozar. Abinin başta dediğinin aksine, insanın esas enerji kaynağı karbonhidrattır. Bu yüzden hem biyolojik hem de kültürel evrim sürecinde insanların ana besin kaynağı öncelikli olarak hep karbonhidrat olmuştur. Evet, ketonların daha verimli olduğu doğrudur. Ama yine bir mantık hatası yapılıyor. Evrimsel süreçte ihtiyaç halinde daha kaliteli enerji kaynakları çıksın diye yağlar depolanmıştır. Daha kaliteli enerji kaynağı olması onu en önemli besin kaynağı yapmıyor en hayat kurtaran yapıyor. Dönüp dolaşıp yağların faydalarından bahsediliyor. Ketojenik diyet çok spesifik bir diyet türüdür. Böyle her şeyin teorisi gibi herkese tavsiye olarak vermek her şeyden önce etik değil. Uykunun kalitesini etkileyen faktörleri üçe indirgeyemeyiz. Stres, fiziksel aktivite, beslenmeyle beraber çevresel faktörler, uyku hijyeni, teknoloji kullanımı, sağlık durumu, uyku bozuklukları, yaşam tarzı alışkanlıkları, yaş... Biyoloji çok geniş bir alan. Herhangi bir alt dalında uzmanlaşmak mümkün. Beslenme bilimi de biyolojinin alt bilim dallarından biri. Onun da altında araştırma alanları ayrışıyor. Tüm bilimlerin atomize olduğu böyle bir çağda her şeyi bildiğini zanneden rönesans adamlarını fazla ciddiye almayın derim. Çok da şey yapmayın dedi doğru dedi.

@@iremsu8090 Peki parçalıyım. Abi, omega yağ asitlerinin faydaları bağlamında deniz ürünü tüketimini tavsiye ediyor. Halbuki omega 3-6 alımı için deniz ürünleri en sağlıksız seçenektir; zira deniz ürünleri ağır metallerle doludur, doymuş ve trans yağ içerir. Eğer mevzu sağlıklı beslenme ise omega içeren bitkisel kaynaklardan bahsetmek gerekir. Ayrıca bu kadar da basit değil, bkz: omega 3 index. Et ve sebze ağırlıklı beslenen atasal kökenimizden bahsediyor. Evrimsel biyoloji indirgemesi yapıyor. Halbuki kültürel evrimi de hesaba katarsak tahılları, fermente edilmiş gıdaları ve süt ürünlerini de denkleme almadan bir çıkarım yapamayız. Zira kültürle birlikte ortaya çıkan gıdalara karşı verdiğimiz biyolojik tepkiler kalıtımla aktarılmaktadır. Kısacası, sağlıklı beslenmekten bahsederken doğrudan atalarımıza gönderme yapmak hatalı. Et zararlı değil diyor. Bir biyolog sağlıklı beslenmeyle ilgili otorite olarak çağrıldığı bir yerde nasıl bunu söyleyebilir aklım almıyor. Lütfen et tüketimine bağlı erken ölümler hakkındaki araştırmalara bir bakın. "Az yiyen canlının ömrü uzuyor kardeşim" doğru bile olsa, bu şekildeki bir açıklama ancak kahvehane muhabbetine yakışır. Kalori kısıtlaması ile yaşam süresinin uzaması denkleminde bahsedilmesi gereken çok şey var. Mevsiminde sebze ve meyve yeme klişesini duymasak da olurdu. Teknoloji sayesinde meyve ve sebzelerin en az mevsimindeki kadar iyisinin doğru şartlarda üretilebildiği, saklanabildiği bir yüzyılda artık bunu konuşmayalım. Bilimsel değil. Karbonhidrat iyi değil abi, doğada bu kadar yok demek ancak bilgi eksikliğinden kaynaklanıyor olabilir. Doğada yeterince var ve hep vardı. Arkaik avcı-toplayıcıların beslenmesinde karbonhidratlar önemli bir yer tutuyordu. İlk insan ataları, bitki kökleri, meyveler, tohumlar ve bazı sebzeler gibi karbonhidrat açısından zengin gıdaları diyetlerine dahil ediyorlardı. Zaten bal örneğini de kendisi veriyor. Ayrıca bu da bilimsel olmayacak ama illa önemine göre sıralamak gerekirse: su - karbonhidrat - protein - yağ olarak sıralanır. Yağ en önemli ikinci bile olmaz aslında. Hayır damar sertliği sadece iki çeşit canlıda yani söylediği gibi yalnızca insanlarda ve domuzlarda bulunmaz. Yanlış bilgi. Ateroskleroz genel olarak omurgalı hayvanlarda bulunabilir. Örneğin, farelerde, tavşanlarda, maymunlarda ve diğer birçok memeli türünde de ateroskleroz araştırılmış ve gözlemlenmiştir. Günde üç öğün mecburiyeti konusunda abi, açlık hormonu salgılanmasının salınımı ile kültürel olarak edindiğimiz yeme içme alışkanlıklarını birbirine karıştırıyor ve mantık hatası yapıyor. Bahsettiği salınım, günde üç öğün yememizin sebebi değil sonucudur. Farklı sıklıklarda ve saatlerde yemek yiyen bir insanın veya toplumun açlık salınımı da buna bağlı olarak değişir zaten. İşlenmiş gıdalar diye büyük başlık atmak doğru değil. En azından yeterli değil. Birçok sağlıklı işlenmiş paketli gıda vardır marketlerde. Hayır, glikozun tabiattaki en saf formu bal değildir. Bal, arıların çiçeklerden topladıkları nektarın içeriğinden oluşur ve içinde glikozun yanı sıra fruktoz ve sukroz gibi diğer şekerler de bulunabilir. Dolayısıyla, bal doğal bir şeker kaynağı olmakla birlikte, saf glikozun en doğal kaynağı olarak nitelendirilemez. Doğal glikoz kaynakları arasında daha çok meyveler, sebzeler ve tahıllar yer alır. Bu gıdalar doğada fotosentez yoluyla üretilen şekerleri içerirler ve bu şekilde glikoz sağlarlar. Likopen eksikliği nedeniyle domates aşermesi yaşanacağı çok spekülatif bir argüman. Bilimini ciddiye alan kimse böyle atıp tutmamalı. Vücudun belirli bir besin molekülüne duyduğu ihtiyaç genellikle doğrudan spesifik bir yiyeceğe olan istek olarak ortaya çıkmaz. Çok karmaşık süreçler devrededir. Yemekten sonra yaşanan halsizlik, baygınlık halini gıda intoleransıyla ilişkilendirecekken birden künefe örneği üzerinden dramatik insülin düşüşü yani hipogliseminin yaşattığı baygınlıkla bağlantı kuruyor. İkisi çok farklı konular. Ayrıca insanların kendi içgörüleriyle hangi gıdalara karşı intoleransları olduğunu anlayabilmeleri neredeyse imkansız. Zeytinyağlı enginar yiyip tefekküre çekilmekle olacak iş değil. Testleri var bunun. Karbonhidratı az alarak ketozis evresine girmek mümkün değildir, neredeyse hiç tüketmemek gerekir. Bir gün içinde yenecek bir dilim ekmek veya bir-iki kaşık pilav bile ketozisi bozar. Abinin başta dediğinin aksine, insanın esas enerji kaynağı karbonhidrattır. Bu yüzden hem biyolojik hem de kültürel evrim sürecinde insanların ana besin kaynağı öncelikli olarak hep karbonhidrattır. Evet, ketonların daha verimli olduğu doğrudur. Ama yine bir mantık hatası yapılıyor. Evrimsel süreçte ihtiyaç halinde daha kaliteli enerji kaynakları çıksın diye yağlar depolanmıştır. Daha kaliteli enerji kaynağı olması onu en önemli besin kaynağı yapmıyor. Genel olarak yağ güzellemesi yapıyor. Ketojenik diyet çok spesifik bir diyet türüdür. Böyle her şeyin teorisi gibi herkese tavsiye olarak vermek her şeyden önce etik değil. Uykunun kalitesini etkileyen faktörleri üçe indirgeyemeyiz. Stres, fiziksel aktivite, beslenmeyle beraber çevresel faktörler, uyku hijyeni, teknoloji kullanımı, sağlık durumu, uyku bozuklukları, yaşam tarzı alışkanlıkları, yaş... Biyoloji çok geniş bir alan. Herhangi bir alt bilim dalında uzmanlaşmak mümkün ve beslenme bilimi de biyolojinin alt bilim dallarından biri. Onun da altında araştırma alanları ayrışıyor. Tüm bilimlerin atomize olduğu böyle bir dünyada her şeyi bildiğini zanneden rönesans adamlarını fazla ciddiye almayın derim. Bir yerde etyabin güzellemesi yapıyor. Takunyalı Rönesans adamı. Çok da şey yapmayın dedi doğru dedi aslında.

Adam okumuş veya denemiş, paylaşmak için de burda konuşuyor. Senin gibi tipler de anca altına gereksiz yorum yapıyorlar.

@@fromkerasus her konuda da konuşmasın. Paylaşmak için konuşmuyor para kazanıyor bu işten ve dediklerinin çoğu hurafe, palavra. Kendisi zaten eski maklubecilerden.

Çok acayipsiniz ya. Önünüze geleni cahil ilan edebilmek gibi bir özgüveni nerden edindiniz acaba!

@@fromkerasus bilim, makale

@@fromkerasus doktorlara havadan inmiyor 1. Güncel olmak zorundalar 2. Onlar da bu kaynaklardan öğreniyor 3. Bu kaynakların tersini iddia ediyorlarsa makale yayınlamak zorundalar. Basit.

Katojenik diyet yıllardır var

@@rArman_ var olması başarı anlamı taşımıyor ki uzun zaman sürdürülemez.

Sonsuza kadar yaşamak isteyen var mı? Ya da bir ton hastalık ile 100 yaşına gelmek isteyen? Anneannem daha yeni öldü 100 yaşındaydı. Ne tansiyon, ne kalp, ne başka bir hastalığı vardı. Sadece son evre alzheimer idi. Tuvalet nedir? Bunu bile unutmuştu. Eğer böyle bir algınız varsa bence bunu gözden geçirin. Iyi ki uyku(yarı ölüm hali) ve ölümün kendisi var.

😂😂😂😂

@@arifyilmaz3970 yaptığım yorum sağlık yönünden bir yorumdu. Vicdanen 6 yıldır hayvansal ürün tüketmiyorum ve sağlığım da oldukça iyi tabi.

@@MergenUK nedir seni bu kadar mutsuz eden bilmiyoruz ancak... beter ol.

@@TENGODESDESTENGO başınız sağ olsun. Alzheimer hastalığına sebep olarak İşlenmiş etler: Sosis, salam, sucuk gibi işlenmiş et ürünleri, yüksek oranda doymuş yağ ve nitrat içerir. Bu bileşenler, inflamasyon ve oksidatif stres yoluyla Alzheimer riskini artırabilir. Kırmızı et: Yüksek miktarda kırmızı et tüketimi, doymuş yağ oranının yüksek olması nedeniyle Alzheimer riskini artırabilir. Tam yağlı süt ürünleri: Tam yağlı süt, yoğurt ve peynir gibi ürünler, yüksek doymuş yağ içeriği nedeniyle Alzheimer hastalığı riskini artırabilir. Tereyağı: Tereyağı, yüksek doymuş yağ içeriğine sahiptir ve bu da inflamasyonu artırarak Alzheimer riskine katkıda bulunabilir. Kızartılmış hayvansal ürünler: Kızartılmış tavuk, balık ve diğer et ürünleri, trans yağ ve diğer zararlı bileşenler içerebilir. Bu tür ürünler de inflamasyon ve oksidatif stres yoluyla Alzheimer riskini artırabilir. Bu yönü de var. Ayrıca siz 100 yaşına kadar yaşamayı istemiyor olabilir ve yorumunuzda bunu manipule etmeye çalışıyor olabilirsiniz. Bu sizin şu anda hayatınızdaki algıya alakalı. Ben 100 yaşına kadar ve fazlasını da yaşamayı isterim, çünkü yaşlılık sağlıksız biri demek değil. Endüstri size bunu böyle öğretti hepsi bu.