Zeki Demirkubuz’u çok seven biri olarak nasıl ki onun bütün duyguları çok iyi yansıttığını düşünüyorsam, senin de filmlerini o kadar muhteşem derinlikli yorumladığını düşünüyorum. Özellikle kaderi en iyi anlatan filmleri de eklemek harika olmuş. Bekir’in ve Uğur’un saplantısını gerek yorumlamalarınla gerekse seçtiğin kesitlerle çok güzel anlatmışsın. Yine bayıldığım bir bir içerik oldu…🥹💐
Bekir karakterinin karısını ve kızını geride bu kadar rahat bırakabilmesi beni şok etmişti. Abicim tamam aşk meşk diyon da, o kız çocuğu ne olacak? Haydi karısı neyse oyle bir adamdan cocuk mu yapılır dersın de, sırf o kız çocuğu ve onun gibilerin yediği kazık için içilip dertlenilir dedirtir bir hikaye.
Normal insan ilişkileri başlı başına yorucuyken, hastalıklı kişilerin çarpık ilişkileri, güdüsel eylemleri dünyaya yıkım fotoğrafından başka bir şey vaat etmiyor haliyle. Bekir'in evdeki çocuğuna ilaç almaya diye çıkıp gözünü başka şehirde açması veyahut Uğur'un çocuğunun pansiyon köşelerinde sürünmesi, annesinin yediği dayak yüzünden engelli doğması gibi. Yani ebeveynlerinin alçalmalarının bedelini ödeyen mazlumlar..Bence hikayenin esas ağırlığı burada.
Şok mu etmişti? Kardeşim sen hayatın farkında değilsin. Dünyada Bekir ve Uğur'dan beter insanlar ve bu filmlerin anlattığından da berbat hikayeler var. Zamanla şahit olursun, şok olma duygusu yerini kayıtsızlığa bırakır.
@devrimdenz Doğru arabeskinde arabeski vardır ama yinede herkes kendi hayat düzeyinde algılar dünyayı. Yani arkadaşın şok olması normal. Sonuçta filmde mağdur edilen suçsuz günahsızların fotoğrafı var.
Kader daha popüler olsa da serinin oturaklı ve ağır filmi Masumiyettir. Aslında filmler beni kolay kolay etkilemez ama Masumiyet'i ilk izlediğimde üzerime tarif edilemez bir ağırlık çöküp, inanılmaz sarsmıştı beni. Bu arada teşekkür ederim.
Zaten kader masumiyetteki 5 10 dakikalık monolog dan ortaya çıkan bir film ben 2 filmi de önerirken önce kader filmini önerirdim ki monolog u dinlerken spoiler yemesin diye.
Bende Kader filmindeki aynı bir aşk tutku yaşamıştım Bekir kendi içindeki korkular kırıklıklar sevgisizlik den uğura karşı bir tutku hissediyor beynin bu kız bana göre değil sevmiyorum desede o his bekire bunları yaptırıyor Bende aynısını düşünüyordum o kız bana göre değil sevmiyorum diyordum ama bu his duygu ona karşı hissettiriyordu Ben filmdeki çoğu sahneyi yaşadım Allah kimseyi düşürmesin
Yanındakiyle yaşar, aklındaki ile ölürsün. Ne güzel bir lafmış. Çevremde Bekir gibi öyle sahici karakterler var ki. Filmde zaten kimseye kızamıyorsun. Zeki Demirkubuz toplumun alt katmanlarını görebilen gerçekten büyük bir yönetmen. Her filminde beni şaşırtmayı başarmıştır. Ayrıca başka ülkelerin sinemasında bildiğim kadarıyla Masumiyet ve Kader gibi aynı hikayeyi iki farklı zaman diliminde anlatan başka bir örnek hatırlamıyorum. Her videonuzu sakin bir ortamda dinlemeye çalışıyorum. Emeğinize sağlık.
Zeki abi diyorum çünkü çok samimi bulurum kendisini bence bu topluma ait, öteki yaşamların, alt kültürlerin en iyi gözlemcisidir. Her ne kadar sinematografik açıdan benim beklentim çok farklı da olsa, filmleri beni hikaye anlamında fazlasıyla etkilemiştir o yüzden çok değerlidir benim için. Bu arada bir sonraki içeriğim Taxi Driver üzerine olacak. Zira bu aralar Travis gibi hissediyorum.
@@Sinegoat Gerçekten öyle. Yaşayan en iyi birkaç yönetmenden birisi olabilir. Peki size menemen soğanlı mı soğansız mı türünde bir soru sorabilir miyim :) Nuri Bilge Ceylan mı Zeki Demirkubuz mu desem ne dersiniz ?
Ben düşündüğümü net şekilde, dolambaçsız söyleyen birisiyim. Sana Nuri Bilge Ceylan derdim. Çünkü sinema benim için her şeyden önce görsel, görmeye odaklı bir sanat biçimi. Kaldı ki sinemada uzun plan dış çekimleri, pastoral manzaları çok seven bir insanım ben. Bu yüzden Bela Tarr'da çok değerlidir. Şayet ileride bir film çekecek olsam daha çok Nbc'nin filmlerine benzerdi şüphesiz. Ancak bu tercihteki en önemli sebep Nbc'nin görüntü yönetmeni olan Gökhan Tiryakidir. Bu kişi Zeki abinin son fil plan Hayat filminde çalıştı. Bence Türk sinemasının Tarkovsky'si daha doğrusu Sven Nykvist'i olan bu adamdır. Tiryaki ismi çok değerlidir, çok önemlidir. Hatta şöyle söyleyim bence bu iki yönetmenden de daha üst konumdadır.
hocam elinize emeğinize sağlık güzel bi içerik olmuş fakat, seslendirme yaparken mikrofonu bu kadar yakın tutmaya hiç gerek yok çok ses patlaması var adobe audition falan kullanarak patlamaları temizleyebilirsiniz, kurguda dB ayarı yapabilirsiniz, kulaklıkla izlediğim için çok rahatsız etti beni saygılar.
Kesinlikle haklı bir eleştiri. Aslında tavsiye ettiğin bütün işlemleri yapmama rağmen kulaklıkta dinlerken patlamanın önüne geçemedim. Tabi videonun her bölümünde değil ama bazı kısımlar rahatsız edici.
bekirin yaşadıklarında neden uğur suçlanıyor anlamadım? bekir kendi seçimlerinin sonuclarını yaşadı. uğur ona hep git dedi ona umut vermedi yaşam tarzından da açık her sey
Kral çok güzel bir video olmuş ama benim sana bir eleştrim var sanki mikrofona üflüyorsun gibi böyle kulaklarıma patlıyor gibi videoyu izlemekte güçleştiriyor bunu halledersen bence baya güzel video
Aslında bir mikrofonum yok. Zoom'un H4N Pro ses kayıt cihazı ile yakın bir mesafeden kaydediyorum sesi. Videonun her bölümünde olmasa da patlamanın olduğu kısımlar vardı bu doğru ancak gain değerini kısarak dengeyi sağlamaya çalıştım. Tabi yine de ses patlamalı bir şekilde izleyiciye ulaşıyorsa bir masaya dizayn çekmem şart. Bu yapıcı eleştirin teşekkür ederim.
bekirin içinde olduğu durumu yaşıyorum. kızla konuştum. bende gözü yok gibi ama sürekli onu düşünüyorum. saplantı haline geldi. diyorumki hayır bu kız bana olmaz ama içimdeki bi dürtü beni istemsizce ona götürüyor. yardım eder misiniz ?
Öncelikle senin adına üzüldüm. Platonik şekilde gelişen duygular her zaman insana zarar vermiştr. Kalp ve mantık bir noktada buluşmalı. Bu sebeple kapalı olan dükkana kira vermemelisin. Elbette dürtüselliği bastırmak her zaman kolay değil ancak ilgi odağını başka şeylere vermeyi başarırsan sana zarar veren heyecanlardan vazgeçebilirsin.
hep dolambaçlı yollar, hep bir saplantı, hep kaos, hep saplantılı tutkular. Zeki abi, bütün bunların insanları yucelttigini düşünüyor bence. Dostoyevski'nin bütün konulara yaklaşımı da böyledir
Saplantı ölüme götürür kumar olur kadın olur iş olur bir şeyi çok istemek dünyanın en güzel şeyi en mutlu sen olursun ama kaybedersin bu kumarı istediğin olmazsa hak ettiğin halde ya delireceksin ya intihar edeceksin ya Allaha sığınacaksın ya da kabullenip bir ömür ızdırap yüzde 50 şans bazı şeyler mahşerde bile yüksek sesle konuşulacak
O resime dikkat edersen uğurla bekir olan fotoda bekir cok mutlu gulumsuyo uğur ise düz ve somurtkan bakmış diğer cercevede ise uğur ve zagorun fotosu var orada ise uğur cok mutlu gülümsemiş ve zagor düz ve somurtkan fotoya bakıyor burada anlatilmak istenen bence bekir uğura aşıktı uğur ise zagora, zagorda suça
Birini tanımadan nasıl böyle çıkarımlar yapabiliyorsun hayırdır yani? Hadi diyelim bir yaram var random gülecek ne var bunda? Ve neden bu kadar katıksız bir şekilde ahmaksın?