Cep telefonumdan bu yazıyı tuşlamak kontrolün tamamen bende olduğunu hissettiriyor. İçerideki donanımdan bile sorumlu olduğumu hissediyorum. Ancak, telefonumda parmaklarımla yaptığım şey, toplam telefon faaliyeti için oldukça acıklı, yüzeysel bir katkı. Ve elbette, telefonun nasıl çalıştığı hakkında kesinlikle hiçbir şey söylemiyor bu tıkırdatma işi. Bilinç de aynı, diyor D. Dennett: "Bilincin fenomenal niteliği, bir kullanıcı yanılsamasıdır." diyor. Örneğin "Sütlü kahve istiyorum." demek kontrolün sende olduğunu hissettiriyor. Aynı şekilde "Kahve içmek istemiyorum!" demek de. İnsani bilinçte kararları üzerine düşünebilme yetisi var, şu an sütlü kahve içmek istediğimi biliyorum farkındalığı. Farkındalığımızın farkındayız. İşleri karmaşıklaştıran, niteliğin neredeyse mistik tarafı da bu üstelliği aslında. Mesela bir kertenkele muhtemelen bunları düşünmek zorunda kalmıyordur. Amigdala nereye, kertenkele oraya! Kırmızı elma örneğini bilirsiniz. Klişedir. Elmanın kırmızılığı maddenin özünde değildir lakin zihnim onu kırmızı olarak kodlar, imler, şemalar, temsil yahut sembolize eder. Ya da her neyse işte... Buna halk arasında "kualia" deniyor, fenomenal nitelik! Yani baktığımız şeydeki kırmızılık, baktığımız şeyde değil, bilincimizde. Duyusal algımızı, farkındalığımızı ve nihayet zihnimizdeki kırmızılığı yaratan şey nedir peki? Etkileşim, bağlantısallık. Bunun kaçarı yok... Temelde atomlardan oluşan lakin atomik seviyede açıklanması gereksizleşen elmadaki kırmızılığı, telefonumun tuşuna temasım gibi düşünebilirsiniz. Üstel, beliren nitelik, yüzeydeki dalga kıpırtısı.. Fiziksel akışa dahil mi, bence evet, fakat topyekün işleyiş hakkında açıklayıcı bir bilgi vermiyor. Bir bina tuğlalardan oluşur ama bina, tuğlalar bütününden daha fazlasıdır.. Gibi. Karakter olarak da tuğla gibi davranmaz hiçbir bina.. Bu da bazı düşünürleri düalizme yöneltiyor.. Yine "Marry'nin odası" deneyini bilirsiniz ya da bilmezsiniz fark etmez; Marry sıkı bir fizikçi ve nörologdur ve yalnızca siyah-beyaz tonlardan oluşan bir odada yaşamaktadır. Tüm renkler üzerine muazzam bilgi sahibidir. Odasında birde bilgisayarı bulunmaktadır. Mary kırmızı rengi hiç görmesede onun spektrumlarını ve bu rengi görmüş olan bir beynin içinde o sırada hangi nöral grubun aktif olduğunu dahi bilmektedir. Bir gün Marry'e bilgisayarında kırmızı renk gösterilir. İşte, eğer Marry yeni bir şey öğreniyorsa fizikalizm eksik diyor nitelik düalistleri! Ben senin bir rengi nasıl gördüğünü bilsem bile ( beyninin o anki tüm bilgisine sahip olsam ) o rengi nasıl algıladığını asla bilemeyeceğim.. Evet, beyin gri bir madde, bildiğiniz kanlı canlı, kıvrımları, girintileri çıkıntıları olan bir organ ve temelde fiziksel etkileşime tabi. Fakat özel irade gibi fenomenal bir alan, "beynimdeki şu nöron beyin sapıyla bağlantı halinde , şu elektron buraya kaçtı , şu foton diğerine zıpladı, demek ki ben o nedenle sütlü kahve içmek istiyorum diyemiyorum.. Sonuç olarak bir insan özgür iradem var diyorsa, buna karıncalar karşı çıkamaz... 😁