Bu güzel, zihin açısı video için kendi adıma teşekkür ederim. Genel olarak söylediklerinize katılmamak elde değil. Konuya bakış açınız da esas tartışılması gereken konuları hedef almış, emeğinize sağlık. İki konuda ek yapmak isterim. Birincisi, insanların anlamadığı bir nokta, aslında çocuğumuza hiç bir şeyi zorla vermediğimiz, oysa çoğumuza çocukken zorla bir sürü şey yedirildi, içirildi. Bu noktada "dayatma" konusu tekrar gözden geçirilmeli. Bitkisel beslenme, çocuğu önemli bişeylerden "mahrum" bırakma gibi görülüyor, oysa çocuğumuz hiç bir mikro ve makro besinden mahrum kalmıyor. Konu uzun, çok detaya girmeye burada gerek yok tabi :) Son olarak trans yağ vb ve kalp krizi arasında sebep sonuç ilişkisi konusu muallak değil, ek olarak diyabet, inme ve kanserleşme konusunda bile sebep sonuç ilişkisini açıklayacak yeterince veri var 😉
Hocam kıymetli yorumunuz için teşekkür ederiz. Kalp krizi - beslenme arasındaki ilişkiyi gösteren birkaç çalışmayı vaktiniz olunca paylaşırsanız hem ben hem de buradaki bizi takip eden seyircelerimiz olarak bilgilenmiş oluruz. Teşekkürler şimdiden, sevgiler & saygılar.
Türkiye'de çocuğu vegan büyütmeyi tartışmak bana burjuva derdi gibi geliyor. bugün bir tercih olarak et/et ürünü yememekten çok et ve et ürününe erişim konusunda derdi var ülkenin.
Güncel market yapısı içinde ete ve et ürününe rahat ulaşmanın direkt karşısında olan bir kesim veganlar. Et yemeyi dramatik bir konu haline getirip bunun üzerinden ekonomik problemlere gönderme yapılan bir siyasi gelenek var. Halbuki ete rahat ulaşmanın (mass production, optimize üretim) getirdiği direkt etin kalitesine bir etkisi, bunun dışında bir sürü maliyet getirdiği düşüncesi var bu insanlarda. Halk daha ete rahat ulaşamazken bunu konuşmanın bir anlamı yok gibi bir duruş yanlış, bu insanlar zaten et yemeyin duruşunun yanında, ete rahat ulaşmak için hayvanları ve çevreyi sömürmeyin de diyor. Ete rahat ulaşan ülkelerin endüstrisine bakıldığında da bu işin formülü belli. Her kesimden birçok insan hayvanlara karşı olan duygularını çocukken geliştiriyor ve daha veganlik, vejetaryenlik ne bilmeden çocukken et yememekte diretebiliyorlar. Bu insanlardan bazıları içinde bulundukları toplumun baskısıyla yemeye başlıyorlar, bazısı da diretip belli bir bilgi kapasitesine ve ortamına ulaşabilirse bunu siyasi bir kimlik olarak benimsiyor. Her konuda burjuvanin sesi çıktığı için her konu burjuvanin derdi oluyor, devam.
@@mehmetyasaraltundag hükümet sistemleri ile ilgili bir video daha yapabilir misiniz? Koalisyon hükümetlerinin istikrarı, parti disiplini, yarı başkanlık vs
Muhafazakar ailenin şeriatçı oğlu olarak olarak güçlü aile bağlarına düzeltilebilir gelenekçiliğe her zaman bel bağlarım.(Bizde Allah ve onun kutsal kıldıkları hariç bir şeye kurban olma gerekliliği yok)
Yaşarın taşrada yaşan aileler ve kadınlarla empati kurmaya çalışması gerçekten çok doğru bir nokta okula gönderilmeyen evleneceği kişiyi seçemeyen bu eve anca kefenle dönersin deyip kocasından şiddet görünce aile evine geri kabul edilmeyen kadınlar kadınlarımız ailenin hayata bakış açısı da çok önemli özellikle x ve y kuşağı çoğunllukla ailesinin çizdiği hayatı yaşamış
Ömer'in gerçekten Türkiye'deki aile bağlarının kötülüğü hakkında klasik bir Türk erkeği gibi davranarak toplumdan dışlanan ve toplumda daha zor var olan insanların halinden hiç anlayarak konuştuğunu düşünüyorum maalesef. Yaşar gerçekten iyi bir empati yapmış. :)
Kadınım. 24 yaşındayım. Babam eve gec geldim diye gecenlerde bana saldirdi. Kuzenlerimleydim tek de degildim dipnot. Aile de devlet de onemli kavramlar ama aile veya devlet kotu olunca da o yapilardan bireysel anlamdan kurtulmak gerek.
Bu ülkede değil kadınlar, erkekler bile özgür değil. Hayatımı yaşamama engel olacak aile bağlarındansa bireyselliği tercih ediyorum. Kendimizin seçemediği hiçbir bağa bağlı olmak istemiyorum, buna vatandaşlık bağı da dahil. Ömer’in övdüğü aile bağları yüzünden nice insan töre cinayetine kurban gitti, nice kız çocuğu evlendirildi, nice genç hayalini kurduğu mesleği icra edemedi, nice insan sevdiği kişiyle evlenemedi vs vs.
Aile var olmalı ancak bireyi etkilemesi, kendi düşüncelerini empoze etmeye çalışması açısından bir sınırı olmalı. Bu sınırı da hiçbir devlet ya da kanun belirleyemez. İnsanların aile bağlarından birazcık uzaklaşması bu bağların biraz gevşemesi gerekiyor bence. Ama Batı Avrupa'daki gibi de olmamalı. Ailenin etkisi olmalı aynı zamanda bireye özgürlüğü de sağlayabilmeli.
Öncelikle güzel bir konuya değinmişsiniz. Toplumsal bir kurum olarak aile kurumu her zaman Türkiye'de tartışılması zor bir konu. Ömer videonun sonunda Yaşar'a karşı espri niyetine de olsa Appeal to Emotion Fallacy (Duygulara Başvurma Safsatası/Mantık Hatası, yani karşı tarafın argümanını çürütmek yerine "X'i nasıl savunursun hiç utanmıyor musun?" tarzı hamasi bir söylemle karşı tarafa baskı kurarak karşı tarafı anti-entellektüel bir şekilde düşmanlaştırmak) uygulamış. Bir kişinin aile kurumuna karşı konuşması onu kendi ailesinden nefret ettiği anlamına gelmez veya tam tersi şekilde aile kurumundan yana konuşması onun kendi ailesiyle hiç problemi olmadığı anlamına gelmez. Zaten entellektüel tartışma ortamında kişiler değil argümanlar üzerinden tartışmak gerekir. Ailenin toxic yapısı olabiliyor bazen. Hatta aile aslında oldukça muhafazakar bir kurumdur ve bazılarına göre sırf bu yüzden toxictir. Bunu da zaten "toplumun yansıması" olarak değinmişsiniz videoda. Özellikle videoda yine değinildiği gibi kadın ve LGBTI+ bireylerin aile ile çatışma içerisinde olabiliyor ne yazık ki. Bunun dışında aile içi fiziksel ve/veya cinsel şiddet problemleri de var. Ve ailenin aşırı derecede kutsallaştırılması bu gibi olayların gün yüzüne çıkarılmasını engelliyor. Malum, birçoğu aile "kol kırılır, yer içinde kalır" düstüruyla hareket ediyor ve aile içinde yaşanan suçlar bir şekilde görmezden gelinebiliyor, umursanmayabiliyor veya diğer insanlardan saklanabiliyor. Bunun dışında evsizlik konusunda da biraz temkinli yaklaşmak lazım. Evsizlik evet Fransa'da çok yüksek (300.000 kişi, yaklaşık nüfusun %0.45'i)* ve Türkiye'deki oranın yaklaşık 5 katı büyüklüğünde ama Türkiye'de de evsiz sayısı ve evsizlik oranı oldukça yüksek (70.000 kişi, yaklaşık nüfusun %0.08'i)*. Türkiye'ye oldukça yakın nüfusa sahip Tayland'da (toplam nüfus 70 milyon) evsiz sayısı 2700* civarı (nüfusun %0.0004'ü), yani Türkiye'den 100 kat daha az evsiz oranına sahip (Tuhaf bir şekilde oldukça yüksek sayıda evsiz turist var Tayland'da*). Bunun sebebi "Tayland'ın aile bağlarının Türkiye'dekilerden daha sıkı" demenin doğru olduğunu sanmıyorum. Hayat pahalılığının daha düşük olması ve şehirleşmenin daha az olması belki sebeplerden olabilir (Tahminen söylüyorum ben de bunları). Zaten genel olarak evsizlik sorunundaki araştırmalar evsizliğin birincil sebebinin (tek sebebi değil!) ekonomik sebepler olduğunu gösteriyor.* Ayrıca bağımlılık sorununu (ister madde, ister alkol, isterse daha sıradan video oyunu ya da yemek yeme bağımlılığı olsun) veya suç oranı konusuna aile denetimi eksikliğine bağlamak çok yanlış ve önyargılı bir yaklaşım. Özellikle madde ve alkol bağımlılığının Sosyo-ekonomik sebeplerin yine oldukça kuvvetli etkisi olduğunu gösteren birçok çalışma mevcut*. Türkiye'de de durum çok farklı değil. Narkolog'un yayınladığı raporda da madde kullanıcısı olmalarından dolayı adli işlem uygulanan kişilerin ailelerinde şiddet olduğunu söyleyenler aşırı derecede düşük. Yani, ifadelerini doğru sayarsak en azından aile içindeki ilişkilerin çok kötü olmadığı ailelere sahip kişiler bunlar. Üstelik aynı raporda %82,2si aileleriyle beraber yaşıyormuş, yani ailelerinden kopuk insanlar da değiller. Fakat, o zaman burada belirleyici faktör ne? Bu raporda belirleyici olan faktör eğitim düzeyi olarak saptanmış. %93'ü lise veya daha düşük bir öğretim kurumundan mezun*. Ayrıca şunu da söylemek gerekir ki Türkiye'de de madde bağımlılığı sanılanın aksine hiç düşük değil, hatta her yıl giderek artıyor. Bizzat TÜİK'in istatistiklerinde bu kötü durum ortada.* İçişleri Bakanlığı zamanında bir Tweet atmıştı, Avrupa'dan %10 oranında daha az sürekli madde bağımlılığımız var diye, fakat bu veri doğru olsa bile şunu unutmamak lazım ki AB'nin nüfusu 445 milyon iken Türkiye'nin nüfusu 84 milyon. Üstelik öyle tuhaf bir ülkede yaşıyoruz ki uyuşturucu mafyaları vatansever kahramanlar olarak aşırı sağ milliyetçi kesim tarafından yüceltiliyorlar ve hatta Kurtlar Vadisi gibi diziler üzerinden kahramanlık hikayeleri yazılıyor kendileri hakkında ve gençler bayağı bayağı gururla bu uyuşturucu baronlarına özeniyor. Belli uyuşturucu kartelleri ile bilinen Kolombiya'da veya Meksika'da bile ben böyle bir şey olduğunu hatırlamıyorum, malum Escobar veya El Chapo gibi figürler bu ülkelerin dışında yaşayanların oryantalist bir bakışla fantezileştirdikleri kişiler. Benzer şekilde suç oranının belli gruplarda yüksek olmasında aile veya kültür ciddi şekilde sosyo-ekonomik faktörler ve toplumsal olarak dışlanma gibi bazı sorunlar çok ciddi rol oynuyor. Yaşar'ın bireysellik ve gelişmişlik arasında koroleasyon olduğu argümanına katılıyorum. Bu argümanı çürütebilmek için sunabileceğim bir örnek bile bulamadım. Fakat, Ömer Batı toplumlarının "mutsuz insanlar topluluğu" olduğu kanısına nasıl vardı buna hayret ettim açıkçası. Her sene yayınlanan Dünya Mutluluk Raporu (World Happiness Report) hemen hemen her sene Finlandiya birinci çıkar ve sonrasında da diğer İskandinav ülkeleri ile İsviçre ve Hollanda'yı görürsünüz*. Türkiye ise şu anda 146 ülke arasında 112. sırada. Pek iç açıcı bir konumda olmadığı gibi bütün Batı ülkelerinin gerisinde mutluluk konusunda. Bunun da sebebi şaşırılacak bir şey değildir diye tahmin ediyorum. Raporun sıralama için kabül ettiği kriterler gelir, bireysel özgürlükler, hükümete güven, sağlıklı yaşam beklentisi, aile ve arkadaşlardan gelen sosyal destek ve yardım severlik. Aslında tekrar düşündüm de 112. olmak bir başarı olarak değerlendirilmeli bu kriterlerden ülkemize bakınca. Son olarak daha bireyselci toplumların daha fazla dayanışma tercih etmesine şaşırmamak lazım, burada "herkes kendinde eksik olanı ister" sözü doğru ama bunun sebebi kalabalık bir şehir ortamında bireysel hayat yaşayan insanların o sert şartlarda güvenceleri olmamaları, dolayısıyla da kendilerini kollayacak bir mekanizma istemeleri ki bu genelde sosyal devlet oluyor. O sebeple gelişmiş ülkelerde şehirleşmiş bölgelerin merkez-sol, kırsal bölgelerin merkez-sağ ve hatta aşırı sağ partilere oy vermesi sürpriz olmuyor. Tabi burada şehirleşmiş bölgelerin göç almasından dolayı daha multikültürel, göç almayan kırsal bölgelerin de daha fazla sosyal muhafazakar olmasından dolayı yok sayılmaması gereken bir kültürel ayrım faktörü de var. Referanslar: *Fransa'da evsizlik oranı. Ne yazık ki 2012'den sonra ekonomik durumda kötüye gidiş ve hayat pahalılığının artması sebebiyle şu an iki katına çıktı: www.rfi.fr/en/france/20201116-french-homeless-population-doubled-since-2012-set-for-new-spike-under-covid-crisis-poverty-economy-migrant-camps *Türkiye'de evsizlik oranı ile ilgili Yeniçağ'ın haberi. Özellikle Türkiye'deki birçok evsizler için yapılan politikanın ne kadar eksik ve yanlış olduğunu da yüzümüze vurduğu için bu makaleyi seçtim. Türkiye'de devlet destekli shelter oldukça az sayıda var ve belediyeler evsizlere tesislerini ancak ekstrem soğuk geldiğinde (hava -4 dereceyi bulduğunda) açıyorlar. www.yenicaggazetesi.com.tr/-263338h.htm *Tayland'daki evsiz istatistiği (HRW'nın bu yazısında verilen sayının kaynağının devlet istatistiği olduğu uyarısını vereyim. Sayılar bilinçli olarak az gösterilmek için çabalanmış olabilir devlet tarafından): www.hrw.org/news/2020/04/24/covid-19-curfew-arrests-thailands-homeless *Tayland'daki evsiz Batılılarla ilgili The Independent'tan bir yazı: www.independent.co.uk/news/uk/home-news/why-are-so-many-westerners-homeless-in-thailand-8830302.html *Evsizlik sebebini birincil sebep olarak %62 oranında ekonomik sebepler (Bu oranın %55'i iş bulamama sebeplerinden ve %7'si finansal kriz sebebiyle) olarak tanımlayan ABD'de yapılan yeni bir araştırma. İkincil sebep olarak da yine aslında oldukça yüksek bir oran olan %30 ile madde bağımlılığı ve ruhsal problemler geliyor. onlinelibrary.wiley.com/doi/abs/10.1002/casp.2343 *İsviçre'de yapılan bir çalışma. Yüksek sosyo-ekonomik pozisyona sahip genç erkeklerde madde bağımlılığı ve alkol tüketimi yüksekken, düşük sosyo-ekonomik pozisyona sahip olanlarda tütün tüketimi ağırlıklı olarak bulunmakta. bmcpublichealth.biomedcentral.com/articles/10.1186/s12889-016-2949-5 *Fakirliğin ve sosyal stigmaların madde bağımlılığında ölümcül etkileri olduğunu söyleyen, madde bağımlılığı konusundaki uzmanlardan Harvard Medical School'dan Peter Grinspoon'un önemli bir yazısı: www.health.harvard.edu/blog/poverty-homelessness-and-social-stigma-make-addiction-more-deadly-202109282602 *Narkolog'un 2022 yılı için yayınladığı rapor: www.narkotik.pol.tr/kurumlar/narkotik.pol.tr/TUBİM/Ulusal%20Yayınlar/NARKOLOG-2022-MADDE-KULLANICILARI-PROFIL-ANALIZI.pdf *Bianet'in TÜİK istatistiklerine dayanarak uyuşturucu suçlarının son 10 yılda 7 kat arttığını söylediği haber: m.bianet.org/bianet/insan-haklari/253819-uyusturucu-suclari-10-yilda-7-kat-artti *Avrupa'ya %10 oranla daha az yaşam boyu madde kullanıma sahip olduğumuzu söyleyen İçişleri Bakanlığı'nın resmi Twitter sayfasını değerlendiren Anadolu Ajansı haberi: www.aa.com.tr/tr/turkiye/turkiyede-yasam-boyu-madde-kullanim-yayginligi-avrupanin-10da-1i/1986024 *2022 Dünya Mutluluk Raporu: worldhappiness.report/ed/2022/
Güzel bir seriye güzel bir video. Batı'daki hararetli konulardan biri hakkında olmuş, bizim gibi evrensel tartışmaları takip eden insanları cezbedicektir. Yine de Türkiye özelindeki hararetli konulardan biri hakkında video yapmak (Mülteci krizi , sokak hayvanları, iktidardaki ve muhalefetteki taht kavgaları vs vs... Memlekette krizden bol şey yok.) kanala hak ettiği daha fazla izleyiciyi çekebilir. Umarım seri devam eder, seviliyorsunuz.
Yaşar sana o kadar çok katılıyorum ki. Ömer kesinlikle subjektifliğe kapılmış aile denilince kendi ailesini görüyor sadece oysa Türk toplumunda onun sahip olduğu aileye sahip %20 lik dâhi bir kesim yoktur. Etrafımda çok insan tanıdım ve bir çoğu ailesi tarafından yönetilen bir kuklaya dönüşmüş durumda. Türkiye'de insanlar çocuk sahibi olmayı çok yanlış anlıyor bir çoğunun amacı kesinlikle vatana,millete,dine ya da dünyaya ya da başka bir şeye iyi bir birey yetiştirmek değil ya da bir bireyin gelişimine tanık olmak bir insanın çocukluğuna tanık olmak onun nasıl büyüdüğünü görmek vs hiç biri değil sadece kendine hizmet etmesi gereken bir robot oluşturmak. Bu Türkiye'de büyük ölçüde yaygın olan aile tipi kendini öyle kaptırmış ki bu işe çocuğunun bütün haklarını kendinde görüyor onun ileride yaşayacağı hayatı , hayatını paylaşacağı insanı ,nereden nasıl para kazanacağını ve nasıl insanlarla iletişim kuracağını ne giyeceğini nasıl bir tarza sahip olacağını seçiyor. Din konusuna girmiyorum bile ztn daha çocuk dünyaya yeni gelmiş dinini yazdırıyorlardı daha yeni kimlik düzeni ortaya çıkana kadar. İnsanın ilk evrildiği yer bebek ve çocuk gelişimini tamamlamış olduğu yerdir. Bir insan nasıl insanlar arasında büyüyorsa zamanla o insana dönüşüyor. Sinir krizleri geçiren dediğim dedik bir babası mı var ve babası çocuğun üzerinde bu davranışını uyguluyor mu tamam çok değil 20 li yaşlarında çocukta da bu davranış ortaya çıkıyor. Ya da puan beklentisi olan, paraya çok önem veren, hayatı boyunca yapacağı mesleğe bile hayatının bir parcasi olacakmış gerçeğiyle değil de ona sadece para kazandıracakmış kafasıyla bakan insanların çocuğu da her şeyi para üzerinden değerlendiriyor. Şiddetle,sevgisizlikle büyütülmüş bir çocuk ilerde başka insanlara şiddet gösteriyor merhametli davranmıyor. Kadınları aşağı da erkekleri üstte tutan bir ailede büyüyen çocuklar ileride bu tutuma sahip olabiliyor özellikle kız çocukları bu baskıya öyle çok uğruyor ki kendisinin bir erkekten farklı bir konumda olduğunu düşünüyor halbuki ikisi de insan sadece farklı fiziki özellikleri var. Bu konuda sorun var da var say say bitmez. Bu konular evet sadece Türkiye'ye özel değil ama gel gör ki Türk toplumunda öyle bir aileye önem var ki ailede şiddet görmek(psikolojik/fiziksel) normalmiş gibi davranılıyor. Bu normal değil ve bunun çözümü de ailedeki bu kontrolsüz güç durumunu engelleyici çözümler üretmek.
Vegan olmayan iki kişinin veganlığı bir mantık çerçevesinde bu denli doğru tartışabilmesi şaşırttı beni. Akıl kullanabilme kapasiteniz takdire şayan. Zekanın farklı konularda kendini nasıl ortaya çıkarıp akla dönüşebildiğine videolarınızda tanık oluyoruz. Teşekkürler.
Şu anda agnostiğim ve ailemin yaz tatillerimi 6 7 yıl boyunca kuran kursuna göndermekle vaktimi öldürdüğünü düşününce tepem atıyor her yıl farklı dile çalışsam şu an müthiş bir çocuktum ve bir işe de yaradığı yok ulan müslüman değilim ailemle paylaşamıyorum farklı görüşlerim de var ailemle paylaşamayıp içimde yaşayıp bir de üstüne kızmasınlar annem üzülür bilmem ne djye içimde saklamam gerekiyorsa ne saçma düzen yani bireysellik çok daha mantıklı bir fikir kendi perspektifimden baktığımda
bu ikili Avrupa'da son zamanlarda oldukça tartışılan vatandaşlık maaşı konusunu da konuşursa çok iyi olur bakış açınızı merak ediyorum Seviliyorsunuz abilerim
Beni yanlış anlamayın lütfen. Videolarınızı hemen hemen hepsini izlemeye çalışıyorum bu video da çok güzel olmuş elinize sağlık fakat bir öneride bulunmak istiyorum. İçerikleriniz biraz daha Türkiye üzerine, Öğrenciler üzerine, Mülteciler,İktidar, Sokak hayvanları gibi konular üzerine videolar çekseniz hem izlenme açısından hem kanalın büyümesi açısından daha iyi olacağını düşünüyorum. Bizim ülke de her gün farklı bir konu çıkıyor zaten biliyorsunuz :)
Her aile çocuğuna kendi yaşam biçimini dayatır..Aynalamanın en çok yapıldığı yer ailedir... Zorlamadan, dayatmadan, farkında olmadan her çocuk ebeveynlerini taklit eder....
8:45 Trans yağ hayvanda olmaz. Hayvanda doymuş yağ olur, bitkide doymamış yağ. Trans yağ doymamış yağın doymuş hale getirilmesi ile elde edilir. Örnek: Margarin.
abi ben bir kürt çocuğuyum bizim aile bağlarımız hani şey olmasında türklere göre biraz daha iyi mesela biz babamızla o kadar haşir neşir değiliz o kadarda uzak değiliz aramızda bi mesafe var ne çok yakın ne çok uzağız bir birimize ben bizim bu davranışımızı çok seviyorum aramızda inanılmaz iyi bir üslup var kim nerde nasıl konuşacağını bilir aynen abi Türkiye Avrupa ya benzemek istiyor bizim burda da yok orda bireysellik var özgürlük var kim ne isterse giyiyor yiyor falan bence bireysellik değilde dayanışma daha iyi olur tabi bireysellik iyide ama dayanışma da olmalı bence de AİLE ÇOK ÇOK ÖNEMLİ böyle videoların devamı gelsin kral abilerim
Aile kesinlikle çok önemli. O kadar önemli ki; bir insanın hayata gelirken şansı ya da şanssızlığı olabiliyor. 1-0 bazen 10-0 önde ya da geride başlama sebebi olabiliyor. Ancak şu unutulmamalı ki kişi başlı başına bir bireydir. Bunu kendi içselleştirdiğinde değişim başlıyor. Bir kişinin özellikle bizim ülkemizde ailesi tarafından bastırılması/onlar gibi olmaya zorlanması sık görülen bir durum. İnsanlar şunu anlamak zorunda çocuklar sizin değil. Hayat yollarında onlara destek, yanlarında var olan kocaman bir sevginizle onlara yol göstericilersiniz. O bir yolu sırf kendi istediği için seçebilir. Bu yol size karşı ya da size rağmen değil, o istediği için olmuştur. 2 çocuğu olan bir insanım. Yani bekara eş boşamak kolay olarak söylemiyorum bunu. Bu şekilde davranıyorum. Bu onları çok ama çok sevdiğim onların hep yanımda olmasını istediğim gerçeğini değiştirmiyor. Ama bu benim isteğim. Gerçekleşecek diye bir şey yok. Onlar nasıl isterse öyle olacak. Dileğim odur ki yolumdan gider ve tanımda olurlar. Ama olmazlarsa yapabileceğim bir şey yok. 🙏🏻
Kültür yaratım ya da yanlış bilinç üretim gücü olan pazarlama gibi alanların perspektiflerden incelenebilecek bunun gibi pek çok konu var aslında, bunları da tartışmanız çok hoşuma gider şahsen 🌸
solcu ya da sola yakın insanların romantikliği beni öldürüyor. ben bu romantikliğin, tecrübesizliğin ve fazla teorik olmanın bir sonucu olarak ortaya çıktığını düşünüyorum.
Aile konusundaki tartışmalarda Ömer'e katılıyorum. Bence birey fıtratı gereği aileye topluluğa ihtiyaç duyuyor. Yaşar'ın söylediği gibi aile sebebi ile istismar edilen pek çok birey vardır mutlaka fakat genele vurarak baktığımızda sağlıklı bir toplumun altında ailenin varlığı yatıyor diye düşünüyorum. Aile küçük toplumdur diye bir cümle vardı, o çok doğru hakikaten. Devletin Ömer’in saydığı işlevleri tek tek her birey için takip edebilmesi mümkün değil. Aile yeri geldiğinde bir baskı ya da otorite figürü olarak karşımızda dursa da çoğunlukla dünyayı bizim için anlamlı kılan bir tarafı da var. Hem bence otoritenin varlığı bazı noktalarda insanın sağlıklı bir birey olabilmesi için gerekli zaten. Tabi ki bu otorite den kastımız şiddet ve istismar değil ama herşeyin dozunda iyi olması gibi otorite de dozunda iyi.Sizin de bahsettiğiniz gibi her aile diyemesek de ailelerin büyük bir çoğunluğu kendi hayatında doğru olduğuna inandığı şeyleri çocuklarına aktarmaya çalışıyor. Bu onların, çocuklarının haklarını kısıtlamak istedikleri manasına geldiğini düşünmüyorum. Son olarak Abdulvahit'in yorumuna tüm içtenliğimle katılıyor ve destekliyorum. Tartışılacak bir sürü önemli konu varken oturup bunu takılmaları hayret verici. Güzel bir video serisi oluyor, emeklerinize sağlık
Aile her şey değilse de çok şeydir ama belli bir mesafede tutmakta fayda görüyorum :) çok güzel bir tartışma olmuş. Bu arada vegan beslenme konusunda esasında politik doğrucu bir yanda var. Belki buna da değinilebilirdi. Emeğinize sağlık 🙋🏻♀️
Sağdaki bıyıklı arkadaş ailenin önemi konusunu biraz abartmış bence, çoğu yaşlı insana devlet yerine ailesi bakıyor ve duyduğum kadarıyla bundan nefret ediyorlar (kişiden değil) ama yaşlı bir insanın tüm bakımını üstlenip artı üstüne evine çocuğuna kocasına yemek yapmak bulaşık ütü yapan kadınları düşünün , ayrıca bazı aileler bu savunmanizin arkasına geçip kişilerin burnundan getirebiliyorlar bence en iyisi Avrupa ve Türkiye karışımı bir model herkes bir birey olduğunun farkında olsun herkes kendi hayatını yaşasın ama aynı zamanda birbirilerine yardımda cekinmesinler vs vs
Son zamanlardaki sosyal medyada donen multeci vidolari hakkinda ve bunlarin ilerideki senelerde kulture etkilerini bi videoya konu alabilir misiniz tesekkurler seviliyosunyz
videoyu henüz izlemedim ama benim ailem gibi de birçok aile var. ben ve ablam oruç tutmuyoruz annemiz ve nabamız tarafından da hiç zorla oruç tut namaz kıl söylemleri gelmedi
16:01 Yaşar günümüz Japon toplumunu tasvir etmiş :D O zaman da 過労死 (Death from overwork) gibi bir kavram hediye ediyorsun literatüre. Güzel bir tartışma olmuş :D
Çocuğumu zorla hayvanların cesetlerini ve salgılarını yemeye zorlamayacağım. Yaşı geldiği zaman hayvansal gıdaların nasıl elde edildiğini onu götürüp göstericem, sonra kendi kararını zaten kendi verecek.
tartışmalarda Yaşar'ın sorunu şu: "Rasyonalist zihin yapısı için, gerçeğin ölçütü uygulanabilirlik ya da sonuçların öngörülebilirliği değil tutarlılıktır." (Giovanni Sartori)
Türkiye'deki aile yapısından nefret ediyorum. Aile kavramına karşı değilim aksine insanın onu seven ve ona saygı duyan bir ailesinin olması güzel ama Türk aile yapısında ciddi ahlaki sıkıntılar olduğunu düşünüyorum. Ailen senin bir insan olduğunu anlamıyor onlara göre sen onların malısın.
Hayatımda gördüğüm en garip şeylerden ikisi yaşlı bir adamın 7 8 yaşlarında çocuğa sigara içmesine izin vermiş olması bi diğeri de 5 yaşındaki bi çocuğun sürekli soda içmesi, babasından görmüş veya ailesi öylr alıştırmış. Sodayı severim, çörçılı daha çok
17:56 Abi bu sadece kızlar için geçerli değil ki sadece bizim zamanımızda herkese böyleydi. Şimdi görüyorum bazen çocuklar gece 12 ye kadar dışarıda oynuyor. Bu da iyi bi durum değil bence.
Midtermleri bitirip geldim😪 Türkiye'de birden viral olan twitter dramalarından temel politika tartışmalarına yol yapmanız çok güzel oluyor:^) Belirli bir bakış açısıyla bakarsam, aile kurumu kendi dünya görüşünü sürdürme amacı taşır. Modern eğitim kurumları da devletin ideolojik aygıtlarıdır yani onlar da aynı amaca sahiptir. Fakat söz konusu devlet olduğundan bu amaç daha geniş bir kültürel/sosyal/ideolojik hegemonyaya hizmet eder. Birey, ilk kurumun normlarından kendisini zamanla sıyırabilir ama devletin okul aracılığıyla yarattığı hegemonyayı reddetmek çok daha pahalıya mal olacaktır. Yaşar da savunmasını iyi yapmış ama ben sonda Ömer'e çok katıldım. Ailenin bireyle ilişkisi, bireyin gelişimindeki yeri, dayanak noktası vs tamamen katılıyorum; ailesiyle ilişkisi zaman zaman çok da smooth olamayabilen bir kadın olarak. Hatta belagat yeteneğinden midir nedir Ömer'e bazen gereğinden fazla katıldığımı hissediyorum, napcaz böyle...
Ya şu sürekli karşısındakinin sözünü kesen toksik çocuk (kendini şu anda bildi) azıcık sussa bilgi edineceğiz. Tamam kardeşim videoda çok fazla bilgi akışı olduğunda sıkıcılaşıyor eyvallah da sen de bu cıvıklaştırmanın suyunu çıkarıyorsun. Çok iyi bir ikilisiniz, yapıcı eleştiri olarak al lütfen, biraz daha az karşısındakinin sözünü kesersen daha güzel olur.
Vegan ailenin çocuğunun ölmesi ile hepçil ailenin çocuğunun ölmesi çok da farklı şeyler değil yetersiz beslenmek diye bir şey var iki türlü de yetersiz beslenebilirsin. Yetersiz beslenmeden ölen on binlerce çocuk var ve sadece bir tanesi vegan bir ailenin çocuğu ama tabii ki haberlere bu taşınıyor. Prim işte.
Ömer yine konuşturmuyor dinlemiyor... Yalnızca bireysellik veya yalnızca aile olmak arasında bir taraf seçmenin doğru olduğunu düşünmüyorum. Dengeli olmalı. Her iki olguya da argüman üretmek kolay. İnsanlar aileden uzaklaşıyor bireyselleşiyor bu yüzden de avrupa bitti batttı yorumu yapmanın yanlış olduğunu düşünüyorum. Ailenin önemli olduğuna karşıt argüman olarak da aile içi istismarı örnek gösterebiliriz bir diğer yandan. Ebeveynlerin baldız, elti, görümce kaynana vb. bilumum evlilik dışı ilişkiler yaşaması aile içerisinde ne kadar sağlıklı? Bunun çocuklara etkisi ne? En bariz örneklerini zaten günümüz gündüz kuşağı TV programlarından da görebiliriz. (Bkz. Müge Anlı, Esra Erol vb.) Yani kısacası bir konuya kötü demek onu haksız çıkartabilmek oldukça basit. Ayrıca Türkiye' de insanların git gide bireyselleşmeye başladığından bahsetmişsiniz. Madem aile çok iyi çok güzel o zaman insanlar neden aileden kopup bireyselleşiyorlar? Sağlıklı toplum yapısını oluşturmanın misyonunu kendimize yüklemenin de manası yok. Bu bizim elimizde olan bir durum değil. Zamanla, jenerasyon da değiştikçe toplumun dinamikleri de değişiyor. Ahlak anlayışı, toplumun psikolojisi, iyi kötü ayrımı gibi kavramlar. Dün babalarımıza, annelerimize, büyüklerimize doğru gelen şeyler bugün bizlere yanlış gelebiliyor veya tam tersi de olabiliyor onlara yanlış görünen ve bize doğru gelenler.
Omer Toretto yuzunden bayram tatilinde ailemin yanina gitmezsem suclu hissedecem simdi. Vegan derdi dinler kendi derdimizi unuturuz diye actik adam aile baglarimizi sorgulatti. Babam mi fonluyor Omeri acaba?
benim de kafamı hep şey kurcalamıştır misyonerliğe karşı olan bir kişi misyonerlere karşı bunun bir yanlış olduğunu savunup onları ikna etmeye çalışırsa asıl misyoner kendisi olmaz mı tarzı bi düşünce işte rm
Vegan beslenen ülkeler kuzey ülkeleri denildi. Sanki orada biraz yanlışlık var gibi Güneydoğu asyada daha yaygın vegan beslenme. Kuzey ülkelerinde son 20 yılda vegan beslenme var. Öncesi tamamen et ağırlıklı. Binlerce yıldır et ağırlıklı beslenenler kuzeyliler bitkisel beslenenler daha çok güneydoğu asya.
Burada doktorların veya uzmanların vegan insanların çocuğuna et yedirip yedirmemesi olayına karşı çıkmıyorlar sonuçta proteini alabileceği farklı besinler var (benim konuştuğum doktorlar )tartıştıkları konu anne sütü mevzusu veganlar anne sütünü çocuklarına vermeyince gelişimini tamamlayamamış çocuklar olacağını söylüyorlar
@@Dirmitt emzirmenin vegan olarak kabul edildiğini biliyorum ama bazı hastalar hamilelik sürecinde emzirmek istemediğini anne sütü dışında başka bir vegan alternatif olup olmadığını soran birçok anne adayı olduğunu söylediler
ömer aileye çok önem veriyormuş. hangi aşirettensin sen ömer? yurdışına çıkmadan önce aşiret liderinden izin aldın mı? oy verirken, kız seçerken son soz ağanın sözüdür bunu unutma. Burda saçmalamış gibi oldum ama yapmaya çalıştığım aile örneğini uca götürmek. ki ülkede hala aşiretler var. Türkiyede de keyifden aile bağları güçlü değil. tek başına hiç olduğumuzdan mecburen aile destek çıkmak zorunda kalıyor. orda 18 yaşında kapı önüne koysalar bile bir şekilde yolunu bulursun en temel fark bu. 18 yaşında ayakları üstünde durabilir bireyler onlar, türkiyede 38yaşında bile o işler zor. Veganlık işi yaş takip gerektirir ekstra vitamin alması gerekir çocuğun, devlet karışmalı tabi vs derdim ben ama türkiyede hemen hemen kimse bunu kabul etmez. eğer veganlık devletin müdahale etmesi gerekecek kadar kötü bir şeyse, ülkede yemesi gerekenden az et yiyen çok çucuk var. domuz çiftlikleride kurulmalı en ucuz kırmızı et olduğundan domuz eti yedirilmesi zorunlu kılınmalı şeklinde devletin müdehalesi gerekir... hem sosyal siyasi bir konu olduğundan bir de beslenme üstünde çok bilgili olmadığımızdan kesin hatları olmayan oldukça gri bir konu. platonun devleti çalışır ama o ülkede hiç azınlık olmaması lazım. farklı dil konuşan farklı renkde ben sizden değilim diyen azınlıklar olursa herkes kendine benzeyen çocukları kayırır.
Bence Türkiye’deki aile yapısı sandığınızdan çok daha bozuk. Aile yapısı denilince akla ebeveynler geliyor ama yanlış anlaşılmasın, bozuk olan bireyler değil kalıplar. Bu bireylerin de kendine yabancılaşmasını doğuruyor. Ayrıca bir çocuğun sahip olacağı normalleri ve dogmaları büyük ölçüde bireylerin insiyatifine bırakmak ne kadar doğru bilmiyorum. Tıpkı gen saçılımı gibi bu konudaki çeşitlilik de belki yaşam adaptasyonumuzu kolaylaştırabilir. Ancak sancılı bir süreç. Bütün bunlar benim fikirlerim ve hiçbirinde kesinlik iddiam yok
Bi' sorum olacak Ömer aileyi gerçekten önemsiyor sözlerinden belli, ve daha öncesinde kendisi de insan kendinde olmayanı arar demişti, magazinsel kısmına gelirsek Ömer aile yaşamına mı hasret😅
Video her zamanki gibi kaliteli. Ateş Ölçer #6 nın konusunun Mülteciler olmasını (özellikle mültecileri ülkelerinde istemeyen insanlara yakıştırılan ırkçı benzetmelerini ve mültecilerin ülkeye ekonomik, kültürel ve demografik fayda/ zararlarının tartışılmasını) istiyorum. Keep up good work!
Ömer bilgi eksikliğinden ya da başka bir nedenden 8:44’de yanlış bilgi veriyorsun. “Trans yağ kötüdürü biliyoruz mesela… En çok trans yağ nerede var, hayvanda var, başka yerde yok zaten…” diyorsun. Wikipediye göre hayvanlardaki toplam yağın %2-5’i trans yağlardan oluşur. “Hayvan kaynaklı yağlar bir zamanlar tüketilen tek trans yağlardı. Ancak günümüzde tüketilen trans yağların tamamına yakını gıda endüstrisi tarafından bitkisel yağların kısmî hidrojenleşmesi sırasında istenmeden oluşan trans yağlardan oluşturmaktadır.” Dolayısıyla insanlar sadece hayvansal yağlardan kaynaklanan trans yağ yiyor olsalardı bunun sağlığa etkisi önemsiz derece olurdu, geçmişte de böyleydi. Şimdi işlenmiş gıdaları fazla yedikleri için böyle bir sorun var. Vegan beslenenler de mecburen işlenmiş gıda yemek zorundalar. Arkadaşlar Ömer ile Yaşar’ın videolarında izleyebildiğim kadarıyla Yaşar genelde daha sağ duyulu konuşuyor (tüm söylediklerini dinlemedim). Ömer ise izlediğim kadarıyla genelde “boğaziçili” gibi konuşuyor (ama tek olan vidolarda doğru yerlere de değindiğine şahit oldum) Kendinizi nasıl koruyabileceğinizi anlatmaya çalıştım, kendiniz için en doğru kararı vermeniz dileğiyle.
