Тёмный

Şeker Portakalı - Vasconcelos // konuk Mehmet Erkurt // Deniz Yüce Başarır ile Ben Okurum 

Deniz Yuce Basarir
Подписаться 6 тыс.
Просмотров 560
50% 1

Bazı metinler vardır yüreğine dokunur insanın. Sözcükler birer yumru olur boğazında. Gözünde canlanır karakterleri, onların yürüdüğü sokaklar, tırmandığı ağaçlar, oturduğu sofralar; saçlarında esen rüzgâr bile yalar geçer sanki okurunun da yüzünü. Yoksulluğun cılız parmakları diye bir bölüm adı varsa mesela, o okurunu kavuran romanda, elinin üstünde hissedebilir bir anda kişi o cılız parmakların sıcaklığını. Hele ilk gençlikte okunduysa o metin, işte o zaman vay haline okurun! Hiç çıkmaz aklından.
Şeker Portakalı da işte tam da böyle bir romandır, bana sorarsanız. Çoğunlukla ilk gençlikte okunan ve etkisini bir ömür boyu sürdüren Şeker Portakalı. Nerden alır gücünü? Herhalde samimiyetinden. Hayatta sevgiden daha değerli bir şey olmadığını düşündürme becerisinden… Ana karakteri 5 yaşındaki Zeze’nin hayal gücünden, hınzırlığından, çocukluğundan… Biraz da satırların arasında kol gezen şiirden, şiirinden.
Evet efendim, Ben Okurum’un bu bölümünde Jose Mauro de Vasconcelos’un ünlü eseri Şeker Portakalı’nı konuşuyoruz. Yani Brezilyalı yazarın kendi hayatından yola çıkarak yazdığı üçlemenin en çok satan, en çok dile çevrilen kitabını... Üçlemenin diğer iki romanı Güneşi Uyandıralım ve Delifişek’e de sık sık yolumuz düşüyor elbette. Tabii diğer eserlerine de! Yazarın hayatının izlerini aslında nerdeyse sadece metinlerinde takip edebiliyoruz zaten. Yine bir muamma var karşımızda anlayacağınız.
Neyse, lafı uzatmayalım, konuğumuzu da tanıtalım. Can Çocuk Yayınları yayın yönetmeni yardımcılığı görevini üstlenen editör arkadaşım Mehmet Erkurt var hattın diğer ucunda. Biz onunla genellikle Bologna sokaklarında, ellerimizde dondurmalarımız, yürüye yürüye sohbet etmeye alışığız ama İtalya sokakları da, İtalyan dondurmaları da biraz uzak görünüyor bu aralar. O yüzden oturduğumuz yerden telefon aracılığıyla yaptık sohbetimizi. Hazır mısınız biraz hüzünlenmeye bolca gülümsemeye? O zaman buyurun…
Joze Mauro de Vaskonselos, 26 Şubat 1920 tarihinde Rio de Janerio’nun o zamanlar yoksul mahallelerinden biri olan Bangu’da dünyaya gelmiş. 11 çocuklu aile kendi yaşam koşulları ona iyi bir eğitim sağlamayacağı için Joze’yi küçük yaşlarda Natal’daki akrabalarının yanına evlatlık vermişler. Küçüklüğünden beri hayal gücü zengin olan Joze’nin ilgi alanları da her zaman geniş olmuş. 9 yaşında Potengi ırmağında yüzmeyi öğrenen Joze, yüzücü olmayı istemiş. Top peşinde koşmuş, ağaçlara tırmanmış, denize açılmış. Boks yapmış, hatta antrenmanlarda profesyonel boksörlere eşlik ederek bu işten para da kazanmış. Sonra bir çiftlikte çalışıp muz taşımış, balıkçılık da yapmış, tıp da okumuş. Sadece iki yıl ama olsun! Anlayacağınız dört kol çengi bir şahıs var karşımızda. Ressam ve heykeltıraşlara modellik yaptığını, garsonluğunu, ilkokul öğretmenliğini ve oyunculuğunu da eklemeyi unutmayalım. Bu kadar macera, bu kadar farklı yer ve insan, böyle yoğun bir deneyim… Ne olacak? Bir de hayal gücü geniş. Yazmaya sarmış tabii bizim Joze. Ve 1942 yılında daha 22 yaşındayken ilk romanı Banana Brava yayımlanmış. Yani Yaban Muzu.
Bilmem hatırlar mısınız, Zuhal Olcay’ın söylediği bir şarkı vardı, Vedat Sakman bestesi sanırım, adı da Olsun. Şarkının bir yerinde “zaten ben bunları anı olsun diye yaşadım” derdi Zuhal Olcay. İşte bizim Joze de bunları roman ya da hikâye olsun diye yaşamış bana sorarsanız. Hayatının tüm maceraları birer kitap olarak buluşmuş Brezilyalı okurlarla yavaş yavaş. Örneğin, belki de biraz Kızılderili annesinin izini sürerek, vahşi doğada kilometrelerce yol kat edip, Latin Amerika’nın yağmur ormanlarında uzun bir zaman geçirmiş ve ortaya Kırmızı Papağan adlı romanı çıkmış. Yeni çağ düzeninin altında ezilen yerlilerin sorunlarına da eğilmiş, kültürlerinden de bolca beslenmiş. Brezilya’nın damarlarına nüfuz etmiş sanki. Brezilyalıları dinlemeyi, anlamayı zevk edinmiş. Her kesimden, her bölgeden, her dönemden insanın hikâyesi ilham olmuş ona. 1962 yılında kaleme aldığı Kayığım Rosinha, yazarın ülkesinde gerçekten ilgi çeken ilk eseri. Bir dönüm noktası diyebiliriz Vaskonselos için. Brezilya’a dair, Brezilya’nın güçlü bilgeliğinden beslenen bu hikâyeyle o güne kadar görmezden geldiği yazarın varlığını basın bile kabul etmek zorunda kalmış.
Vaskonselos yıllarını maceradan maceraya atılarak ve yazarak geçirmiş anlayacağınız. 1968 yılında ona büyük bir satış başarısı getirecek olan romanı Şeker Portakalı yayımlandığında, okurlarla buluşmuş 11 eseri daha varmış ortada. Brezilya’da bir ay içinde 217.000 satış rakamına ulaşan roman, 1970 yılında Amerika’da 1971’de de İngiltere’de basılmış. Ve diğer çeviriler de ardından gelmiş. Türkiye’de ise okurlar ilk kez Aydın Emeç’in sahibi olduğu E yayınlarından, yine Emeç’in çevirisiyle 1975 yılında kavuşuyorlar Şeker Portakalı’na.
#denizyücebaşarır #benokurum #canyayınları #mehmeterkurt #cançocuk #vasconcelos

Опубликовано:

 

11 май 2024

Поделиться:

Ссылка:

Скачать:

Готовим ссылку...

Добавить в:

Мой плейлист
Посмотреть позже
Комментарии : 4   
@nalanbalkaya7721
@nalanbalkaya7721 2 месяца назад
çocukluğumun en güzel kitabı
@cananpehlivan6139
@cananpehlivan6139 2 месяца назад
Çok şey öğrendiğim, güzel bir yayın olmuş, emeğinize sağlık
@sevgo_60.
@sevgo_60. Месяц назад
Çok teşekkürler 😊
@guldenemrem1925
@guldenemrem1925 2 месяца назад
Sizi dinlemeyi çok sevdim😊 Teşekkürler 💐❤
Далее
🌊🌊🌊
01:01
Просмотров 924 тыс.
🌊🌊🌊
01:01
Просмотров 924 тыс.