Тёмный

Bukalemunlar Kitabı - Jose Eduardo Agualusa // konuk Pelin Batu // Ben Okurum 

Deniz Yuce Basarir
Подписаться 6 тыс.
Просмотров 651
50% 1

Anlatıcımız bir geko. Kertenkele türleri içinde kendini sesiyle ayrı bir yere koymayı başarmış bir sürüngen dostumuz. Bazıları tıslıyor, bazıları cıvıldıyor, bazıları tıklıyor; bizim romanımızın anlatıcısı kahkaha bile atıyor. Gekoların görüşü renklere karşı biz insanlardan 350 kat daha hassas. Gece görüşleri de kuvvetli, zaten çoğu gece yaşıyor, eh ne de olsa göz kapakları yok ve ışığa karşı geliştirdikleri bu hassasiyetle gündüz hayat zor olsa gerek, gece ise daha güvenli bir ortam onlar için. Sıcak bölgelerde evlerde, davetsiz misafir de olsalar, memnuniyetle kabul ediliyorlar. Çünkü sinekler, böcekler, güveler ev sahiplerinin hoşlanmadığı hangi haşerat varsa, hepsini lüpleterek besleniyor, mekanın sahibine de rahat bir nefes aldırıyor gekocan. Ve ayaklarındaki yapışkan pedler sayesinde düz duvara bile tırmanıp, her yüzeyde durabiliyor. Yani anlatıcımızın romanın ana kahramanı albino ile, ki biz ona ismiyle hitap edelim, Felix Ventura ile dost olması boşuna değil. Maharetli bay Geko ile yine maharetli bay Ventura’nın buluşması bu. Ha tabii bizim gekocanın reankarne olarak bu vücutta yeniden hayat bulduğunu, dünyaya bir önceki gelişinde bir insan olduğunu da söylemeyi unutmayalım. Ventura’nın yeteneği de para karşılığında kendisine başvuran insanlara yepyeni bir geçmiş yaratması. Soy ağacı, fotoğraflar, anılar, yepyeni bir hayat… Aslında üvey babasından kalan mesleği de sahaflık. Yani onun hayatında bir yanda eski kitaplar, diğer yanda sıfırdan yaratılmış yepyeni geçmişler, dolayısıyla yepyeni gelecekler var.
Bu iki kahramanı buluşturan Bukalemunlar Kitabı, Angolalı yazar Jose Eduardo Agualusa’nın imzasını taşıyor. Kitap, Portekizce’de 2004, İngilizce’de 2006, Türkiye’de ise ilk kez 2009 yılında yayımlandı, 2023 yılı içinde de Timaş yayınları çatısı altında tekrar okurlarla buluştu. 2007’de İngiltere’de Indepedent gazetesinin verdiği Yabancı Kurgu Ödülü’ne de layık görüldü. Ki bu ödülü, 1990 yılında Beyaz Kale ile Orhan Pamuk da almıştı. Milan Kundera, Jose Saramago, Javiar Cercas, Per Peterson gibi başka önemli isimler de var bu ödüle kavuşanlar arasında. Kısaca, Afrika Edebiyatı’nın dünyaya kazandırdığı önemli bir isim Agualusa.
“Ben bu evde doğdum ve büyüdüm. Buradan hiç ayrılmadım. Alacakaranlıkta bedenimi pencerelerin camına yaslayıp gökyüzünü seyre dalarım. Yüksek alevleri, dört nala koşan bulutları ve üstlerindeki meleklerin saçlarındaki kıvılcımları savurmalarını, geniş, alevli kanatlarını çırpmalarını izlemeyi severim. Hep aynı gösteri. Yine de her öğleden sonra buraya gelip kendimi eğlendiririm ve sanki ilk kez görüyormuşçasına duygulanırım. Geçen hafta Felix Ventura her zamankinden daha erken geldi ve beni yukardaki vahşi mavilikte, kuyruğunda yanan ateşi söndürmeye çalışan bir köpek misali daireler çizerek koşan kocaman bir buluta gülerken görünce şaşırdı. “Ah, inanamıyorum! Gülüyor musun sen?”
Yaratığın şaşkınlığından rahatsız olmuştum. Korktum ama tek kasımı bile hareket ettiremedim. Albino güneş gözlüğünü çıkardı, ceketinin iç cebine koydu, ceketini yavaşça, dalgın dalgın çıkardı ve dikkatlice bir sandalyenin arkasına astı. Bir plak seçti, eski pikabın tablasına koydu. Acalanto para Um Rio, Dora adlı, lakabı ağustos böceği olan Brezilyalı bir şarkıcı, sanırım 70’lerde ünlüydü. Albüm kapağı bana bunu düşündürtüyor. Sırtında büyük kelebek kanatları olan, güzel, siyahi bir kadının bikinili bir fotoğrafı var.
“Ağustos böceği dora, Acalanto para Um Rio, Günümüzün Büyük Hiti.” Sesi havada yankılanıyor. Bu, son birkaç haftadır alacakaranlığın müziği oldu. Şarkının sözlerini ezbere biliyorum: Hiçbir şey geçip gitmez, hiçbir şey sona ermez/ Geçmiş/ uyuyan bir nehir/ ve hafıza bir yalandır/ şekilden şekle girer. / Nehrin suları uykuda/ ve kucağımda günler uykuda/ uykuda/ hüzünler uykuda/ acılar,/ uykuda. / Hiçbir şey geçip gitmez, hiçbir şey sona ermez/ Geçmiş/ uyuyan bir nehir/ cansız görünüyor, zar zor nefes alıyor/ onu uyandırdığım anda/ telaş içinde canlanacak gibi.
Felix parçanın son notalarının da ışıkla birlikte solmasını bekledi. Sonra koltuklardan birini, neredeyse hiç ses çıkarmadan, pencereye bakacak şekilde çevirdi. Sonunda oturdu. Bir iç çekişle bacaklarını uzattı.
“Bak sen! Sayın alt tabaka gülmeyi de bilirmiş! Olağanüstü bir yenilik…”
Üzgün görünüyordu. Yüzünü bana yaklaştırdı, göz bebekleri kan çanağı gibiydi. Nefesi bedenimi sardı. Ekşi bir sıcaklık.
“Kötü bir cildin var. Akraba olmalıyız.”
Bunu bekliyordum. Konuşabilseydim, kaba bir cevap verirdim. Ancak ses tellerim yalnızca gülmeme izin veriyor.”
#benokurum #denizyücebaşarır #pelinbatu #bukalemunlarkitabı #JoseEduardoAgualusa #timaş

Опубликовано:

 

10 апр 2024

Поделиться:

Ссылка:

Скачать:

Готовим ссылку...

Добавить в:

Мой плейлист
Посмотреть позже
Комментарии : 2   
@bursa3695
@bursa3695 3 месяца назад
Pelin Batu harikasin 👏
@noname45722
@noname45722 3 месяца назад
Sevdiğim kadın
Далее
Штаны легионера
00:44
Просмотров 396 тыс.
Leyla Gencer - Verdi Macbeth -1960- Palermo
7:46
Просмотров 23 тыс.
DÜNYANIN EN ZOR OKUNAN KİTAPLARI!
15:41
Просмотров 143 тыс.
Bütün Bu Kitapları Okumaya Ömrüm Nasıl Yetecek?
11:51