Deprem Sonrası Ruhsal Travma - II
Kişiyi aşırı korkutan, dehşet içinde bırakan, çaresizlik yaratan, çoğu kez olağandışı ve beklenmedik olayların yolaçtığı etkilere ruhsal travma diyoruz. Hepimizin yaşadığı deprem yaşayanları ve yakınlarını inanılmaz korkunç bir şekilde etkiledi. Uzağında olanlarda bile hassasiyet düzeylerimize bağlı ruhsal travma oluşturabildi.
Yaşadığımız deprem ruhsal travma oluşturdu. Fiziksel koşulların zorluğu, birçok yakınını kaybeden, işsiz, evsiz kalan depremzedeler için ruhsal boyut ilk akla gelmese bile ciddi tehdit oluşturmaktadır. Bundan sonrası için herşeye rağmen hayatını var edebilmesinde ruhsal travma çok büyük engel olacaktır.
Travma sonrası iki ruhsal hastalık beklenir depresyon ve travma sonrası stres hastalığı.
Travma sonrası stres hastalığında:
• Geçmişin sürekli o an canlı gibi yaşanması. Görüntüler, ses veya olayla ilgili anlar tekrar tekrar gerçek gibi yaşanır,
• Kabuslar görülür, uykusuzluk vardır,
• Yoğun gerginlik, diken üstünde olma, ses ani bir olay gibi uyaranlarla aşırı tepki, irkilme ile başlayan terleme, çarpıntı, korku, titreme… Sinirli öfkeli olabilir,
• Depresyon eşlik eder,
• Yoğun acı, terleme, bulantı, titreme hisleri,
• Suçluluk hissi,
• Baş ağrısı, uykusuzluk, kabuslar,
• Gelecekle ilgili plan yapamama,
• Yabancılaşma (başkaları beni veya yaşadıklarımı anlamıyor hissi),
• Olayı hatırlatan durumlarda huzursuz olma ve bu durumlardan kaçınma görülebilir.
Olayı izleyen günler içinde bu belirtiler herkeste olurken bazılarında izleyen dönemde ve tüm hayat boyunca devam edebilir. Birinci dünya savaşı sonrası tanınmaya başlayan bu hastalık özellikle Vietnam gazilerinde görülmüştür. Deprem geçirenlerin %20sinin bu hastalığa yakalandığı belirtilse de ülkemizde yaşanan deprem sonrası çok daha fazla oranda olması beklenir. Depremin ve oluşturduğu yıkımın büyüklüğü yanısıra yardım ve kurtarılma çalışmaların yetersizliği, çaresizce yakınlarını kurtarmaya bireysel çalışılması, aileden çok fazla kişinin kaybı, fiziki yaşam koşullarının sağlanmasındaki yetersizlikler, doğanın yarattığı travmayı katlanarak arttırmıştır. Hayatta kalanların yaşamlarını sürdürmekte sosyo-ekonomik olarak yaşadıkları ve yaşayacakları zorluklarda ülkemizin gerçeğidir.
Kaçınma ya da unutmaya çalışma travmanın etkilerini azaltmıyor
Zaman travmanın etkilerini tamamen ortadan kaldırmıyor
Travmanın etkilerini sağ kalanlar, onlarla ilgilenenler iyi tanımalıdır. Bu şikayetlerinden en az biri olanlar yardım istemekten çekinmemelidirler ve yapılabilecekler mevcuttur. Yaşananların büyüklüğü nedeniyle tüm bu sorunların beklenen tepkiler gibi algılanıp böyle olması tedavi edilmesi gerekli gibi düşünülmeyebilir. Kişi acısı o kadar büyüktür ki tedavi edilebilir diye düşünmeyebilir, nasıl tedavi olacağını bilmeyebilir, sorunlarını konuşmada utanıp sıkılabilir veya ifade edemeyecek kadar kendini kapatmış olabilir. Serebral integrasyon tekniklerinin böylesi ağır tablolarda olumlu etkisi mevcuttur. Acının daha dayanılır olmasına yardımcı olup Travma Sonrası Stres Hastalığında etkin kullanılabilir.
EMDR en bilinenidir. Gölcük depremi sonrasında depremzedelerde kullanılmış ve çok sayıda yetkin psikiyatrist ve psikolog yetişmiştir. NLP, hipnoz, kranyosakralosteopati vd. çalışmalar yardımcı olabilecek diğer tekniklerden bazılarıdır. Benim uzmanlaştığım alan ise Aurikularkromoterapi alanıdır. Kulakta tüm organlarımız karşılık bulur. Travmada etkin rol oynayan beyin yapıları amigdala ve hippocampustur. Bu yapıların kulaktaki karşılıkları üzerinden çalışılır. Aurikularkromoterapi temelli geliştirdiğim Gokmen Amygdala Transfer Technic ile travma anına gidip kişinin yeniden travmatize olmasına gerek kalmadan çalışılabilmektedir. Tekniğin bu avantajı nedeniyle çok yeni ve/veya çok ağır travmalar çalışılabilmektedir.
12 мар 2023